Eski ANAP'lı Bülent Akarcalı neden Çankaya'dan AKP adayı olduğunu anlattı. Daha önce kader birliği yaptığı ama artık görüşmediği için memnun olduğunu söyleyen Mesut Yılmaz'a Tempo24 aracılığı ile çağrıda bulundu. 'Çankaya için Süleyman Demirel'den oy istedim'Cemal Subaşı / Tempo24Deneyimli siyasetçi Bülent Akarcalı, 1983-2002 yılları arasında İstanbul Milletvekilliği yaptı. İki dönem ANAP Genel Başkan Yardımcılığı, iki dönem Sağlık Bakanlığı görevlerinde bulundu. Birçok Meclis komisyonunda çalıştı. Adı ANAP ile özdeşleşen Akarcalı, bir dönem köşe yazarlığı yaptığı Vatan gazetesinde AKP iktidarını kıyasıya eleştirdi. Ama 29 Mart 2009 Yerel Seçimleri’nde AKP’den Çankaya belediye başkan adayı oldu. Bu geçiş çok tartışıldı. Peki Bülent Akarcalı, eleştirdiği AKP’den neden aday oldu? Bir dönem kader birliği yaptığı Mesut Yılmaz’ın kuracağını açıkladığı ‘Japon modeli’ parti saflarında yer almayı neden düşünmedi? Daha da önemlisi Yılmaz’a bugün neden kızgın? Akarcalı Tempo24’ün sorularını yanıtladı. ‘AKP’yi dostça eleştirdim’
Tempo24: Şu soru çok tartışıldı: Bülent Akarcalı, özellikle Vatan gazetesindeki köşe yazılarında AKP’yi çok eleştiriyordu. Peki, ne oldu da daha sonra AKP’ye geçti? Akarcalı: Ben Anavatan içerisindeyken de Anavatan’ı çok eleştirmiştim. ‘Dost acı söyler’ sözü vardır. Benim Vatan gazetesindeki köşemde şu vardır: ‘Yahu, bu yanlışlıklardan dolayı koca Anavatan partisi battı. Bu yanlışların aynısını neden yapıyorsunuz?’ Ayrıca Türk siyasetçiliği şakşakçılığı destekleyen bir anlayışta olmamalı. Yapılan yanlışlıklar söylenmeyecek yalnız ve sadece iyi şeyler alkışlanacak. Bu şakşakçılıktır. Ben bu anlayışa karşıyım, eleştiri parti içi demokrasi için şarttır. Kaldı ki, ben eleştiri yaparken AKP içinde değildim. Dolayısıyla dışarıdan dostça eleştiriyordum. Orada AKP’yi övdüğüm yazılar da vardır. Doğru yaptığına ‘doğru yaptı’ diye de yazdım. Bundan sonra bir yanlış gördüğümde yanlış diye yine eleştiririm. ‘Eleştirilerim dikkate alındı’
Eleştirilerinizin AKP tarafından dikkate alındığını, düzeltildiğini düşünüyor musunuz? Eleştirilerim hakkında hiçbir şey söylenmeden bana adaylık teklifi yapılması bunun en önemli kanıtıdır. ‘AKP 1, CHP 2’nci olur’
Deneyimli bir siyasetçisiniz. Şimdiden yerel seçim sonuçlarını nasıl görüyorsunuz? Türkiye’de seçmenin oyuna ipotek koyma yanlışlığını yapan sandıkta batar. Biz bunu 1989’da yaşadık. O dönemde Bedrettin Dalan’ın seçim ekibinin içinde yer aldım. Bir ay önce yapılan anketler, yüzde 60 oy alacağını gösteriyordu. Çok ciddi bir araştırmaydı seçmene selam araştırması değildi. Son iki hafta ANAP ciddi yanlışlıklara girdi. SHP önemli bir reklam kampanyası yaptı. Biz kaybettik. Kimin kazanacağı seçim gecesi belli olur. Şu anda gördüğüm AKP’nin birinci parti çıkacağı… İkinci parti ise CHP olur. CHP’nin geçmişte başarılı bir belediyecilik örneği yok. Bu çok önemli. Seçmen, ‘hizmet beklentisine göre oy vereceğim’ diyor. ‘Mesut Yılmaz vefasız’
Mesut Yılmaz’dan size teklif geldi mi? Yeni bir parti kurma çalışmaları içinde olduğuna dair haberler geliyor. Mesut Bey ile 2002’den bu yana görüşmüyorum. Bunu da bir eksiklik olarak görmüyorum. Partiden çekip gitti. 20 yıl beraber çalıştığı milletvekili, bakan, il başkanı, ilçe başkanı, belediye başkanı arkadaşlarından bir veda telefonunu ve mektubunu esirgedi. Siyasetin diğer bir adı da vefa duygusudur. Vefasızlara merhaba demek bile fazladır. ‘ANAP’ı batırdı’
Mesut Yılmaz ile görüşmediğinize mutlu musunuz? Bizim bütün kariyerimizi mahvetti. Ben tüm hayatımı partime vermiştim, kendisine vermiştim. Mesut Bey kendisine sahip çıkan tüm arkadaşlara sırtını çevirdi. Kibirle ortaya çıktı, partiyi batırdı. Türkiye’nin en büyük partisini batırmış olan birisi hangi hakla yeni bir parti kuracağım diyor, onu anlamıyorum. O parti babasının malı değildi ama kardeşi ile birlikte ailesinin çiftliği gibi kullandı. Örneğin 2002 yılı seçimlerinde harcamalar nasıl, kimlere ve nerelere yapıldı ? ‘Kimlere, ne ödendiğini açıklasın’
Partinin hesaplarını mı açıklamaya çağırıyorsunuz? Evet. Kime, nasıl gitti? Onu açıklasınlar yeter. ANAP’ın Merkez kararından Divan başkanlığından habersiz hangi firmalarla çalışılmış, kimlere ne ödeme yapılmış açıklasınlar.
Bir yolsuzluk mu söz konusu? Hayır, keyfilik. Kurumsal çalışmanın k’sına bile yaklaşmadılar. Bunun sonucu olarak da partiyi batırdılar.