İyi Parti’nin cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener, ‘FETÖ’ ile bağlantılı olduğu iddialarına “İddia eden bunu ispatlamakla mükelleftir. Dedikodu yapmak bir Başbakan’a yakışmaz. İki buçuk yıldır bana söylüyorlar. Buradayım tutuklasınlar. Devlet adamlığı ciddiyetine dedikodu yakışmaz. Ya gereğini yapacaksınız ya iftira atmış olacaksınız ki ben bununla ilgili olarak diyorum ki ispatlamayan şerefsizdir. İki buçuk yıldır kocaman adamlar şerefsiz, şerefsiz geziyor arkadaşım” sözleriyle yanıt verdi.
Kandil’e yapılacak operasyona “Terör örgütlerine karşı Türk devletini herhangi bir önlem amaçlı ya da onları imha amaçlı bir davranış ortaya koyması halinde biz bunu sorgulamayız. Elbette ki bu kararın arkasında oluruz” sözleriyle destek veren Akşener, konuya ilişkin hükümetin tutumunu ise “Benim bir itirazım var bir yere. Hem dış politikadaki her şey hem de terör mücadelesindeki her şey, iç politikanın öznesi olmamalıdır” ifadeleriyle eleştirdi.
Erdoğan’ın “terör konusunda bir söylem ortaya koymadıkları” eleştirisini de yanıtlayan Akşener “Habur rezaletini ben yapmadım. Oradaki çadır mahkemelerini ben kurdurmadım. 2010 yılında çadır mahkemelerinde Atatürk’ün resmi ve Türk bayrağı çıkarıldı. Megri megri diye ben ağlamadım. Hendeklerin kazılmasına müsaade etmedim” diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 2. tura kalması durumunda ittifağa desteğinin devam edeceğini belirten Akşener, "Benim açımdan devam eder. Çünkü CHP’nin henüz Millet İttifakı falan da yoktu, biz partiyi yeni kurmuştuk. O zaman 2.tura sayın Erdoğan’ın kalacağını ve şayet CHP’nin adayı 2.tura kalırsa onu destekleyeceğimizi en başında ilan etmiştik" dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener, NTV'de yayınlanan "Seçime Doğru" programında Oğuz Haksever'in sorularını yanıtladı:
Oğuz Haksever: Genel olarak nasıl bir izlenimiz var? Neler kalıyor aklınızda kampanyadan? Meral Akşener: Ben 7 aydır dolaşıyorum. Ondan evvel de referandumda dolaştım. Türkiye’yi iki kere dolaşmış olacağım 24 Haziran’a kadar. Ben bu kampanya ya da seçim zamanlarında siyasetin kattığı en güzel şeyin ülkesini tanımak olduğunu söylerim. Acayip güzel hatıralarımız oluyor. Oğuz Haksever: Seçimle beraber çeşitli polemikler de var. Bunlardan biri sizin FETÖ’den talimat aldığınız… Meral Akşener: İddia eden bunu ispatlamakla mükelleftir. Dedikodu yapmak bir Başbakan’a yakışmaz. İki buçuk yıldır bana söylüyorlar. Buradayım tutuklasınlar. Devlet adamlığı ciddiyetine dedikodu yakışmaz. Ya gereğini yapacaksınız ya iftira atmış olacaksınız ki ben bununla ilgili olarak diyorum ki ispatlamayan şerefsizdir. İki buçuk yıldır kocaman adamlar şerefsiz şerefsiz geziyor arkadaşım. Oğuz Haksever: Cumhurbaşkanı Kandil’e yönelik harekat olduğunu söyledi. Bu konuda neler düşünüyorsunuz? Meral Akşener: Terör örgütlerine karşı Türk devletini herhangi bir önlem amaçlı ya da onları imha amaçlı bir davranış ortaya koyması halinde biz bunu sorgulamayız. Elbette ki bu kararın arkasında oluruz. Ancak benim bir itirazım var bir yere. Hem dış politikadaki her şey hem de terör mücadelesindeki her şey, iç politikanın öznesi olmamalıdır. Maalesef bu dediklerim Türkiye’de iç politikanın öznesidir. Davulla zurnayla terör mücadelesi yapılmaz. İşte biz gittik geliyoruz geleceğiz. Aynısı şey Afrin’de olmuştu. Bu şehit sayısını artırır. Harekat planı bilindiği zaman karşınızdaki terör örgütü tedbir alır ve saire ve saire… Bütün bu konuşmalardan ortaya çıkan iç politikanın öznesi olma halidir ki bu çok yanlış bir şey.
