"Merkez Bankası'nın faiz illüzyonu: Artırmadan yükseltiyor"

"Merkez Bankası'nın faiz illüzyonu: Artırmadan yükseltiyor"

Mahfi Eğilmez*

 

Toplantı öncesi durum

 

Merkez Bankası’nın bankaların mevduat ve kredi faizlerini etkileyen iki borç verme faizi var: (1) Haftalık repo ihaleleriyle bankalara verdiği borçlara uyguladığı yüzde 7,5 oranındaki faiz (politika faizi.) (2) Gecelik borç isteyen bankalara uyguladığı yüzde 10,75 oranındaki gecelik borç verme faizi. Bu iki faizin miktar ağırlıklı faize göre ortalaması bize Merkez Bankası’nın bankalara verdiği borçlara uyguladığı faizin ortalamasını gösteriyor. O nedenle Merkez Bankası faizi denince ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti (AOFM) denilen bu ortalamayı esas alıyoruz.   

 

Merkez Bankası faiz artırımı bankaları nasıl etkiliyor?

 

Bankaların mevduat ve fonları toplamı 1.266 milyar TL tutarında bulunuyor. Bunun yaklaşık 713 milyar TL’lik bölümü TL mevduatlardan oluşuyor. Merkez Bankası’nın bankalara verdiği borçların stok toplamı 88 milyar TL (Bu verilerin tarihi 8 Ocak 2016 ve kaynağı TCMB sitesi.) Demek ki Merkez Bankası, bankaların TL kaynaklarının yaklaşık yüzde 12’sini sağlıyor. Bu borçların faizini değiştirdiği zaman da bankaların kaynaklarının yüzde 12’si üzerinde bir etki yapabiliyor. Mesela Merkez Bankası ortalama faizi yüzde 8,83’den yüzde 9,83’e artırsa (yüzde 11 artış demektir) bunun etkisi bankaların kaynakları üzerinde (12 x 0,11 =) yüzde 1,3 oranında olacaktır. Bankaların maliyete gelen bu artışı kredi faizlerine yansıtması kaçınılmaz bir gelişmedir.  

 

Toplantı sonrası durum

 

19 Ocak 2016 günü Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplandı ve faizleri değiştirmeme kararı aldı. Bu durumda hiçbir şey değişmemiş gibi görünüyor. Buna karşılık Merkez Bankası bir yıla yakın bir süredir bankalara kullandırdığı fonların ağırlığını haftalık repo ihalesinden gecelik borç vermeye kaydırıp AOFM’yi yükseltmeye devam ederek bankaları sürekli artan bir ortalama faizle fonluyor. Bu durumda maliyetleri artan bankalar da kredi faizlerini yükseltiyorlar.

Bu gelişmeyi görebilmenin yolu Merkez Bankası’nın ağırlıklı ortalama fonlama maliyetindeki değişmenin eğilimine bakmaktan geçiyor. Bu amaçla hazırladığım aşağıdaki grafikte AOFM’nin 2015 Ocak ayı başından bugüne kadarki gelişimi yer alıyor (mavi çizgi Merkez Bankası Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyetini, kırmızı kesikli çizgi de bu maliyetin eğilimini gösteriyor.)

Eğilim çizgisine baktığımızda yaklaşık bir yıllık süre içinde Merkez Bankası’nın bankaları fonlamakta kullandığı ortalama faizin yüzde 8’in altından başlayarak yüzde 9’a yakın bir noktaya geldiğini görebiliyoruz. Bu değişim, bu bir yıllık süre içinde, yüzde 12,5 oranında bir faiz artışı yaşandığına işaret ediyor.

 

Faiz arttı mı artmadı mı? Bir illüzyon gösterisi ve İtibar Kaybı

 

Ekonomide İllüzyon terimini ilk kez kullanan iktisatçı İtalyan Amilcare Puviani’dir. 1897 yılında yayınlanan Teoria della illusione nelle entrate pubbliche (kamu gelirleri illüzyonu teorisi) ve 1903 yılında yayınlanan Teoria della illusione finanziaria (mali illüzyon teorisi) adlı eserlerinde Puviani, kamu otoritelerinin kamu giderlerini olduğundan daha az maliyetli göstermek ve bu yolla giderleri artırmak için girdikleri çabaya mali illüzyon adını veriyor.

Bu blogda yayınlanan yazılarımda Türkiye ekonomisinde daha çok mali konular ağırlıklı olarak yapılan birkaç illüzyon örneği vermiştim. Aslına bakarsanız ekonomi ve maliye dışında da birçok alanda illüzyon örnekleri var. Türkiye her alanda bir illüzyonlar ülkesi konumunda bulunuyor. Bu kez yukarıda özetlediğim yeni bir ekonomik illüzyon türüyle karşı karşıya olduğumuza dikkatinizi çekmek istiyorum. Merkez Bankası, faizi artırmadan yükseltiyor. Buna da faiz illüzyonu adını veriyorum.

Öte yandan bu toplantıdan itibaren faizleri birbirine yaklaştırarak sayısını azaltmak yoluyla para politikasında sadeleştirmeye gideceğini açıklayan Merkez Bankası, bu toplantıda açıklamasına uymamış ve itibar kayıplarına bir yenisini eklemiş bulunuyor. İşin ilginci piyasaların bu duruma fazlaca aldırış etmemiş olması. Bir Merkez Bankası’nın sözünü yerine getirmemesine piyasaların aldırış etmemesi aslında sanıldığından daha ciddi bir sorundur.

Not: Mahfi Eğilmez'in bu yazısı mahfiegilmez.com sitesinden alınmıştır.