MHP Afyon Milletvekili Mehmet Parsak, TBMM Anayasa Alt Komisyonu’nda kabul edilen ittifak ve seçim mevzuatıyla ilgili yasa önerisine ilişkin olarak, "Bizim kendimize özgü koşullarımız var, buna dair de ihtiyaçlarımızı gözettik. Baraj ve ittifakın partilerin milletvekillerinin çıkarılması meselesinde siyasi gerçeklerimizden de uzak kalmadan bir yaklaşım ortaya koyduk" dedi.
Cumhuriyet'ten Emine Kaplan'ın haberine göre TBMM Anayasa Alt Komisyonu’nda, ittifak ve seçim mevzuatıyla ilgili yasa önerisi aynen kabul edildi. Önerinin üst komisyondaki görüşmelerine 5 Mart’ta başlanacak. Yasa önerisinin görüşmeleri sırasında AKP ve MHP milletvekilleri ile Adalet Bakanlığı ve YSK temsilcilerinin açıklamalrda bulundu.
MHP’li Mehmet Parsak, ittifak yapan partilerin lehine düzenlemeler yapıldığı, bu durumun eşitlik ilkesine aykırı olduğu yönündeki eleştirileri üzerine, 12 Eylül darbesinden sonra yürürlüğe giren seçim mevzuatıyla Milli Görüş ve milliyetçi hareketin Meclis’in dışında tutulmaya çalışıldığını söyledi. Öneriyle getirilen ittifak sisteminin hiçbir ülkede örneğinin olmadığı yönündeki eleştirilere yanıt veren Parsak, dünyada ve özellikle Avrupa’da seçim ittifaklarına ilişkin net durumların olduğunu savundu.
Parsak, “Biz hiçbir ülkenin motamot aynısını getirip kendimize uygulamadık. Çünkü biz Türk milletiyiz, Türk vatanında Türk devletini idare ediyoruz. Bizim kendimize özgü koşullarımız var, buna dair de ihtiyaçlarımızı gözettik. Baraj ve ittifakın partilerin milletvekillerinin çıkarılması meselesinde siyasi gerçeklerimizden de uzak kalmadan bir yaklaşım ortaya koyduk” diye konuştu. CHP’li Fatma Kaplan Hürriyet ise yüzde 10’luk seçim barajının 12 Eylül’den sonra getirildiğini, iki partinin darbe uygulamalarına sahip çıktığını söyledi.
Alt komisyondaki görüşmeler sırasında söz alan CHP’li Murat Emir, aynı binada oturan seçmenin farklı sandıklara dağıtılmasının gerekçesini sordu. Adalet Bakanlığı temsilcisi Kanunlar Genel Müdür Yardımcısı Hakan Şeker, ülkenin belli bir bölümünde belli başlı sandıklarda oyların tamamının bir partiye verildiği yönünde Emniyet’ten gelen bilgiler olduğunu belirterek, bu sandıklardaki başkan ve 5 partinin üyesinin bu usulsüzlüğün içerisinde oldukları ve kolluğa bu usulsüzlüğü bilinçli olarak bildirmediklerinin ifade edildiğini söyledi. Emir’in, bir usulsüzlük varsa açılmış dava olup olmadığı, referandumda tüm oyların "Evet" çıktığı 961 sandıkla ilgili bir takip yapılıp yapılmadığını sorması üzerine YSK Seçmen Kütüğü Genel Müdür Vekili Ayhan Okurer, “Evet ya da blok halinde hayır çıkan sandıklarla ilgili bizim böyle bir takip sürecimiz yok” demekle yetindi.
AKP’li Alt Komisyon Başkanı Abdurrahman Öz, vatandaşların kendi seçmen listesini kontrol ederken komşusunun bilgilerini de gördüğünü anımsatarak, “Ben şahsen kendi seçmen listemi kontrol ederken, mesela aynı sandıkta olduğunuz zaman binanızdaki oturan komşunun soyadı değişmiş, özel hukuka ilişkin bir durumu var. Bunları bile aynı liste içerisinde görüyorsunuz, bakıyorsunuz başka bir soyisimli biri var, o var, bu var. Yani diğer kişilerin özel hukukuna ilişkin bilgileri de mecburen öğreniyorsunuz ama böyle aynı sandık bölgesi içerisinde bir karmaşıklık olduğu zaman kimsenin kimseyi tanımama gibi bir durumu da oluyor” dedi.
AKP’li Abdurrahman Öz’ün sözleri üzerine CHP’li Fatma Kaplan Hürriyet, “Tanımasın mı yani” derken, CHP’li Murat Emir de “Bu biraz itiraf gibi oldu” karşılığını verdi. Ancak Öz, bu yorumlara bir yanıt vermedi.
Sandık kurullarının başkanlarının ilçe seçim kurulu başkanınca kamu görevlileri arasından belirlenmesine ilişkin düzenlemeyi eleştiren HDP’li Erol Dora, sandık kurullarının 7 kişiden oluştuğunu, AKP ve MHP’nin bu düzenlemeyle sandık kurullarında çoğunluğu ele geçirmeyi amaçladığını söyledi.
Dora, “Sandık başkanı siyasi iktidara yakın olması beklenen bir kamu görevlisi ile bir memur üye, ayrıca AKP’li ve MHP’li sandık kurulu üyeleri birlikte hesaplandığında bu düzenlemeyle sandık kurullarında çoğunluk elde edilmiş olacak ve tüm kararlar, oy verme işlemi, oy sayım ve döküm işlemi, pusuladaki olası ihtilaflar ve benzeri durumlar iktidar veya ittifak partisinin lehine olacak şekilde sonuçlandırılabilecek şüphesi uyandırılabilecektir” görüşünü dile getirdi.