MHP İstanbul Milletvekili Arzu Erdem, partisinin seçmeninin anayasa değişikliği teklifine bakışını değerlendirdi. "'Sayın Devlet Bahçeli bu işe imzasını attıysa mutlaka bir bildiği vardır' deyip güveniyor insanlar" görüşünü dile getiren Erdem, "Biz bu taban kelimesini kabul etmiyoruz. 'Hayır' diyenler de bizim dava arkadaşımız, 'Evet' diyenler de. Kararsızlar ise sadece MHP’de yok, tüm partilerde var. İktidar partisinin bugüne kadar yaptığı yanlışlara tepkiler var. Liderimiz ve bizler, gerekli uyarıları senelerdir yapmaktaydık. İktidar partisinin yaptığı yanlışları bugüne kadar belki de en acımasızca eleştiren camia bizdik. Bunların tamamı saklı kalmak suretiyle ülkemiz ve milletimiz için zaruri olan bu anayasa değişikliğinde mutabık kaldık" açıklamasında bulundu.
Arzu Erdem'in Habertürk gazetesinden Kübra Par'a verdiği söyleşi şöyle:
Bu referandumda MHP tabanında kararsızların ve “Hayır”cıların olduğu söyleniyor. Tabanı ne ölçüde ikna edebildiniz?
Öncelikle, biz bu taban kelimesini kabul etmiyoruz. “Hayır” diyenler de bizim dava arkadaşımız, “Evet” diyenler de. Kararsızlar ise sadece MHP’de yok, tüm partilerde var. İktidar partisinin bugüne kadar yaptığı yanlışlara tepkiler var. Liderimiz ve bizler, gerekli uyarıları senelerdir yapmaktaydık. İktidar partisinin yaptığı yanlışları bugüne kadar belki de en acımasızca eleştiren camia bizdik. Bunların tamamı saklı kalmak suretiyle ülkemiz ve milletimiz için zaruri olan bu Anayasa değişikliğinde mutabık kaldık. Milli, üniter yapıyı koruyan, rejim değişikliğine götürmeyen bu Anayasa değişikliği, milletimizi ve devletimizi güçlendirecektir. Yapılan kanuni düzenlemelerde ortak karar MHP ve AKP’nin imzasını taşıyor ama milli bir Anayasa değişikliği noktasında özellikle MHP’nin hassasiyetlerini içerdiğini, AKP’nin de bu noktada bizim istediğimiz noktaya geldiğini söylemekte fayda var.
“Kızgınlık var” dediniz. MHP tabanında sizin AK Parti’yle uzlaşı içinde olmanıza kızgın bir kesim olduğunu mu söylüyorsunuz?
Yok, oradaki kızgınlık bize değil. Tüm “Hayır” diyenlerin aslında bilinçaltında iktidar partisine ve Cumhurbaşkanı’na kızgınlık yatıyor. “İktidar bu kadar hata yaptı, Recep Tayyip Erdoğan bu kadar hata yaptı, biz onun için ‘Hayır’ vermeliyiz” refleksiyle hareket ediyorlar. Oysa Anayasa değişikliği Recep Tayyip Erdoğan için veya AKP için değil, Türk milleti ve Türk devleti için yapılmaktadır.
Peki, bir yandan MHP’ye de kırılmıyorlar mı?
Tam tersine, “Sayın Devlet Bahçeli bu işe imzasını attıysa mutlaka bir bildiği vardır” deyip güveniyor insanlar. Seçmenin kızgınlığı MHP’ye değil. Çünkü MHP, ülkenin ve milletin ihtiyacı olduğunda daima müdahil olmuştur, inisiyatif almıştır ve hep sorunları çözen taraf olmuştur. MHP Lideri’nin ve partinin bugüne kadarki tüm eleştirilerinde haklı çıktığını, bu haklılığın ardından da en çok saldırıya uğrayan parti olduğunu söyleyebilirim. MHP ülkenin teminatıdır. Yapılan Anayasa değişikliğinde nasıl belirleyici rol oynadık? Geçmiş Anayasa değişikliklerinde, Türklük hatta özerklik tartışılmadı mı? Yeni Anayasa düzenlemesi, bu tartışmayı kapatmıştır. Anayasa’nın ilk 4 maddesi tartışılmayacaktır.
Ama MHP’nin bu sisteme neden destek verdiği sorusu hâlâ dillendiriliyor. Neden fikir değiştirdiniz?
