MHP’li Erdoğan: Abdullah Gül keşke komisyona gelseydi de atadığı rektör ve valileri sorsaydık

MHP’li Erdoğan: Abdullah Gül keşke komisyona gelseydi de atadığı rektör ve valileri sorsaydık

MHP Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan, üyesi olduğu 15 Temmuz Darbe Girişimi Araştırma Komisyonu değerlendirmesiyle ilgili düzenlediği basın toplantısında 'FETÖ' ile ilgili “Siyaset hayatımda bu yapı ve lideriyle ilişkim olmadı” diyen Abdullah Gül’e cevap verdi.

Komisyonun eski cumhurbaşkanı ve Başbakanlara yazılı soru göndermesine en baştan karşı olduğunu dikkat çeken Erdoğan, “Abdullah Gül keşke komisyona gelseydi de atadığı rektörleri, valilerin şimdi nerede olduklarını kendisine sorsaydık” dedi.

MHP’li Mehmet Erdoğan, “Komisyon maalesef nihai hedefe ulaşmak adına etkin bir şekilde çalıştırtılmamıştır” dedi.

MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın tüm ısrarlara rağmen komisyona çağrılmadığına dikkat çeken Erdoğan, “Bu nedenle, darbe girişiminin yaşandığı gün veya öncesinde devletin herhangi bir birimine veya üst düzey yöneticisine bir ihbarın gelip gelmediğine bile netlik kazandırılamamıştır. O gece karanlıkta kalmıştır” diye konuştu.

ByLock kullanan üst düzey bürokrat ve siyasilerin listesinin MİT tarafından komisyona iletilmesi taleplerinin de adli soruşturma gerekçesiyle reddedildiğine dikkat çeken Erdoğan, “Alt kademedeki Bylock kullanıcılarının tutuklandığı bir dönemde üst kademedeki bürokratların ve siyasetçilerin kimliklerinin ve listelerinin açıklanmaması anlaşılır bir durum değildir” dedi.

Erdoğan’ın basın toplantısında 15 Temmuz Darbe Komisyonu ile ilgili değerlendirmeleri şöyle:

15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu bildiğiniz gibi 03.10.2016 Tarihinde 15 Temmuzda yaşanan hain kalkışmanın sebeplerini araştırmak, alınması gereken önlemleri tespit etmek üzere 4 siyasi partinin de uzlaşmasıyla kuruldu. Yaklaşık 3 ay sürdürülen bir çalışma gerçekleştirildi. Bu süre içerisinde komisyonun çalışmaları kapsamında çok değerli bilgilere ulaşıldığı muhakkaktır. Ancak komisyon maalesef nihai hedefe ulaşmak adına etkin bir şekilde çalıştırtılmamıştır.

 Komisyonun ilk gününde, çalışmalara başbakanlığın sunacağı kapsamlı brifing ile başlanılmasının faydalı olacağını ifade ettik. Ancak günler sonrasında Başbakanlık aklımızla alay eden bir brifing verdi.

 Dinlenecek kişilerin öncelik sıralamasına göre dinlenilmesi gerektiğini ifade ettik. Esas dinlenilmesi gereken isimlerin dinlenmesinden sonra, alınan bilgilere göre diğer dinlenecek isimlerin belirlenmesi gerektiğini söyledik. Ancak mutlaka dinlenmesi gereken isimler dinlenmeden komisyon çalışmalarını sonlandırdı.

 Komisyon olarak haftanın 3 günü çalışma kararı alınmasına rağmen bazı haftalar 1 gün dahi çalıştırtılmamıştır.

