Yıldıray Oğur
Taraf/15.11.2012
Kore filmlerinin zararları üzerine...
" Uzmanlar Kürt kanallarındaki Kore dizilerinin içeriğinden kaygılı.” Dün Irak Kürdistan’ın başkenti Erbil’de yayımlanan Rudaw gazetesinin manşetlerinden biriydi bu. Haberin devamını okuyalım:
“Kürdistan’daki sosyologlar ve psikologlar, Kürt televizyonlarını kaplayan Kore yapımı dizi ve filmlerin negatif etkileri konusunda uyarıyor. Kamuoyuna açık bir mektup yazan uzmanlar ve yayıncılar ‘Kürdistan’ın çocuklarını Kore dizilerindeki kılıç ve oklardan koruyun’ dedi.”
Haberde Koreli savaşçıların maceralarını anlatan filmler ve diziler yüzünden çocuğunun kendisine zorla kılıç aldırdığını anlatan bir babanın, “bu filmlerin 22.00’den sonra yayınlaması lazım” diyerek kanallardan şikâyet eden bölgenin Kültür Bakanı’nın görüşleri var.
Kore yapımlarını pazarlayan şirketin ve çok tutan bu filmleri gösteren kanalların yetkililerinin savunmaları da ilginç: “Amacımız Kürdistan halkını devlet nasıl kurulur hakkında bilinçlendirmek. Kürtler de bağımsız bir devlete çok yakınlar. Biz istiyoruz ki Kürt halkı da Koreliler gibi ülkelerini sevsin ve onun için Koreliler gibi mücadele etsin.”
Kürdistan’ın güneyinde Kore filmlerindeki şiddetin çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri gazetelere manşet olurken, Kürdistan’ın kuzeyinde ise bir korku filminin kapalı gişe gösterimi sürüyor.
Aynı anda aynı talepler için hem aralarında küçük çocukların da olduğu insanlar öldürülüyor, hem de hapishanedeki insanlar ölüme sürükleniyor. Korku filmi endüstrisi bile başkarakterinin aynı anda hem öldürdüğü hem öldüğü bir filmi herhalde henüz hayal dahi etmemiştir.
Yeterince tüyleri diken diken olmayanlar için canlı bombaların faziletleri ve kadın özgürlüğüne katkıları üzerine konuşan milletvekilinin ardından polisleri ortalarında kendisini patlatma tehdit eden milletvekili giriyor sahneye. 1, 2, 3 diye ses provası yapsa manşet olabilecek vekiller seslerini duyurmak için ya açlık grevinde ya da sokaklarda polislerle lise çıkışı kapışan ergen çocuklar gibi mahalle kavgasında. Türkiye’nin en çok oy almış, en başarılı belediye başkanının “Ya Allah” diye barikata yüklenmesi bu korku filminin belki tek eğlenceli ânı. Son sahnede Başbakan’ın elinde görünen yağlı urganın manası ise seyircinin hayal gücüne bırakılmış.
Birkaç yıl öncesine kadar hem Türklerin hem PKK’nın aşiret reisi, geri, feodal diye eleştirdiği, bugünse Kore filmlerindeki şiddetin çocuklara zararı konuşulan bir ülkenin lideri hâline gelen Barzani dün Milliyet ’te Hasan Cemal’e uzun süredir verdiği o mesajı tekrarladı: “Silahla bir yere varılamaz. Silahlı mücadelenin zamanı dolmuştur.”
Genç Demirtaş’ın Öcalan’ın heykelini dikmekten bahsetmesinden birkaç yıl önce Arap Baharı’nı Kürt Baharı’na çevirmeye çalışan muhalefetin taleplerine cevap olsun diye Kürdistan’da devlet kurumlarındaki resimleri kaldıran Barzani’nin Hasan Cemal’e esas kritik mesajları ise herkesin bildiğini üçüncü bir ağızdan tescil ettiği sözleri: Ankara’da olsun, PKK’da olsun, her iki tarafta da iki farklı çizgi var. Bir taraf hâlâ silah diyor, savaş istiyor, diğer taraf da barış diye bastırıyor.
“İki devlet ve iki PKK” varmış demek ki. Hâlâ inanmayanlara dünkü Rudaw’ın bir başka manşeti cevap veriyor: Öcalan ailesi PKK içindeki klikleri eleştiriyor.
Barzani’ye ait olan gazeteden Hevidar Ahmed, Öcalan’ın iki kardeşiyle Mehmet Öcalan ve Osman Öcalan’la görüşmüş.
Özellikle Mehmet Öcalan’ın sözleri önemli. Çünkü Mehmet Öcalan Öcalan’la en son görüşen isim.
Mehmet Öcalan eylül ayındaki o görüşmenin ardından Sabah ve Star gazetesine konuşmuş, onun aktardığı Öcalan’ın Kandil’i de eleştiren mesajları epeyce gürültü koparmıştı. Daha sonra farklı zamanlarda başka başka açıklamalar da yaptı kardeş Öcalan. En son Taraf ’a daha önce Kandil’e yönelik eleştirel sözlerini tekzip eden şeyler de söyledi.
Rudaw’a konuşan Mehmet Öcalan daha açık mesajlar vermiş. Söylediğine göre Bir Türk yetkili ona “PKK ve Türkiye gibi iki büyük dağın arasında kaldın” demiş. Öcalan “haklıydı” diyor.
“Biz Kürtlerin hizmetkârıyız. Biz kimseden bir otorite ya da makam istemiyoruz Öcalan’ın ailesi olarak tek isteğimiz var o da her şeyin adilce ve dürüstçe yapılması” diyen Mehmet Öcalan’a atfen Öcalan ailesinin PKK tarafından marjinalize edildiği söyleniyor röportajda.
Röportajın içinde bir de büyük haber saklı. Mehmet Öcalan geçen ay yapılan BDP Kongresi’ni tepki gösterip terk etmiş. Kardeş Öcalan’ın “saygısızca” dediği olayı Irak Kürdistan’da yaşayan eski PKK liderlerinden kardeşi Osman Öcalan anlatıyor: “BDP kongresinde Mehmet Öcalan’a yapacağı söylenen konuşmasının zamanlaması önce üç kez ertelenmiş, daha sonra konuşma yapmasına izin verilmemiş. Bunun üzerine de kardeş Öcalan kongreyi erkenden terk etmiş.”
Türkiye’deki gazetelerde yer almayan olay için Öcalan “Tabii bunu BDP liderliğinin planlamadığının farkındayım. Ama birileri Öcalan’ı kendi kişisel amaçları için kullanıyor. Bu yüzden kongreyi terk ettim” diyor.
Osman Öcalan’a göre ise kendisine dağda kuran çevreler şimdi de kardeşi Mehmet Öcalan’la uğraşıyor. Osman Öcalan’a göre bu “solcu çevreler” Karayılan’ın otoritesini de törpüledi. Fakat sorun gibi görünmesin siye susuyor. Mehmet Öcalan ekliyor: Bazı PKK yetkilileri Öcalan’ın liderlik pozisyonunu üstlenmek istiyor.
Acaba o Kore filmlerinde de böyle ihanet hikâyeleri var mı?