Meral Akşener dilekçesini verdi: Gizliliği kaldırın, beni ifadeye çağırın

Meral Akşener dilekçesini verdi: Gizliliği kaldırın, beni ifadeye çağırın

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda dilekçe vererek hakkında yürütülen FETÖ soruşturması dosyasındaki gizliliğin kaldırılmasını ve ifadeye çağrılmasını talep etti.

"Hakkımda yapılan soruşturmanın tarihi de dikkate alındığında, soruşturma konusu FETÖ/PDY örgüt üyeliği iddiasının kaynağı ve bu iddianın iştahlandırdığı siyasi makam ve makamlar kamuoyunun da malumudur“ diyen Akşener, “At izi, it izi ortaya çıksın" ifadesini kullandı.

2016 yılında açılan soruşturmada 2019’a kadar bir aşama kaydedilemediğinin altını çizen Akşener, İBB seçimlerinin ardından dosyaya gizlilik konulduğunu söyledi.

Akşener dilekçesinde şu ifadeleri kullandı:

“Bağımsız” Türk Yargısı’nın bu iddia ve isnatlara karşı yaklaşımı da; iddia ve isnatlar kadar şahsımın ve Türk Milleti’nin dikkatini çekmektedir.

“Askeri Vesayeti” adeta kader olarak kabullenmiş siyaset anlayışını, Meral Akşener olarak; 28 Şubat sürecinde her türlü tehdit ve hakarete rağmen, dönemin muktedirlerine karşı duruş sergileyerek red etmiş,

Dönemin İçişleri Bakanı olarak da gerekli tedbir ve kararları korkusuzca almış bir siyasetçiyim.Bugün de vesayetin her türlüsüne karşı duruşumda ve kararlılığımda değişiklik söz konusu dahi değildir.FETÖ’nün iktidar paydaşlığı ve devlet makamlarında hüküm sürdüğü dönemde ise ‘Askeri Vesayet’ ile mücadele adı altında “Kolluk Vesayeti” ve “Yargı Vesayeti” yaratılmış ve bir vesayet yaratılan başka vesayetlerle bertaraf edilmeye çalışılmıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubu olan İYİ Parti’nin Genel Başkanı olarak 'FETÖ’nün Siyasi Ayağının Araştırılması’ için verdiğimiz ‘Araştırma Önergesi’ İktidar partisi ve Cumhur İttifakının küçük ortağı tarafından red edilmiş,

17 yıldır ülkeyi yöneten siyasi irade içerisinde hiç kimse FETÖ/PDY ile irtibatlanmamış ve iltisaklanmamış nakaratı tekrar edilmeye devam edilmiştir.Buna karşın Meral AKŞENER için tarih tekerrür ederek;

Yine ‘Dönemin Muktedirlerine’ karşı, Yine bir ‘Vesayete’ karşı duruş sergilemek zarureti hasıl olmuştur.Başsavcılığınız tarafından hakkımda yürütülen soruşturmanın; Yukarıda saydığım hususlardan ayrı tutulması, Toplumdaki adalet duygusuna ve hukukun temel ilkelerine rağmen başlatılması, Devam ettirilmesi ve gizlenmesi, Buna rağmen İktidar ve unsurlarına gösterilen azami nezaket ve özen, bizler kadar Türk Milleti’nin de dikkatini çekmektedir.

Muktedir olmayan ya da olamamayı tercih eden İktidar, kendince ulusal ve uluslararası ceza hukuku uygulama ve doktrinini bir yana koyarak 17/25 Aralık 2013 tarihini milat kabul etmiş ve bir mücadele başlatmıştır. Bu mücadelenin meşruiyet kaynağı ise hukukilik, orantılılık, şeffaflık olması gerekirken soruşturma ve kovuşturma süreçleri Sayın Cumhurbaşkanı tarafından bile “At izi-İt izi” olarak yorumlanmıştır.

Hakkımda yapılan soruşturmanın da “AT izi mi?” “İT izi mi?” olduğunun tespiti,2016-2019 yılları arasında ilgi soruşturmanın neden ilerleme kaydetmediği hususunun açıklığa kavuşturulması,

Bu bekletici sürenin sorumluları ve sorumluluklarının tespiti,

FETÖ/PDY mücadelesinin “Siyasi Ayağının“ beyanlarım doğrultusunda çok daha hızlı ve etkili tespiti,Siyasi Mücadelem açısından oy veren/vermeyen seçmenin doğru bilgilendirilmesi,Türk Siyasetinin şeffaflık ve temizlik ilkelerine sıkı sıkıya bağlanması için; hakkımda yapılan soruşturmanın dosyası üzerindeki “Gizlilik Kararının” ivedi olarak kaldırılmasını ve yukarıda izah ettiğim hususların açıklığa kavuşturulması için ivedi olarak İFADEME BAŞVURULMASINI talep ediyorum"