İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, yurt gezileri kapsamında geldiği Mardin’de yaptığı açıklamada, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra kurulan Meclis FETÖ Araştırma Komisyonu’nda dinlenmesinin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından engellediğini ileri sürdü.
Yurt gezilerine devam İyi Parti lideri Meral Akşener Mardin’de basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra kurulan Meclis FETÖ Araştırma Komisyonu’nun kendisini dinleme kararını MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin engellediğini açıklayan Akşener; “O zaman MHP genel başkan yardımcısı olan Celal Adan, FETÖ araştırma kurulunun başkan yardımcısı Selçuk Özdağ’ı aramış, odasında buluşmuşlar ve demiş ki “Meral Akşener’e buyur gel fikrine bakacağız denilmiş, Sayın Bahçeli istemiyor bunu engelleyin.” Sebep ise beni Bahçeli 2006 yılında görevlendirerek Türkçe Olimpiyatlarına gitmem. Özdağ ise “bunu ben engelleyemem Başbakan ile konuşmam lazım. “ demiş. Başbakan da Binali Yıldırım bey de peki demiş… Gerçeklerin her zaman ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.” ifadelerini kullandı.
Daha sonra MHP’li Celal Adan’ın Selçuk Özdağ’ı arayarak ‘bizi çok kötü bir dertten kurtardın’ sana teşekkür ederim dediğini açıklayan Akşener; “İşte bu arkadaşımız Selçuk Özdağ biliyorsunuz bu tür görüşmeleri anlattığı için 20 kişinin saldırısına uğradı ölümden döndü. Sonra kendisini dövdürdüğüne dair iftira attılar.” Diye konuştu. Meral Akşener’in açıklamalarından satır başları şöyle: “Pandemi dönemiyle restoranlar, cafeler uzun süre kapalı kaldı. Defalarca söyledik; esnaflar bu ülkenin en çok istihdam yaratan alanıdır. Bir caddedeki esnaf, en az fabrikada çalışan kişi kadar istihdam yaratır.
Bana diyorlar ki; “Esnafı ziyaret ediyorsun kapıdan içeri girdiğinde iktidarı yermiyorsun, partini övmüyorsun, kendini övmüyorsun, orada esnafın derdini dinleyip kamuoyuna anlatıyorsun. Bunun sebebi nedir.” Sebebi şu; Son 5 yıllık süreçte son derece çirkin ve pis bir dille insanlar birbirinin karşısında oldu. Bir gün grup toplantısı çıkışında bir gazeteci bana dedi “Sayın Erdoğan, Sayın Kılıçdaroğlu’na şunu dedi, Sayın Kılıçdaroğlu da Sayın Erdoğan’a şunu dedi, siz ne düşünüyorsunuz?” Bir an düşündüm, içimden “elinin körünü düşünüyorum, ikincisi ise banane kardeşim” cevap vermedim ama o gün Anadolu’yu gezmeye karar verdim. Pandemi daha yoktu, pandemi öncesinde esnafın durumu iyi değildi. Esnaf, elektrik faturasından, kiralardan, stopajlardan şikayet etti. Şu tabakta duran her şeyin maliyetinin artması, insanların alım gücünün düşmesi herkesin ortak şikayetiydi. 122 civarında ilçe gezmişim. Ekonomideki durumun pandemi ile ne kadar kötüleştiğini gördüm. İktidarın, esnafa yardım etmesi gerekirken etrafındaki 5 mütehaatin çıkarını koruyacak tercihlerde bulunduğunu hep birlikte gördük.
Esnaftan da şikayetlerini dinledik. Pandemi derinleştikçe dedik ki “geliri olmayan her aileden adam başı 500 lira para öde.” İnsanlar gitsin temel tüketim gıda malzemelerini alsın dedik. 1 sene ödemesiz faizsiz kredi ver dedik. Kredi ödemeleri geldi ödeyecek durum yok esnafta. Krediler faizlerle ertelendi. Bütün bunlar olurken, esnafa kulak vermesi gerekenler, vatandaşı ilgilendirmeyen, vatandaşın derdini çözmeyen laflar ettiler.
Arkadaşlarım, ben sizler çeşit çeşit iftiralarla karşı karşıya kaldık. Bunlar olacak, kulaklarını tıkayacaklar. Ben bu ülkede İçişleri Bakanlığı yaptım, biz kırk kişiyiz birbirimizin ciğerini biliriz. Şimdi FETÖ’cü diyorlar, bu arada sırada cepten çıkarılan bir kağıt. Gelin araştıralım diyorum, çağırın beni de tanık olarak. Cesaretiniz varsa dinleyin. Bakın bir arkadaşımız FETÖ araştırma kurulunun başkan yardımcısıydı. Meral Akşener’i bir dinleyelim demişler, resmi yazı yazılmış. Beni tanık olarak çağıracaklar. O arkadaşımızı, MHP o gün genel başkan yardımcısı bugün TBMM Başkan Vekili olan Celal Adan aramış, odasında buluşmuşlar sonra demiş ki böyle böyle bir durum var “Meral Akşener’e buyur gel fikrine bakacağız denilmiş Sayın Bahçeli istemiyor bunu engelleyin. Sebep ise beni Bahçeli 2006 yılında görevlendirerek Türkçe Olimpiyatlarına gittiğim için istemiyor. Demiş bunu ben engelleyemem Başbakan ile konuşmam lazım. Başbakan da Binali Yıldırım o zaman. Binali bey de peki demiş. Gerçeklerin her zaman ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. Sonra diyor ki tamam yapalım. Bu arada Celal Adan arkadaşımıza bir telefon ediyor ve diyor ki ‘bizi çok kötü bir dertten kurtardın’ sana teşekkür ederim. Bu arkadaşımız Selçuk Özdağ. Sonra Özdağ biliyorsunuz bu tür görüşmeleri anlattığı için 20 kişinin saldırısına uğradı ölümden döndü. Sonra kendisini dövdürdüğüne dair iftira attılar.
