Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, TSK'daki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimiyle ilgili olarak "Artık daha çok rutin gündeme dönmüş durumdayız. Büyüme, cari açık, enflasyon, yapısal reformlar...Yani, esas gündem bu Türkiye ile ilgili. Tabii ki bu sevindirici bir konu. Türkiye'nin hızla normalleştiğinin dışarıdan da doğru bir şekilde algılandığını gösteriyor" dedi.
Habertürk'te yer alan habere göre; Şimşek, IMF-Dünya Bankası Yıllık Toplantıları ile G20 Oturumları nedeniyle bulunduğu ABD'nin başkenti Washington'da üç gün boyunca oldukça yoğun ve verimli temaslar gerçekleştirdiklerini söyledi. Şimşek, IMF ve G20'nin resmi toplantılarının haricinde Avrupa Birliği ülkelerinin maliye bakanlarıyla ikili görüşmeler yaptığını ve uluslararası finans kuruluşlarının düzenlediği yatırımcı toplantılarına katıldığını bildirdi.
Şimşek, temasları süresince, Türkiye'de yaşanan başarısız darbe girişiminin gündeme fazla gelmemesini sevindirici bulduğunu vurgulayarak, "Aslında darbe girişimiyle ilgili çok fazla soru gelmiyor, artık daha çok rutin gündeme dönmüş durumdayız. Büyüme, cari açık, enflasyon, yapısal reformlar...Yani, esas gündem bu Türkiye ile ilgili. Tabii ki bu sevindirici bir konu. Türkiye'nin hızla normalleştiğinin dışarıdan da doğru bir şekilde algılandığını gösteriyor" diye konuştu.
Şimşek, nadir olarak Olağanüstü Hal ile ilgili sorular aldığında ise bunun Türkiye'nin kurumsal olarak yeniden yapılandırılması ve terörle mücadelede açısından gerektiğini muhataplarına net şekilde açıkladıklarını dile getirdi.
Küresel yatırımcıların Türkiye'ye yönelik ilgisinin ve güveninin yaşanan olumsuzluklara rağmen güçlü kaldığına işaret eden Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yatırımcılar aslında paralarıyla kararlarını veriyorlar. Dikkat ederseniz Türkiye'nin yatırım yapılabilir kategorideki notunun düşürülmesinden sonra Türkiye'ye çok ciddi bir para girişi olmuş. Yani küresel yatırımcılar tarafından Türk piyasasına net para girişi var. Bu da aslında, bir taraftan, kredi notu indiriminin çok fazla kaale alınmadığını, o konu üzerinde çok fazla durmamamız gerektiğini gösteriyor. Temkinli olanlar yok mu, mutlaka var. Bizim tabii ki hedefimiz Türkiye'nin algısını daha da iyileştirmek ama Türkiye'nin gerçekliğini de tabii ki daha da iyileştirmek. İşte burada yapısal reformlar tabii ki esastır. Yapısal reformlarla, Türkiye'nin temellerini daha da sağlamlaştıracağız, Türkiye'nin gerçekliğini iyileştireceğiz ama algıda bozulma var. Türkiye aleyhine çaba gösteren, propaganda yapan birçok şer bölgesi var. Onlarla da güçlü bir mücadele gerekiyor. Onu da yapacağız."
Şimşek, ayrıca Türkiye'nin diğer gelişmekte olan ülkelerden daha güçlü bir büyüme performansına ve dirençli bir ekonomiye sahip olduğunu vurgularken, "Türkiye büyümede hakikaten ciddi bir esnekliğe ve dinamizme sahip; Asya hariç diğer gelişmekte olan ülkelere göre daha güçlü bir performansa sahip ve daha dirençli bir ekonomi. Özel sektör çok daha gelişmiş, kamu ve mali dengeleri de çok daha güçlü. Bunlar bizim avantajlarımız" değerlendirmesini yaptı.
Şimşek, bu noktada, Türkiye'nin reform programı açısından da diğer gelişen ülkelere kıyasla avantajlı olduğunun altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çok kapsamlı bir reform programımız var, siyasi istikrar var, güçlü bir hükümet var. İnanıyorum ki bu rüzgarı da arkamıza alaraktan, reformları yaparaktan, Türkiye diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla daha güçlü bir performans ortaya koyabilir ve bu performansı koydukça Türkiye'nin hem algısı ve hem gerçekliği çok daha iyi bir noktaya gelecektir."
Şimşek, bu sorunların, küresel büyümeyi, ticareti ve birçok dünya vatandaşının geleceğe ilişkin beklentilerini olumsuz etkilediğinin altını çizerken, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tabii bu sorunları aşmanın yolu daha çok yapısal reformdur ama siyasetteki popülizm gerçekten bunu sınırlıyor. Onun için oturup hakikaten bir taraftan maliye politikası, bir taraftan para politikası, bir taraftan yapısal reform, 3 ekseni, 3 ayağı güçlü bir şekilde tutup, küresel büyümeyi tekrar bir miktar yukarı çekmek lazım. Ama maalesef şu anda düşük büyüme tuzağında takılıp kalmış durumdayız. Zaten bütün bu görüşmelerin amacı bir şekilde bir topyekün irade ortaya koyulması, iş birliği yapılması ve bu bahsettiğim olumsuz trendlere karşı mücadele edilmesi. Yani korumacılığa karşı popülizme karşı, aşırılığa karşı...Bütün bu konularda daha iyi bir söylem, daha iyi bir program ve daha iyi bir çerçeveyle yolumuza devam etmemiz esastır. Buradaki ana tema da bu."
Başbakan Yardımcısı Şimşek, son olarak IMF-Dünya Bankası toplantılarının klişe sorularından "Elinizde sihirli bir değnek olsaydı, düzelteceğiniz ilk iki şey ne olurdu?" sorusuna, şu yanıtı verdi:
"Sihirli değnek yok, yani kolaycı çözümler yok. Bir kere onu kabul edelim. Ama varsayımsal olarak böyle bir durum olsaydı, Türkiye'de mutlaka birinci önceliğim tasarrufların artışı olurdu. İkinci öncelikte ki bunlar birbirleriyle ilişkilidir, gerçekten Endüstri 4.0'a hazırlık anlamında eğitimi önceliklendirilerek ki onu yaptık, özellikle hayat boyu öğrenim ve yeni yani endüstriyel devrimin gerektirdiği yeteneklerin kazandırılması hususunda bir seferberlik ilanı olurdu.