Melih Altınok: Binamız darbe gecesi makineli tüfeklerle tarandı, gelenler bizi katletme emri aldıklarını itiraf ettiler

Melih Altınok: Binamız darbe gecesi makineli tüfeklerle tarandı, gelenler bizi katletme emri aldıklarını itiraf ettiler

Sabah yazarı Melih Altınok, TSK'daki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimi sırasında Turkuvaz Medya Binası'nın da baskına uğradığını söyledi. Altınok, "Yayın sürerken üzerimizden geçen jetleri... Binamızı makineli tüfeklerle tarayan darbecileri... Güvenlik görevlilerimizin çatıya inip bizleri yayın başında katletme emri aldıklarını itiraf eden Fethullah'ın ölüm timlerine karşı görev yerlerini terk etmeyişlerini. Ve tabii ki tüm haber müdürlerimizin, spikerlerimizin, muhabirlerimizin, editörlerimizin, teknik ekibimizin, dekorcularımızın layıkıyla tuttukları gazetecilik nöbetini" diye yazdı.

Melih Altınok'un "Turkuvaz Medya madalyayı hak etti" başlığıyla yayımlanan (22 Temmuz 2016) yazısı şöyle:

Bahsedeceğim şey, darbe haberini ilk kimin geçtiği gibi televizyonculuk konuları değil. Cuntacıların her yayın kuruluşuna geçtiği "darbe bildirisini" okumamak gibi asgari gazetecilik ahlakından da söz etmeyeceğim. Çünkü Fethullahçı katillerin muhtırasını çevir Allah çevir yayınlayan Halk TV gibi mesleğimizin utancı birkaç istisna dışında medyamızın büyük kısmı bu konularda iyi bir sınav verdi. Hepsinin de hakkı fazlasıyla teslim edildi, ediliyordu. Ancak ortada çok garip ve bir o kadar hakkaniyetsiz bir durum var. Medya mahallesinde, kazananlar ilan edilirken, alkışlar ve tebrikler havada uçuşurken, ogece direnişin kalesi olan bir yayın grubu adeta görmezden geliniyor. Evet, tahmin ettiğiniz gibi aHaber'in, ATV'nin, Sabah'ın içinde bulunduğu Turkuvaz Grubu. Halkımızdan bahsetmiyorum. Medya bilmese de onlar kadir kıymet biliyor. Bu yüzden de darbe gecesi ve sonrasındaki demokrasi nöbetlerinde tüm kanallarıyla ortak yayına geçen aHaber'i izlediler zaten. Merak edenlere reytinglerden de bahsedeyim. aHaber, ATV ve aSpor kanalarının ortak yayını, tüm diğer kanalların izlenme oranına neredeyse eşit. Yani 3 kişiden biri darbeyi, sorumlularını, neler yapılmasını gerektiğini aHaber ortak yayınından öğrendi, öğreniyor. Bu, tarihte eşine benzerine zor rastlanır bir başarı değil mi?

***

Demokrat tavrıyla diğerlerine öncü oldu Darbe gecesi, televizyonculuk başarılarının yanı sıra aHaber'i Türk halkının gözünde yıldızlaştıran bir diğer etkense net ve radikal demokrat duruşuydu. Bu darbe sürecini hazırlayan önceki dönemeçlerde olduğu gibi, 15 Temmuz Fethullahçı darbe girişimine karşı da net tavır aldı. Yani aHaber darbeye "darbe" dediği gibi "karşıyım" da dedi. Öyle ya "mesele" darbe haberini vermek olsaydı ABD televizyonları hepimizden hızlıydı maşallah. Bu nokta hayati. O gece... Fethullahçı cunta sokaktayken... Güç dengesi netleşmemişken, ABD seçilmiş hükümetten yana tavrını açıklamamışken... Yani neyin ne olduğu muğlakken... Risk aldı ve önce "demokrasi", "önce halk" dedi aHaber. Darbenin tanımlanmasında, ona karşı tavır alınmasında diğer yayın kuruluşlarına cesaret verdi, örnek oldu. Sokaktaki halka yorum ve yönlendirmeleriyle yardımcı oldu.

***

Ölümü göze aldı ticari kaygıları unuttu Bu medya grubu darbecilerin "basma," "tutuklama" değil "katletme" emri aldığı bir yayın kuruluşuydu. Çok şükür, önce Allah sonra binamızın önüne yığılan halk buna izin vermedi. Arkadaşlarımla beraber darbe girişiminin sürdüğü saatlerden sabahın ilk ışıklarına kadar yayın yaptığım aHaber'de o gece yaşadıklarımızı hiç unutamayacağım. Grubumuzun Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak'ın soğukkanlı bir biçimde tüm televizyonların ve gazetelerin başına "fiilen" geçişini... Hepimizi yüreklendirişini... aHaber ve ATV Haber Genel Yayın Yönetmeni Abdülhalik Çimen'in, yıllardır sürdürdüğü demokrasi yayıncılığını o gece "sahada" yine konuşturmasını... ATV Genel Müdürü Metin Ergen'in ticari kaygıları bir yana bırakarak, kanalını aHaber'le ortak yayına geçirmesini... Sabah'ın Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı Metin Yüksel'in gazeteye gelip bir yandan işini yaparken bir yandan binaya girmeye çalışan darbecilere bizzat karşı duran gazetecileri örgütlemesini... Yayın sürerken üzerimizden geçen jetleri... Binamızı makineli tüfeklerle tarayan darbecileri... Güvenlik görevlilerimizin çatıya inip bizleri yayın başında katletme emri aldıklarını itiraf eden Fethullah'ın ölüm timlerine karşı görev yerlerini terk etmeyişlerini... Ve tabii ki tüm haber müdürlerimizin, spikerlerimizin, muhabirlerimizin, editörlerimizin, teknik ekibimizin, dekorcularımızın layıkıyla tuttukları gazetecilik nöbetini...