Oğuz Haksever: Cumhurbaşkanı Erdoğan, meydanlarda rakiplerini terörle mücadele konusuna fazla değinmemekle itham ediyor. Ne dersiniz? Meral Akşener: Kendi açımda şöyle diyebilirim sayın Erdoğan’a; Habur rezaletini ben yapmadım. Oradaki çadır mahkemelerini ben kurdurmadım. 2010 yılında çadır mahkemelerinde Atatürk’ün resmi ve Türk bayrağı çıkarıldı. Oradan bir öğrencim aradı. Oktay Vural üzerinden Adalet Bakanı’na soru olarak sordurdum. Böyle bir rezaleti yani teröristler rahatsız olmasın diye bunlar çıktı. Yaz kızım dendi, vesaire vesaire… Megri megri diye ben ağlamadım. Hendeklerin kazılmasına müsaade etmedim. Sonrasında hadi bu hendekler doldurulsun diye mücadele yapıldı. O mücadelede 726 şehidimiz var. Türkiye unuttu, bu arkadaş da unuttu. Eğer şehidi rakam gibi görürseniz olmaz. Tane hesabı yapılamaz. Bunlar yapıldı bu ülkede. Terör mücadelesini ciddi bir iş olarak görürüm. PKK ile, FETÖ ile ve IŞİD ile ve benzeri terör örgütleriyle. Çok ciddi bi iştir. Çünkü o ciddi işte kayıplarınız olur. O kayıplar sizin evlatlarınızdır. Dolayısıyla ciddi işlerin gayrıciddi tavırla ortaya konulmasını son derece yanlış buluyorum. Ciddiyetsiz buluyorum. Türkiye’nin en büyük sorununun gayrıciddi yöneticiler olduğunu düşünüyorum.
Oğuz Haksever: Hangi partilerin seçmenlerinden oy alıyorsunuz? Meral Akşener: Bugüne kadar seçmen size de aynı şeyi söylüyor olabilir; güneydoğuda HDP ve AK Parti arasında tercihe zorlanıyordu, batıda ise CHP ile AK Parti arasında tercihe zorlanıyordu. Diyelim ki AK Parti’ye oy vermek durumunda olan seçmenler için söylüyorum; onlar diyordu ki “oy verecek alternatif mi var?” Şimdi İYİ Parti üçüncü bir yol. Tam merkezde; hem sosyal demokrat fikre sahip insanların oy verebilme imkanının bulunduğu hem AK Parti’nin bünyesindeki eski merkez sağ seçmeni ile muhafazakar diye tanımladığımız, sayın Erdoğan’dan yorulmuş seçmenin oy verebileceği bir alan oluşturdu. AK Parti’nin oyları şöyle; 47 üzerinden yaparsak bu hesabı, 100’e tamamladığımız zaman yüzde 33 sayın Erdoğan’a aidiyet duygusu hisseden insan kitlesi, bunlar Tayyip Erdoğan’cı. Öyle diyorlar kendilerine. Bir diğeri AK Partili olmuş, bu gerilimden huzursuzluktan yorulmuş bir seçmen kitlesi var. O seçmen kitlesi yol arıyor. Ama Sayın Erdoğan’ın da sokakta dayak yemesini istemiyor. Bunu mecazi manada söylüyorum. Yani incitilmesini istemiyor. Tartaklanmasını istemiyor. Manevi olarak söylüyorum bunları. Bir diğer yüzde 33‘lük seçmen var ki onlar 7 Haziran’da 10 puan olarak zaten marifet kanadına gelmişlerdi. Bunlar da aşağı yukarıya istikrar isteyen, ama gerilimli dilden bıkmış bir seçmen kitlesi. Bunun 10 puanı geldi 7 Haziran’da diğer partilere dağıldı. Bu seçmen kitlesini o günün muhalefet partileri hayal kırıklığına uğrattı. AK Parti seçmenin hissettiği şu; bir baba var, canının istediğine bağırıyor, canının istediğini seviyor. Bundan yorulan seçmen, geldi bu tarafa, bu tarafda da keşmekeş var. Bari dedi babanın şiddeti var ama emniyet hissi de var. Yani bu 3 seçmen tipinden birinci aşaması biz 7 Haziran’da muhalefet tarafına gelen o seçmen kitlesi bizim birinci seçmen kitlemiz. İkinci ulaşmaya çalıştığımız seçmen kitlesi yorgun ama sayın Erdoğan’ı da seven sayan ama evinde dinlense olur diyen bir seçmen kitlesi. İkinci aşama o… CHP’nin içinde ise batı bölgelerinde merkez sağ oyları var. Onlar bize geliyor. Böyle bir kombinasyon var.