MHP fikir değiştirmemiştir. Dün ne söylediyse bugün de aynısını söylemektedir. Cumhurbaşkanı’yla Başbakan arasında yaşanan yetki karmaşısına son vermiştir. Cumhurbaşkanı’nın yetkilerinin sınırına çekilmesini sağlamıştır. Ülkemiz 367 garabetiyle en büyük yarayı almıştır. Bu yarayı açan CHP’dir.Cumhurbaşkanı demokratik bir şekilde parlamentodan çoğunlukla seçilirken, “367’nin altında seçilemez”i Anayasa Mahkemesi’ne götürmemiş olsalardı, bugün bunları konuşmayacaktık. Sonra bir halkoylaması yapıldı ve artık Cumhurbaşkanı halk tarafından seçildi. Cumhurbaşkanı çıkıp “Ben diğer Cumhurbaşkanları gibi olmayacağım çünkü beni halk seçti” dediği andan itibaren de hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
“Biz bu sisteme ‘Evet’ derken bir menfaat hesabı yapmadık” dediniz. Ama “AK Parti ile MHP arasındaki işbirliğinin bir parçası olarak devlet kurumlarına MHP’li kadrolar geçecek” deniliyor. Böyle bir durum var mı?
Bunlar konuşuluyor. Hatta “Gidin MHP işinizi çözer, onlar nasıl olsa iktidara yakın” deniliyor. Böyle bir şey söz konusu değil. Keşke bütün kadrolar milliyetçi, ülkücü, vatanseverlerden oluşsa da hiçbir ihanet olmasa. Ancak MHP asla siyasi kaygıyla adım atmaz, pazarlıklar yapmaz. Devletin ve milletin bekası söz konusu olduğunda inisiyatif alır, yetki kullanır. “Bize şu kadar kadro versinler” türünden pazarlıkların olduğu, sadece şehir efsanesinden ibarettir.
“Evet” çıkarsa MHP’yi nasıl bir gelecek bekliyor? AK Parti’yle kurduğunuz bu uzlaşı, sonraki dönemde de devam edecek mi?
“Hayır” çıkmasıyla “Evet” çıkması arasında, MHP’nin siyasi geleceği noktasında bir tartışma yapmak yanlış. “Evet” çıkması milletimiz ve devletimiz için çok faydalı olacak. Dünyaya karşı güçlü bir Türkiye imajı ortaya çıkacak. Şu anda ülkemiz hem dışarıdan hem içeriden kuşatılmaya çalışılmaktadır. Örneğin FETÖ’nün iadesi isteniyor ama Amerika buna direniyor. Bunlara karşı Türkiye’nin yekvücut olduğunu gösterecek bir sonuç ortaya çıkacaktır.
Peki “Hayır” çıkması MHP’nin kaderini olumsuz anlamda etkiler mi? “Devlet Bahçeli için bir çıkmaz olur, muhalif hareket güçlenir” deniliyor.
MHP’nin tek derdi, millet ve devlet için hizmettir. Referadumda sonuç ne olursa olsun MHP’nin geleceğini etkilemeyecektir. “Muhalif hareket” dediğimiz hareketi artık konuşmaya gerek yok. Zaten tamamı ihraç edildi, itirazları da reddedildi. Önümüzdeki kurultayda da isteyen aday olabilir, orada hiçbir sıkıntı yok. Liderimizin bir kaygısı yok. “Hayır çıkarsa, MHP siyasi anlamda zarara girer” gibi bir hesabı da yok. Gösterilmiş olan bir devlet refleksidir, devletin ve milletin geleceğini tesis etme noktasında bir inisiyatiftir. Biz “Önce vatan ve millet, sonra partim ve ben” dedik. İlkemiz ve ülkümüz budur. “Neden şimdi?” diyenlerin bugünkü durumu çok iyi okumaları gerekir. Ben bu yaşıma kadar ülkemizin bu kadar kargaşa içerisinde olduğunu hatırlamıyorum. Bu durumdan ancak güçlü bir devlet yapısıyla çıkabiliriz. 94 yıllık geçmişimizde 65 hükümet kurulmuştur. Bunun da sebebi çift başlılıktır.
Önerilen model kabul edilmezse parlamenter sistemi güçlendirmek için adım atar mısınız? Bahçeli’nin daha önce dillendirdiği “Anayasal sınırlarına geri çekilsin” talebini yeniden işitir miyiz?
Referandum henüz yapılmadan bu sorunun erken olduğunu düşünüyorum. Milletimizin iradesini görmek gerekiyor. Yapılan çalışmalarla insanların zihni berraklaşıyor. Referandumdan güçlü bir “Evet” çıkacaktır.
“FETÖ’cülerle milletimizin içinden ‘Hayır’ verecek olanları aynı kefeye koymamamız gerekir. Genel anlamda, tüm süreçte ülkemizin sürüklendiği kargaşa ve kaosun sebebinin iktidar partisi olduğunu biliyoruz. Bu konuda MHP olarak eleştirilerimizi daima ortaya koyduk. Bu refleksle ‘Hayır’ demek farklı, birilerine hizmet etmek suretiyle ‘Hayır’ demek farklı. Emperyalist güçlerin güdümünde hareket edip ‘Hayır’ için çalışanlarla, kalben kızgınlık içindeki Fatma Teyze’yi aynı kefeye koyamazsınız.”
Yeni modelde, bir Cumhurbaşkanı’nın seçilebilmesi için yüzde 51 oy alması gerekiyor. “Bu, 2 partili bir sisteme neden olur, bu sistem MHP’yi yutar” eleştirisine ne diyorsunuz?
