Ahmet Hakan
(Hürriyet, 30 Nisan 2012)
“Tek Parti” yönetiminin, tarihi camileri kışla yapmasını, ambar yapmasını ya da satışa çıkarmasını dillerine dolayanlar, nedense konuyu bir türlü Menderes döneminde yıkılan güzelim tarihi camiler meselesine getirmiyorlar.
Tarihi camiler Menderes döneminde bırakın satışa çıkarılmayı, kışla yapılmayı, resmen buldozerle yıkıldı. İzi bile bırakılmadı.
* * *
En iyisi ben susayım, tarihçi İlber Ortaylı konuşsun. Şöyle diyor Ortaylı:
“Falan mahallelerdeki camilerin depo yapıldığı söyleniyor ama Menderes’in imar çalışmaları sırasında rölöveleri ve albümleri bile çıkarılmadan tarihe gömülen Mimar Sinan mescitlerinden, Beyazıt’ta yıkılan Kemankeş Kara Mustafa Paşa Camii ve Medresesi’nden bahseden Müslüman yok. Topkapı’daki Kara Ahmet Paşa’nın Mimar Sinan eseri zarif sebilinden (ki bence istisnai bir Rönesans tipi fontanaydı, inşaat makineleriyle yıkılışını gözümle gördüm) bahseden Müslüman da yok. Bu memleketin tahribi şu veya bu grubun işi değildir. Yaptığımız toptan bir kepazeliktir”. (Milliyet Pazar Eki “Cami olmaktan çıkan camiler” başlıklı yazı).
* * *
“Tek Parti” döneminin camiye, mescide, tarihe, vakıf mallarına karşı hoyratlıklarını dillerine dolayanlar, devamı olduklarıyla iftihar ettikleri Demokrat Parti’nin benzer hoyratlıkları karşısında tek bir kelime bile etmiyorlar.
Belki de toplumun bir bölümünün içtenlikleri hakkında kuşku duyması, içine düştükleri bu çifte standart nedeniyledir.