Sabah gazetesi yazarı Hıncal Uluç, gazeteye verdiği röportajda Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe ve hakemler dahil birçok konuya değindi. Ayrıca Uluç, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin eski başkanı Melih Gökçek'ten hoşlanmadığını, bu yüzden Osmanlıspor'u hiç sevmediğini belirtti.
Galatasaray teknik direktörü Fatih Terim'in oyunu analiz etme konusunda zaman zaman hata yaptığını söyleyen Hıncal Uluç, şunları söyledi:
"Terim’i Terim yapan şey rakibi okuma, oyunu analiz etme gücüdür. Kasımpaşa maçında oyunu okuma ve rakibi analiz sıfır! Sivas’ta da öyleydi. Gol bağıra bağıra geldi. G.Saray bu haliyle şampiyonluğu geç, Avrupa Ligi’ne kalsın razıyım."
Galatasaray iki deplasman üst üste kaybetti. Son 7 deplasmanda 6 yenilgi var. İç sahadaki başarıya rağmen bu tablo Fatih Terim'in Galatasaray'ının şampiyonluk şansı için bize bir şey gösterir mi?
"Bugünkü köşe yazım şöyle bitiyor:
Geçen yazımda Fatih hoca için, "Hatalarından ders almayı biliyorsa Galatasaray yine şampiyon olur" demiştim. Şimdi diyorum ki 'Şampiyonluğu geç, Şampiyonlar Ligi hatta Avrupa Ligi'ne kalırsa razıyım!' Fatih Terim'i Fatih Terim yapan şey maç öncesi rakibi okuma, maç boyunca da oyunu analiz etme gücüdür. Kasımpaşa maçında oyunu okuma ve rakibi analiz sıfır… Sivas maçında da öyleydi, şimdi de öyleydi. Adamların golü bağıra bağıra geliyordu. Sahada golün geleceğini görmeyen bir kişi vardı herhalde, o da Fatih Terim. Ben her maçı 15 kişiyle izlediğim için biliyorum, oradaki çocukların hepsi görüyorlar."
Terim'in, Kasımpaşa-Galatasaray maçındaki değişiklikleri eleştiren Uluç, "Batıl inançlarım olsa; Yüzevler Sebahattin'in laneti diyeceğim. Alaçatı'da dükkanını basıp darmadağın etti ya, o zamandan bu zamana olan durum inanılır gibi değil. Ben hiçbir sebep bulamıyorum. Bu kadar yanlışı yapıyorsun, tamam ama o oyundan Selçuk'u nasıl çıkarırsın yahu? Orta sahadan ileriye adam gibi top atan iki adam vardı: Selçuk ve Donk. Donk'u stopere aldı, Selçuk'u oyundan çıkardı, o sırada Galatasaray mağlup. İleriye üç tane santrfor koyunca gol atacağım zannediyor. Bunu mahalle maçındaki çocuklar öyle düşünür, çok gol atanları doldurursak atarız diye… O mahalle maçı. Sinan, Gomis, Eren. Bunlara topu kim getirecek? Kim verecek orta sahadan, kanattan pası? İnanılır gibi değil. Bunları en acemi hocalar yapıyorlar. Gazetelerde de köşe yazarları sık sık yazar, 'Hocam, bol santrfor doldurmakla gol atılmaz' diye, sadece bu seneden. Klişeleşmiştir artık bu" ifadelerini kullandı.
Igor Tudor çok eleştirildi, bugünden bakınca biraz ağır eleştirildi diyebilir miyiz?
"Tudor iyi başladı fakat kendi iyi oynattığı futbolu bozdu. Tudor'un başlangıçta Galatasaray'a ve Karabük'e oynattığı futbolla kovulduğu zamanki futbol çok farklı… Niye değiştirdi futbolu, insan başarılı olduğu bir taktiği, sistemi, oyunu değiştirir mi? Benim bilgisayarımın işletim sistemi hala eski. Bu gazetede de benden başka kullanan yok. Neden, ben ona alışmışım. Bu yaştan sonra yeni sistemi öğrenmeme imkan yok. "Bana böyle tahammül edin" dedim, belki de koca binada tek böyle çalışan benim. Böyle neyi nereden arayacağımı biliyorum, nereden nasıl aktaracağımı vs. Yepyeni bir sistemi 30 yaşında olsam öğreneyim, bu yaştan sonra nasıl öğreneyim? "Kusura bakmayın" dedim, çocuklar da bakmadılar. Sen bir sistemi oynuyorsun, başarılısın da.
Tudor kendisini götürdü, bence kovulmadı. Kendi kendini götürdü. Peki neden, onu da söyleyeyim. Tudor, Karabük'ün başındayken spor sayfalarına 3 kez geliyordu; Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş maçları. Bu şu demek, orada özgürdü, bildiğini yapıyordu rahat rahat. Galatasaray'ın başına gelince olumlu-olumsuz her şeyi yorumlanıyor, eleştiriliyor.
