Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Ahmet Takan, Melih Gökçek'in bir daha Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na "aday" olmayacağını iddia etti.
"Geniş çaplı Valiler kararnamesinin ardından, Ankara'da daha geniş çaplı bürokrasi operasyonu bekleniyor" diyen Takan, sözlerinin devamında şunları söyledi:
"Söylenenlere göre, binin üzerinde bürokrat yerinden olacak. Listeler hazır. Rutin yaz kararnamesini bu yıl çıkaramayan Dışişleri Bakanlığı hem İbrahim Kalın'ı hem de MİT soruşturmalarının tamamlanmasını bekliyor."
Ahmet Takan'ın "Arınç'tan tehdit mi, yoksa tavsiye mi!.." başlığıyla yayımlanan (28 Haziran 2017) yazısı şöyle:
Bayram tatili başkente uğrar mı?.. Resmiyette görünür ama fiiliyatta pek de öyle olmaz!.. Caddeler sokaklar boşalır, araç trafiğinde nispeten hafifleme olur. "Bugün bayram, evde yemek yemeyelim. Hem, hanım da rahat etsin. Şöyle çoluk çocuk çıkıp dışarıda bir şeyler atıştıralım" deseniz, kafanıza göre açık lokantayı bile zor bulursunuz. Fakaat!.. Ankara'nın siyaset kulisleri hiç öyle bayram seyran dinlemez. Fokurdar da fokurdar. Klasik, partiler arası bayramlaşma ziyaretleri değil kastım. Kapı arkalarından bahsediyorum...
Her ne kadar geride bırakmaya hazırlandığımız Haziran ayının gündemini -yıllar süren bir ezberi bozarak- CHP'nin "adalet" yürüyüşü belirlese de.. CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu, hiç alışık olmadığımız şekilde AKP ve sarayı peşine taksa da, "adalet" yürüyüşü yüzünden sinir krizleri geçiren iktidar safları yetiştirmek zorunda kaldığı her lafın altında kalıp ezilse de... En az Ankara-İstanbul yolu kadar hararetliydi saray yolları!..
Bilmem, hatırlar mısınız?.. 7 Haziran seçimleri öncesiydi. O zamanın Başbakan Yardımcısı ve Hükümet sözcüsü Bülent Arınç, bir Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında canlı yayında açıklamalar yaparken yeri yerinden oynatmıştı. Kendisini o zamanki adıyla cemaat şimdinin FETÖ'süyle iş birliği yapmakla suçlayan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek hakkında "Ankara'yı parsel parsel sattı" diye karşı atağa geçmişti. 7 Haziran seçimleri sonrasında dosyaları açıklayacağını ilan etmiş ama her ne hikmetse kendisi yapılan "ona uyma" telkinlerini dikkate aldığını söyleyerek parsel parsel dosyaların üzerine yatıvermişti!.. Her daim hukuk adamlığı ve avukat kökenli olmakla övünen o Bülent Arınç...
"adalet" için yollara düşen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, her ne kadar Dolmabahçe mutabakatçıları, Habur rezaletlerinde PKK militanlarını çadır mahkemelerinde serbest bırakanların iş ortakları, bebek katili Abdullah Öcalan'ın Nevruz deklarasyonlarının metin yazarları tarafından "HDP ile yürüyor, FETÖ ile yürüyor" suçlamalarına maruz bırakılsa da... Sarayda "adalet" sıkıntısı bambaşkaydı bu bayram tatilinde!.. Hem de nasıl bir sıkıntı.. Damat adaleti sıkıntısı!..
Kulağıma gelen Saray fısıltılarına dalmadan önce hatırlatmalarla devam edelim. Kendisine uygulanan Saray medya ambargosu yüzünden çıkacak televizyon, derdini anlatacak gazete ve yandaş yazar bulamayan Bülent Arınç, damadı Ekrem Yeter FETÖ'den tutuklanıp serbest bırakıldıktan sonra Manisa'da bir mahalli televizyona çıkıp, aktif siyaseti bıraktığını tekrarlamış (!) daha önce Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan 'Arabuluculuk Sistemi'nde çalışacağını ilan etmişti. Ankara Hamamönü'nde bir ofis açtığını ifade eden Arınç "O ofiste de, avukatlığı düşünmüyorum ama arabuluculuk yapmak istiyorum. 3 sene önce bir kanun çıktı. Hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk kanunu diye. Yargıya gitmeden tarafları bir araya getirerek hukuk uyuşmazlıkları çözülebiliyor" demişti. "Kendine bu mesleği yakıştıran" Arınç, "eğitimini aldım talebeliğe döndüm, derslere girdim 100 üzerinden 86 aldım. Sonra mülakata girdim onu da geçtim şimdi belgem elimde" ifadelerini kullanmıştı. Bayram arifesinde çıkan bir KHK'yla da (691 sayılı) biri arabuluculuk diğeri bilirkişilik olmak üzere iki kanunda düzenleme yapıldı. Düzenlemeler ile terör örgütü ile irtibatlı olanların arabulucu veya bilirkişi olamayacağı yönünde hüküm getirildi. Bu düzenleme, terör örgütü bağlantıları nedeniyle ihraç edilenlerin bilirkişi ve arabulucu olmasını da engelliyor!..
Şimdi gelelim Saray fısıltılarına. Bayram tatili süresince pek konuşuldu durdu... Peşinen belirteyim, bu iddiaya Arınç'ın cevap verip açıklık getirmesini beklerim. İddia o ki; "Bülent Arınç, damadı FETÖ'den tutuklanıp cezaevine girdiğinde çok etkili bir yeri aradı. Ve, 'Eğer damadım serbest bırakılmazsa avukatlığını bizzat ben üstleneceğim...' dedi. Arınç'ın bu şok mesajı vakit geçirilmeden Sarayın etkili noktalarında paylaşıldı. Vee, ardından da damat Ekrem Yeter, 'ByLock bulunmadığı' gerekçesiyle salıverildi."
Ne kadar da "parsel parsel sattılar" sürecini anımsatıyor, değil mi?..
Bayramda tatil yapmayan (!) Saray ve siyaset kulislerinden devam edelim. Bir adet de derin fısıltı;
Yenimahalle'de devam eden istişareler (!) neticesinde, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in yakın vakitte "Bir daha aday olmayacağım" açıklaması yapacağı konuşuluyor.
Geniş çaplı Valiler kararnamesinin ardından, Ankara'da daha geniş çaplı bürokrasi operasyonu bekleniyor. Söylenenlere göre, binin üzerinde bürokrat yerinden olacak. Listeler hazır... Rutin yaz kararnamesini bu yıl çıkaramayan Dışişleri Bakanlığı hem İbrahim Kalın'ı hem de MİT soruşturmalarının tamamlanmasını bekliyor.
Kabine revizyonu için hâlâ geri sayılıyor. Çok ilginç!.. Adı sürekli "Gidici Bakanlar" listesinde geçen sonradan badem bıyık yapan ünlü bir Bakan (!), (ekonomi alanında) kapı arkası sohbetlerde, "Şimdilik durumu idare ediyoruz ama Eylül'de neler olur bilemem. Sıkıntı büyük" diye konuşuyor...