MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, partisinin lideri Devlet Bahçeli'nin başkanlık çıkışıyla ilgili olarak "Biz 'Parlamenter sistem' diyoruz. Hangi süreçte olursa olsun bundan vazgeçecek değiliz" dedi. Yalçın referanduma gidilmesi halinde ise 'Hayır' oyu vereceklerini belirterek "Başkanlık sistemini toplum hayatımıza uygun bulmuyoruz. Kurucu liderimiz Alparslan Türkeş Beyefendi, 60’lı yılların sonunda başkanlık sistemini dikkate almış ve kitaplarında da yazmıştı. 'Parlamenter sistem' diyeceğiz tabii. Başka ne diyeceğiz... 'Başkanlığa ‘Hayır’ deyin, parlamenter sistemi destekleyin' diyeceğiz" diye konuştu.
Başbakan Binali Yıldırım, Bahçeli'ye başkanlık açıklamalarıyla ilgili olarak teşekkür etmişti:
MHP Genel Başkan Yardımcısı Edip Semih Yalçın'ın Habertürk'ten Kübra Par'a verdiği söyleşinin bazı bölümleri şöyle:
MHP, başkanlık konusunda fikir mi değiştirdi? AK Parti Meclis’e başkanlık sistemini içeren yeni bir Anayasa teklifi getirdiği takdirde kesin destekleyecek misiniz?
Hayır, durum böyle anlaşılmamalı. Öncelikli düşüncemiz ve isteğimiz, Sayın Cumhurbaşkanı’nın anayasal sınırlar içerisinde kalması, 104. maddede sayılan görevlerin dışına çıkmamasıdır. Bu isteğimizi yeni ifade etmiyoruz. Diğer partiler tarafından da defalarca tenkit edildiği halde maalesef buna uyulmadı. Uyulmayınca da ülkede Anayasa’nın ihlal edildiği fiili bir durum ortaya çıktı. Bu, yönetim sistemimizde sıkıntılara yol açtı. Şimdi bir taraftan PKK terörüyle, bir taraftan da FETÖ terörüyle mücadele ediyoruz. Dış politikada bir kıskaç içerisindeyiz. Suriye ayrı, Irak ayrı bir dert. Batı’nın bölgeye müdahalesi ortada. Bu vahim tablo içerisinde Türkiye’nin bir de yönetim meselesi ile meşgul edilmemesi gerekir, aksi halde bu hususlarla mücadelede zaafa uğrarız. Bizim söylediğimiz budur.
Eğer AK Parti’nin Meclis’e getirdiği teklif sizin ilkelerinize ve kriterlerinize uygun olursa ve referanduma gidilmesi için destek verirseniz, o modeli referandum süresince de destekleyecek misiniz?
Hayır, biz “Parlamenter sistem” diyoruz. Hangi süreçte olursa olsun bundan vazgeçecek değiliz. MHP’nin hiçbir zaman parlamenter sistemden vazgeçtiğini söylemedik. Milliyetçi Hareket Partisi’nin temel görüşü; onarılmış, revize edilmiş, hatta halk diliyle ‘tamir edilmiş’ bir parlamenter sistemdir. Ancak ülkede bir sıkıntı var. Siyaset kurumu bu sıkıntıyı çözemiyorsa TBMM alsın meseleyi önüne koysun ve incelesin, sonra da halkın hakemliğine müracaat etsin.
Peki, demokratik açıdan ideal bir başkanlık sistemi önerisi gelirse bunu değerlendirir misiniz?
Hayır, başkanlık sistemini toplum hayatımıza uygun bulmuyoruz. Kurucu liderimiz Alparslan Türkeş Beyefendi, 60’lı yılların sonunda başkanlık sistemini dikkate almış ve kitaplarında da yazmıştı. Rahmetlinin istediği ‘tek Meclis, tek başkan’ modeliydi. Ama daha sonra bu fikrinden vazgeçti. Hatta rahmetli Özal bunu zikrettiğinde karşı çıktı. Bu birikimden yola çıkarak biz parti olarak 1997’den sonra başkanlık sistemi hususunda kapıları kapattık. “Türkiye şartlarına uymaz” dedik. Bu fikrimizi değiştirmiyoruz.
İyi anlaşılması için tekrar soruyorum? Başkanlık sistemine kapınız tamamen kapalı mı?
Evet. Parti olarak biz başkanlık sistemini doğru bulmuyoruz. Ama halk 'Yok arkadaş, ben uygun buluyorum' derse, buna söyleyeceğimiz bir laf olamaz. Referandum sürecinde kendi tabanınız size 'Bana ne tavsiye edersin?' diye sorunca ne diyeceksiniz? 'Parlamenter sistem' diyeceğiz tabii. Başka ne diyeceğiz... 'Başkanlığa ‘Hayır’ deyin, parlamenter sistemi destekleyin' diyeceğiz.
Referanduma götürüp sonra “Başkanlığa ‘Hayır’ deyin” demenizde bir çelişki yok mu?
Hayır, hiçbir çelişki yok. Hatta tam tersine takdir edilmeliyiz. Farklı bir düşünce içerisinde olmamıza rağmen, “Dönelim bunu halka soralım” dememizin, halkın hakemliğini kabul etmemizin ne tür bir yanlışlığı olabilir? Mesele kilitlendi. Biz desteği AKP’ye vermiyoruz. Başkanlık sistemine de vermiyoruz. Biz desteği halkoylamasına veriyoruz.