Burada baskı altına giriyorsun. Kaldı ki bu baskıların kasıtlı olanları da vardı benim medyamda. Galatasaray bozulsun isteyenler de var."
Beşiktaş'ın bugün Bayern Münih maçı var, siyah-beyazlıları hem lig hem Avrupa bakımından nasıl değerlendirirsiniz?
"Efendim Beşiktaş'ın iki talihsizliği var. Biri hakemler, öbürü de Şenol Güneş. Beşiktaş, Türkiye'nin en iyi kadrosuna sahip… Sezon başından beri slogan gibi söylediğim bir laf var; Beşiktaş'ın elinde öyle bir kadro var ki aynı gün aynı saatte bir 11'le Beşiktaş, Saracoğlu'nda oynar, bir 11'le Beşiktaş Galatasaray Türk Telekom'da oynar. Yani sahaya çıkan herhangi bir Beşiktaş kadrosunu size vereyim 18-21 maçlık şu eksik diyemezsiniz.
Beşiktaş'ın sahaya çıkan hiçbir takımının eksiği yok. Rotasyon diyor, 5 kişi değiştiriyor ya Şenol, o takımın da bir eksiği yok. Ama bu kadar zengin bir kadroyu çok iyi kullanacak hoca lazım. Şenol Güneş benim ölçümde hiçbir zaman iyi hoca olmadı. 2002'de dünya üçüncüsü olan takım dahil. O takım ona hazır verildi ve dünya şampiyonu olsun diye verildi arkadaşlar. 2001 Kasım ayının Sabah koleksiyonunu açarsanız benim 8 sütun başlığımı görürsünüz: Bu takım dünya şampiyonu olur. Neden? Çünkü rakiplerin hiçbiri Brezilya dahil doğru dürüst top oynamıyor. Dünyanın en zayıf Dünya Kupası'ydı. Hepsi felaketti. Biz nasıl gruptan çıktık? Dakika 90, Rüştü hayatının kurtarışını yaptı Kosta Rika maçında. Karşı karşıya muhteşem bir kurtarış yaptı. O gol olsa biz yoktuk. Gruptan sonra bir tek Avrupa takımı çıkmadı karşımıza. Seçsen böyle olmaz."
Sizce Şenol Güneş iyi hoca değil mi sorusuna Uluç, "Şenol Güneş iyi hoca değil. Takımı da yönetemiyor, adamı da yönetemiyor, oyuna da yönetemiyor. Beşiktaş çok iyi futbolculardan kurulu olduğu için bu durumda. Şenol'la değil Şenol'a rağmen. Bak çok ağır konuşuyorum. Şenol'a rağmen şampiyonluk için yarışıyor hala. Normalde şu ligde şu anda Beşiktaş'ın 8-10 puan farkla liderliği garantilemiş olması lazımdı, bu kadar çok puanın kaybedildiği bir ligde.
Sabah gazetesinde bir haber vardı; ben bu takımdan sadece iki puan az almıştım. Ama kovuldum diyor Riekerink. Bu sene Galatasaray lider diyor aynı puanla. Anla bu seneki ligi. Puan fakirliğini. Bu fakirlikte Beşiktaş'ın şu anda şampiyonluğu garantilemiş olmasını anla. Başında bir hoca olsaydı. Ne maçlar ne puanlar böyle bir kadroyla kaybedildi.
Bayern Münih maçındaki şansını bilemiyorum çünkü hocası yok. Oyunculara kalmış. Yoksa bu kadro Bayern Münih'ten aşağı bir kadro değil. Bayern Münih de ahım şahım bir top oynamıyor" dedi.
Fikret Orman ve Abdurrahim Albayrak Fenerbahçe'ye yönelik eleştirilerde bulundu. Bir basın mensubunun Aykut Kocaman'a, "Algı operasyonu yaptığınız söyleniyor" sorusu da çok konuşuldu. Sizce gerçekten böyle bir şey var mı?
