Meral Akşener duyurdu: İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na 'Kanal İstanbul' soruşturması

Meral Akşener duyurdu: İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na 'Kanal İstanbul' soruşturması

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında Kanal İstanbul projesine karşı çıktığı için soruşturma açıldığını öğrendiğini duyurdu. İBB Sözcü Murat Ongun, İçişleri Bakanlığı tarafından İmamoğlu hakkında Kanal İstanbul karşıtı afişler nedeniyle inceleme başlatıldığını doğruladı. Ongun, "İnceleme kapsamında afişlerin Anayasa'nın 104., 123. ve 127. maddelerinde belirtilen "İdarenin bütünlüğü ilkesine ve devlet politikasına kamu kaynağı kullanılarak muhalefet edilmesinin mümkün olmadığı" iddialarıyla yazılı ifadesinin 7 gün içinde verilmesi istenilmiştir" dedi.

Fox TV'de canlı yayın konuğu olan İyi Parti lideri Akşener, "Sayın Abdülhamit Gül’ün açıklamalarını dinledim inşallah dediğini yapar ama Sayın İmamoğlu’na Kanal İstanbul’a karşı çıktığı için devlete karşı çıkmaktan soruşturma açıldı. Soruşturmanın özelliği şu: Devletin projesine karşı çıktığı için bölücülük yapmakla suçlanıyor. Bütün bunlar nedir? Bütün bunlar sistemin tartışılmadığı, yamalı bohçaya döndüğü sistemin getirdiği sonuçlar" dedi.

İBB Sözcüsünden doğrulama geldi: İfadesinin 7 gün içinde verilmesi istenildi

İBB Sözcüsü Murat Ongun, kişisel Twitter hesabından yaptığı açıklamada Akşener’in açıklamasını doğrularken, “T.C. İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği tarafından Sayın Ekrem İmamoğlu hakkında ‘Ya Kanal Ya İstanbul’, ‘Kanal İstanbul’a Kimin İhtiyacı Var’ afişleri ile ilgili olarak inceleme başlatıldığı tebliğ edilmiştir” dedi. Ongun’un konuya dair açıklaması şöyle:

"İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener’in bugün FOX TV’de yaptığı, İBB Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu hakkında açılan Kanal İstanbul soruşturması açıklaması doğrudur.

T.C. İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği tarafından Sayın Ekrem İmamoğlu hakkında “Ya Kanal Ya İstanbul”, “Kanal İstanbul’a Kimin İhtiyacı Var” afişleri ile ilgili olarak inceleme başlatıldığı tebliğ edilmiştir.

Bu inceleme kapsamında afişlerin Anayasa'nın 104., 123. ve 127. maddelerinde belirtilen "İdarenin bütünlüğü ilkesine ve devlet politikasına kamu kaynağı kullanılarak muhalefet edilmesinin mümkün olmadığı" iddialarıyla yazılı ifadesinin 7 gün içinde verilmesi istenilmiştir."

Akşener’in gündeme dair değerlendirmelerinin satır başları şöyle:

“Covit’le birlikte kurumların da nasıl itibarsız hale geldiğini gördük”

“En başında bizim önerilerimiz yerine getirilmiş olsaydı bugünü belki de yaşamış olmayacaktık. Haziran ayında bütün önlemlerin gevşetilmesiyle bugünü yaşadık. İki hafta içeri kapanabilsek bu kovit almış olanlar kimseye bulaştırmaz ve aşağı doğru çeker, doğrusu bu. Buna hadi demek de çok kolay görülmüyor. Başka türlü çözümü gözükmüyor, esnafa destek verilebilse, kişi başına destek verilebilse, sigorta ve vergi ödemeleri ötelenebilirse bu yapılabilir. Bu yeni normal zamanında şöyle bir şey gelişti vatandaş tarafından iş bitti gibi algılandı. Sağlık Bakanlığının hiçbir rakamı güven olmayacak noktada. Milli Eğitim Bakanı’nın eğitim çalışmalarına yönelik söylediği hiçbir şeye inanılmıyor. Tarım Bakanlığına zaten hiçbir dediğine inanılmıyor. Kovit ile birlikte kurumların içinin nasıl boşaltıldığını, nasıl itibarsız hale geldiğini de görmüş olduk.