Bu Türkiye’deyiz ama ısrar teşkilat başkanlarıma söylüyorum her bir müfteriye kulağınızı tıkayacaksınız. Bizim derdimiz çocuklarımızdır. Bizim derdimiz 11 yaşında harçlık isteyeceği yerde evine kömür isteyen küçük çocuklardır. Bizim derdimiz kepenk kapatmak durumunda olan esnaflardır. Üretirken kar etmeyi bırakın zarar eden besicilerdir. Bizim derdimiz atanmayı bırakın iş bulamayan mastırlı üniversite öğrencilerimizdir. Midyat’ta genç bir kardeşimiz karşıma çıktı ve 2 yıldır işsiz olduğunu, 7 tane de çocuğu olduğunu söyledi. Nasıl geçindiğini sorduğumda turist işi yaptığını söyledi ve şuana kadar eşten dosttan borç alarak geçindiğini fakat artık borç alacak kimsesinin de kalmadığın söyledi. Eğildim kulağına akşam ne yiyeceklerini sorduğumda verdiği cevabı burada paylaşmayayım ama bu insanlara günahtır. Cambaza bak yapılıyor ama İYİ Partililer olarak başta ben olmak üzere hiç birimiz bu sahte gündemler ile vatandaşımızın derdinin örtülmesine izin vermeyeceğiz. “TEK TEK GÜNEY DOĞUYU GEZECEĞİM” Bakın tek tek güney doğuyu gezeceğim. Şanlıurfa’dan başladım, bugün Mardin’deyim ve bundan sonra sırası ile bütün illerimizi ilçe ilçe gezeceğim. Öğrendiklerimi de bu ağaların yüzüne yüzüne çarpacağım. Bu öğrendiklerim açlık üzerine, yoksulluk üzerine. Bugün Mardin’deyiz. Geçtiğimiz hafta Eskişehir’deydim, sonrasında Sincan’daydım. Viranşehir ile Sincan'da konuşan esnafın derdi aynı. Sincan'da iş bulamayan ve o nedenle ağlayan genç ile Hilvan'daki işsiz genç aynı. Sincan'da benden birilerinden bulup ufacık çocuklar tablet istediler, Viranşehir'de hem üniversite öğrencileri hem ilkokul öğrencileri tablet istediler. Yazıktır yazık. Bu ülkede 4 milyon gencin EBA'ya giremediğini, uzaktan eğitimden yararlanamadığını biliyoruz. 177 milyar lirayı 5 müteahhitine gömeceği yerde bu 4 milyon gencimize, çocuğumuza tablet dağıtmak, o evlere internet paketi vermek işten bile değildi. bunları söylemeye devam edeceğiz, bunları anlatmaya devam edeceğiz.
Kafanızı karıştırmak için yola çıkanlara gülüp geçeceksiniz. 31 Mart'ta da yaptılar gülüp geçtik. Sonuç itibariyle olmaz denileni, yapılamaz denileni başardınız. Siz başardınız. Korkmadınız başardınız, eğilmediniz başardınız ve teşkilatlarımızı kuran bütün kardeşlerime teşekkür ediyorum. Çocuklarınızla tehdit edildiniz, işinizle tehdit edildiniz. Tehdit edenler bu ülkeyi yönetenlerdi. İşleriniz gitti, ihalelere girmek gibi bir şansınız ortadan kalktı. Günlük hayattaki iş yapma kapasiteniz sıfıra düştü ama bu ülkenin bu yolculuğa ihtiyacı olduğuna inandınız. Şimdi daha büyük bir şeyi başaracağız. Bu tek adam sistemini bu ucube sistemi bu haksızlık düzenini Allah şahit, bu inançla, bu iradeyle bu çocuklar için bu gençler için kadınlar için değiştirinceye kadar bu düzeni yerle bir edinceye kadar, bu sistemi ortadan kaldırıncaya kadar çalışacağız. Ev ev, dükkan dükkan, insan insan her şeyi anlatacağız. Şimdi son dönemdeki bize yönelik atılan okların daha büyükleri atılacak. Sakın ola ki üzülmeyiniz, sakın ola sinirlenmeyiniz. Çünkü yapılmak istenen budur. O girdaba düşüp onun içinden çıkmamamızı sağlamaktır. Bakın esnaf gezdik atanamayan öğretmenler geldiler. EYT'lileri zaten tartışıyoruz söylüyoruz. Atanamayan psikologlar geliyor. Haksızlığa uğramış gruplar diyor ki; "Meral Hanım siz ve milletvekilleriniz adımızı duyursun. Bizim derdimizi Meclis bünyesinden vatandaşa iletsin. Bu sefer oylarımız kaşının altında gözün var bu gözü ben beğenmedim üzerinden olmayacak. Senin derdine kim çözüm üretmiş kim çözüm üretecek kim onu bu konuda ikna edecek. Yani ceketimi assam seçilirim modelini Türkiye'den kaldırıyoruz " diyorlar. Allah hepinizden razı olsun, ben razıyım Allah da sizden razı olsun.”
i