Melih Gökçek: MHP'nin Ankara Büyükşehir Belediyesi adaylığı için adı geçen tartışmalı siyasetçi kimdir?

Melih Gökçek: MHP'nin Ankara Büyükşehir Belediyesi adaylığı için adı geçen tartışmalı siyasetçi kimdir?

Ayşe Sayın

Siyasi kariyerine Anavatan Partisi (ANAP) ile başlayan, yolu kapatılan Refah Partisi'den (RP) geçen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, 2003 yılından bu yana siyaset yaptığı AKP'de belediye başkanlığı kariyerine, sandıkta değil, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla nokta koydu.

Gökçek'in adı şimdiyse 31 Mart 2019'da düzenlenmesi planlanan yerel seçimlerde MHP'nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olabileceği haberleriyle gündeme geldi.

Melih Gökçek, 1991 yılında RP Ankara Milletvekili olarak TBMM'ye girdi. 1994'de ilk kez aynı partinin adayı olarak Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. O tarihten bu yana da başkent Ankara'nın değişmez belediye başkanıydı.

Yerel yönetici olmasına karşın, birçok mevkidaşından farklı olarak iç-dış siyaset konusundaki çıkışları; siyasetçiler, gazeteciler, sanatçılar, Twitter takipçilerine kadar, kendisini eleştiren hemen herkesle girdiği polemikleri, tartışmalı belediye icraatları ve projeleriyle, "Nevi şahsına münhasır" (Kendine özgü) bir isim olarak siyasete damgasını vurdu.

Ancak her dönemin "kazananı" olan Gökçek, "başkanlık sistemi"ne geçiş anayasasının oylandığı 16 Nisan referandumundan sonra Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın partide değişim sinyalini vermesiyle başlayan "metal yorgunluğu" tartışmasından kurtulamadı.

Kimilerine göre Erdoğan'la önce "2018'in Mart ayına kadar görevde kalma pazarlığı" yapan ancak başarılı olamayan Gökçek'in bundan sonra belediye başkanı olmasa da partide başka görev alacağı da konuşulanlar arasında.

Öğretmen kökenli Nevin Gökçek'le evli olan Gökçek'in Osman ve Ahmet adında iki oğlu var.

Gökçek'in uzun siyasi yaşamından bazı önemli kesitler şöyle:

Evren'den Erdoğan'a

Melih Gökçek uzun siyasi kariyerine, ANAP adayı olarak 1984'de girdiği seçimde Ankara Keçiören Belediye Başkanı seçilerek başladı.

O yıllarda "dört eğilimi (milliyetçi, muhafazakar, demokratik sol, liberal sağ)" içinde barındıran ANAP'ın milliyetçi kanadını temsil eden isimdi.

Belediye Başkanlığı sona erdikten sonra bu kez ANAP'ın bürokrat isimlerinden oldu ve 1989-1991 yılları arasında Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü yaptı. Bundan sonra ise siyaseti hep muhafazakar partilerde yürüttü.

1991'de Meclis'e girdi ve 1994'deki yerel seçimlerde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi.

Son olarak 2014'deki yerel seçimlerde Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) kökenli Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) adayı Mansur Yavaş karşısında seçimi kılpayı, sadece 31 bin oy farkıyla kazandı.

Gökçek, bu sonuçlarla Ankara'da 5 dönem üst üste büyükşehir belediye başkanlığını alarak bir rekora da imza attı.

1980 askeri darbesinin lideri Kenan Evren'in cumhurbaşkanlığı döneminden başlayıp günümüze gelen süreçte 5 cumhurbaşkanı ve 20'den fazla hükümet eskitti.

Parti kurma girişimi

Melih Gökçek'in "kendi partisini kuracağı" sık sık siyasi kulislere yansıdı. Hatta, 2002 yılında, Demokrat Parti'ye de katıldı. Ancak 2003'te Türkiye'de iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) rüzgarını dikkate alarak bu partiye geçti.

