İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener Türkiye ekonomisi hakkında yaptığı değerlendirmede "Ülkenin soluk alması" için diş sıktıklarını söyledi. "Hastanelerde nöbet paralarını, döner sermayeleri kırpıyorlar" diyen Akşener, "Ekmek bulamayan pasta mı yesin? Millet kıraathanelerinde beleş kek mi kovalayalım?" tepkisini gösterdi.
Döviz kurlarında yaşanan dalgalanma sonrası TL'de yaşanan değer kaybına dikkati çeken Akşener, çalışanlara 'kriz zammı' yapılmasını önerdi. Akşener ayrıca, "Yandaşların sözleşmelerini TL'ye çevirin" dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a emeklilikte yaşa takınlar üzerinden yüklenen Akşener, "Kendisi 46 yaşında emekli olmuş vatandaş talep edince suç" ifadesini kullandı.
İyi Parti'nin "milletin yazdığı bir reçete" olarak betimleyen Akşener, partisinin TBMM'deki grup toplantısına Anamur muzu ile geldi.
Akşener, İyi Parti'nin TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Akşener'in konuşmasından şu ifadeleri kullandı:
Ülkemiz bir soluk alsın diye diş sıkıyoruz ama ekonomideki gelişmeler ayakta durmayı güçleştiriyor. Krizin inkarı yerini 'Döviz, enflasyon azıcık arttı' tespitine bıraktı. Azıcık artmış. Daha ne olsun, ne olmasını bekliyorsunuz? Fırınlar kapanıyor, Konfederasyon başkanları ‘Binlerce firma batıyor’ diyor. İşi ciddiye almak için daha ne olmasını bekliyorlar bilmiyorum.
Hastanelerde nöbet paralarını döner sermayeleri kırpıyorlar. Ekmek bulamayan pasta mı yesin? Millet kıraathanelerinde beleş kek mi kovalayalım? Azıcık dedikleri artık milleti boğuyor. İktidarın hazırladığı 2019 bütçesinde de bu durum devam ediyor. ÖTV’ler artıyor. Sarayın payı da üç katına çıkıyor. Günde 2 trilyon TL ile geçinmek çok zor tabi. El insaf beyler. Lafa geldi mi de ‘Milletin adamı’... Milletten alıp tek adama veriyorlar.
Bakın krizin daha da derinleşmesini önlemek için atılması gereken adımlar var. TÜİK’i rahat bırakın ülkenin durumunu net görelim. Açıklanan Sayıştay raporlarının gereğini yapın, israfa son verin. İhtiyaç fazlasını elden çıkarın. Almanya’da 11 bin makam aracı var. Türkiye’de kiralıklarla birlikte 120 bin.
Yandaş iş adamlarının dövizli sözleşmelerini Türk Lirası’na çevirin. Yarın çıkıp oy verirken “bana mı sordunuz” demekle bu işten kurtulamazsınız. Geçen hafta bir kamu bankamız 300 milyar dolar borçlandı. 4 katı fazla maliyetle Türkiye borçlandı. Türkiye tefeci piyasasına döndü. Faize yatan paranın emekten çok kazandığı bir ekonomi iflah olabilir mi?
Devletin hazinesini uluslararası tefecilere muhtaç haline getirenler esnafı, sanayiciyi onların kucaklarına bıraktı.
Yerel seçime kadar durumu idare etmekten vazgeçin. Geçtiğimiz hafta milletin gözü önünde yaşandı her şey. Fındık için verilen tasarı AKP oylarıyla reddedildi zafer kazanmış gibi alkışlarla hem de. Bu işin peşini bırakmayacağız. Fındık milli bir üründür. Fındık ve üreticinin korunması gerekir. Üreticiye fındık alım garantisi verilmelidir. Bölgede fındığa dayalı gıda sanayine teşvik verilmelidir.
Bunlar yapılırsa Karadeniz’de üretilen fındığın fiyatını Hamburg’dan belirleyen kodamanlar rahatsız olur ama üreticimiz rahatlar.
Un, maya, elektrik ve su maliyetindeki artış ekmeğimizden ediyor bizi. Bu arada olan fırıncıya ve milletin ekmeğine olacak.
AKP Genel Başkanı Erdoğan, EYT için milletin sırtına yük dedi. Şimdi ben de iktidara soruyorum. Milyonlarca Suriyeli göçmenin 200 milyar liralık yükünü milletimizin sırtına yüklemeye hakkınız var mıydı? Millete harcamaya gelince sırtımıza yük öyle mi? Kendisi 46 yaşında emekli olmuş ama milletimiz yük öyle mi? Madem teklifimizi reddettiniz bir önerimiz daha var.
Sayın Erdoğan olaydan 3 hafta sonra diyor ki önemli açıklamalar yapacakmış. Nerede yapacakmış parti konuşmasında bu konu bir devlet meselesi. Partisini devlet devleti de partisi sanıyor ya bu onun tezahürü. Devlet sisin partiniz değil. Milli şef dönemin söz ediyorsun ama Gayri Milli Şef dönemini yaşatıyorsun. Milletin aklıyla alay etmeyin değerleriyle de kavga etmeyin. İsmail Koncuk Bey’in açtığı dava geçen hafta sonlandı. Kararın ardından olanları ibretle izledik. Eski, yeni bakanlar PKK seviciler, “Keşke Yunan kazansa” diyenler harekete geçti. O eski bakan Meclis kürsüsünden FETÖ’ye övgü dizmekten rahatsız olmamıştı. PKK ile pazarlıktan rahatsız olmamıştı. Orduya kurulan tuzaktan rahatsız olmamıştı. Türklükten mi rahatsız, doğruluktan mı? Onlar bilsinler ki bu öksüz Türklüğümüzü bin cihana değişmeyiz. Tayip Erdoğan “Türk’üm demekle Türk olunmaz doğruyum demekle doğru olunmuyor bunu sizden biliyor. Doğruyum demekle doğru olunmuyor bunu da sizden biliyoruz. Partinin adını adalet koymakla adil de olunmuyor bunu da sizden öğrendik.
Türkiye’nin başkenti Ankara’dır. Değiştirilmesi teklif bile edilemez. Cumhuriyet resepsiyonu İstanbul’a taşınamaz. Devlet korsan kutlama yapmaz. Siz kutlamak için değil unutturmak için yapıyorsunuz. Cumhuriyet kutlaması şahsi planlarınıza göre kutlanamaz. Cumhuriyetin resepsiyonunu kahramanların başkenti dururken yandaşların başkentine taşımak yazıktır. Siz yandaş müteahhit şantiyesindeyken biz 40 vekilimizle Birinci Meclisimizde olacağız.