‘Mannheimer Morgen' gazatesinde şu satırları okuyoruz:
“Angela Merkel'in Türkiye Cumhurbaşkanı'na gösterdiği sabır itibarını zedelediği gibi Almanya Başbakanı'nın giderek bağımlılığa kapıldığı izlenimi de doğuyor. Recep Tayyip Erdoğan hemen her gün Avrupa'yı tahrik ettiği halde Avrupa ses çıkarmıyor. Başbakan Merkel İstanbul'a hareketinden önce onun Kürt muhalefete davranışını eleştirme ödevini yaptı. Ama Merkel öncelikle Türkiye ile varılan anlaşmayı tehlikeye atmamaya önem veriyor. Çünkü anlaşmanın bozulmasının kendi başarısızlığı olacağını biliyor.”
‘Sächsische Zeitung' Almanya Başbakanı Merkel'in Türkiye ziyaretine ayırdığı yorumda şu görüşlere yer veriyor:
“Merkel'in problemi, kendisini eleştirenlerin onun inatla sorunlara kısmi çözüm bulma politikasına anlayış göstermemelerinden ya da Merkel'in politikalarını yerin dibine batırma şanslarının olmamasından kaynaklanıyor. Devamlı düzeltme yapılırsa, daha önce bulunmuş olan çözüm hükümsüz kalmış olmaz mı? Bu durumda insanın içinden masaya yumruğunu indirmek gelmez mi? Merkel'in eskisi gibi ‘yaptım, oldu' politikasına duyduğu hasretin ilk adresi Anakara'daki Cumhurbaşkanlığı sarayı değildir. Kendi meclis grubu ve partisi de Merkel'in problemine ev sahipliği yapmaktadır. Giderek artan seçmenlerin oturma odasına yerleşmek de iyi bir histir.”
‘Hannoversche Allgemeine Zeitung' gazetesinin Hristiyan Sosyal Birlik Partili koalisyon ortağının Almanya Başbakanı'nın Türkiye politikasını hedef alan eleştirisiyle ilgili yorumu özetle şöyle:
“Almanya Başbakanı Angela Merkel yedi ay zarfında beşinci defa Türkiye'yi ziyaret ediyor. Mekik diplomasisiyle kendi sınırlarını zorlamış oluyor. Erdoğan'ın çapındaki devlet liderleriyle görüşmeyi aslında hiç sevmez. Almanya'daki mülteci sayısını azaltabilmek için beş ay öncesine kadar Türkiye Cumhurbaşkanı'nın desteğine muhtaçtı. Bunu en çok Bavyera'daki Sosyal Birlik partisi talep etmişti. Şimdi aynı partinin genel başkanı koalisyon ortağı Merkel'den Türkiye'yi demokrasi yoluna sokmasını talep ediyor. İlk talebi ikincisiyle uyuşmuyorsa, ne olur? Türkiye ile varılan mülteci anlaşmasının bozulmasına kimin en az Erdoğan kadar sevineceğini kestirmek zor olmasa.”
Lüneburg'da yayımlanan ‘Landeszeitung' gazetesi Hristiyan Sosyal Birlik lideri ve Bavyera Eyalet Başbakanı Horst Seehofer'in mülteci anlaşması yüzünden Başbakan Merkel'e yönelttiği eleştirilere değiniyor:
“Horst Seehofer Başbakandan Erdoğan'ın şantajına boyun eğmemesini isteyecek kadar ikiyüzlülük yapıyor. Asıl doğrusu, Merkel'in Bavyeralı politikacının şantajına gelmemesi olur. Almanya yönündeki mülteci akını durdurulamadığı takdirde Başbakan'ı Anayasa Mahkemesine şikayet edeceğini söyleyen Seehofer'di. Erdoğan haddinden fazla mantıkdışı davrandığı ve ne yapacağı kestirilemeyen bir otokrat olduğu için AB'nin Türkiye ile varılan mülteci anlaşmasını bozmasını isteyenin çözüm alternatifinin olması gerekir. Aksi takdirde yeniden binlerce mültecinin akıbeti insan kaçakçılarının merhametine kalacaktır.”