AKP içinde özellikle Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'la girdiği başkentin değerli arazilerini Fethullah Gülen cemaati üyelerine "parsel parsel sattığı" polemiği sonrasında da yeni bir parti kurabileceği iddiaları kulislere yansıdı ancak bu hiçbir zaman yaşama geçmedi.

Çekirdek kadroda hiç olmadı

Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemindeki kadrolarını, büyük ölçüde AKP'ye taşıdı ve kimi arkadaşlarıyla yolları ayrılsa da başta Başbakan Binali Yıldırım olmak üzere AKP yönetimi ve hükümetlerinde bu isimlere ağırlıklı olarak yer verdi.

Ancak Melih Gökçek ANAP kökenliydi ve hiçbir zaman Erdoğan'ın "çekirdek kadrosu"ndaki isim olmadı.

Gökçek'in AKP'ye geçtikten sonra Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday gösterilmesinde, kendi oy potansiyeli etkili oldu.

Başkanlığı boyunca verdiği ihalelerle tartışma konusu olsa da, oy deposu olarak gördüğü başkentin yoksul semtlerinde dağıttığı "sosyal yardımlarla" her seferinde seçimi aldı.

Kimi yorumculara göre ise genel merkezle yürüttüğü pazarlıklar sonucu her keresinde aday olmayı başardı.

Kılıçdaroğlu'nun amansız muhalifi

Melih Gökçek'in ana muhalefet partisi CHP'nin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yıldızı hiç barışmadı.

2009 yerel seçimleri öncesinde o dönem CHP'de Meclis Grup Başkanvekili olan Kılıçdaroğlu ile Gökçek, belediye kaynaklı yolsuzluk iddiaları nedeniyle televizyon programında karşı karşıya geldi.

Kılıçdaroğlu'nun belediye ile ilgili usulsüzlük iddiaları konusunda bu programda sergilediği performans, genel başkanlığa uzanan siyasi kariyerinin önemli bir basamağı oldu.

Genel Başkan olduktan sonra ise Gökçek, sosyal medya hesabı üzerinden her fırsatta Kılıçdaroğlu'na en amansız muhalefet eden isimlerden oldu.

Sanatın içine 'tükürdü'

Melih Gökçek'in ilk kez Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği 1994 yılındaki tartışmalı icraatından biri tanınmış heykeltraş Mehmet Aksoy'un "Periler Ülkesinde" adlı heykelini bulunduğu parktan kaldırmak oldu.

Kendisine yönelik gelen eleştiri ve kamuoyundaki tepkilere "Ahlaksızlığın adını sanat koymuşlar. Ben böyle sanatın içine tükürürüm" yanıtı hala hafızalarda.

Sonraki yıllarda icraatlarına yönelik eleştiriler karşısında benzer tarzı nedeniyle her zaman gündemde olmayı başardı.

Gündüz gözüyle havai fişekler

2004 yılı Aralık ayında, Avrupa Birliği (AB) ile ilişkileri bu sırada "en iyi noktada" olan dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Brüksel'den "AB'den müzakere tarihi" alarak döndü.

Erdoğan "Hamdolsun tarihi aldık, bu başarı halkımızın" diye müjdeyi verirken, Gökçek de, partisinin genel başkanını öğle vakti Kızılay Meydanı'nda patlattığı havai fişeklerle karşıladı.

Muhalefet, sonraki yıllarda AB ile ilişkiler gerildikçe sık sık Gökçek'in bu karşılama biçimiyle hükümete yüklendi.

Sosyal medya fenomeni

Gökçek'in en önemli özelliklerinden birisi sosyal medyayı aktif kullanması.

Twitter üzerinden kendisine muhalif isimlerle sert polemiklere girmesi ve kendisini eleştirenleri dava etmesiyle gündem oldu.

En önemli açıklamalarını, tepkilerini büyük oranda bu mecradan gösterdi. Seveni, sevmeyeniyle, attığı mesajlarıyla hep "fenomen" olmayı başardı.

