Cumhuriyet yazarı Tayfun Atay yarın istifa edecek Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in yerine düşünülen eski Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ın yılbaşı hindisini yasakladığını hatırlattı. Atay, Yıldız için "28 Şubat darbesinin fitilini ateşlediği söylenen 'Kudüs Gecesi' etkinliği, onun onayı, desteği ve himayesinde gerçekleştirilmiştir" dedi. "Bu yüzden '28 Şubat'a giden yolun en açık işareti sayılan tanklar da Sincan caddelerinde yürütülmüştür" ifadesini kullanan Atay "Fakat benim aklımda 'Yıldız Başkan'dan geriye en çok kalan yılbaşında hindi satışlarını Sincan genelinde yasaklamasıdır" şeklinde konuştu.
Atay'ın "Ankara’da gelen gideni aratır mı?" başlığıyla (27 Ekim 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Melih Gökçek kendince dizayn ettiği bir anlı şanlı törenle yarın belediye başkanlığından uğurlanacak Ankara’da. Biz de ona “Güle güle sana, yolun çok ama çok açık ve uzak olsun” diyoruz!..
Gökçek’in ardından kimin büyükşehir belediye başkanlığını devralacağına dair şayialar da hemen sökün etti ve şu ara ortalarda dolaşıyor. Bunlar arasında kanımca en “çarpıcı”sı, Ankara’nın Sincan ilçesi eski belediye başkanı Bekir Yıldız. Yıldız’ın okkalı bir ünü var. O, 28 Şubat (1997) “postmodern darbe” sürecine açılan yolda adı unutulmazlaşmış bir isim… AKP, daha doğrusu Erdoğan, Gökçek’in yerine onu başkanlığa oturtmayı tercih eder mi? “Konjonktürel” olarak pozitif yönde karşılığı olan bir tercih midir bu?.. Önce tarihe dönelim ve olanları hatırlayalım: 1994 yılında Refah Partisi’nden belediye başkanı seçilen Yıldız, “Milli Görüş” İslamcılığı adına hem sansasyonel, hem de spektaküler (göze batan) olay ve organizasyonların sorumlusu bir isim olarak hatırlanır. 28 Şubat darbesinin fitilini ateşlediği söylenen “Kudüs Gecesi” etkinliği, onun onayı, desteği ve himayesinde gerçekleştirilmiştir. Bu yüzden “28 Şubat”a giden yolun en açık işareti sayılan tanklar da Sincan caddelerinde yürütülmüştür. Fakat benim aklımda “Yıldız Başkan”dan geriye en çok kalan yılbaşında hindi satışlarını Sincan genelinde yasaklamasıdır. Elbette o, ilçe sınırları içerisinde içki satışlarını da yasaklamıştır, ama işte bu kendisini “kesmemiş”, bir de yılbaşı yaklaşırken “gâvur âdeti”, “Hıristiyan fitnesi” diye adeta “meşihat makamı” gibi hükmü kesmiş, vatandaşa yılbaşını zehir etmiştir. Evet, vatandaşa yılbaşını zehir etmiştir; çünkü o yıl yılbaşı sönük geçse de ben 7 yıl sonra 2003’ü 2004’e bağlayan yeni yıl arifesinde ilçeye gittiğimde hindi satışlarında kelimenin tam anlamıyla patlama vardı. Demek ki vatandaş yasağa gönülsüzce uymuş, daha doğrusu boyun eğmiştir!.. Daha ilginç olan nokta şuydu ki bu “hindi patlaması”, RP’li Yıldız’ın yerini dolduran AKP’li belediye döneminde olmuştur. AKP’li Sincan’da yılbaşı manzaraları, RP’li Sincan’dan alabildiğine farklıydı. Vitrinlerde yeni yıl süslemelerinden, mağaza ve sokaklarda da büyücek Noel Baba oyuncakları, yapma çam ağaçları, biblolar, mumlar, yılbaşı şapkalarından geçilmiyordu. Tabii AKP’nin “ılımlı İslam” lâkırdısı eşliğinde dillerde ve ortalıkta dolaştığı günlerdeydik henüz!.. Aynı doğrultuda, AKP açısından “Refah” döneminin “reddi miras” edildiği, “Milli Görüş”çülüğün ruhuna Fatiha okunduğu dönemdi o dönem… Ve işte hindi yasağı getiren RP’li zihniyetin kararttığı yılbaşı gecesini adeta “ak”lamıştı “AK Parti” o zaman… Sonra köprülerin altından sular aktı. İktidar zehirlenmesi, totaliterleşme, otokratikleşme ve de “selefileşme” eşliğinde “tek adam” hükmüne giren AKP, içte ve dışta köşeye sıkıştıkça bir dönem ruhuna Fatiha okuduğu “Milli Görüş”ü hortlatan siyasi manevralara gitti. Bununla uyarlı olduğu düşünülebilecek şekilde, 30 Mart 2014 yerel seçimleri sonrası yine AKP’nin kazandığı Sincan’da bu partiden belediye meclis üyeliğine seçilen eski başkan Yıldız’ın “yıldız”ının yeniden parlamaya başladığı anlaşılıyor. O, ayrıca Melih Gökçek’li Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin meclisinde de AKP grup başkan vekilliği görevine getirildi. Bugün artık bir faşizan-dinbazlığa savrulmuş AKP’nin şu ara (hem de “selefiliğin beşiği”) Suudiler tarafından devşirilmek istenen “ılımlı İslam” gömleğini üzerinden attığı 2013 Gezi olayları sonrası süreçte ha bire “28 Şubat”a göndermelerle iktidara tutunmaya çalıştığı ortada. Acaba aynı doğrultuda bir politik motivasyonla şimdi Gökçek’in yerine de Bekir Yıldız’ı koyarak hanidir sürdürülen “rövanşist” jestlere bir yenisini eklerler mi dersiniz?! Yoksa şu ara bir yandan da giderek “Avrasyacı” çizgiye yönelirken bazı milliyetçi ama aynı zamanda “seküler” çevrelerle zorunlu bir “zımnî” (gizlikapaklı) koalisyon esintilerinin hissedildiği ortamda böylesi “selefi” bir sembolik karardan kaçınmayı mı düşünürler?.. Bakalım, göreceğiz!..