"Merve Kavakçı'nın vekilliğini düşürenlerin hiçbiri o kararı savunamıyorlar bugün"

"Merve Kavakçı'nın vekilliğini düşürenlerin hiçbiri o kararı savunamıyorlar bugün"

HDP'li Garo Paylan, partisinin eş genel başkanı Figen Yüksekdağ'ın milletvekilliğinin düşürülmesi ile ilgili olarak milletvekilliği düşürülen Merve Kavakçı’yı örnek vererek, “Merve Kavakçı’ya verilen karar nasıl benim vicdanıma o gün dokunduysa ve o gün, bir insan hakları aktivisti olarak o protestolara katıldıysam bugün aynı şekilde bütün bu kararlar bu vicdanlara dokunuyordur” dedi. Paylan, Kavakçı'nın vekilliğini düşürme kararını verenlerin bugün kararı savunamadıklarını belirtti.

Paylan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Bugün Meclisimiz için, kara bir gün. Bir Meclis üyesi, Halkların Demokratik Partisinin Eş Genel Başkanı Sayın Figen Yüksekdağ’ın milletvekilliğini düşürdüğünüzü düşünüyorsunuz. Oysa, buradaki bütün milletvekilleri gibi Sevgili Figen Yüksekdağ da halkın milletvekilidir. Van milletvekilidir, halkın oylarıyla seçilmiştir. Onun milletvekilliğini düşürdüğünüzü düşünüyorsunuz ama vekilliği yalnızca halk düşürebilir.

28 Şubat döneminde biliyorsunuz, Kavakçı’nın milletvekilliği düşürülmüştü. O dönem o kararı alanların hiçbiri, o kararı savunamıyorlar bugün. Hepsi utanç duyuyorlar. 

Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş’a da bugün beş ay hapis cezası verildi. Ne tesadüf değil mi? Bir eşbaşkanımızın burada vekilliği düşürülüyor, diğer eşbaşkanımıza beş aylık hapis cezası veriliyor. 

Ne büyük tesadüf ki Grup Başkanvekilimiz İdris Baluken’in tutuklanması kararı veriliyor. Daha dört gün önce ameliyat olmuştu, ameliyat masasından kalktı, hastanenin çıkışında polisler aldılar, götürdüler. Tutuklama kararı zaten hazırdı, tutuklama kararı verildi ve mahpusa konuldu. İdris Baluken, mahkemenin üç üyesinin oy birliğiyle ve çok düzgün bir gerekçeyle tahliye edildi. Faili çok da meçhul olmayan bir baskıyla, savcıya yapılan bir baskıyla sevgili İdris Baluken de tutuklandı.

Merve Kavakçı’ya verilen karar nasıl benim vicdanıma o gün dokunduysa ve o gün, bir insan hakları aktivisti olarak o protestolara katıldıysam, nasıl Recep Tayyip Erdoğan’a siyaset yasağı verildiğinde, benim vicdanıma dokunduysa bugün aynı şekilde bütün bu kararlar bu vicdanlara dokunuyordur. Umarım ki bu utancı yaşamamak için Meclis bugünlerde bir şey yapar. 

Bu üç kararın aynı günde olması tesadüf değil. Bunların hepsi, 16 Nisan'da olacak referandumla ilgili. “Evet” oylarının yeterli olmadığını gören iktidar “evet” oylarını artırmaya çalışıyor. Bu şekilde “evet”i artıracağız zannediyorsunuz ama bu asla olmayacak. Bu halkın bir vicdanı var; AKP’ye oy verenlerin de, CHP’ye oy verenlerin de, HDP’ye oy verenlerin de, MHP’ye oy verenlerin de, hepsinin bir vicdanı var. Bunun cevabını da Türkiye toplumu, 16 Nisan'da mutlaka ve mutlaka o “hayır”ları sandıklara doldurarak verecektir, bütün bu uygulamalarınıza karşı “hayır” diyecek.