Fıskiyeyi kim kırdı?

Melih Gökçek'in Twitter tutkusu zaman zaman sosyal medyada kendisinin espri konusu olmasına da yol açtı.

2013 yılında attığı "Belediyenin önündeki fıskiyeyi kim kırdı?" mesajı muhalifleri için bulunmaz bir eğlence konusu oldu.

Fıskiye sözcüğü "fışkiye" olarak değiştirilip, sayısız caps, şiir, şarkı yapılarak sosyal medyada dolaştı.

Gökçek, günlerce Twitter'da konuşulan "Fışkiyeyi kim kırdı?" esprileri ile ilgili soruya, sık sık atıştığı gazeteci Ahmet Hakan'ı işaret edip, "Kamera görüntülerine baktım, sakallı birisi kırmış, Ahmet Hakan'a benziyor" esprisiyle yanıt verdi. Hakan ise o tarihlerde Ankara'da olmadığını açıkladı.

İçerek test etti

Ankara 2014 yılında kuraklığa maruz kalıp, barajlar boşalınca, Kızılırmak Suyu'nu barajlara taşıdı.

Melih Gökçek, sağlık örgütlerinin başta arsenik olmak üzere sağlığa zararlı ağır metaller içerdiği için "içilemez" raporu verdiği Kızılırmak suyunu kameralar önünde içerek, "temiz" olduğunu kanıtlamaya çalıştı.

Suyun "içilemez" olduğu raporu veren Ankara Tabip Odası hekimlerini ise "kasıtlı yapıyorlar" diye şikayet etmekten geri kalmadı.

Vekilin suyunu kesti

Ankara'nın su sorunu tartışmasında, o dönem CHP'de olan Ankara Bağımsız Milletvekili Aylin Nazlıaka ile ile karşı karşıya geldi Melih Gökçek. "Ankara'nın suyu kirlidir" diyen Nazlıaka'ya "Aylin sen Ankara'nın suyundan değil, evindeki su borularının kirli olmasından ishal oldun" yanıtı verdi.

Bir kadına yönelik üslubuyla ilgili eleştirilere, "Ama o da bana Ankara ergeni dedi" sözleriyle yanıt verdi. Önce söz düellosuyla başlayan tartışma, Gökçek'in Nazlıaka'nın oturduğu siteye "kaçak su kullandığı" gerekçesiyle astronomik ceza ve sonrasında da suyunu kesmesiyle sonuçlandı.

Oğul hüsranı

Melih Gökçek, kendisinden sonra oğlu Osman Gökçek için hazırlamaya çalıştığı siyasi gelecek konusunda ise hep hüsrana uğradı.

AKP'de önce Çankaya Belediye Başkanlığı için adı geçen Osman Gökçek, partiden vize alamadı.

2015 Genel seçimlerinde bu kez AKP milletvekili aday adayı olarak gündeme geldi bir kez daha parti genel merkezinden veto yedi.

Son olarak Ankara Ticaret Odası Başkanlığı için aday olan Osman Gökçek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın kuzeni Gürsel Baran karşısında kaybetti.

İstifa iddiaları gündeme geldikten sonra da oğlu için pazarlık yaptığı iddia edildi, ancak bu doğrulanmadı.

Spora da el attı

Gençliğinden beri futbol tutkusu olan Melih Gökçek, Başkent'in en köklü takımlarından Ankaragücü'ne de el attı ve yönetimine aynı zamanda Ankaraspor yönetiminde olan diğer oğlu Ahmet Gökçek'i getirdi. Ancak kulüp, bu süreçte büyük ekonomik zorlukların yanısıra hukuki tartışmaların da odağına oturdu.

Futbol Federasyonu, "yöneticileri aynı olan takımların aynı ligde olamayacakları" hükmü gereğince Ankaraspor'u tüm liglerden ihraç etti.

Ankaragücü ise mali güçlükler nedeniyle küme düştü. Ankaraspor "Osmanlıspor Futbol Kulübü" adıyla liglere geri döndü. Kulüp başkanlığına ise Ahmet Gökçek getirildi.