"Efendim, ben o basın toplantısında olsaydım Aykut Kocaman'a, 'Algı operasyonu mu yapıyorsun' diye sormazdım. 'Yaptığınız algı operasyonu başarıya ulaşıyor, mutlu musunuz' diye sorardım. Algı operasyonu kesin ve başarıya ulaşmıştır. Puan cetveline bakın. Kovulmak üzere olan, hatta Aziz Yıldırım olmasa kesin kovulacak olan Aykut Kocaman şampiyonluğa oynuyor. Beşiktaş'ın, Galatasaray'ın başına neler geliyor, görüyoruz. Başakşehir keza…"
Hıncal Uluç, Fenerbahçe'nin potaya girmesinin tesadüf olmadığını dile getirirken bunun medya, yayıncı kuruluş yardımıyla olduğunu söyledi. Uluç şu cümleleri kullandı;
"Hepsine birden tesadüf demek çok safdillik olur. Fenerbahçe'nin önü alabildiğine açılırken diğerlerinin önü alabildiğine kapanıyor. 9 puan fark eriyor. İşin başında da Aykut Kocaman söylüyor. Hatırlar mısın bilmem, Adnan Polat 'Saat 20.45'te şampiyon olacağız' dediği zaman aylarca yerin dibine sokuldu, Galatasaray şampiyon olduğunda da şike yaptığını söyleyip bunu delil gösterdiler, 'Nereden biliyorsunuz' diye… Aykut'a böyle bir soru soran yok. Bir takımla 9 puan farkın olur, kapatırsın, itirazım yok. Senin önünde bu kadar takım varken hepsinin birden puan kaybedip senin potaya girmeni tesadüf diye bana kimse anlatmasın.
Bu işin başında yayıncı kuruluş var, bir. En canlı örneğini vereyim. Cumartesi günü oynadı Fenerbahçe. Maçı yayıncı kuruluşta izliyorum, Fenerbahçe'nin ikinci golünün ofsayt olduğuna itiraz eden gazete var mı? Tüm yazarlar ofsayt diyor. Yayıncı kuruluşa göre piero'dan 32 santim ofsaytmış. Nasıl 32 santimse! Ben gözümle gördüm gol olduğu anda. Ben televizyon seyricisi olarak ofsayt diye gördüm. Piero'ya da inanmıyorum. Piero öyle bir şey ki ayaktan çıktığı anı 1 saniye kadar geriye ileriye al, adam ofsayt bile görünmez. Önemli olan ayaktan çıktığı andır. Ofsayt olmayan adamı da ofsayt gösterirsin, istediğin kadar ayarlarsın. Gözle görülebilecek kadar bariz bir ofsaytı bir spiker, bir yorumcu telaffuz dahi etmediler, 'Ofsayt şüphesi var' dahi demediler."
"Başka maçları takip edin, tekrar tekrar o pozisyon gösterilirdi. 'Akşam Piero'da bakacağız' denir. Yayıncı kuruluş Fenerbahçe'nin potada olmasını istiyor. Başta Hürriyet… Açık adını da söylüyorum. Fenerbahçe sözcüsü gibi yayınlanıyor. Aykut Kocaman, Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe'nin… Fenerbahçe'yi kazandıran haftanın hakemi, rakiplerine kaybettiren de haftanın hakemi. Alkış onlara. Notlarına varıncaya kadar böyle veriliyor.
Hakemler iyi para kazanıyorlar. Ben 60 senelik gazeteciyim, bir profesyonel Süper Lig hakemi benden fazla kazanıyor. O adam o parayı kaybetmek ister mi? Hakemin bu para kaynağının kesilmemesinin yegane yolu Fenerbahçe'ye biat etmek. Aziz Yıldırım'ın dediği hakemler Saracoğlu Stadı'nda maç alamıyorlar senelerden beri. Ağzını açabiliyor mu Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı, ağzını açabiliyor mu Merkez Hakem Komitesi Başkanı. Bu kadar soru soruluyor bu kadar soru soruluyor şu hakem neden Fener stadında maça verilmiyor diye. Çünkü Fenerbahçe yönetiyor Merkez Hakem Kurulu'nu. Onun istemediği hakem Saracoğlu Stadı'na giremez. Fenerbahçe'nin istemediği hakem Türkiye liglerinde maç alamaz. Hakem bunun farkında."
Peki o zaman yabancı hakem tartışmaları var, siz destekliyor musunuz böyle bir fikri?
Türkiye'ye yabancı hakem uygulamasının gelmesini savunan Uluç, şu sözlerle devam etti;
"Ben gelmesinden yanayım. Türkiye liglerini, Fenerli hakemler yöneteceğine yabancı hakemler yönetsin. Fenerbahçeli derken kalben Fenerli olduğunu kastetmiyorum. Beyin olarak Fenerli. Söylüyorum ben 60 yıllık gazeteciyim benden fazla kazanan adam bu kazancın devam etmesi için Fenerbahçe'ye biat etmek zorunda. Fenerbahçe'ye biat ettin mi tehliken yok. Bu paraları kazanmaya devam edersin, çoluğunu çocuğunu Amerikalarda okutabilirsin. Daha açık nasıl konuşayım."