“Bir anayasa çalışmamız yok”

Böyle bir anayasa çalışması yok. Nereden çıktı nasıl çıktı sorusu da soru işareti. Rahmetli Erdal İnönü’nün kurduğu TÜSES diye bir vakıf var. Çeşitli entelektüelleri toplayarak zaman zaman belli konularla ilgili bazı çalışmalar yaptıkları bir gerçek. Burada sayın Kaboğlu’nun ya da bir başkasının başkanlığında Saadet Partisi’nin, CHP’nin yaptığı bir anayasa çalışması yok. Sayın Kaboğlu 2012’de bütün partileri bir anayasa düzenlemesi için topladı. Sonra da Sayın Cemil Çiçek’in çağrısıyla Meclis’teki 4 siyasi parti oturdular, ben de o zaman MHP milletvekiliyim, 82 anayasasına ilişkin 42 madde üzerinde uzlaşıldı, seçim sonrasında unutuldu. 2007’de Ergun Özbudun hocadan Sayın Erdoğan bir anayasa taslağı istedi. Benim bildiğim 3 farklı anayasa çalışması var, biri Sayın Özbudun’un, ikincisi Sayın Cemal Çiçek’in ve Sayın Kaboğlu’nun başında bulunduğu derneğin böyle bir çalışması var. Bunun içinde sadece biz değil kimse yok. Bir deli kuyuya taş attı nasıl çıkaracağımızı bilmiyoruz. İYİ Parti’yi kötüleyeceğim diye bütün siyasi partilere de böyle bir çalışma yaptınız gizli gizli diyorsunuz. HDP açıkladı yok böyle bir, Sayın Kılıçdaroğlu açıkladı yok böyle bir şey diye, Ben zaten öldüm açıklarken, Sayın Kaboğlu’da yok diyor.

“İyileştirilmiş güçlendirilmiş parlamenter sistemin nasıl olacağını tasarlama çalışması yapıyoruz”

Biz iyileştirilmiş güçlendirilmiş parlamenter sistemi söyleyen ve bununla ilgili arkadaşlarımızı çalıştıran bir siyasi partiyiz. Biz Atatürk’ün yaptığı ve bugüne kadar bir daha tekrarlanmayan bir şeyi yapıyoruz sistemi tasarlıyoruz. Yani Yarın Cumhuriyeti ilen ediyoruz beyefendiler deyip, cumhuriyetin nasıl olacağını tartıştırdı ya Atatürk, sonra yapıldı ya Anayasa hazırlığı esas mesele o. Bizim arkadaşlarımız şu anda iyileştirilmiş güçlendirilmiş parlamenter sistemin nasıl olacağını tasarlama çalışması yapıyoruz. Ondan sonraki fasılda gideceğiz siyasi partilerden evvel paylaşacağız. Biz işin mekaniğini tasarımını, şeklini şemalini tasarlıyoruz onun yazılımı ise Anayasadır.

“Partili cumhurbaşkanlığı sistemi Türkiye’yi uçurumun kenarına getirdi”

Biz şu an itibari ile millet ittifakının içinde yer alıyoruz. Gelecek ve Deva partileri de kuruldu. Biz bu sistem tasarımını tamamladıktan sonra, bunu ülkede ilk defa biz yapıyoruz. Elbette CHP ile medya ile bütün gruplarla bu tasarımımızı paylaşacağız. Ondan sonra hukukçular üzerinden Anayasa çalışması yapılacak o başka bir şey. Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi Türkiye’yi uçurumun kenarına getirdi. Ben bu tasarıyı Sayın Erdoğan ile de paylaşmak isterim.

“İmamoğlu’na kanal istanbul’a karşı çıktığı için ‘devlete karşı çıkmaktan’ soruşturma açıldı”

Sayın İmamoğlu’na Kanal İstanbul’a karşı çıktığı için “Devlete karşı çıkmaktan” soruşturma açıldı. Soruşturmanın özelliği şu: Devletin projesine karşı çıktığı için bölücülük yapmakla suçlanıyor. Bütün bunlar nedir? Bütün bunlar sistemin tartışılmadığı, yamalı bohçaya döndüğü sistemin getirdiği sonuçlar. Sayın İmamoğlu Kanal İstanbul’a dair toplantılar yapıp İstanbulluyu bilgilendirmek üzere çalışmalar yaptı. Bunların üzerinden kendisine müfettiş gönderiliyor. Kanal İstanbul bir devlet projesi, Sayın Erdoğan eşittir devlet, Kanal İstanbul devletin projesi olduğu için sonuç itibarı ile buna karşı çıkmanın devlete karşı çıkmak olduğu ve bölücülük çıkarma diye soruşturma açılıyor.

