Metal işçilerinden tepki: Geri adım atmıyoruz; grevse, greve hazırız

Arşiv

 130 bin metal işçisinin 2 Şubat'te başlayacağı grev, Bakanlar Kurulu kararı ile "milli güvenliği bozucu nitelikte" görülerek 60 gün süreyle ertelendi. Bakanlar Kurulu'nun metal işçilerinin aldığı grev kararının ertelenmesine ilişkin karar, Resmî Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı. Erteleme kararının iki gün önce alındığı ortaya çıktı. Karara ilk tepki Metal İşçilerinin Sesi’nden geldi. Sosyal medyada yaptıkları açıklamada "Grev yasağını tanımıyoruz! MESS-Hükümet eliyle hak arama mücadelemizin bastırılmasına sessiz kalmayız" ifadelerine yer verildi. Birleşik Metal-İş Sendikası, ise 2 Şubat'ta greve çıkacaklarını açıkladı. 

TIKLAYIN- Metal işçilerinin grevi yasaklandı, kararda 'milli güvenliği bozucu nitelikte' dendi

İnsanca yaşanacak ücret istemek mi suç

Evrensel'de yer alan habere göre, grev yasağına ilk tepki facebookta oluşturulan Metal İşçilerinin Sesi’nden geldi. Siteden yapılan açıklamada “Grevimiz yasaklandı! 3 sendikanın aldığı grev kararı Bakanlar Kurulu kararıyla milli güvenliği bozucu nitelikte görüldü. Fabrikalar üretim rekorları kırarken işçilerin insanca bir ücret talep etmesi, sefalet ücretini kabul etmemesi, MESS dayatmalarına boyun eğmemesi hükümet tarafından milli güvenliği bozucu nitelikte görüldü. Bu sahte suçlamalara karnımız tok! Grev yasağını tanımıyoruz! MESS-Hükümet eliyle hak arama mücadelemizin bastırılmasına sessiz kalmayız” dendi. 

Birleşik Metal-İş: 2 Şubat'ta grevdeyiz

Birleşik Metal-İş Sendikası, hükümetin grev yasağını tanımadıklarını, daha önce duyurdukları gibi 2 Şubat’ta greve çıkacaklarını bildirdi. 

Sendika Genel Yönetim Kurulu adına yapılan açıklamada, grevin MESS ile yapılacak toplantı öncesinde yasaklanmasının hükümetin MESS patronlarına açık desteğinin göstergesi olduğu belirtildi. “Biz de Anayasal hakkımız olan grev hakkımıza yapılan bu fütursuzca saldırıyı hiçe sayıyor ve tanımıyoruz. İşçi düşmanı hükümete karşı metal işçileri bugünden başlayarak gereken cevabı verecektir” denilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Bizler grev yasağını, daha önce EMİS işyerlerinde tanımadığımız gibi şimdi de Tanımıyoruz. Bugün metal işçileri olarak işyerlerinde grev yasağını açıklayanlara ve sermayeye cevabımızı üretimden gelen gücümüzü kullanarak vereceğiz. Sendikamız, MESS’e bağlı 30 işyerinde 12 bine yakın işçi adına almış olduğu grev uygulama kararını 2 Şubat’ta hayata geçirecektir. Tüm emek dostlarını, Birleşik Metal üyesi işçilerin bu haklı mücadelesine destek vermeye davet ediyoruz.” 

Sendikanın resmi Twitter adresinden de "#2ŞubattaGrevdeyiz" etiketiyle yapılan açıklamada, "İşçi ve emek düşmanı hükümet Metal işçilerinin grevini gene yasakladı. Biz senin yasağını tanımıyoruz" denildi. 

Türk Metal teklifini aşağı çekti

Türk Metal ile MESS yasak kararının hemen ardından bir araya geldi. Toplantının ardından Türk Metal’den açıklama yapıldı. Buna göre MESS en son yüzde 6,4 zam teklifini yüzde 13,2 olarak yeniledi. Sosyal haklara da yüzde 13,2 artış dayatan MESS, 3 yıllık sözleşmede ısrar etti. Türk Metal ise sözleşmenin 2 yıllık olması koşuluyla, teklifini ilk 6 ay için yüzde 38’den yüzde 30’a çekti.