“Yönetim krizinin aşılması için elimizi taşın altına koyduk” mu diyorsunuz?
Evet. MHP daha önce de bu tür kriz durumlarında devreye girmiş, örneğin 367 krizinde demokrasinin önüne konulan tıkacı kaldırmıştı. Şimdi yaptığımız da bu. “Senin görüşün”, “Benim görüşüm” diye kayıkçı kavgasına gerek yok. Ülkenin geleceğinin tespit edileceği bir konuda halka sorulmasında fayda var.
Peki, yarı başkanlık?
Ona da kapalıyız.
Partili cumhurbaşkanlığı?
Ona da kapalıyız.
Kesin ve net midir?
Evet, kesin ve net.
“Acaba Bahçeli ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında gizli bir anlaşma mı var? Talep ondan mı geldi?” diye de soruluyor...
Bunu sormanız bizim açımızdan fevkalade isabetli oldu. Bunu bir yönetici, yetkili olarak çok açık ifade ediyorum; sizinle bu röportajı yaptığımız ana kadar, bu konuda ne Cumhurbaşkanı ne Başbakan ne de iktidar partisinin herhangi bir üyesiyle bir görüşmemiz olmadı. Pazarlık veya arka kapı siyaseti olmadı. Bu hususta sizi de kamuoyunu da temin ediyorum. Şu ana kadar olmadı, olmaz da. Biz siyasetimizi halkın önünde ve açık yaparız. Gizli olmaz.
Devlet Bey’in Başbakan Yıldırım ile son görüşmesinde bu konu gündeme gelmiş mi?
Sayın Başbakan, Musul ve Suriye meseleleriyle ilgili sayın genel başkanımızı bilgilendirmiş. Bunun akabinde de başkanlık mevzuunda “Siz böyle bir açıklama yaptınız, düşüncelerinizi bire bir, ilk ağızdan duymak isterim” demiş. Bu soru üzerine genel başkanımız, Sayın Başbakan’a salı günkü grup toplantısında yaptığı açıklamayı tekrar izah ettiğini söyledi. Aralarındaki 1 saatlik görüşmenin muhtevası budur.
“MHP’nin olağanüstü kurultay tarihinin erkene çekilmemesine karşılık Devlet Bey, Erdoğan’a ‘başkanlığa destek’ sözü verdi” diye bir iddia da var.
Bu senaryoyu oluşturmak çok çirkin bir yaklaşım. Kimse Devlet Bahçeli’yi bir şahsiyet olarak tanımamış demektir. Dünya yıkılsa, ne MHP ne Sayın Devlet Bahçeli böyle bir pazarlık içerisine girmez. Yer yerinden oynasa yapmaz öyle bir şey. Ayrıca 9 Ekim itibarıyla kongre hazırlıklarına başladık. 18 Mart 2018’de kongremizi, büyük bir şenlik içerisinde gerçekleştireceğiz. İsteyen istediği gibi çıkıp aday olabilecek. Bu noktada MHP’nin bir problemi yok.
Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere bu teklifinize karşı çıkanlar, “Bu kadar yakıcı problemler varken niye şimdi başkanlık sistemini tartışalım?” diyor. Ne dersiniz?
Öncelikle “Başkanlık gündemde yoktu, MHP getirdi” demek doğru değil. Hep gündemdeydi. Başbakan Binali Yıldırım, o koltuğa oturduğundan beri başkanlık sisteminden bahsediyor. Belki 15 Temmuz darbe girişimiyle bu tartışma ikinci plana düştü ama tamamen rafa kalkmamıştı. Bir de fiili uygulama var. Görmezden gelemeyiz. Bu meseleyi çözmemiz, devlet sistemini oturtmamız lazım. Kurumların birbirileriyle münasebetinde sıkıntı olmaması lazım.
Devlet Bahçeli, “15 Temmuz’dan itibaren FETÖ ile yürütülen mücadeleye destek veriyoruz” diyor. Peki, “Bu süreçte masum insanlar da mağdur ediliyor” tartışmasına nasıl bakıyorsunuz?
Söylediğiniz husus doğru. Mağdur olan insanlarımız da oldu. Buraya her gün binlerce insan geliyor. Hepsini dinliyoruz, “partili, partisiz” diye bir ayrım yapmıyoruz. MHP içinde bir komisyon oluşturduk. Mağduriyetleri inceledik ve hükümete yaklaşık 7 bin 500 kişinin ismini içeren 6 dosya gönderdik. Bu çalışma hâlâ devam ediyor. Madem Yenikapı ruhunu yaşıyoruz, “Gelin 3 parti bir araya gelerek bir komisyon oluşturalım ve bu mağduriyetleri tarafsızca inceleyelim” dedik. Bu teklif de özellikle anamuhalefet partisi tarafından değerli bulunmadı. “Hayır, biz KHK’ları iptal ettireceğiz” noktasına gittiler ama Anayasa Mahkemesi görevsizlik kararı verdi. Eğer mesele gerçekten mağdura yardımsa, bunun yolu OHAL dönemi bitene kadar budur.