Almanya Başbakanı Angela Merkel, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la düzenlediği ortak basın toplantısında konuştu. Merkel, "Türkiye'nin AB üyeliği konusunda tereddütlerim var" dedi.
Başbakan Erdoğan, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Başbakanlık Merkez Bina'da gerçekleştirdikleri baş başa ve heyetlerarası görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Merkel ile gerek baş başa gerekse heyetlerarası görüşmelerin verimli geçtiğini belirten Erdoğan, Merkel'e Türkiye'yi ziyaret etmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdiğini ve bu ziyareti önemsediklerini söyledi.
NATO işbirliği kapsamında Alman devletinin patriotlarını gönderme konusundaki hassasiyetleri dolayısıyla Merkel'e teşekkür eden Başbakan Erdoğan, "Dün Kahramanmaraş'ı da ziyaret ederek Alman askerlerini yerinde gördüler, incelediler, onlarla beraber aynı karavanadan domates çorbasını içtiler. Daha sonra Nevşehir/Kapadokya'ya geçmek suretiyle Kapadokya'yı da Kültür ve Turizm Bakanımızla birlikte gördüler" dedi.
Başbakan Erdoğan, Türkiye ve Almanya ilişkilerinde insanı bağların da önemli bir yer tuttuğuna işaret ederek, "Bu insanı bağlar ülkelerimiz arasında sağlam bir dostluk köprüsü oluşturuyor. En önemli kültür, eğitim noktasındaki adımlarımızdan bir tanesi de Türk-Alman Üniversitesi olayıdır. Bu konuyla ilgili gelişmeler süratle devam etmektedir, kısa bir zaman içerisinde de rektör ataması da yapılmak suretiyle çalışmalar devam edecektir" diye konuştu.
Almanya Başbakanı Merkel'den, İrlanda Cumhuriyeti'nin Avrupa Birliği dönem başkanlığında, AB üyeliği müzakereleri için desteklerini rica ettiğini anlatan Başbakan Erdoğan, "2015-2016 BM Güvenlik Konseyi noktasındaki beklentilerimizi, EXPO-2020 ile ilgili desteklerini kendilerinden özellikle istedik. Temenni ederim ki Almanya'nın bu noktadaki desteği bizleri uluslararası teşebbüslerimizi kazanmaya, oralarda teşebbüs yetkisini almaya sevk edecektir" dedi.
Başbakan Erdoğan, basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Alman bir gazetecinin "Özellikle Kıbrıs'taki seçimlerden sonra Türkiye'nin artık Ankara Protokolü'nü imzalaması beklentisi var. Bunu yapmaya hazır mısınız?" sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, "Bu konuyla ilgili olarak net bir şeyi vurgulamam lazım, Güney Kıbrıs'ta yapılan seçim bir Kıbrıs seçimi değildir, Güney Kıbrıs seçimidir. Bunu bir defa birbirinden ayırmamız lazım" diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye'nin AB'ye kabulüne ilişkin Merkel'e sorulan bir soruya atıfta bulunarak, "Yine Ankara Protokolü'ne dönüyoruz. Türkiye, AB üyesi ülkelerin hepsiyle iyi niyet çerçevesinde çok iyi anlaşmalar yapma ve ticaret hacmini geliştirmenin arzusu içindedir. Kültürel noktada bütün bu birliktelikleri geliştirmek niyetindedir. Kaldı ki zaten şu anda AB üyesi ülkelerinde 5 milyon civarında soydaşımız var. Biz zaten AB'ye fiilen girmiş durumundayız, yabancısı değiliz. İşin hukuki boyutunu da halledelim, çözelim istiyoruz. Bu iş daha verimli şekilde yürüsün" dedi.
Erdoğan, çözüm sürecine ilişkin soru üzerine ise İmralı'dan dönen BDP heyetinin bazı açıklamalar yaptığını belirterek, "İlgili arkadaşlarımla değerlendirmesini yapacağız. Bunu yaptıktan sonra, yol haritamızla ilgili ne yapacağımızı ne edeceğimizi de inşallah sizlerle paylaşacağız" diye konuştu.
Alman bir gazetecinin "Ülkenizde çok sayıda gazeteci tutuklu, avukatların da şikayetleri var. AB ile müzakere sürecinin ilerlemesi açısından bu konuda iyileştirmeler düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, şu yanıtını verdi:
"Türkiye'de aslında tutuklu gazetecilerin sayısı parmak sayısını geçmez. Bunların tutukluluğunun nedeni de yazıları değildir. Tutukluluklarının nedeni ya darbeye teşebbüstür veya bu tür teşebbüslerin içerisinde bulunmaktır ya kaçak silah bulundurmaktır veya terör örgütüyle iltisaklı olarak bir hareketin içerisinde olmaktır. Bunların genelinin durumu budur ve şu ana kadar yasama, yürütme yargı erklerinin bizde bağımsız olduğunu düşündüğümüzde, aynen Almanya'da nasıl yargının vereceği karara uymak, oradan çıkacak karara saygı duymak zorundaysak, Türkiye'de de yargı yürütmenin emrinde değildir, bağımsızdır ve onun vereceği karara uymak durumundayız.
Ama lütfen bu gazetecilerin de çoğunun gazeteci olmadığını bilmenizi isterim. Daha şurada kısa bir süre önce İngiltere'de 6 gazeteci tutuklandı ve 50 kadar gazeteci de İngiltere'de içeride. Bu konuları da acaba aynı şekilde soruşturuyor musunuz veyahutta onların acaba IRA ile bağlantısı var mı yok mu, onu da öğrenmenizi özellikle tavsiye ederim."