Yasak kararıyla ilgili Türk Metal’den yapılan açıklamada “Grev hakkımızın, çeşitli gerekçelerle yasal olarak kullanılmasını engellemek, özgür toplu sözleşme düzenine vurulmuş bir darbedir” dendi. Sendika Genel Başkanı Pevrul Kavlak’ın bugün açıklama yapacağı bildirildi.

Çelik-İş kimin sendikası?

Trakya’da Çelik-İş Sendikasının örgütlü olduğu Termo Teknik’te çalışan bir işçi “Grev yasağı AKP’nin patronların arkasında olduğunu gösterir. Hükmet bu işe niye karışır. Fabrikada bir çoğumuz AKP'ye oy verdik, ama o bizi MESS’e ezdiriyor. Sendikalar bu aşamadan sonra ortak hareket etmeli. Bu yasağa tepki koymalılar” dedi. İşçilerin huzursuz olduğunu ve “fabrikanın kaynadığını” söyleyen işçi, “Sendikalar yasağın arkasına sığınmamalı. Etkili eylemlere hemen başlanmalı. Her zamanki gibi bir gece ansızın imzalanırsa sendikacılar fabrikaya girmeye çalışmasın. Biz bu yasağı tanımıyoruz. Çelik-İş Hükümeti mi, MESS’i mi dinleyecek, yoksa işçiyi mi? Kimin sendikası olduğunu buradaki tutumu belirleyecek” diye konuştu. 

Çelik-İş Genel Başkanı Yunus Değirmenci yaptığı açıklamada, “MESS, hükümetin almış olduğu grev yasağının arkasına sığınmasın, bu karardan medet ummasın. Taleplerimiz karşılanmadığı sürece, üretimden gelen gücümüzü devreye sokmaktan geri durmayacağız” diye konuştu. Değirmenci, kurulları toplayarak yeni yol haritasının belirleneceğini bildirdi. 

Grev yasağı işçileri öfkelendirdi

Grev yasağı haberini alan işçiler, hükümete tepki gösterdi. Yasak kararının açıklanmasının hükümetin tutumunu ortaya koyduğunu belirten işçiler, yasağa karşı fiili mücadelenin başlatılmasını istedi. 

Bursa’da Türk Metal’in örgütlü olduğu Bosch’ta çalışan bir işçi “MESS’i masada zorlayacak tek şey fiili mücadeledir. 2 Şubatı beklemeden her vardiyada 1’er saat üretimi durdurarak başlayalım. Hakkımızı almamızın önünde olan herkes, bunun hesabını bu işçiye verecek” dedi. 

İstanbul’da bulunan Beylikdüzü Arçelik’ten Türk Metal üyesi bir işçi ise şunları dile getirdi: “Hükümetin milli güvenliği tehdit olarak gördüğü bizim ekmek kavgamızdan başka bir şey değildir. İktidar yine hangi tarafa hizmet ettiğini açıkça göstermiştir. Hükümetin bu işçi düşmanı tutumunu kınıyoruz Sendikaların grev yasağına karşı ortak bir eylem kararı alması gerektiğini düşünüyoruz.” 

Gebze’de Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu Kroman Çelik işçileri de hükümete tepki gösterdi: “Hükümetin kimin için çalıştığı, niçin savaşa girdiğini gösteren bir tablodur. Fiili grev hakkımızı kullanmak için elimizden geleni yapacağız.” 

Sarkuysan işçileri fiili mücadeleye işaret ederek dayanışma çağrısı yaparken, Isuzu’tan bir işçi ise “Grev tarihi beklenilmeden bugünden greve çıkılmalı, istekler kabul görene kadar fabrikalar üretime durdurulmalı” çağrısını yaptı.

Emek Partisi: Metal grevi haktır, yasaklanamaz!

 Emek Partisi, MESS sözleşmesi kapsamında 130 bin metal işçisinin 2 Şubat'ta başlayacak grevinin, Bakanlar Kurulu tarafından yasaklanması üzerine yazılı açıklama yaptı. Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan tarafından yapılan açıklamada, “hükümete cevabımız tüm sendikaların ve işçilerin topyekûn grev ve ortak direnişi olmalıdır” denildi.

