Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, “Yeniden yapılanma kapsamında Genelkurmay Başkanlığı ve MİT Müsteşarlığı’nın Cumhurbaşkanlığı’na bağlanması sürecinde, Diyanet İşleri Başkanlığı da Cumhurbaşkanlığı’na bağlanmalı” dedi. Görmez, “Genelkurmay Başkanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı (3 Mart 1924 tarihli) aynı kanunla kurulmuştur. Genelkurmay, Cumhurbaşkanlığı’na bağlanırken yine aynı kararla Diyanet de Cumhurbaşkanlığı’na bağlanmalıdır” ifadelerini kullandı.
Mehmet Görmez'in görüşlerini Hürriyet'teki köşesinden aktaran Selvi'nin yazısı şöyle:
Darbe gecesi CNN Türk'te Cumhurbaşkanı ile yayınımızdan hemen sonraydı.
Telefonlarımız çalıyor, bakanlar yayına bağlanmak istiyordu. O sırada tanımadığım ‘505’li bir numara aradı. Kısa bir süre tereddüt ettikten sonra döndüm. “Ben Mehmet Görmez” diye söze başladı. Diyanet İşleri Başkanı’ydı ama farklı bir numaradan aramıştı. “Din görevlilerimize camilerden salalar okuyup, milleti meydanlarda toplanmaya çağırmaları için talimat gönderdik. Ama bunu bir kez de canlı yayında duyurmak istiyorum” dedi. Yayına bağlanmak istiyordu. Türkiye şimdiye kadar birçok darbeye tanıklık etti. Darbe dönemlerinde ezanların okunamadığını gördük. Ama ilk kez darbeye karşı camilerden salalar okundu, halkımız meydanlara, sokaklara çıkmaya çağrıldı.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’e, “Salaların okutulması fikri nasıl aklınıza geldi?” diye sordum. “Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında 12 yaşındaydım. Büyüklerimiz bir radyonun etrafında toplanmış, barış harekâtına ilişkin haberleri dinliyorlardı. Gece 01.00 ajansıydı. Şehitler vardı. Hüzünlendiler. Babam din görevlisiydi. Bana, ‘Oğlum, minareye çık, sala oku’ dedi. Saladan sonra millet camiye davet edildi. Sabaha kadar Kuran okundu, harekâta katılan askerlerimize ve ordumuza dua edildi. Bu benim zihnime yer etmişti. Bu durum Kurtuluş Savaşı sırasında da yaşanmış. Kurtuluş Savaşı sırasında da salalar okunarak milletin maneviyatı yüksek tutulmaya çalışılmış.” 15 Temmuz gecesinde yayınlara bağlanıp, camilerde salaların okunmasını isteyen, darbelere karşı çıkan, milleti hukukunu savunmaya çağıran, demokrasiye sahip çıkmak için milleti meydanlara çıkmaya davet eden bir Diyanet İşleri Başkanı vardı. Alışılmışın dışındaydı.
“Ben ilk açıklamamda ‘Diyanet’in görevi sadece namaz kıldırmak değil, milletin bütünlüğünü sağlamaktır’ dedim. Sala, rahmet ve barış demektir. Rahmet ve barış, zulmü yener.” Diyanet İşleri Başkanı’nın dediği gibi oldu. Rahmet, zulmete galip geldi. Devletin Diyanet’inden milletin diyanetine geçtik. “Ezanları susturan darbelerden, darbeleri durduran salalara” ulaştık. Diyanet İşleri Başkanı’nın, “Bu gece minarelerin ışığı yanacak, salalar verilerek milletimiz hukukuna sahip çıkmaya davet edilecektir” mesajı o gece 120 bin din görevlisine ulaştırılmış. Mehmet Görmez darbeyi öğrendikten sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Başbakan Binali Yıldırım ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’a ulaşmaya çalışmış. Ancak ısrarlı aramaları sonucunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ulaşabilmiş. Heyecanlı bir sesle, “Sayın Cumhurbaşkanım milletin duası arkanızda, mazlum ümmetin duası arkanızda. Hiç şüphe etmeyin, siz kazanacaksınız, darbeciler muvaffak olamayacak. Biz şimdi bütün camilerimizin minarelerinden ezanlar okutup, milleti hukukuna sahip çıkmaya, darbecilere karşı çıkmaya çağırıyoruz” diyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Allah razı olsun hocam” karşılığını veriyor. Ardından, “Camilerden salalar okunmaya devam etsin. Milleti hukukuna sahip çıkmaya davet edin. Milleti meydanlara toplayın” karşılığını veriyor.
Fetullahçı Terör Örgütü’yle mücadelenin en önemli ayaklarından birini de Diyanet oluşturuyor. Çünkü bu yapılanma sadece demokrasiye karşı darbe yapmıyor. Aynı zamanda İslam dininin esaslarıyla oynuyor. Fetullah Gülen, Diyanet İşleri Başkanlığı’nda yıllarca vaizlik yapmış, cami kürsülerinde verdiği vaazlarla bir cemaat oluşturmuş. O nedenle mücadelenin ayaklarından biri Diyanet’in üzerinde olmalı. Diyanet İşleri Başkanı, “Yeniden yapılanma kapsamında Genelkurmay Başkanlığı ve MİT Müsteşarlığı’nın Cumhurbaşkanlığı’na bağlanması sürecinde, Diyanet İşleri Başkanlığı da Cumhurbaşkanlığı’na bağlanmalı” görüşünde. Görmez, “Genelkurmay Başkanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı (3 Mart 1924 tarihli) aynı kanunla kurulmuştur. Genelkurmay, Cumhurbaşkanlığı’na bağlanırken yine aynı kararla Diyanet de Cumhurbaşkanlığı’na bağlanmalıdır” diyor.