 MİT Müsteşarı Hakan FİDAN ve Genel Kurmay Başkanı Hulisi AKAR’ın bütün ısrarlarımıza rağmen komisyona çağırılmaması sebebiyle darbe girişiminin yaşandığı gün veya öncesinde devletin herhangi bir birimine veya üst düzey yöneticisine bir ihbarın gelip gelmediğine bile netlik kazandırılamamıştır. O gece karanlıkta kalmıştır.

 bylock kullanan üst düzey bürokratların ve siyasilerin listesinin MİT tarafından komisyona iletilmesini talep ettik. Ancak bu talebimiz; o Komisyon divanı tarafından adli soruşturmanın sürdüğü gerekçesiyle yerine getirilmedi. Hâlbuki süren bir adli soruşturma idari bir soruşturmaya engel teşkil edemez. Bu durum 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun ilgili maddelerinde açık bir şekilde ifade edilmiştir.

Üst düzey bürokratların ve bylockcu siyasilerin listelerinin komisyonumuza bildirilmesi talebimizin yerine getirilmemesi gerekçelerinden bir diğeri olan “kişisel verilere girilmemesi” gerekçesi de temeli olan bir gerekçe değildir.

 bylock, FETÖ terör örgütüyle iltisakı gösteren somut bir veridir. Dolayısıyla bu kişilerin açıklanmasının kişisel verilerin kullanılması bakımından hukuki bir sıkıntı yaşatmayacağı açıktır.

 MİT her kuruma kendi mensuplarının bylock listesini göndermiştir. Bu çerçevede MİT siyasilerin ve üst düzey bürokratların da listesini pekâlâ ayrıştırarak komisyonumuza gönderebilirdi. Bu da bizim hedefimize ulaşmamız için yeterliydi.

Alt kademedeki bylock kullanıcılarının tutuklandığı bir dönemde üst kademedeki bürokratların ve siyasetçilerin kimliklerinin ve listelerinin açıklanmaması anlaşılır bir durum değildir!

 Mehmet Partigöç, Mehmet Dişli ve Akın Öztürk darbe girişiminin en önemli aktörlerinin dinlenilmesi yine adli soruşturma gerekçe gösterilerek, komisyon başkanlığı ve AKP’li komisyon üyelerinin oylarıyla engellenmiştir. Bu durum;

 Darbe başarılı olsaydı siyasi ayağın kimlerden teşekkül ettirileceğinin ortaya çıkarılmasını engellemiştir.

 Darbe bildirisinin altında ismi bulunan Yurtta Sulh Konseyi’nin kimlerden oluştuğunun öğrenilmesi engellemiştir.

 Darbe girişiminin ardında bulunan dış desteklerin kimlerden ve hangi uluslararası kuruluşlardan oluştuğunu öğrenmemizi engellemiştir.

 Bu tutum FETÖ üyelerinin yurt dışında kimlerle bağlantıda olduğuna ilişkin bilgilere ulaşmamızı engellemiştir.

 Bilgi ve belge talepleri kapsamında 86 kişi ve kuruma yazı yazılmış ancak 4’te 1’inden cevap gelmemesine rağmen hukuken var olan komisyonun çalışmalarını 1 ay uzatma hakkının da kullanılmayarak gelecek cevapların değerlendirilmesinin önüne geçilmiştir.

Komisyonun maksadı yaşanan acıları ortaya çıkarmaktan ziyade bundan sonra benzer acıların yaşanmasının önüne geçmektir.

Darbe girişimi öncesi belediyelerden FETÖ’ye ciddi kaynak aktarıldığı kamuoyunun malumudur. Ancak komisyonumuzun çalışmaları içerisinde Belediyelerle ilgili hiç bir işlem ve araştırma yapılmamıştır. Belediyelerdeki FETÖ yapılanmalarıyla ilgili hiçbir çalışma sürdürülmemiştir.

 Özerk bütçeye sahip üniversiteler üzerinden FETÖ’ye kaynak aktarıldığı, FETÖ mensuplarına ciddi kadrolar kullandırıldığı, akademik ünvanlar verildiği, yurtdışı kadroların FETÖ mensuplarına tahsis edildiğine dair kamuoyunda ciddi iddialar bulunmaktadır. Ancak komisyonumuz tarafından bu konunun üzerine de gidilmemiştir.