Bazı yorumcular, Angela Merkel'in parti gençlik teşkilatı "Junge Union" (Genç Birlik) kongresinde sergilediği performansı öve öve bitiremedi. Örneğin Die Welt gazetesi "Merkel, gençleri cebinden çıkardı" diye yazdı. Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) Genel Başkanı ve Başbakan Angela Merkel, hafta sonu gençlere hitaben yaptığı konuşmada bolca özeleştiri yaparak ayakta alkışlandı. Oysa gençlik teşkilatı, CDU'nun "orta yol" siyasetini eleştirip daha muhafazakâr bir çizgiye dönülmesini savunuyor. Gençler, parti yönetimini her ne kadar eleştirse de büyük bir hesaplaşmaya gidilmedi. Sonuçta Merkel, bu maçı da puanla kazandı.
Geri sayım sürüyor
Merkel, şahsına yönelik eleştirilerin mahiyetini gayet iyi biliyor. Öncelikle iktidar koltuğuna oturduğu 2005 yılından beri süregelen "Başbakanlık makamının gerektirdiği özelliklere sahip değil" eleştirisi hâlâ dillendiriliyor. Eyalet düzeyinde pek çok önemli seçim kaybedilmesine rağmen Merkel iktidarda kalmayı başardı. Berlin’de her yenilgi sonrası “Başbakanın bu kez sonu geldi” sesleri yükselse de deneyimli siyasetçi, bunlara pek aldırmayıp "bekle-gör" taktiğiyle fırtınanın dinmesini bekledi.
Ancak günün birinde bunun da sonunun geleceğini herkes biliyor. Cevabı asıl merak edilen soru şu: Ne zaman? Merkel, bu yasama döneminin sonuna kadar seçildiğini hatırlatmakla yetiniyor. Bu süre 2021 yılında bitiyor. Buna rağmen görev süresinin yarısında yumuşak ve kontrollü bir geçiş yapması da kuvvetle muhtemel görünüyor. Ancak büyük koalisyonun karşı karşıya oldu krizler nedeniyle Merkel'in daha fazla dayanamayacağını savunanlar da var. Üstelik eleştiri sesleri giderek yükseliyor.
Halef arayışları başladı
Kontrollü bir geçiş süreci olacağının en önemli göstergesi, Merkel'i eleştirenleri peşinden sürükleyecek karizmatik bir adayın mevcut olmayışı. Siyaset bilimci Wolfgang Merkel, "Eğer Başbakan bu süreci atlatamazsa, CDU büyük bir sorunla karşı karşıya kalır: O da liderlik sorunu” diyor. Bu arada hemen belirtelim, Wolfgang Merkel'in Angela Merkel ile herhangi bir akrabalık bağı yok. Alman siyaset bilimciye göre Hristiyan Birlik içinde dümeni devralabilecek "ikna edici bir lider” henüz mevcut değil.
Önümüzdeki haftalarda esecek siyasi sonbahar fırtınası, Angela Merkel'in başını fazlasıyla ağrıtabilir. Son anketlere göre kardeş parti Hristiyan Sosyal Birlik (CSU), bu hafta sonu yapılacak Bavyera eyalet seçimlerinde tarihî bir hezimet alabilir. Oysa CSU on yıllardır bu eyalette tek başına iktidarda. Halihazırda Sosyal Demokrat Parti (SPD)'nin gerisine düşen CSU, anketlerde yüzde 35'lerde görünüyor. Olası bir yenilginin sorumluluğunu daha şimdiden Angela Merekl'e yükleyenler hayli fazla. Zira CSU'lu Federal İçişleri Bakanı Horst Seehofer ile Angela Merkel arasında anlaşmazlıklar diz boyu. Bu da ister istemez seçmene olumsuz yansıyor.
Bavyera'nın ardından 28 Ekim'de ise bu kez Hessen ayelet seçimleri var. Eyalette dört yıldır CDU ile Yeşiller koalisyonu iktidarda. Ancak son anketler burada da Hristiyan Demokratlar için durumun pek parlak olmadığını gösteriyor. Muhafazakârların Hessen'de iktidardan düşmesi, Merkel için yeni bir mağlubiyet anlamına gelecek.
Daha fazlasını okumak için: Hristiyan Birlik kan kaybetmeye devam ediyor
Öne çıkan isimler
CDU'nun yeni lideri olabilecek potansiyele sahip muhtemel adaylar arasında, ülkenin en kalabalık eyaleti Kuzey Ren Vestfalya (NRW) teşkilatından isimler öne çıkıyor. Yıllardır adı haleflik için geçen ve halen Federal Meclis'te CDU milletvekili olarak görev yapan Norbert Röttgen, son verdiği demeçte parti içinde gerek stratejik gerekse kadro bazında değişiklik talebinde bulundu.
Kabinede Sağlık Bakanlığı koltuğunda oturan ve Merkel muhaliflerinin başını çeken 38 yaşındaki Jens Spahn da yine NRW kökenli. Tıpkı CDU/CSU Federal Meclis Grup Başkanlığı görevine, Merkel'in adayına karşı üstünlük sağlayarak seçilen 50 yaşındaki Ralph Brinkhaus gibi. Hakeza Birlik Partileri Ekonomik Kurul Başkanı 41 yaşındaki Carsten Linneman da öyle.
Seçimli kongre Aralık'ta
Perde arkasında Merkel devrinin son bulması için hummalı bir çalışma yürütüldüğü sır değil. Ancak gerek parti tabanında, gerekse CDU'lu eyalet başbakanları nezdinde ve parti yönetiminde Angela Merkel'in sağlam bir desteğe sahip olması, onun elini güçlendiriyor.
Bavyera ve Hessen'deki eyalet seçimlerinin ardından Merkel bir sonraki sınavını parti kongresinde verecek. Parti tüzüğü gereği iki yılda bir genel başbakanlık seçimleri yapılıyor. Angela Merkel yeniden aday olmak istiyor. Şu ana kadar üç de rakip çıktı. Ancak bunlar partide hiçbir ağırlığı e desteği olmayan isimler. Yukarıda bahsedilen potansiyel rakiplerden hiçbiri şu ana kadar adaylığını açıklamadı. Hatta çiçeği burnunda Federal Meclis Grup Başkanı Ralph Brinkhaus, açıkça Merkel'e destek verdi. Federal Meclis Başkanı Wolfgang Schäuble ve partinin diğer ağır topları da oylarını Başbakan'dan yana kullanacaklarını açıkladı.
Önümüzdeki günlerde Berlin'de tüm bunlardan bağımsız olarak rutin bir siyasi trafik yaşanacak ve Merkel'in önceliği dış politika olacak. Başbakan, Şili ve Slovenyalı mevkidaşlarını ağırlayacak, mülteci politikası konusunda AB çapında ortak bir çözüm arayışına hız kazandırmaya çalışacak. Ancak Angela Merkel, dışarda da pek çok eski partnerini kaybetti. Bir zamanlar "Dünyanın en güçlü kadını” olan Merkel'in gücü, yurt dışında azalmaya başladı.
Kay-Alexander Scholz
© Deutsche Welle Türkçe