Oğuz Haksever: Seçimin 2.tura kalması halinde Millet İttifakı’ndaki dayanışma devam eder mi? Meral Akşener: Benim açımdan devam eder. Çünkü CHP’nin henüz Millet İttifakı falan da yoktu, biz partiyi yeni kurmuştuk. O zaman 2.tura sayın Erdoğan’ın kalacağını ve şayet CHP’nin adayı 2.tura kalırsa onu destekleyeceğimizi en başında ilan etmiştik. Daha sonra CHP’nin adayı belli oldu ve dolayısıyla görüşümüzde bir değişiklik yok. Aynı zamanda Millet İttifakı’nın 2.turdan sonar da Meclis’te devam etmesi gerektiğinin doğru olacağını düşünüyorum. Tabii diğer paydaşlarımız hangi görüştedir onu henüz bilmiyorum. Oğuz Haksever: TİKA’yı kapatacağınıza dair size yönelik eleştiriler… Meral Akşener: Bu konuyu ilk defa sayın Binali Yıldırım’dan duydum. Bizim programımızda TİKA’yı kapatacağız diye bir beyan yok. Benim ağzımdan da bugüne kadar böyle bir beyan oluşmadı. Fakat nereden çıktığını ben de anlayamadım. Yalnız şöyle bir beyanımız var, AFAD’ından başka baka kurumlar var. Bu kurumlar eski dilde arpalık, yeni dilde çiftlik durumunda. Bunların tek tek israfıı önüne geçmek için gözden geçirileceği beyanımız var. Ben sadece YÖK’ü kapatacağımızı ve TRT’yi özelleştireceğimizi daha vatandaş dilinde satacağımızı söyledim. Bunun dışında bir şey yok. Fakat TİKA enteresan. Sanırım Türk milliyetçisi olduğum için sayın Binali Yıldırım beni vurmak için, bir taşla iki kuş… Türk cumhuriyetlerine iyilik yapmak üzere kurulmuş bir kurumu kapatıyor diye. Bunlar yalan. Ama biz TİKA’yı inceledik. Başbakan’dan sonra… Ve ne çıktı biliyor musunuz? TİKA, yıllık 8 milyar dolar para harcıyor, faturasız. Nereye gittiği belli değil. Birincisi bu… İki, 6,5 milyar doları sizin bizim vergilerimizden, Hazine’den gelmiş. Şimdi Türkiye’nin bütün bu kurumlarında müthiş bir keşmekeşlik ve israf var. Dolayısıyla TİKA’yı mercek altına aldık, çok ciddi inceliyoruz. Köy okullarına bakın, ama Kamboçya’da okul yapmışlar. Bir yerde sendika binası yapmışlar. Bunları tek ek inceliyorum, nerelere ne para gitmiş. O paraların belgesi de yok. Yani kurumlar, kendi yapacakları iş dışında çalışmamalar. Bu kurumlar bu kadar büyük paraları nereye harcadıklarını, kimler eliyle harcadıklarının hesabını vermek durumundalar. Pensilvanya’da talimat aldı dedi sayın Başbakan. Bakın ben eski İçişleri Bakanı’yım. Devlet yönetmek ciddi bi iştir. Koskoca Başbakan… Türkiye’deki ciddiyetsizlik kurumlara yansımış, birer çiftik, bu çiftlikleri doğaya götüreceğiz, herkes kendi işini yapacak.
Meral Akşener'in açıklamalarından satır başları şöyle:
4,5 milyon kişi kredi kartı sebebiyle takipte. Bu insanların 100 liralık borçlarının 10 liraya takip şirketlerine verildiği bir gerçek. Bunlar günlük hayatını devam ettirebilmek için borçlanmış kişiler. Biz bunların tamamını sileceğiz. bu sadece 8 milyar TL tutuyor. 2018 bütçesinin yüzde 1'i kadar tutuyor. Bir defaya mahsus kredi kartı borcunu sileceğiz.
Sayın Erdoğan herşeyi biliyor. Ekonomi yürütmeyi, eğitimi biliyor. Şimdi ben Cumhurbaşkanı seçilirsem ekonomistleri yöneticem ekonomiyi değil. Siyasetçi faiz artır diyemez.
Türkiye'de tarım ve sanayi bitirildi, herşey satıldı.Tarımda Türkiye kendine yetebilen bir ekonomidi. Şimdi herşey ithal ediliyor. Önce tarımı kalkındırılacağız.
Yılda 50 milyar dolarlık üretime yönelik yatırım yapacağız. Çok iyi bir ekonomi kadrosuna sahibiz. Türkiye yoksullaştırılıyor ve rant sistemi yaratılıyor.
Nitelikli-niteliksiz okul diye bir ayrım yapılmaz. Bugün Mardin Lisesi'nden mezun olan bir çocuğun Aziz Sancar olması imkansız. Öğrenciye öğretmenine not verdiriyorlar. Türkiye her alanda ciddiyetini kaybetti.
Şu anda Devlet hastaneleri azalıyor Şehir hastaneleri kuruluyor. Bu şehir hastanelerini İngiltere yaptı, ekonomisini çökerttiği için vazgeçti. "Müşteri garantisi" verilmiş hastaneler bunlar. Doktorlara da performans sistemi getirildi. MR çektirme sayısı ilaç yazdırma sayısı... Hasta ile doktorun karşı karşıya getirildiği bir sistem. Doktorların durumu vahim. Üniversite hastanelerinin içi boşaltıldı.
(Bedelli askerlik tartışması) Biz gençlerimizi gerçekten kısaltılmış fakat o yeteneklerin verilebileceği bir planlama yaptık. Askeri liselerin açılması ilk yapacağım işlerden biridir.
Kadının ekonminin içine girmesi mutlaka sağlanacaktır.