Metrobüsü tez konusu yapan Dr. Özlem Cihan: Bu araçta koltuk kapmaya çalışan, ‘insanları ittiren birine dönüşüyorum’ diyenler çoğunlukta

Metrobüsü tez konusu yapan Dr. Özlem Cihan: Bu araçta koltuk kapmaya çalışan, ‘insanları ittiren birine dönüşüyorum’ diyenler çoğunlukta

Bilgi Üniversitesi’nden Dr. Özlem Cihan, İstanbul'daki toplu taşımayla ilgili akademik tezini değerlendirerek "Metrobüs de bir karşılaşma mekanı. İnsanlar bana, ‘metrobüs profili’ var dedi. ‘Vapurda böyle değilim ama metrobüs kullanırken koşan, koltuk kapmaya çalışan, birisini ittiren ya da kendini tamamen soyutlayan bir kişiye dönüşüyorum’ dediler" ifadelerini kullandı.

Bilgi Üniversitesi’nden Dr. Özlem Cihan, 'Modern Metropol ve Karşılaşma Mekanlarında Gündelik Pratikler: İstanbul’un Metrobüsleri' isimli tezini Radyo Sputnik’te Atilla Güner’le Akşam Postası’na anlattı.

2019 ilkbaharından 2020 sonbaharına kadar düzenli olarak metrobüs kullanan 29 yolcuyla yaptığı söyleşiler ve kendi deneyimleriyle oluşturduğu tezi değelendiren Dr. Cihan, "İstanbul’da sürekli olarak gerçekleştirdiğimiz ritüellerimiz var. Kalkıyoruz, işe gidiyoruz, çalışıyoruz, günü tamamlıyoruz ve geliyoruz. Bunlar gündelik yaşam pratiklerimiz. İstanbul’da birisiyle karşılaşmak aslında çok olağan bir şey ama bir yandan da çok çeşitli farklı sosyokültürel ekonomik grupların bir arada olabildiği alanlar gittikçe azalıyor. Metrobüs de bir karşılaşma mekanı. Transit karşılaşmaların bir arada olma fikri üzerinden etkileri nedir diye baktım. Gündelik yaşam analizlerimden yola çıkarak; İstanbul gibi metropolde ritüel işleri yapıyor olmak aslında metrobüse insanları mahkum ediyor. Metrobüsü düzenli olarak kullanan 29 kişiyle görüştüm ve hiç kimse ‘Metrobüs gerekli değildir’ demedi, hepsi için sabit bir gerçeklik var o da metrobüs bir ihtiyaç" dedi.

"Metrobüsün kendi normları var"

Cihan, "Metrobüs kendi diline, kendi normlarına, davranış biçimlerine, kalıplarına ve profiline sahip bir şey. Bu da mekansal anlamda mekansal üretim inşa eden yapıların üzerimizdeki etkisini biraz gösteriyor. Bana, 'Metrobüs profili var' denildi. Vapurda böyle değilim ama metrobüs kullanırken koşan, koltuk kapmaya çalışan, birisini ittiren ya da kendini tamamen soyutlayan bir kişiye dönüşüyorum dediler. Bana, ‘Vapurda bir şeyleri yaşayabiliyorsunuz’ dediler. Gözlem yapabiliyorsunuz, doğayla dağa iç içesiniz, izleyebiliyorsunuz ama metrobüste tüketiyorsunuz. Hatta ‘Metrobüs aslında bir deneyim sunmuyor’ diyenler bile oldu ki bu aslında en güçlü eleştiri olabilir çünkü bizler aslında gündelik pratiksel dediğimiz şeyler bizim deneyim küremizi oluşturuyor ama o kadar tüketimsel ve transit bir modda gittiğimizde insana özgü o deneyim edilme halini kuramıyor oluyoruz" ifadelerini kullandı.

"İnsanlar soyutlanıyor"

İnsanların metrobüslerde normal hayattan soyutlandıkları yorumunu yapan Cihan, şöyle devam etti: "Beylikdüzü’nde oturan bir insan için Maslak’ta çalışmak artık metrobüs kullanarak mümkün. İnsanlar belirli bölgelerde yaşayıp belirli bölgelerde çalışmak ya da gitmek istediklerinde istemsizce metrobüse gidiyorlar. Haftanın 5 günü sabah akşam metrobüs kullanıyorsanız, düzenli bir iş sahibiyseniz ya da okula gidiyorsanız hayat aslında sizi belli bir döngüye sıkıştırıyor. 'Metrobüs insanı körleştiriyor' diyen de var, 'Bir yerden sonra kötü şeyleri görmüyorsunuz' diyen de var. İstanbul’da gündelik hayat bir çileye dönüşüyor. İnsanlar genel olarak bu soyutlanmış halin hatta bir noktada ben buna yabancılaşma diyorum o halin psikolojilerini benimle paylaştılar. İstanbul’da hayatı özümseyerek değil iz bırakarak değil ilişki kurarak ya da gündelik temas ederek değil ama tüketerek ve transitleşerek geçirmenin bir arada olma fikri üzerine."