T24- İstanbul'da iktidar partisi karşıtı büyük bir dalga geldiğini belirten MHP İstanbul milletvekili adayı Meral Akşener, "Muhafazakar seçmen, AKP iktidar olsun istiyor ama en fazla 300'le" dedi. Ayrıca Akşener, "MHP'nin seçimlerde sürpriz yapacağını" ileri sürdü.
Nebahat Koç'un Akşam'da yayımlanan (4 Haziran 2011) haberi şöyle:
TBMM Başkan Vekili ve MHP İstanbul milletvekili adayı Meral Akşener, sahanın nabzını aktarırken çarpıcı bir öngörüde bulundu: 'Muhafazakarlar Tayyip Bey iktidar olsun istiyor ama 290'la istiyor. En fazla 300'le istiyor. Bu seçimde iddia ediyorum ki, 5 oyu olan muhafkazarların bir oyu MHP'ye gelir.'
Dalan ve Sözen seçimi gibi
Akşam'ı ziyaret eden Akşener, kaset skandalından MHP'nin Diyarbakır mitingine, muhafazakar seçmenin tercihlerinden Ergenekon sürecine kadar pek çok konuda önemli açıklamalar yaptı. Öne çıkan başlıklar şöyle: - İstanbul'da iddia ediyorum, sonuçlar Dalan ve Sözen seçimine benzeyecek. Bir dalga geliyor. Bu dalganın ne kadarı muhalefet partilerine ne kadarı bize gelecek?..
O dalganın iktidar partisinin karşısında olduğunu düşünüyorum. Açılımın yanında olan birçok arkadaş şu anda CHP'ye oy verecek. Çünkü yeni CHP, bu arkadaşları daha çok karşılıyor. Açılımın yanında olanlarda derin hayal kırıklığı var.
- Sayın Başbakanın hedefi bu seçimle ilgili çok yüksekti. Yani kasetler vesayre aklımın ucundan geçmedi doğrusu... Bu manivelalalar referandumda kullanılmaya başlandı. 12 Haziran seçiminde 'Başkanlık' sistemine gidecek. Anayasa değişikliğini yapabilecek bir oy oranı ve güç istedi. Referandumun birden ortaya çıkışında bu var. Seçmenini polorize etmeye çalıştı ki ben istediği oranda polorize edemediğini düşünüyorum. Hedef yüzde 70'leydi. Asabiyetin arka planında o var. Sonra da 'Başkanlık' sistemine geçmek. Cumhurbaşkanı olmayı istediğini zannetmiyorum. Zorunlu olsa aday olacak o ayrı da. Hedefinin 'Başkanlık' olduğunu düşünüyorum.
Başbakan olsa da en çok 300'le
- Muhafazakar seçmen tek başına Tayyip Bey iktidar olsun istiyor. Ama, 290'la istiyor. En fazla 300'le istiyor. 2007'de CHP seçmeninden 5 oy varsa 1 oy bize geldi. Koalisyon hayal ediyorlardı. Bu seçimde ben de iddia ediyorum ki, 5 oyu olan muhafazakarların bir oyu MHP'ye gelecek, çünkü Meclis'te olsun istiyor. Muhazakarın oyu zinhar CHP'ye gitmez.
- Diyarbakır mitinginde çevre illerden taşıma yapmayacağız. Genel Başkan, üç kişi bile olsa orada konuşacağını söylüyor. Erzurum mitinginde ne mesaj verdiyse Diyarbakır'da da aynı mesajı verecek.
CHP ile anayasa konusunda ayrıştık
- Referandumda toplum niye kutuplaştı akıl sır erdirememiştim. Meğerse o aralar Tayyip Bey'in oyunun yüzde 36'ya düştüğünü gördük. Onun üzerine kutuplaştırma yaptı. Açılım konuşuldu. Herkes ağlayarak, sevinçle, büyük mutluluk içinde. Ben bir televizyon kanalında dedim ki, 'Tarihe not düşmek istiyorum. Kimse ağlamasın duygulanmayın. Başbakan şimdi ölçütürecek, oradan gelen oy, buradan gideni karşılamıyorsa iş bitti. Cari açık gibi. Kapanım olacaktır, saçılım olacaktır. Aynen çıktı.'
