Emekli büyükelçi ve MHP’li siyasetçi Deniz Bölükbaşı, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin tercihinin parlamenter sistemin güçlendirilmesi, reforme edilmesi olduğunu belirtti. Bölükbaşı, başkanlık sisteminin Meclis'e getirilmesine Bahçeli'nin yeşil ışık yakmasıyla ilgili olarak, "Devlet Bey tercihimizin güçlendirilmiş, reforme edilmiş parlamenter sistem olduğunu söyledi. Bu konudaki görüşü değişmiş değil" dedi. İdam tartışmalarına da değinen Bölükbaşı, Başbakan Binali Yıldırım'a seslenerek "AKP 15 Temmuz darbecilerini kapsaması için geriye yürütme formülü bulacaksa bunun Öcalan’ı kapsamaması düşünülemez. Bu konuyu gündeme getiren Cumhurbaşkanı ve Başbakandır. Sayın Başbakan şimdi de 'Bu geriye yürümez' diyor. Peki, bunu bilmiyor muydun? Niye çıkıp ucuz halk dalkavukluğu yaptın?" ifadesini kullandı.
Bölükbaşı'nın Habertürk'ten Kübra Par'a verdiği söyleşi şöyle:
Cuma günü Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Devlet Bahçeli görüşmesinde neler konuşulmuş?
Bu özel bir görüşme. Sonrasında Devlet Bey ile görüşme fırsatımız olmadı, dolayısıyla bilgim yok ama Irak, Suriye, Anayasa değişikliği, başkanlık, Musul operasyonu ve idam konusu görüşülmüştür. Görüşmenin bir özelliği yok, kesin karar alınmış gibi bir durum da yok. Parti içinde bir görüşmemiz olmadı. Semih Bey yanında arabayla gitti ama içeri girmemiş.
Bahçeli’nin “İdam, başkanlık önerisinden ayrı olarak getirilsin” önerisinde bulunduğu doğru mu?
O konuda da bilgim yok.
Ya “Öcalan’ı da kapsasın” önerisi?
AKP 15 Temmuz darbecilerini kapsaması için geriye yürütme formülü bulacaksa bunun Öcalan’ı kapsamaması düşünülemez.
HDP’li vekillerin gözaltına alınmasını nasıl karşıladınız?
Dokunulmazlıklar kalktı. Sayın Bahçeli ve Kılıçdaroğlu dahil pek çok milletvekili ifade vermeye gitti. Bu beylerin, hanımların ayrı bir statüleri mi var? Onlar ısrarla gitmeyince ceza mahkemeleri kanunu neyi emrettiyse onu uyguladılar.
Toplu halde gece gözaltına alınmaları ve tutuklamalar normal mi?
Savcı bunu neye dayanarak istedi bilemiyorum ama toplu halde ifade vermeye gitmemekte direnirseniz, toplu halde de ifadeye götürürler. Bunun neden bu kadar büyütüldüğünü de anlayamıyorum. Onların ayrı bir dokunulmazlığı mı var? Bahçeli gitti, Kılıçdaroğlu gitti, onlar neden gitmiyor?
Erdoğan-Bahçeli zirvesinde buna dair bir şey gündeme gelmiş midir?
Hayır, gelmez, niye gelsin? HDP’liler böyle yorumlar yapıyormuş ama doğru değil.
2 hafta önce yaptığımız bir röportajda Edip Semih Yalçın, AK Parti’nin Meclis’e getireceği başkanlık teklifi referanduma gitse bile MHP’nin referandumda başkanlığa hayır diyeceğini söylemişti. Bunun üzerine Devlet Bey farklı bir yaklaşım sergiledi ve “Meclis’te evet dersek referandumda da evet deriz’’ dedi. Bu ne anlama geliyor? İyice kafamız karıştı...
Kim ne derse desin Devlet Bey’in söylediklerine itibar etmek lazım. Bu konuda asıl anlaşılamayan MHP’nin siyasi meşruiyet anlayışıdır. Türk siyasetinde bir anomali var. Hem AKP hem CHP, ikisi de mutlak doğruyu temsil ettiği iddiasında. MHP herhangi bir konuda birinin savunduğu konuya yakın görüşle ortaya çıkarsa, diğer parti MHP’yi stepne olmakla itham ediyor. İkisinin de dışında Türkiye’nin geleceğine yönelik bir yaklaşım ortaya koyduğunda da ikisinin de kafası karışıyor, ikisi de anlamıyor. MHP’nin talihsizliği belki de budur.