Sivasspor'un yeni transferi Robinho'nun performansını öven Uluç, Osmanlıspor ve Gökçek ailesini de eleştirdi;
"Robinho, iki haftadır çok iyi. Osmanlı maçına da damga vurdu. Bu haftanın en güzel maçını Sivas'la Osmanlı oynamıştır ve iki tane çok iyi hoca vardı. Evdeydim tesadüfen tamamını seyrettim maçın bu sene seyrettiğim en güzel maçtı. İki hoca da iki satranç ustası. Melih Gökçek yüzünden Osmanlıspor'u hiç sevmem.
Çok açık Melih Gökçek ve onun ailesinden hoşlanmıyorum. Bu Osmanlıspor o aile için kuruldu. O aile için kuruldu Büyükşehir Belediyesi Ankaraspor'ken adı niye Osmanlspor olup Melih Gökçek'in oğluna teslim edildi?
Ankara halkının vergileriyle paralarıyla… Efendim sponsorlar var. Yok ya! O sponsorlar Melih Gökçek belediye başkanı olarak orada olmasa Ankaraspor'a, Osmanlıspor'a o yardımı yaparlar mıydı? Ankaraspor'a yapılan yardımların ne demek olduğunu anlamıyor muyuz biz?"
Hıncal Uluç Sivasspor-Osmanlıspor maçını yorumladı:
"Osmanlıspor teknik direktörü İrfan Buz, bir oyuncusu sakatlandı değiştirdi dakika 24, ikinci yarıya iki değişiklikle birden başladı. Yani 46. dakikada oyuncu değiştirme hakkın yok. Bu yüreği gösterecek kaç tane takım var Türkiye'de? Bir tane daha yok. Ve 1-0 mağlup Osmanlıspor 2-1 öne geçti. Onun bu hamlesine karşı Samet Hoca da karşı hamleyi yaptı ve bir daha döndü maç: 1-0, 1-2, 3-2. İnanılır gibi değil. Seyretmesi de zevkli, keyif aldım seyrederken.
Bu maçta gördüğüm o klas hareketleri yapan adam ve de 90 dakika da oynayabilen adamı Sivasspor alıyor da Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş bunlar neredeler mesela aklım almıyor. Neler yaptı adam ya bireysel olarak. Neler yaptı ya. Vay vay vay!"
"Trabzonspor beş hafta berabere kaldıktan sonra Başakşehir'e de hafta sonu kaybetti. Rıza Çalımbay'a yoğun eleştiriler var. Türkiye'de sıkıntı iki 'h'. Bir hakem bir de hoca. İki 'h' de bitiyor. Rıza Çalımbay'ı tanımanın imkanı yok. Ben bu kadar korkak bir Rıza hayatımda görmedim. Şimdi. Bütün mesele şu; seyirci ve yönetimler beraberliğe fazla tepki göstermiyor. Yenildiğin zaman istifa şeyleri başlıyor. Teknik direktörler evvela kendilerini garantiye alıyorlar maçı berabere bitirelim diye. Psikolojik bilinçlerinin altında üstünde ama bu muhakkak var. Ben altı kere berabere kalayım ilk yarı 6, 12 puan kaybedeyim, bana bir şey yok. Ama üst üste üç kez yenileyim dokuz puan kaybedeyim başlıyor kıyametler, kıpırdanmalar.
Bir hoca beraberliğe oynatıyorsa ki yüzde 80'i böyle kendine oynatıyor maçı. Nasıl hakem maaşını düşünüyor aman bu kadar boşta hoca var. Ülkemizde öyle antrenör dayanışması mesleki dayanışma falan filan yok. Adamı cart diye kovuyorlar anında hoca hazır. Anında hoca hazır atlıyor geliyor. Böyle bir ortamda ben yenilmezsem işim uzar. Kaç hoca değişti bu güne kadar Türkiye liglerinde? Berabere kalanlara bir şey olmadı."
Başakşehir liderliği geri aldı, Trabzonspor maçında iyi de oynadılar. Siz "Başakşehir'e yedirmezler" diyorsunuz bir süredir, ne dersiniz? sorusuna Hıncal Uluç:
"Bu hafta Abdullah hoca çok iyi oynattı, son beş maçtır çok kötüydü. Abdullah hoca kötüydü, Başakşehir değil. Tanıyamıyorum. Abdullah hoca benim en inandığım hocalardan biridir. Ama iki tane hoca beni şaşkınlıklar içinde bırakıyor biri Abdullah Avcı öbürü Terim. Bu defa Rıza'nın da korkaklığından istifade ederek ilk defa doğru dürüst top oynattı Başakşehir'e Trabzonspor maçında. Güzel oynattı. Fenerbahçe maçında sahada yoktu Avcı ve takımı. Ama Başakşehir'in seyircisi yok, medyası yok, yayıncı kuruluşu yok.
Diyorum ya onun için de şampiyonluğu Başakşehir'e yedirmezler."