MHP, dört maddeyle ilgili net
- Biz CHP'yle anayasa konusunda çok ayrışıyoruz. Dört maddenin değişmesiyle ilgili ilginç bir şey. Sezgin Tanrıkulu sol gelenekten geliyor, aynı şeyi söylüyor. 'Türk Milleti' kelimesinin çıkmasıyla Türkiye rahatlar' sözüyle... Gelenekler, partiler farklı. Duruştan söz ediyorum. Kelimelerde nüanslar var ama mesaj aynı. Dört maddenin değişmesiyle ilgili MHP çok net.
Kaset işinde profesyonel bir el var
Kaset skandalının arkasında çeşitli kurumlardan destek alan bir el olduğunu belirten Akşener, 'İçlerinde ülkücü yok' dedi
- Kaset işinde siyasetçi oldukları için arkadaşlar bir bedel ödediler. İstifa ettikleri için bundan sonrası aileleriyle ilişkili. O ailelerin kadınları mağdur. Bütün bu arkadaşlarımızı kişisel olarak tanıyorum, eşlerini, kızlarını tanıyorum. Okul değiştirdi çocuklar, korkunç bir şey bu. Babalar bir zaaf yapıyor. İslami terminolojiyle konuşursak eğer, nefislerine uymuşlar. Bu deşifre edildi, siyasi bir projenin parçası olarak. MHP seçmenini ne kadar etkilediğini bilmiyoruz.
Bu yapının içinde ülkücülük yok
- Kaset işine baktığımda gördüğüm şu: Çok net bir profesyonel el var. Çeşitli kurumlardan destek almış bir grup olarak karşımıza çıkıyor. Diyarbakır mitingiyle ilgili gözaltına alınan arkadaşları, kaset işini bunların üzerine yıkmak için olayın ikinci adımı olarak görüyorum. Bu yapının içinde Ülkücü yok. Ülkücü hareketi bilen birisi de yok. Bu refleksin gelişeceğini bilen birisi olsaydı ya da bu yapıyı tanıyan birisi, ters tepeceğini bilirdi.
- Başbakan, mitingde Elazığ'daki ses kaydı olayını söyledi. Bu nasıl bir şeydir, yer yerinden oynaması lazım. Ben İçişleri Bakanıyken böyle bir şey söyleseydim ne yapardınız kim bilir, asardınız. Çıt yok. Şimdi bir Başbakan düşünün, kasetler için yarın yayınlanacak diyor. Şuur altı bu.
- Engin Alan'ı hedef alması Başbakan'ın padişah olma özlemi. Engin Alan orada ayağa kalkmalıydı. Ancak bana gelen bir görüntüde, Alan'ın Başbakan'ın geldiğinde ayağa kalktığı görülüyor. Oturduğu fotoğraf, konuşmasının ardından ikinci gelişinde. MHP ve Genel Başkanı şuna inanıyor, terörle mücadelede zafiyet var. 'Darbe soruşturuyoruz' derken, muhaliflere kaydı ayrı, bir de terörle mücadele etmişlerle PKK'nın talebi üzerine hesaplaşıldığına inanıyoruz biz. Engin Alan üzerinden, terörle mücadele etmişlere bir mesaj veriyor. Silivri'nin bulunduğu 3. bölgeye Alan, aday konuymadı. Birinci bölgeye, Başbakan'ın karşısında kondu. Hedef orada sadece Engin Alan'ı seçtirmek değil. Simgesel bir mesaj o. Savcının karşısına sanık konuldu.