Yaptığı açıklamada 12 Eylül darbesinin en hararetli savunucusu olan dönemin TİSK Başkanı Halit Narin’in “20 yıl işçiler güldü biz ağladık, şimdi gülme sırası bizde” dediğini hatırlatan Gürkan, “Aslında sermaye sınıfının o dönemdeki konumunu çok iyi özetlemişti. Şimdi de AKP hükümeti OHAL bahanesiyle, işçi haklarının sermayenin çıkarları doğrultusunda nasıl ellerinden alınacağının örneklerini her fırsatta sunuyor. AKP döneminde işçiler ne zaman hak istese, ne zaman yasal grev aşamasına gelse yasak üstüne yasağa başvuruyor. Öyle ki 15 yılda 13 grev yasaklayarak rekorlar kitabına girmeyi hak eden bir hükümet olmuştur” dedi.

“Milli güvenliği tehdit ettiği gerekçe gösterip 130 bin metal işçisinin grevini yasaklayarak sermayenin hizmetinde bir hükümet olduğunu bir kez daha kanıtlayan iktidar, böylece 12 Eylül darbecilerine rahmet okuttu” diyen Gürkan, şu ifadeleri kullandı:   “AKP de çok iyi biliyor ki; radyatör, otomotiv ve elektrik aksamı, demir profil, çamaşır makinası vb. üretimi yapılan fabrikalar milli güvenliği tehdit etmez. “Milli güvenliği” tehdit eden halkın barış taleplerini görmeyen bu iktidardır. Zaten metal patronları da bu politikaların ardında olduğunu açıklayarak grev yasağının da danışıklı dövüşle alındığını göstermiş/ispatlamış oldular.   Metal sektöründeki grev yasağını kınıyoruz. Metal İşverenleri Sendikası (MESS) üyesi patronlar dolu dizgin kâr ederken ve işçiler insanca yaşam için hak isterken; bu grev yasağı elbette ki patronların işine yaramıştır. Ama “hak yoksa üretim de yok” diyerek günlerdir alanları dolduran on binlerce işçinin sesine kulaklarını kapatan bu hükümet, artık sermayenin hizmetinde olduğunu bir kez daha tescillemiş ve işçinin “gözünden” düşmüştür.   2 Şubat günü yapılacak grevi yasaklayan/erteleyen hükümete cevabımız tüm sendikaların ve işçilerin topyekûn grev ve ortak direnişi olmalıdır. Grev işçilerin temel ve anayasal hakkıdır; ertelenemez ya da yasaklanamaz.” 

DİSK: Milli güvenlik dedikleri sadece ve sadece patronların güvenliğidir

DİSK Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Kani Beko, Bakanlar Kurulu kararı ile metal işçilerinin grevinin yasaklanması üzerine bir açıklama yaptı. DİSK Genel Başkanı Kani Beko yaptığı yazılı açıklamada “Milli güvenlik dedikleri sadece ve sadece patronların güvenliğidir” dedi. MESS grup toplu iş sözleşme görüşmelerinin uyuşmazlıkla sonuçlanmasının ardından alınan grev kararı bir kez daha bakanlar kurulu kararıyla yasaklandı. Hükümetin Türkiye tarihinin en büyük grev yasağına imza attığına dikkat çeken Beko, “Birleşik Metal İş sendikamız, 30 işyerinde 12 bin üyeyle birlikte almış olduğu grev kararına ilişkin yasaklama kararını tanımayacağını ilan etmiştir” dedi.

“Anlaşılmıştır ki, milli güvenlik dedikleri sadece ve sadece patronların güvenliğidir. İşçinin sofrasına koyacağı ekmek talebi, patronlar için güvenliği bozucu niteliktedir” diyen Beko şunları söyledi:

‘OHAL’i millete karşı ilan etmedik’ diyenler, OHAL’i ve grev yasaklarını millete karşı bir silah olarak kullanmaya devam etmektedir. Unutulmasın ki, bu ülkenin gerçek sahipleri, bu ülkeyi emeğiyle var eden işçilerdir.