“Devlet Bahçeli başkanlığa karşıt tutumundan vaz mı geçti? Ve acaba AK Parti ile arasında gizli bir pazarlık mı var?” diye merak ediliyor...
MHP’yi de Devlet Bey’i de tanımayanlar acaba kapılar arkasında gizli bir pazarlık mı var diye düşünüyor. Hiçbir gizli pazarlık yok, hiçbir temas yok. Devlet Bey tercihimizin güçlendirilmiş, reforme edilmiş parlamenter sistem olduğunu söyledi. Bu konudaki görüşü değişmiş değil.
Öyleyse Devlet Bey neden şimdi bunu gündeme getirdi?
Gündemden düşmüş müydü ki Devlet Bey getirsin? AKP yıllardır Türkiye’nin kurtuluşunun başkanlık sistemi olduğunu söylüyor ama ortada bir metin yok. Bu iş klişe sloganlarla tartışılıyor. Devlet Bey “Eğer ısrar ediyorsanız şu metni getir bakalım, bir görelim” diyor. Metni niye ortaya çıkamıyorlar? AKP’deki hukukçulara haksızlık etmek istemem ama bir terziye “Bir şahsın üzerine göre bir elbise dik” derseniz, terzi bunu yapar. Ama “Bir şahsın üzerine sipariş bir anayasa uydur” derseniz bu zor iştir. Şimdi AKP’nin yapması gereken düşündüklerini kâğıt üzerinde Meclis’e getirmesidir. “Devlet Bahçeli ne demek istiyorsa açıkça ortaya koysun” diyenlerin önce “AKP ne istiyorsa açıkça ortaya koysun” demesi lazım ki sonra MHP’ye dönüp “Ne istiyorsun” diye sorabilsinler.
15 Temmuz’da Türkiye ipten döndü. Aynı anda 3 terör örgütüne karşı mücadele veriliyor. Önümüzdeki dönemde Türkiye’nin ufkunda kara bulutlar toplandığını görüyoruz. Şu an “Başkanlık mı parlamenter sistem mi?” şeklinde cereyan eden sistem sorunu korkarız ileride bir rejim sorununa dönüşecektir. Bu bakımdan anlaşılmakta zorluk çekilen şey MHP’nin siyasi meşruiyet anlayışıdır. Eğer sistem bir konuda tıkandıysa bunu açacak tek anahtar TBMM’dir. Devlet Bey de bunu söylemiştir. Kimseye açık çek vermemiştir. “Getirin bir görelim” demiştir. İlk 4 madde konusundaki hassasiyetimizi belirtmiş ve “İlkelerimiz ve ülkülerimiz ışığında inceleyeceğiz. Her milletvekili vicdanının sesini dinleyerek oy kullanacak” demiştir.
Eğer AK Parti hassasiyetlerinizi gözeten bir teklif getirirse Devlet Bey Meclis’te MHP grubunu serbest bırakır diyebilir miyiz?
Olabilir, ben onu bilemem. Ben şu an MHP’nin bir yöneticisi değilim. Bu konu hayal perdesinde bir oyun gibi tartışılıyor. Getirsinler bakalım, nasıl bir metin gelecek... Burada tabii şu önemli: 60 maddenin üzerinde daha önce bir mutabakat vardı, 7 madde de mini pakette vardı, bunların üzerine tam bir Anayasa metni mi getirecekler? Yoksa mevcut Anayasa’yı esas alıp sadece Cumhurbaşkanı ve Başbakan denilen yerleri ‘başkan’ diye mi değiştirecekler? Ona dahi henüz karar vermediklerini görüyorum. Bu nasıl bir kurtuluş reçetesidir ki yıllardır söylüyorlar ama bir türlü kâğıda dökemiyorlar!
CHP ve HDP başkanlığa kesin karşılar. MHP’nin ideal olarak gördüğü bir başkanlık modeli var mı? Hassasiyetlerinize uygun bir model gelirse destekler misiniz?
Hayır, MHP’nin savunduğu parlamenter sistemdir. “Aksayan yönlerini düzeltelim, Türkiye bununla yola devam etsin” diyoruz.
Hem AK Parti’ye “Başkanlık önerinizi getirin bir görelim” diyorsunuz. Hem bize “Parlamenter sistemden yanayız” diyorsunuz. Bunda bir çelişki yok mu?