Mağdur olmadan ilk seçim
- Tayyip Bey, ilk defa bu seçimde mağdur olmadan gidiyor. Şiddetli tepkiyle karşılaşmayı çok arzu ediyor, MHP'liler olgun davrandı. Şimdi askeriyede sıra. Sayın Balanlı'nın tutuklanma işi çok ilginç. İmzasız kağıtla. Buradan iki şey çıkıyor. Asker mağdur algısı olan bir ordu vahim. Kantarın topuzunun kaçtığını düşünüyorum artık.
- Ergenekon, ben onun ismine itiraz ediyorum ayrı... Darbe soruşturması yapıldığında herkes vicdani olarak arkasında oldu. Fakat öyle bir hale geldi ki, burada bir öfke... Yürek nerede soğuyacak belli değil. Soruşturma hakikaten darbeyle sınırlı tutulsaydı, 'değdi-değmedi' şeklinde gitmesiydi, mahkeme süreçlerinde hızlı davranılabilseydi bu işten Türkiye karlı çıkardı. Bir dönemin mağdurları mağrurluğa gidiyor. Şimdi diğer tarafta bir öfke birikiyor.
Korucular yer değiştirip BDP'ye geçiyor
- Asıl sorun 2005'te Başbakan'ın 'Kürt sorunu vardır' demesi. Beni o zaman insanlar aradı, 'Meral Hanım ne yaptı Sayın Başbakan? Bizim çocuklar soruyor şimdi, bir oğlu korucu başı, bir oğlu şehit. 'Kürt davasına ihanet mi ettik' diye insanlar soruyor. Onları da işbirlikiçi konumuna soktu. Onun için MHP'den bazı beldelerinde BDP'ye, AKP'ye geçenlerle ilgili sorular geliyor bize. Esas mesele, korucular yer değiştiriyor şimdi. Korucular BDP'ye geçiyor.
Açılım turnusol kağıdı
- Açılım, turnusol kağıdı gibi. Tayyip Bey işbaşına geçer geçmez bir şey yaptı. Sürekli olarak 'Cumhuriyet tarihi boyunca'yı kullandı, orada bir atıf var. Kökünde Cumhuriyetin kuruluş noktasındaki çatışmayı bulursunuz... Referandumda bir şey yapıldı. 'Tunceli, Sivas, Erzincan' dendi. Bu arada Alevi açılımı yapılmıştı. Sayın Kılıçdaroğlu'nun kökenine gönderme yapıyor. Hedef sünni blok oluşturmak.- Şöyle bir cümle kullanıldı, 'Biz halının altına süpürülmüş problemleri çözeceğiz.' Bilinir ki, her devletin her problemi çözülemez. Yani çözme işlemi, zamana oynanır. Adına 'Milli mesele' denir. Onu çözdüğünüz zaman siz belki zarar göreceksinizdir, uluslararası bir şey. Güneydoğu'dan bahsetmiyorum. Kıbrıs ve soykırım meselesi gibi. Gün gelir kendiliğinden şartlar değişir çözülür.
MHP 'evetçi' olsaydı da ben 'hayır' diyecektim
- Referandumda bir şey daha kullanıldı. Muhafakazar seçmenin 28 Şubat'ta yaşadıklarına Evren üzerinden gönderme yapıldı. Bizim partimiz 'evet'çi olsaydı bile ben 'hayır' diyecektim. Yıl 1982. Sebahattin Zaim Hoca, Süleyman Yalçın Hoca, Şener Akyol, Nevzat Hocamız, birlik vakfı yöneticileri Evren'in etrafını çevirdiler ve 82 Anayasası'nı bunlar yaptı. Evren'in hiç alakası yok.
Açılıma inananları kandırdı
- 'Anneler ağlamasın.' Son derece duygusal bir söz. Ama nasıl bir ülkede yaşıyoruz ki bir aydın bu anneler ağlamasının arkasında 'nasıl yani' sorusunu eklemedi. Hayretler içerisindeyim. Ondan sonra da 'Derin hayal kırıklığı yaşıyorum' diyorlar.