Yanlış okuyabilirsiniz, yanlış anlayabilirsiniz. Ama okuduklarınız ve duyduklarınız inanın sizi şaşırtmasın. Çünkü bu yazılanların hepsi gerçek. Türk sporcusunun ne kadar çileli yollardan geçip Olimpiyat, Dünya ve Avrupa Şampiyonluklarına ulaştıktan sonra İstiklal Marşımızı dinletmenin gururu yaşarken, yaşlılıklarında kendilerine gösterilen bu şaşırtıcı ilgisizlik karşısında ne diyebilirdik ki. 77 yaşındaki Roma Olimpiyatı Şampiyonu Müzahir Sille, Dünya Şampiyonu Yaşar Yılmaz ve defalarca Dünya ikinciliği kazanmış Dursun Ali Erbaş'ın şu anda yaşadığını sanıyoruz hiçbir Türk Sporcusu yaşamamıştır. Hayatta iken heykeliniz dikilebilir, yaşarken her türlü organizasyonda anılabilirsiniz, size şiltler, kupalar ve benzeri armağanlar verilebilir. Ama yaşarken size tahsis edilen boş mezarları birer armağan olarak devlet yaptım diyorsa bundan bir tuhaflık var demektir. 3 şampiyona ikişer kişilik mezarİstanbul Büyükşehir Belediyesi belki bir jest yapmak istemiştir Fakat Devletin bu şampiyonlara verdiği 303 YTL'lik emekli maaşının yanısıra yaşarken birer kabristan hediye etmesinin tuhaflığını nasıl izah edebilirsiniz. Maltepe Başıbüyük mezarlığında üç efsane şampiyona ayrılan mezarlara şimdi bu değerli insanlar zaman gidip bakmakta hatta belkide dua bile etmektedirler. Türkiye'de Devlet sporculuğu boş mezardan mı geçiyor? Bizde insanlar yaşarken böyle mi anılıyor? Ellerine geçilen üç kuruşluk emekli aylıklarının yanısıra geçimlerini sağlayacak hangi yardımı, desteği ve gücü sağlamışız? 1956'da İstanbul'da düzenlenen Dünya Kupası'nda şampiyon olan Yaşar Yılmaz ve 3 tane Dünya ikinciliği bulunan Dursun Ali Erbaş'ın mezarları bunlar... Daha da önemlisi 1960 Roma Olimpiyatlarında 62 kiloda serbest güreşte altın madalya kazanan şu anda 77 yaşındaki Müzahir Sille'ninde yeri ayrılmış Maltepe Başıbüyükte. Müzahir Sille de, Yaşar Yılmaz da, Dursun Ali Erbaş da hayattalar...Ama ölmeden mezara konulmak bu olsa gerek... İstanbul Büyükşehir Belediyesi, hayattaki şampiyon ünvanlı güreşçilerin şimdiden mezarını kazmış.. Arşivleri karıştırdığımız kadarıyla; Müzahir Sille Olimpiyat şampiyonu olurken hastaydı. 3 gün boyunca 39 derece ateşle yattı. Hasta hasta çıktığı minderde rakibini yere serip altın madalyayı Türkiye'ye getirdi. Madalyayı babasına getirdiğinde hüngür hüngür ağlamıştı Tüm Türkiye bu haberi radyodan duyduğunda, gazeteden okuduğunda göz yaşlarını tutamamıştı. Deniyorki, 4 yıl Olimpiyata hazırlanan sporcuyu medya unutuyor Ne bir röportajı, ne bir haberi çıkıyor, Sporcu böylece içine kapanık bir biçimde Olimpiyata hazırlanıyor ve sonra hüsranla tanışıyor..Bu haber sanıyoruz, Devleti biraz olsun harekete geçirir. Maaşlarında bir düzelme olur, eski günlerini hatırlarlar. Bir şeyi bilmiyorlar belki. Bu üç efsane isimde Devlet Sporcusu mudur? Eğer öyleyse yeşil pasaporta hak kazanmış olmazlar mı? Aileler tepkiliMaltepe Başıbüyük Mezarlığı'nda Müzahir Sille, Dursun Ali Erbaş ve Yaşar Yılmaz'a tahsis edilen kabristanlar için istanbul büyükşehir belediyesi kendilerine duyuruyu da yaptı. İçlerinden bazıları kendilerine ayrılan mezarlara gidip dua bile ediyor. Mezar taşları ise bir işadamı tarafından yaptırılmış... Aileleri ise bu durumdan son derece üzüntülü. Devlet hayırlı bir iş yaptığını zannediyor ama, biz kabir azabı çekiyoruz. İnsan yaşarken defnedileceği mezarı armağan olarak verilir mi diyerek tepki gösteriyor. DHA