Zevk resti

Uzun yıllar Türkiye'nin "en borçlu belediyesi" olan, iki metro projesinin finansmanını belediye bütçesiyle karşılayamayınca, projeyi merkezi hükümete tamamlatan Gökçek, Atatürk'ün mirası olan Atatürk Orman Çiftliği arazisi üzerine 2 milyar lira harcayarak yaptığı temapark niteliğindeki "Ankapark"a yönelik eleştirilere "Orası benim siyasi tercihim, kişisel zevkim" yanıtıyla rest çekti.

'Parsel parsel sattı' mı?

Melih Gökçek'in siyasi yaşamındaki en önemli kırılma noktalarından birisi ise Mart 2015'te yaşandı.

Hükümet ile Gülen Cemaati arasındaki ittifakı sona erdiren 17/25 Aralık sürecinin parti içinde de yansımaları oldu.

Gökçek, o dönem Başbakan Yardımcısı ve Hükümet sözcüsü olan Bülent Arınç'ı cemaatle işbirliği yapmakla suçlayınca ipler koptu.

Arınç, Bakanlar Kurulu sonrasında soruları yanıtlarken, "Gökçek bu yapıya Ankara'yı parsel parsel satmıştır. Zengin işadamlarına okul yaptırmıştır. Yurt yerleri sağlamıştır" diyerek meydan okudu.

Görevden alınmasını isteyen Gökçek'e verdiği "Terbiyesizce bir açıklamadır. Benim görevden alınmamı isteyecek kadar haysiyetli bir insan değildir" yanıtıyla ipler tamamen koptu.

Gökçek daha sonra yaptığı açıklamada ise " Ben sadece paralel yapının değil, hayır kurumu olarak bildiğim tüm kuruluşlara kanunun bana verdiği yasal çerçeveler içinde yardım etmişimdir... Paralel yapının bir hayır kurumu değil ihanet şebekesi olduğunu anladığımda da onlara karşı bakışım değişmiştir. .. Bu tavrımı parsel parsel birilerine peşkeş çekmek olarak algı yönetimi yapanlar şerefsizdir" açıklamasını yaptı.

Bir sonraki seçimde Arınç milletvekili adayı gösterilmedi ve aktif siyasetin dışında kaldı, ama partiden kopmadı.

Gökçek ise yaklaşık 2 yıl sonra Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden ayrılıyor.

Gülen'in 'cinleri' mi yaptı?

15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında da cemaate yaptığı yardımlardan duyduğu pişmanlığı sık sık dile getiren Gökçek, katıldığı bir televizyon programında, Gülen'in darbe girişimi dahil bir çok işi "cinlerle" yaptığını savunup, "Üç harfliler yapıyor bu işi. Bana da altın gibi değerli metal ve cevşen vermişti" iddiasında bulundu, hatta "cinlerin yaptığı işlere" bizzat tanık olduğunu savundu.

ODTÜ Ormanı'na yol

Melih Gökçek, planladığı her projeyi yargı kararları, tepkilere, protestolara karşın, yaşama geçirmesiyle biliniyor.

Başkentteki birçok imar değişikliği, alt-üst geçit projelerini yargı kararlarına rağmen yaşama geçiren Gökçek, Türkiye'nin köklü üniversitelerinden ODTÜ Ormanı içinden geçirdiği yollar nedeniyle tartışma konusu oldu.

İlk olarak 2013 yılında geceyarısı iş makinalarını ODTÜ kampüsüne sokup yol açan Gökçek, son olarak da bu yıl bu kez rektörlükle anlaşarak, bir gecede yüzlerce ağacın yok edildiği eleştirilerine karşın, ikinci yol projesini başlattı.

Gökçek sonrasında da yol yapımına tünel yöntemiyle yol yapılması halinde büyük bölümü 2. derece SİT alanı olan 24 hektarlık ormanlık alan yok olacak.