Ben siyasette kimsenin düşmanı değilim. Bütün badirelerde siyasetçi siyasetçinin dostudur. Hangi siyasetçinin yanında bürokrat kaldı. Başı belaya giren siyasetçinin yanında siyasetçi durdu aynı fikirde olmasa da. Derdimiz millet. Memleket masasını önerdim çemkirdiler bana. Böyle bir hukuk sistemi olabilir mi. Vatandaş, adaletin herkese eşit şekilde dağıtıldığına inanmak zorunda.

“Sayın Erdoğan’ın yerinde olsam, Albayrak’ın istifasından, zihniyetimi değiştirmek için bir ders çıkarırım”

Sayın Albayrak, bir zihniyetin isimlenmiş haliydi. Sayın Albayrak gitti ve bir baktık daha imzalanmadan 27 saat içinde dolar bir lira düştü. Bunun anlamı şu, Türkiye’nin dolar cinsinden bir lira düştüğünüz zaman ne oluyor, ithal edilen ürünlerin borçlarının karşılığından bir lira düştüğünüz zaman ne oluyor. Düşünün bu zihniyeti toptan götürdüğünüz zaman ekonomi ne olur. Ekonominin patronu güvendire geliyoruz. Ben Sayın Erdoğan’ın yerinde olsam zihniyetimi değiştirmek için bir ders çıkarırım. Şimdi bir demokrasiyi tam işletmesi lazım, hukukun üstünlüğünün gerçekleştirilmesi lazım, adaletin hiç eksiksiz uygulanması lazım, kurumların itibarının saygınlığının ortaya koyulması lazım, liyakatin şeffaflığın hesap verilebilirliğin öne çıkarılması lazım ki, yatırımcı gelsin. Yerli yapancı yatırımcının bu ülkeye yatırım yapabilmesi için güvene ihtiyaç var. Bunun birinci şartı partili cumhurbaşkanlığı sisteminin derhal değiştirilmesidir. 

“Erdoğan’ın Türkiyesinde, gençlerin yüzde 78’i yurtdışına gittiği takdirde geri dönmek istemiyor”

Japonya ve Çin yurtdışında gençlerini okuttu dünyadaki gelişmeleri takip etmek amaçlıydı. Ama onların giden gençlerinin tümü geri döndü ülkelerini kalkındırma açısından gördüklerini bildiklerini katma değer olarak ülkelerine koydular. Bizim de gençlerimiz cumhuriyet döneminde gittiler hepsi geri döndüler. Sayın Erdoğan’ın Türkiyesinde, şahsım ülkesinde maalesef gençlerin yüzde 78’i gittiği takdirde geri dönmek istemiyor. Bu gençlerin nefes almakla ilgili sorunları var. Umudunu kesenler arasında yüzde 40 gençlerin yarısı işsiz. En önemlisi şu, gece oturuyorlar gündüz uyuyorlar, babalarıyla karşı karşıya gelmek istemiyorlar.

“Acı reçeteyi uygulamaya kendilerinden başlamalılar”

Acı reçeteyi yazacaklarsa o arkadaşlarımız o reçeteyi uygulamaya kendilerinden başlayacaklar. Uçaklar satılacak, israf bırakılacak, geçilmeyen köprüler, kullanılmayan havalimanlarına para ödenmeye devam ediyor bunlarla ilgili öteleme yapılacak, 5 müteahhit bekleyecek, esnafa KOBİ dahil olmak üzere kredi verecek faizsiz, kişi başı aylık yardım yapılacak, emekli ile ilgili düzenlemeler yapılacak ve ekonomiyi canlandıracaklar. İnsanlara halin nedir diye soruyorsunuz, anlatmaya başladıktan bir süre sonra sinir krizi geçiriyor. O insanlar açız diyor. Son gittiğim yerde kadınlar kulağıma eğilip bilgisayar istiyor. Bu insanlar açlık çekiyorlarsa eğer sahaya inecekler seçmenle görüşecekler seçmen velinimettir diyecekler, bu zihniyetin değişmesi gerek.

Türkiye imkanlar açısından üretmeyi bilen yeteri miktarda eğitimli insanları olan, insanlarının çalışkan olduğu, kaynakları doğru kullanıldığında zenginliği çok kolay yakalayacak bir ülkedir. Biz büyümeyi değil kalkınmayı tercih etmeliyiz. Teknolojiyi, sanayi ve tarımı birarada tutup üretmeliyiz.