İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, yeni tip Koronavirüs (Covid-19) salgınıyla ilgili Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ortak aklı oluşturması için muhalefetle görüşmesi gerektiğini söyledi. “İktidar olsak hemen zorunlu karantina ilan ederdik” diyen Akşener, Kanal İstanbul ihalesi için de “Acelesi var mıydı?” diye sordu. Akşener, Koronavirüs nedeniyle ölen sağlık çalışanlarının şehit ilan edilmesini, beraat eden KHK’lıların da işe iadesini istedi.
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, katıldığı bir televizyon programında Koronavirüs, infaz paketi, Kanal İstanbul gibi gündemdeki konularla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Akşener’in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
"Sağlık Bakanı Sayın Koca’nın söylediği ‘herkes kendi bireysel olağanüstü halini ilan etsin’ sözü aslında bunun bir olağanüstü hal olduğu ama yaklaşımın ‘hadi olağanüstü hal demeyelim, sokağa çıkma yasağı da demeyelim; hadi zorunlu karantina diyelim’ olduğu. Bu karantina süresini devletin, devleti yöneten iktidarın ilan etmesi gerektiğini bilim insanları da söylüyor. Bilim kurulunun içinde yer alan bilim insanları da söylüyor. Dün Sayın Koca’da böyle bir cümle sarf ederek o da söylemiş oldu."
"Ekonomi Kalkanı ile ilgili biz çok çalıştık. Bazı şeylerin yapılması lazım geldiğini söyledik, bunların içinden bir kısmını yaptılar. Mesela sağlık çalışanlarına biz üç ay çift maaş verin demiştik; onlar prim ödemeye karar verdiler. Bunun yanında o pakette öğrenciler, gençler ve çiftçi yoktu. Ne var o paketin içinde 5 müteahhit yani en büyük virüs aslında bunlar biliyor musunuz? Yani 18 yıldır bu 5 virüs bize musallat oldu. Sonra da bir rant virüsü de girdi işin içine çıkamıyoruz bir türlü."
"Şimdi ben konuşulanlara bakıyorum; dışarı çıkanlar suçlu, yaşlılar suçlu herkes suçlu. Devleti iktidarlar yönetir ve onlar görevlerini paylaşırlar ama şu anda Erdoğan ne söylerse devlet mekanizması yerine getirir durumda. Yargısıyla, meclisiyle, yürütmesiyle bir kişinin gözünün içine bakıyor. Şu an bürokrasinin hiçbir kıymeti harbiyesi kalmadı. İçişleri Bakanı’nın ifadelerine bakacak olursak tam bir karantina ilan etme durumu olur mu bilemiyorum. Ama birinci önceliklerinin yalnızca ekonomi olduğunu düşünüyorum. Çünkü o insanların eve girdiği dakikadan itibaren devlet ihtiyaçlarını ödemek zorunda.
"Kanal İstanbul ihalesi yapıldı acelesi var mıydı? Projenin gerekirse milli bütçeden yapılabileceği açıklanmıştı Sayın Cumhurbaşkanı tarafından; yani milli bütçemiz de bunlar varsa insanımıza neden bu 1 aylık bir maaşını ödeyebilecek gücümüz, paramız yok mu?
"Sayın Erdoğan’ın ortak aklı oluşturması için muhalefetle görüşmesi lazım. Bu kendisine ve Türkiye’ye avantaj sağlar. Biz bir komite kurduk ve Korona’ya yönelik neler yapmalıyız? Sonrasında ne olmalı çalışmalarını yapıyor, çalışıyor arkadaşlarımız. Neticede bir Türkiye var hepimiz içindeyiz. Şimdi bu gemide, herkes gemide de sanki bir kısmı filika ile açılıyor, dışarı doğru kaymaya çalışıyor da geminin içinde sadece biz varmışız bu gemiyi de biz korumak durumundaymışız gibi bir şey var bu doğru değil. Hepimiz o geminin içinde olmalıyız. O gemiyi sağ salim bu fırtınadan çıkarmalıyız. Burada tek bir kişinin bile fikrinin önemi var.
"Hemen bu zorunlu karantinayı ilan ederdik. Hemen çok yoğun bir şekilde test yaptırırdık yani Güney Kore’yi örnek alarak. Hemen sınır kapılarını kapatırdık, umre meselesi olmazdı yani çok hızlı karar alınıp çok hızlı sonuçlar almayı hedeflerdik. PCR diye bir makine varmış ve oradaki testler yüzde yüz doğru çıkıyormuş bunu söylediler. Beni uyarmam için söylediler zannediyorlar ki ben telefonu açsam Erdoğan karşımda. Ama ben buradan söyleyeceğime söz verdim. PCR’ların yaygınlaştırılması çok önemli. Bir de bu iş şeffaf olmak zorunda olunan bir iş; hasta sayısını, ölüm vakalarını, hangi şehirlerde yoğun olduğunu bilmek zorundayız. Dolayısıyla bu tevatürü endişeyi ve korkuyu ortadan kaldırır.
"Korona ile mücadele ederken vefat eden yani hastasından alıp vefat eden bütün doktor hemşire ve sağlık çalışanı yani ne olursa olsun hepsinin Şehit ilan edilmesi gerektiğini öneriyorum. Ailelerine de aynı terör şehidi gibi davranılması gerektiğini öneriyorum. Aynı zamanda doktor, hemşire, sağlık çalışanı, hasta bakıcı vesairenin dışında şoför, bekçi, yani hastanelerin içinde görev yapan ama sağlık personeli dışında kabul edilen her bir arkadaşımızın da sağlık çalışanlarına verilen primin bunlara da verilmesi lazım.
"KHK ile görevlerine son verilmiş olan ama beraat kararı almış ya da hakkında takipsizlik kararı olan insanlar hangi alanda çalışıyorlarsa çalışsınlar görevlerine iade edilmesinin yolunun açılması lazım bu bir hukuk normu. Örgüt üyesi onlar ayrı bir iş, beraat almış takipsizlik almış açlığa mahkum edemezsiniz.
"Bugün bu paketin getiriliyor olması yangından mal kaçırılıyor olabilir. Esas mesele şu kadına dair çocuğa dair hem şiddet hem cinsel suçlar dahil olmak üzere ve uyuşturucuyla ilgili silah kaçakçılığı ile ilgili vesaire çok sert kırmızı çizgilerimiz var. Dedik ki sizin sayınız yeterli iki partinin sayısı yeterli bunu bizimle değil kamuyla tartışacaksınız. Bizim oyumuza ihtiyacınız yok. Sizin büyük bir şeffaflık içinde neleri getirip neleri getirmediğinizi kamuoyu ile bir paylaşın, kamuoyu bunu bilsin ondan sonra biz kendi fikirlerimizi zaten söylüyoruz. İkincisi işin içinde çocuk gelin var, cinsel suç var, uyuşturucu baronları var ne düşünüyorsunuz paylaşın bizde kendi fikirlerimizi söyleyelim. Ben ne olduğunu çok anlayamadım paldır küldür geldi. Atatürk’e sövmek serbest, Atatürk’ün anasına genelevde çalışıyor demek serbest, mesela bir milletvekili cumhuriyete çamuristan diyor halihazırda milletvekili şimdi bunlar serbest, ama kaşının altında gözüm var dediğin zaman Sayın Erdoğan’a suç.