Ne AKP baki, ne CHP. Ama MHP baki. Sahaya çıkıp insanlara “AKP olmazsa kime oy verirsiniz?” diye sorduğunuzda, yüzde 90’ından “MHP” cevabını alırsınız. “CHP olmazsa kime oy verirsiniz?” diye sorduğunuzda, yine “MHP” cevabını alırsınız. Ama “MHP olmazsa kime oy verirsiniz?” diye sorarsanız, “Ne AKP ne CHP” derler. Bir kere bunu iyi okumak gerekiyor. “2 parti kalacak” söylemine de çok katılmıyorum. Çünkü illa da tek partinin yüzde 51 alması söz konusu değil. Birleşmeler olabilir, farklı sonuçlar ortaya çıkabilir. Belki de millet sandığa gittiğinde yüzde 60’ı MHP alacak. İnsanların zihninde hep “Cumhurbaşkanlığı’na Recep Tayyip Erdoğan seçilecek, iktidar partisi de AKP olacak” diye bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Böyle bir şey söz konusu değil. Cumhurbaşkanı’nın illa partili olacağını da düşünmemek gerekiyor. Biliyorsunuz, 100 bin imzanın üzeri Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilebiliyor. Hatta 2019’da yapılacak seçimlerde MHP’nin lideri neden Cumhurbaşkanı olmasın? Bence millet her şeyi bir kenara yazdı. Burada önemli olan, partilerin alacağı oydan ziyade milletin ve devletin bu süreçten güçlenerek çıkması...
Barzani’nin Türkiye’yi ziyareti sırasında Irak Kürt Bölgesel Yönetimi bayrağının asılmasına, MHP olarak büyük tepki göstermiştiniz. Kerkük’teki bayrak krizi ve Talabani ile Barzani’nin referandum talebine nasıl bakıyorsunuz?
Partimiz, senelerden beri Barzani ile ilgili uyarılarını yapmaktadır. En son o paçavranın asılması konusunda da ilk refleksi gösteren yine MHP’nin lideri olmuştur. Kerkük ile ilgili duygularımızı da her zaman samimiyetle ortaya koyduk. “Kerkük Türk’tür, Türk kalacak” sözü, sadece bir söylemden ibaret değildir. Atılacak siyasi adımlarla ilgili MHP üzerine düşen vazifeyi yine her zamanki gibi yerine getirecektir.
CHP, “AK Parti Güneydoğu’da ‘Evet’ oylarını artırmak adına Barzani’nin bu adımlarına pek ses çıkarmıyor” diyor. Siz nasıl bakıyorsunuz?
Güneydoğu Anadolu’daki insanımız da oradan can kulağıyla bizi dinliyor. Refleksleri “Devlet güçlensin” yönünde. Hiçbir şekilde terörü ya da özerkliği destekleyecek adımlar söz konusu olamaz. Her biri, “Allah Türk devletine güç kuvvet versin” diyor.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın HDP’den Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan ile bir araya geleceğinin açıklanması üzerine, HDP Lideri Selahattin Demirtaş başlattığı açlık grevine son verdi. Bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben o tip gelişmeleri hiç dikkate almıyorum. Siz bir şey için açlık grevi yapıyorsunuz, sonra birileri bir araya geliyor, açlık grevini bırakıyorsunuz. Bunların hepsini takiye olarak yorumluyorum.
“Referandumda ‘Evet’ çıkarsa diyalog tekrar başlayabilir” gibi yorumlarına ne diyorsunuz?
Öyle bir şeye müsaade edilmez. Artık Türk milleti de buna müsaade etmez. Terörle müzakere olmaz, terörle mücadele olur.
“CHP’nin kirli bilgilerle insanların algılarını yönetmesi, toplum mühendisliği yapması çok acı. ‘Gelecek olan Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni hemen feshedebilir’ diyorlar. Fesih nedir? Bir şeyi tamamen ortadan kaldırmadır. Bizim önerdiğimiz fesih yetkisi değildir, seçime götürme yetkisidir. Seçime götürdüğü zaman kendi görevi de biter. Cumhurbaşkanı’nın toplamda 2 dönemi var. Bunlardan birini harcamayı göze alıyorsa, bunu da keyfi yapıp Türk milletinin aklıyla alay ediyorsa, bence yapsın. İnanıyorum ki bir sonraki seçimde sandığa gittiğinde, o Cumhurbaşkanı sandıktan çıkmaz.”
“Kirli bilgilerle insanların zihnini kirletmek çok ayıp. Mesela, CHP çıkıyor ‘600 milletvekili büyük bir maliyet’ diyor. 1995’te SHP, DYP ve ANAP hükümeti, bir kanun teklifiyle 450 olan milletvekili sayısının 550’ye çıkarılmasını önermişti. Ülke nüfusu o zaman 58 milyondu. 100 milletvekilinin maliyeti o gün çok mu düşüktü de bugün 50 milletvekili 80 milyona çok fazla olsun? Türkiye’de 1 milletvekiline 145 bin kişi düşüyor. Bana göre 600 bile az...”