Grev yasakları, anayasanın açıkça ayaklar altına alınması anlamına gelmektedir! İşçiler bu hukuksuzluğa, bu adaletsizliğe teslim olmayacaktır. Birleşik Metal İş sendikamıza üye metal işçileri, işyerlerinde bildiri okuyarak, fabrika önlerinde basın açıklamaları yaparak, iş bırakarak, fazla mesaiye kalmayarak, işyerlerine toplu yürüyüşler yaparak ve meydanlara çıkarak kararlılıklarını göstermiş, OHAL’e güvenip grev yasağına yaslanan MESS’e ve kamuoyuna grev yasağını tanımayacaklarını ilan etmiştir.

Daha çok kar için işçileri düşük ücretlerle, iş güvenliğinden yoksun bir biçimde çalıştırmak isteyen metal işverenlerinin güvencesi, hak aramanın önünde engel teşkil eden OHAL, grev yasakları ve hükümettir.

İnsanca yaşamak isteyen metal işçilerinin güvencesi ise işçi sınıfının birliği, mücadelesi ve dayanışması olacaktır.

Bu bilinçle Birleşik Metal İş sendikamızın ve metal işçilerinin grev kararlılığını selamlıyor, işçileri milletten saymayan, onların ekmek talebini tehdit olarak gören ve yalnızca patronların güvenliğini düşünen grev yasakçılarına ve grev yasaklarına karşı işçi sınıfının birliğini ve dayanışmasını yükseltiyoruz.”

Meclis gündemine taşındı

CHP PM Üyesi Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, Bakanlar Kurulu kararı ile metal işçilerinin grevinin yasaklanmasını Meclis gündemine taşıdı. TBMM Başkanlığına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu’nun yanıtlaması istemiyle yazılı soru önergesi veren Yüceer, grev hakkının emekçilerin büyük mücadeleler sonunda elde ettiği bir hak olduğunu kaydetti. 

AKP'nin yasakladığı 14. grev

MESS kapsamındaki onlarca fabrikada çalışan 130 bin işçinin greviin yasaklanmasıyla birlikte AKP Hükümetinin, iktidarda olduğu boyunca yasaklanan grev sayısı 14 oldu. Grevlerin büyük kısmı milli güvenliği bozucu olduğu gerekçesiyle yasaklanırken, kimi yasaklara ek olarak “genel sağlığı bozduğu” gerekçesi de gösterildi.

- AKP Hükümetinin yasakladığı ilk grev 1 Temmuz 2003’te Petrol-İş’in örgütlü olduğu Petlas Lastik Sanayi ve Ticaret AŞ’deki grev oldu. Grev Hükümet tarafından yasaklandı.

- Hükümet 8 Aralık 2003’te, Kristal-İş üyesi 5 bin Paşabahçe işçisinin grevini daha başlamadan yasakladı.

- Camda yasağın kalkmasının ardından, Paşabahçe işçileri 30 Ocak 2004 günü greve yeniden başladı. Ancak AKP, grevi ikinci kez yasakladı. Milli güvenliği bozucu gerekçesine genel sağlık gerekçesi de getirildi.

- 21 Mart 2004’te Lastik-İş’in toplu iş sözleşmesi görüşmeleri anlaşmazlıkla sonuçlanınca 20 ayrı fabrikada 5 binin üzerinde işçinin aldığı grev kararı Bakanlar Kurulu tarafından yasaklandı.

- 1 Eylül 2005’te, Türkiye Maden-İş’in örgütlü olduğu Erdemir Madencilik’teki grev de yasaklandı.

- 27 Haziran 2014’te 5 bin 800 işçinin Şişecam’a bağlı 10 cam fabrikasında 8 gündür sürdürdüğü grev, genel sağlığı ve milli güvenliği bozucu nitelikte olduğu gerekçesiyle yasaklandı.

- 21 Temmuz 2014’te ise Bakanlar Kurulu, Çöllolar Kömür Sahası işyeri ile Çayırhan Kömür İşletmesinde, Türkiye Maden İşçileri Sendikası tarafından alınan grev kararını, genel sağlığı ve milli güvenliği bozucu nitelikte olduğu gerekçesiyle yasakladı.

- 30 Ocak 2015’te Bakanlar Kurulu, Birleşik Metal-İş’in, aralarında Anadolu Isuzu, Demisaş Döküm, Federal Mogul, Sarkuysan ve Türk Prysmian Kablo’nun da olduğu 22 fabrikada ilan uyguladığı grevi yasakladı.

