Merkel ve Putin Soçi'de buluşuyor

Merkel ve Putin Soçi'de buluşuyor

Alman Federal Meclisi'nin birçok üyesi 2015 yılının sonunda Birleşmiş Milletler (BM) tarafından gönderilmiş gibi görünen birer e-posta aldı. Ancak e-postayı açan parlamenterler farkında olmadan dijital bir casusluk programının bilgisayarlarına girmesine izin vermiş oldu. Söz konusu yazılım birkaç gigabayt büyüklüğündeki gizli verilere erişimi sağlıyordu.

Yazılımdan kaynaklanan tahribatın telafi edilmesi uzun bir süre aldı, tartışmalar ise daha uzun sürdü. Alman Federal Meclisi'nin Rusya kaynaklı bir hacker saldırısına hedef olduğu artık biliniyor. Yazılımın Alman güvenlik birimlerinin "gelişmiş sürekli tehdit" (APT 28) olarak değerlendirdiği özel bir saldırı türü olduğu tespit edildi.

Bu saldırıda Almanya hakkında bilgi edinmek amaçlanırken 2016 Ocak ayında ise bunun tam tersi bir durum yaşandı. Rusya'da Almanya hakkında yalan haberler yayıldı. Yalan haberlere konu olan gelişme "Lisa" adlı Rus kökenli kızla ilgiliydi. Almanya'da yaşayan 13 yaşındaki Rus genç kız bir geceyi Berlin'de bir arkadaşında geçirmişti.

Ancak Rus medyasında Lisa'nın Arap mülteciler tarafından kaçırıldığı ve tecavüze uğradığı haberleri yayıldı. Bunun üzerine Almanya'da yaşayan Rus kökenliler Almanya'daki "güvenlik zafiyetini" gerekçe göstererek sokaklara döküldü. Olayın açıklığa kavuşturulmasından sonra dahi Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Alman makamlarını "iç siyasi gerekçeler sebebiyle gerçeği örtbas etmekle" suçladı.

Rusya'nın gözü Almanya'nın üzerinde

Bu iki vaka Almanya'nın Rusya'da oynadığı kritik rolü göstermesi bakımından önemli. Riga'da bulunan NATO Stratejik Komünikasyon Merkezi Direktörü Janis Sarts, Alman FAZ gazetesine verdiği mülakatta Almanya'nın Avrupa'nın lider gücü olduğunu belirterek "Almanya, Avrupa'nın mevcut haliyle var olmasını da garanti ediyor" dedi. Güçlü bir Avrupa'nın Rusya'nın elini zayıflattığı görüşünü dile getiren uzman, sanal saldırıları da bununla ilişkilendirdi. Sarts'a göre, saldırıların bir diğer nedeni de Almanya'nın Rusya'nın Ukrayna'da diğer bölgeleri de kendi kontrolüne geçirmesine engel olması.

Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Soçi'de Rusya Devlet Başkanı Putin ile görüşmesi, iki lider arasında iki yıl aradan sonra yapılacak ilk görüşme olacak. Görüşmede Suriye'deki savaş ortamının yanı sıra Ukrayna krizi ve Temmuz ayında Hamburg'da yapılması planlanan G20 Zirvesi'nin gündeme gelmesi bekleniyor. Ele alınacak konular arasında Rusya'nın Almanya'daki kamuoyu görüşünü etkileme girişiminin de olacağı tahmin ediliyor.

Alman hükümetinin Rusya Sorumlusu Gernot Erler, DW'ye yaptığı değerlendirmede Başbakan Merkel'in mesajlarının açık ve net olacağını söyledi. Erler, "Bir ülkenin, dinleme ve hackerlık gibi illegal yöntemleri kullanarak diğer ülkelerin iç işlerine karışması kabul edilemez. Bence Rus yönetimi de bu tür girişimlerde bulunması veya bu tür girişimleri desteklemesi durumunda bunun Rus-Alman ilişkilerine ne şekilde etkilerinin olacağının bilincinde" diye konuştu.

Almanya'nın diyalog arzusu

Almanya, Rusya ile iyi ilişkiler kurulmasına büyük önem veriyor. Alman hükümeti sözcüsü Steffen Seibert, Merkel'in ziyareti öncesi yaptığı açıklamada hükümetin amacının "Rusya'yı olabildiğince yapıcı çözümlere dahil etmek" olduğunu söyledi.

Almanya Dış Politikalar Derneği'nden Stefan Meister de "Angela Merkel Rusya'ya giden tek kişi değil. Dışişleri Bakanı'nın da görüşmeleri oldu ve Cumhurbaşkanı Steinmeier de Rus yetkililerle görüşmeler planlıyor. Bana öyle geliyor ki, Almanya'nın halihazırdaki politikası Rusya ile diyaloğa girmek yönünde" değerlendirmesini yaptı.

Rusya için ise ülkenin dış politikadaki nüfuzunu artırmak öncelikli hedef. Berlin'deki Bilim ve Politika Vakfı'nın Doğu Avrupa uzmanı Sabine Fischer konuyla ilgili makalesinde, Rusya'nın krizlere tepki gösteren göreli "pasif ülke" konumundan uzaklaşarak uluslararası ihtilaflara yön veren "aktif bir aktöre" dönüştüğünü ifade etti. Fischer bunun Suriye ve Ukrayna krizlerinde kendisini belli ettiğini söyledi.

Uzman Sabine Fischer, Moskova'nın Avrupa üzerindeki nüfuzunu genişletmek ve uluslararası arenada güç gösterisi yapabilmek için krizleri bilinçli bir şekilde kullandığını hatta özellikle ihtilaf yarattığını savundu. Bunun Avrupa Birliği (AB) açısından da büyük bir zorluğu beraberinde getirdiğini söyleyen Fischer, "AB kendi norm ve değerlerini çiğnemeden ve çevresindeki yeni istikrarsızlıkların oluşması riskini almadan, Avrupa'daki nüfuz bölgelerinin Rusya'nın istekleri doğrultusunda şekillenmesine izin veremez. Rusya'nın devletler hukukuna aykırı ve çatışma bölgelerindeki gayrıinsani tutumu da tolere edilemez" görüşlerini dile getirdi.

Makalesinde Rusya ile yapıcı bir diyalog kurmanın zor olacağına değinen Fischer, "Almanya ve AB kriz yönetimini yerel düzlemde yürütmeye ve insani acıların asgari düzeye çekilmesine odaklanmalı" tavsiyesinde bulundu.

©Deutsche Welle Türkçe

Kersten Knipp