Müzisyen Mercan Dede, Türkiye'deki muhalefete tepki gösterirken "Oturduğu koltuğa Japon yapıştırıcı ile yapıştırılmış gibi tutunan bir partinin yaptığı muhalefetten bahsediyoruz" dedi.
Mercan Dede, Sabah'tan Tuba Kalçık'ın sorularını yanıtladı. "Muhalif olmanın alternatif bir dünya yaratmadıktan sonra bir anlamı olmadığını söylemiştiniz daha önce. Türkiye'de muhalefet bu alternatifi ortaya çıkarmadığı için mi başarılı olamıyor sizce?" sorusuna müzisyenin yanıtı şöyle oldu:
Türkiye'de muhalefet uzun zamandır yok. Muhalefet tanımına benim için çok kısa bir süre için de olsa uyan son grup; Gezi olaylarının en başında Taksim Gezi parkına çadır kuran gençlerdi.Şu anki; varmış gibi görünen, vizyonsuz, içi çürük, bir yandan iktidarın yolsuzluklarından bahsederken, kendi içinde belediyesinden yönetimine kadar rüşvetin, üç kağıtçılığın içine dalmış durumda. Ve her ne hikmetse hakkında ne yolsuzluk haberi çıkarsa çıksın, hangi seçimi kaç kere kaybederse kaybetsin; oturduğu koltuğa Japon yapıştırıcı ile yapıştırılmış gibi tutunan bir partinin yaptığı muhalefetten bahsediyoruz. 'Yahu bizim niyetimiz iyiydi ama bu işi başaramadık. Biz hep birlikte istifa edelim, gencecik yeni bir ekibe öncülük, rehberlik yapalım, gençler devralsın' diyebilecek derinliğe ve iyi niyete sahip değil. Alternatif bir dünya görüşü ve vizyonu çıkarmayı bırak; farklı görüşlerden, özellikle gençlerden oluşan bir liste çıkarmayı bile doğru dürüst beceremeyen bir muhalefet var.
Ne acıdır ki, içlerinde sevdiğim, saydığım değerli birçok dostumun da olduğu kitleler; evindeki odasında kaybettiği anahtarı, sokak daha aydınlık diye günlerdir arayan insanlar gibi, bu sıfatsız, hizipçi ve başarısızlığı defalarca kaybettiği seçimlerle onaylanmış partiyi desteklemeye devam ediyor.
Sorduğunda tek bir cevapları var: 'Ee kime verelim?' Bu noktada esas söylemek istedikleri şu: 'Çünkü odam karanlık ve ben zora gelemeyen bir yaratığım. Ülkemle ilgili kaygı duyuyorum ama zahmet edip yeni bir parti kuracak, yeni bir oluşum yaratacak, imkansız görünen yepyeni alternatifler üzerine toplantılar, festivallar düzenleyecek, üniversite üniversite gezip gençlerle sohbet edecek kadar değil sevgim.' Oy vakti geldiğinde ise kaybedeceğini bildiği, beceriksizliğini defalarca gördüğü ama sevmediği partinin karşısında olduğu için vizyonsuzluğuna, yalanına-dolanına rağmen gidip onlara oy veriyorlar. Günün sonunda 'Ne kadar vatansever, sorumluluk sahibi biriyim. Vatani görevimi yaptım, oyumu verdim' rahatlığı ile yatıp sabah 'AK Parti kazandı' haberi ile kronik depresyonuna geri dönen gruptan bahsediyoruz muhalefet dediğimizde.
Türkiye'nin yakın geleceğindeki muhalefet anlamındaki tek umudu; zeki, vizyoner, yaratıcı, sözde değil, kalpte devrimci, insan gibi insan bireylerin, sanattan bilime, tarihten kültüre birçok alanda kişisel olarak gerçekleştirecekleri çabalarla yayacakları aydınlık. Sanatın gücü ve mucizesini yabana atmayan biriyim.Margaret Mead'in, "Düşünceli, dikkatli, anlayışlı ve davasına inanmış küçük bir grubun, dünyayı değiştirebileceğinden şüphen olmasın çünkü bugüne kadar değiştirebilenler hep bunlar oldu" sözüne inanıyorum.