- Hükümet toplu iş görüşmelerinde anlaşmaya varılamaması üzerine Asil Çelik’te ilan edilen grevi yasakladı.

- Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu EMİS’e bağlı işyerlerinde 20 Ocak 2017’de başlayan grev, Erdoğan’ın da imzasının bulunduğu bir kararla ‘milli güvenliği bozucu’ nitelikte olduğu gerekçe gösterilerek yasaklandı.

- 20 Mart 2017 tarihinde Resmi Gazete yayımlanan kararla, Akbank grevi ‘Ekonomik ve finansal istikrarı bozucu nitelikte’ olduğu gerekçesiyle başlamadan yasaklandı.

- Şişecam işçilerinin grevi “milli güvenliği bozucu nitelikte olduğu” gerekçesiyle başlamadan yasaklandı.

-Mefar İlaç’ta Petrol-İş Senrdikası’nın grevi yasaklandı. 

-26 Ocak’ta MESS kapsamındaki fabrikalarda çalışan 130 bin işçi adına alınan grev kararı, milli güvenliği bozucu olduğu iddiasıyla yasaklandı. 

Her fırsatta greve yasağı kapsamını genişlettiler

Grevleri erteleme adı altında yasaklayan hükümet, eline geçtiği her fırsatta grev yasağı kapsamını genişletmeye çalıştı. 2012 yılında THY yönetimi ile Hava-İş Sendikası arasında süren sözleşme görüşmelerinin tıkanması ve grev aşamasına gelmesi üzerine hükümet apar topar havacılık işkoluna grev yasağı getiren yasayı Meclise getirdi ve 29 Mayıs 2012’de AKP’nin oylarıyla kabul edildi. Yasak ancak 7 Kasım 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6356 sayılı yeni Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası ile kaldırıldı. 

Hükümet OHAL döneminde de çıkardığı 678 sayılı KHK ile grev yasağı kapsamını genişletti ve kolaylaştırdı. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 63.maddesinde “Karar verilmiş veya başlanmış olan kanuni bir grev veya lokavt genel sağlığı veya millî güvenliği bozucu nitelikte ise Bakanlar Kurulu bu uyuşmazlıkta grev ve lokavtı altmış gün süre ile erteleyebilir” olarak yer alan grev erteleme koşullarına “büyükşehir belediyelerinin şehir içi toplu taşıma hizmetlerini, bankacılık hizmetlerinde ekonomik veya finansal istikrarı bozucu nitelikte olması” durumu eklendi.

Erteme değil, yasaklama

6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunun 63. maddesi “grev ertelemeleri” başlığını taşısa da aslında bu bir yasaklama anlamına geliyor. Kanuna göre Bakanlar Kurulu grevleri 60 gün süreyle erteliyor. Grevler Bakanlar Kurulu kararıyla durdurulduğunda tarafların anlaşmamaları halinde grevlerin yeniden başlaması yasal olarak olanaklı değil. Bu nedenle 60 gün içinde taraflardan ya anlaşmaları bekleniyor ya da toplu iş sözleşmesi Yüksek Hakem Kurulu tarafından sonuçlandırılıyor. Bu yapılmazsa sendikanın toplu iş sözleşme yetkisi düşüyor. Dolayısıyla yapılan erteleme değil, açıkça grevin yasaklanmasıdır.

Erdoğan, OHAL'i grevleri yasaklamak için kullandıklarını itiraf etmişti

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 12 Temmuz 2017'de patron temsilcilerine yaptığı açıklamada OHAL'i patronlar rahat etsin, işçiler greve çıkamasın diye kullandıklarını itiraf etmişti.

Erdoğan'ın kullandığı ifadeler şöyleydi: "Biz göreve geldiğimizde OHAL vardı. Ama bütün fabrikalar grev tehdidi altındaydı. Hatırlayın o günleri. Şimdi böyle bir şey var mı? Tam aksine. Şimdi grev tehdidi olan yere biz OHAL'den istifadeyle anında müdahale ediyoruz. Diyoruz ki hayır, burada greve müsaade etmiyoruz, çünkü iş dünyamızı sarsamazsınız."