Burada temel bir yanlış anlama var. MHP’nin hassasiyetleri başkanlık sistemiyle ilgili değil, Anayasa’nın ilk 4 maddesiyle ilgili hassasiyetler. Bu bakımdan CHP ve HDP ne düşünür bilemem ama biz de parlamenter demokratik sistemi savunuyoruz. Ama onlardan temel farkımız şu. Türkiye’nin sorunlarının çözüm yeri TBMM’dir. Her konu getirilebilir. Orada tartışılır ve bir karara varılır. Bizim söylediğimiz budur. Burada bir şifre yoktur. “Siz Meclis’te ne oy vereceksiniz?” diye soruyorsunuz. Biz “Neye oy vereceğiz?” diyoruz. Ortada bir şey yok. AKP’nin getireceği her ne ise, demokratik midir? Hukuk’un üstünlüğüne ne ölçüde uymaktadır? Kuvvetler ayrılığını nasıl düzenlenmiştir? Fren-denge mekanizmaları var mıdır? Getirilen modeldeki başkan veya cumhurbaşkanının siyasi partisiyle ilişkisi nasıl düzenlenmektedir? Bunlara bakacağız.
O halde başkanlığa ontolojik olarak karşı değilsiniz. “Değerlendiririz, önümüze bir gelsin, belki de uygun olur” mu diyorsunuz?
Son cümleniz hariç. “Önümüze bir gelsin bir bakıp değerlendirelim” diyoruz. Ama biz parlamenter sitemi savunuyoruz. Kafalar şurada karışıyor. Sanılıyor ki eğer 330 bulunursa mutlaka MHP sayesinde olacak. Gizli oylama olacak, herkes kapalı oy kullanacak. 1 Mart Tezkeresi’ni hatırlayın. Gizli oylama yapıldı. Sayın Erdoğan’ın bütün çabalarına rağmen AKP grubu 99 fire verdi. Yani şimdi de AKP grubunun ne yapacağını bilemezsiniz ki... CHP ve HDP içinden ‘Evet’ çıkmayacağının garantisi var mı? Bu oyun neden MHP’nin üstünden kuruluyor? Anlamakta zorlanıyoruz...
CHP sizi “Hukuksuz bir durum varken bunu düzeltmek yerine siz bu hukuksuz durumu meşrulaştırmak için çağrıda bulunuyorsunuz” diye eleştiriyor...
CHP kusura bakmasın ama aklını kendine saklasın. CHP sözcüleri hadlerini aşan laflar ediyor. CHP aklını kendine saklasın. Mevcut anormal durumu normale çevirecek bir önerileri varsa, 120’den fazla milletvekilleri var, getirsinler ortaya. Ortadaki anormal durumu düzeltmek için MHP’nin iyi niyetle başlattığı bir girişimin amacından ve anlamından saptırılması Türk siyasi hayatının kronik bir rahatsızlığıdır. Anlaşılamayan şey, MHP’nin siyasi meşruiyet anlayışıdır.
Devlet Bey “Eğer idam konusunda kararlıysanız, getirin biz onaylayacağız” dedi. Bunun üzerine, Başbakan Binali Yıldırım da geriye dönük işlememesi ve sınırlı bir düzenleme olması kaydıyla getirilebileceğini söyledi. İdam tartışmasının gündeme gelmesinin sebebi darbecilerin yargılanması değil miydi?
Bu konuyu gündeme getiren Cumhurbaşkanı ve Başbakandır. “Millet idam istiyor, gereğini yaparız” demişlerdir. Devlet Bahçeli, “Madem millet istiyor, getir. Biz dünden hazırız” demiştir. Sayın Başbakan şimdi de “Bu geriye yürümez” diyor. Peki, bunu bilmiyor muydun? Niye çıkıp ucuz halk dalkavukluğu yaptın? Bu baştan belliydi.
İdam düzenlemesi başkanlık paketinden ayrı getirilsin diye talebiniz var mı?
Anayasa değişikliği paketinin içine de koyabilirler, tek madde halinde de getirebilirler. Onların bileceği iştir. Bizi bağlamaz çünkü Anayasa paketlerinde her madde ayrı ayrı oylanır.
İdam gelirse Türkiye’nin AB üyelik süreci sonlanacak. MHP buna rağmen istiyor mu?
Bunun AB ile ilişkilerimizde yaratacağı sorunlar, Türkiye’yi yöneten hükümetin işidir. Onlar düşünsün.