Gazetecilikteki 70. yılını kutlayan Altan Öymen, bugünkü gazetecilere bakış açısını, RTÜK ve Basın ilan Kurumu’nun uygulamalarını ve tutuklamaları eleştirdi. “Basın özgürlüğü açısından baktığınızda bugünkü gibi şartların zorlandığı bir dönem hatırlıyor musunuz?” sorusuna, “Yaşadığımız ‘askeri darbe’ dönemlerindeki baskı çeşitleri arasında bugünkü çeşitlerden bazısını hiç görmedim” diye yanıt veren Öymen, Gazetecilerin gözaltına alınması ve tutuklanmasına ilişkin olarak de “daha önceki ‘sivil dönem’lerin hiçbirinde, son 10-12 yıldaki kadar çok ve uzun süreli olmamıştır” ifadesini kullandı.
Cumhuriyet’ten İpek Özbey’in sorularını yanıtlayan Öymen’in açıklamaları özetle şöyle:
“Bugünlerin gündeminde, bazı televizyonlara uygulanan RTÜK yaptırımları var... Önce ekranını beş günlüğüne kapatma kararı var. Ama iş onunla da kalmıyor. RTÜK aynı cezayı iki kere daha verirse, o televizyonun lisansı iptal ediliyor. Yani, karartma, “ebedi” bir karartma haline geliyor. Sonsuza kadar” yani... Böyle bir uygulamayı ben askeri dönemlerde de görmedim. Sıkıyönetim dönemlerinde de.
RTÜK’ün kuruluşunun temel nedenlerinden en önemlisi, aslında, televizyonların ülkedeki siyasal ve sosyal görüşler ve akımlar arasında tarafsız kalmasını sağlayacak önlemleri almak... Başta siyasal partiler olmak üzere o alandaki kurum ve kuruluşlara adaletli bir şekilde yer vermesini kontrol etmektir. Ceza verme yetkisi, ona asıl, o görevini adaletli bir şekilde yerine getirmesi için tanınmıştı. Şimdi o kurul, o yetkiyi, tam tersine, tüm televizyonların yayınlarının bugünkü iktidar partisini desteklemesini ve ötekilerin sessizleştirilmesi için kullanıyor.
Basın İlan Kurumu da kuruluş amacının “tam tersine” bir uygulama içindedir.
Bunlar ve benzeri birçok yaptırım bugünkü iktidarın baskı araçları haline getirilmiştir. Bunlar baskı çeşitlerinin “yeni icat”ları...
Basına baskıların “klasik” olanlarına gelince... Gazetecilere soruşturma açma, ev arama, göz altına alma, tutuklama, mahkeme eliyle cezalandırma, para cezası, vergi cezası verme, yurtdışına çıkma yasağı koyma gibi örneklerine gelince... Bunların ve benzerlerinin örnekleri saymakla bitmez...
Gazetecilerin gözaltına alınması ve tutuklanması, daha önceki “sivil dönem”lerin hiçbirinde, son 10-12 yıldaki kadar çok ve uzun süreli olmamıştır.
Reform, bozulan bir durumu yeniden düzeltmek için yapılır. Şimdi “reform”dan söz edenlere bakıyorsunuz, hepsi, şimdiye kadar o düzenin bozulmasında rolü olanlar. Ona katkıda bulunanlar. Eğer düzgün bir düzen isteseydiler, bunu şimdiki haline getirmezlerdi. Bunu ya istemiyorlardı ya da beceremediler. Her iki halde de bir reform hareketi, onlardan beklenemez. Onlara emanet edilemez.