Alman kanalı ZDF'nin önünde çektiği anonsla gündem olan gazeteci Mevlüt Yüksel, ilk kez RS FM'de Yavuz Oğhan'ın hazırlayıp sunduğu 'bidebunudinle' programında konuştu. Yaptığı yayının arkasında olduğunu söyleyen Yüksel, ZDF binasının önüne yeniden gideceğini belirterek, "Bakalım ne yapacaklar? Gerekli başvuruyu yaptık, cevap bekliyoruz. Yaptığım yayınların arkasındayım" dedi. Almanya'da basın özgürlüğünün olmadığını savunan Yüksel, "Basın özgürlüğü olsaydı, bizi alır kafeye getirir, kahve ısmarlar, kuralları anlatırdı. Ben bunu kabul etmiyorum. Bu kabalık değil midir? Biraz sonrasında polis çağıracaktı. Basın özgürlüğü kısıtlandı anlamına geliyor" diye konuştu.
Takvim Gazetesi Haber Müdürü Mevlüt Yüksel'in A Haber’deki programında Alman ZDF kanalı yöneticisinin elleri cebinde diye basın özgürlüğünü engellediği ve ZDF’nin önüne gelmelerine çok sinirlediğini iddia ettiği haber gündem yarattı.
Habere yönelik eleştirilerin yankısı devam ederken Yüksel, eleştirilerin aksine oraya kavga çıkarmak ya da ünlü olmak amacıyla gitmediğini söyledi. Yüksel, “Amacım ünlü olmak da kavga çıkarmak değildi. 51 yaşında, 32 yıllık gazeteciyim. Sadece halka gerçekleri anlatmak, doğruyu göstermek istemiştim. İyi bir gazeteci olduğuma inanıyorum. Orada engellenebileceğimizi düşünmedik bile. Yine gidiyorum. Bakalım ne yapacaklar? Gerekli başvuruyu yaptık, cevap bekliyoruz. Yaptığım yayınların arkasındayım” dedi.
Yüksel, Almanya’ya neden gittiğini de şu sözlerle anlattı:
“ZDF’nin ve oradaki programı yapan kişinin, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere halkımıza karşı yaptığı yayına ilişkin konuşmak istemiştik. Bunun için muhabirimiz telefon açtı. Söylenen şu oldu: ‘Kesinlikle bununla ilgili buraya gelmeyin, sizinle kimse konuşmaz.’ Buna rağmen kendimiz yüz yüze görüşelim dedik. Gittiğimizde medeni bir şekilde güvenlik görevlisine ‘ZDF’nin yöneticileriyle konuşmak istiyoruz Cumhurbaşkanı’na hakaret edilmesi konusunda ne söylüyorsunuz, bu bir mizah mıdır sormak istiyoruz’ dedik. Oradaki Türk kadınlarını fahişe gibi gösterdikleri gibi şikâyetler de vardı. Bunları da sormak istedik. Görüşmek istemediklerini söylediler.”
Yüksel’e yönelik eleştirilerin en önemli noktası ZDF yetkilisine elleri ceplerinde diye sinirlenip Almanya’da basın özgürlüğü olmadığı yönündeki sözleriydi. Bu eleştirilerin haksız olduğunu söyleyen Yüksel şöyle konuştu:
“Ben bir yabancı ülkenin insanıyım. Sizin vücut diliniz, konuşma tavrınız, elleriniz cepte olması karşıdaki kişiyi psikolojik olarak etkiler. Elini cebine sokan kişi belki hakaret ediyormuş gibi düşünmemiş olabilir. Ben olsam şunu yapardım ‘Lütfen, arkadaşınız gitsin. Polis çağırmak zorunda kalacağız. Bize mail atın döneceğiz’ derdim. Basın özgürlüğü olsaydı, bizi alır kafeye getirir, kahve ısmarlar, kuralları anlatırdı. Ben bunu kabul etmiyorum. Bu kabalık değil midir? Biraz sonrasında polis çağıracaktı. Basın özgürlüğü kısıtlandı anlamına geliyor. Hadi bunu abarttık diyelim, beyefendi neden rahatsız oluyor ki? Ben yayın da yaparım otururum da.”
Birgün’e konuşan ZDF’nin iletişim departmanı sorumlusu Alexander Stock’ın “Bizimle konuşmadı. Hiçbir şekilde bir görüşme için bize bir soru sormadı. Tercüman vasıtasıyla kendisine görüşmenin bir izne tabii olacağı söylenildi” şeklindeki açıklamasına da cevap veren Mevlüt Yüksel, şunları söyledi:
“Bize mail ile telefon edin denmedi. Çekim yapmak istediğimizi söylediğimiz anda tepki gösterdiler. ‘Kameranızı binanın olduğu yöne çeviremezsiniz’ dediler. Montajda bunları vermedik. Onların söylediği şekilde, kamera ozonları görmeyecek şekilde çekime başladık. Yanımıza geldiler, polis çağıracaklarını söylediler. Gazeteciyiz, izin almaya kalksak kimse kimseye vermez.”