"TCMB için 2021 önemli bir yıl. Enflasyonun hızlı şekilde aşağı düşürülmesi yüzde 5 enflasyon hedefine varılması noktasında ciddi anlamda politika bakımından sıkı duruş göstereceğimiz yıl olacak. İhtiyatlı, basiretli bir para politikası duruşu göstermenin önemli olduğunu düşünüyoruz. Para politikası kararlarımız fiyat istikrarı önceliğinde alınacak. Gerekirse, politika duruşumuzu daha da sıkılaştıracağız."
2021’de enflasyonu tek haneli seviyeye indirmeyi hedefliyoruz. (Enflasyon şu anda yüzde 14.) Gerekirse politika faizini daha da artıracağız. “Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bir seferlik faiz artırımı için izin aldılar” diyen münafıklara inanmayın.
"TCMB olarak kurların yönünü belirleyecek şekilde döviz alım ya da satım işlemi yapılmayacaktır. Sağlıklı işleyiş açısından döviz arz ve talep yakından takip edeceğiz. Kurlarda ekonomik temellerden kopuk aşırı dalgalanmalar görürsek alış ya da satış yönünde müdahalede bulunulacaktır."
Benden önceki dönemde Merkez Bankası doların yükselmesini engelleme uğruna 130 milyar dolar rezervini sattı, bitirdi. Benim dönemimde doların yükselişini önlemek için döviz satışı yapılmayacak. Ama dolarda gerçeklerle örtüşmeyen, spekülatif amaçlı dalgalanmalar olursa da elimiz kolumuz bağlı oturmayacağız.
"Döviz rezervlerimizin kademeli yükselişini planlıyoruz. Reeskont kredileri destek vermeye devam edecek. 2021’de 21 milyar dolar olmasını bekliyoruz. Rezerv biriktirme amacına yönelik diğer araçları şeffaf plan dahilinde uygun koşullarda kullanacağız."
130 milyar dolar satılınca Merkez Bankası’nın rezervleri eksiye indi. Rezervleri yavaş yavaş yeniden oluşturacağız. Bunun için temel aracımız, ihracatçı reeskont kredileri. Gerekirse şeffaf şekilde döviz alımı da yapacağız.
"Ters dolarizasyon ikamesi gelişmelerini yakından izleyeceğiz."
Benden önceki dönemde Merkez Bankası negatif reel faiz politikası uyguladığı için halkımız TL’den çıkıp dolara-euro’ya geçti. Şimdi faizleri yeniden yükseltiyoruz. Ayşe Teyze ve Ali Rıza Amca’nın yeniden TL’ye döneceğini umuyorum. Bu konudaki gelişmeleri yakından izleyeceğiz.
"Enflasyonun hızlı şekilde düşürülmesi, fiyat istikrarının sağlanması sayesinde enflasyon beklentisi ve risk primi aşağıya gelecek. Beklentileri olumlu etkilediği için TL varlıkların cazibesi artacak. O dönemlerde piyasanın döviz arz ve talebinin sağladığı koşullarda rezerv biriktirme politikasını hayata geçireceğiz."
TL varlıklar, yeni tahvil, bono, hisse senedi, yatırım fonu vs. bu yıl diğer yatırım araçlarına (Altın, dolar vs.) kıyasla iyi getiri sağlayacak. Bunu gören halkımız TL’ye dönecek. Dolar düşecek. Biz de fırsattan istifade dolar alıp Merkez Bankası’nın rezervini yeniden dolduracağız.
"Sade şekilde belirlenecek ve uygulanacak temel politika aracı repo faizi olacak. Gecelik faizlerde gün içi oynaklığı faiz koridoru ve geç likidite penceresi politika aracı olarak kullanılmayacak."
Berat Albayrak ve eski Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal döneminde politika faizi olan haftalık repo kullanılmadan, geç likidite penceresi gibi diğer kanallar üzerinden örtülü faiz artırımı yapıldı. Biz bu politikayı bırakıyoruz, örtülü faiz artırımlarına paydos… Sadece politika faizi olan haftalık repoyu kullanacağız.
"Cari denge finansmanında daha olumlu çerçeve gelişecek; iç talep özellikle kredi kanalı daha ılımlı görünüm arz edecek."
Geçen yıl kamu bankalarının düşük faizli kredileriyle iç talep patlamış; bunun sonucunda ithalat ve cari açık artmıştı. 2021’de kredi büyümesi yavaşlayacak, iç talepte büyük bir artış olmayacak.
Bir de Ağbal’ın değinmediği, pas geçtiği konular var. Sorulardan biri şöyleydi: "Merkez Bankası’nın bugüne gelene kadar uyguladığı politikaların yanlışlarını düzelttiniz ama bu kararları alan heyet orada oturuyor. Aynı üyeler devam edecek mi?" Ağbal bu soruya yanıt vermedi.
Tam açığa kavuşmayan bir başka konu, Swap’la (Para takası) başka bankalardan borç alınan para çıkarıldığında yaklaşık eksi 50 milyar dolara inen Merkez Bankası’nın rezervlerinin nasıl yerine konacağıydı.Ağbal, ihracatçı reeskont kredilerinden yılda 21 milyar dolara geldiğini söyledi ama bunun 7-8 milyar dolarının enerji ithalatı için BOTAŞ’a satıldığını eklemeyi unuttu. Eksi 50 milyar dolarlık rezerv Demokles’in kılıcı gibi Türkiye’nin üzerinde sallanmaya devam edecek. Ağbal’ın rezervleri yerine koymak için somut, detaylı bir stratejisi var mı? Tam öğrenemedik…
Döviz satışıyla piyasaya müdahale konusu da muğlak kaldı: Ağbal, TL’de herhangi bir seviyeyi korumayacaklarını belirtti ama "Artık döviz satışı olmayacak" da demedi. Bir süredir küçük meblağlarla da olsa kamu bankalarının döviz satışına devam ettiği söyleniyor. Doların 8 TL’nin altında kalması mı hedefleniyor, yoksa “piyasadaki dengesizliğin” giderilmesi mi? Kimse bu soruyu sormadığı için bunu da bilemiyoruz...