2019 yılında yapılacak seçimlerde AKP ile ittifak yapacağını önceden deklare eden MHP, Tarım Komisyonu’nda arazi toplulaştırmayı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü'nden alarak DSİ'ye bırakan, suyun özelleştirilmesi tartışmalarındaki hükümet tasarısının bazı maddelerine muhalefet etmeye devam ediyor. Genel Kurul'da CHP’nin verdiği Çiftlik Bank soygunu ile 14 Şeker fabrikasının özelleştirilmesinin araştırılması için verdiği iki ayrı önergeye de kürsüden muhalefet yapan MHP'nin ylamada da önergelere destek vermesi beklenen MHP, tam tersi bir tutum izledi. MHP’nin bu tutumuyla önergeler çoğunluğu elinde bulunduran AKP’lilerin oyu ile reddedilmiş oldu.
İttifak ortaklığı nedeniyle Meclis’te giderek zorlandığı görülen MHP’nin bu sürece nasıl götüreceği merak konusu oluşturuyor.
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda, Torba Kanun olan, “Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nda” 47 madde kabul edildi. Tasarıda, MHP’li Komisyon üyelerinin verdikleri değişiklik önergeleri kabul edilmedi. MHP Mersin Milletvekili Baki Şimşek, arazi toplulaştırılması maddesindeki düzenlemenin yanlış olduğuna dikkat çekerken, MHP Adana Milletvekili Muharrem Varlı, tasarıya göre sulama birliklerinin kaldırılmasının ön görüldüğünü belirtti ve şöyle dedi:
“Sulama birlikleri kaldırılacaksa, tarımsal desteklerden kesinti yapılmasına karşıyız. Bu çiftçinin aleyhine bir gelişmedir."
TBMM Genel Kurulu’nda ise MHP Kahramanmaraş Milletvekili Fahrettin Oğuz Tor, özelleştirme tehdidinde14 Şeker Fabrikasının özelleştirilmesinin araştırılması için CHP’nin verdiği araştırma önergesi konuşmasında, “Şunu söylemek istiyorum: Et ve Balık Kurumunda örneği önümüzde, şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin yeniden gözden geçirilmesini diliyorum” dedi.
--
Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda, ‘Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’ görüşmelerinde MHP’li Muharrem Varlı, Baki Şimşek’in konuşmalarından bazı bölümler şöyle:
--
MUHARREM VARLI (Adana) – Sayın Başkan, az önceki konuşmamda eksik kalan bir kısmı tamamlamak istiyorum. Bu 8’inci maddenin ek 12’sinin –önergemiz de var zaten, orada nasıl değiştirilmesi gerektiğini anlatıyoruz -değiştirilmesi elzemdir. Bu maddeden mutlaka çıkarılması lazım.
İkincisi, tarımsal desteklerle ilgili, tarımsal destekler çiftçinin üretim yapabilmesini desteklemek maksadıyla verilen destekler olduğu için bu desteklerden sulama birliklerini… Zaten burada da atıfta bulunul uyor yani sulama birliklerinin kaldırılacağına dair atıfta bulunuluyor. Sulama birlikleri kaldırılacaksa bu tarımsal desteklerden kesinti yapılmasına kesinlikle karşıyız. Yani sulama birliklerine neden yaptırılmadı bugüne kadar bu kesinti?
Bugün neden DSİ’ye veya verilecek herhangi bir kuruma geçtiği zaman bu ihtilaflarda uygulayıcılar, tatbikatçılar bundan bir şey çıkarır, bir yol haritası belirler. Buradaki süre ne?
MUHARREM VARLI (Adana) –Toplulaştırmayla ilgili bir itiraz yok ki
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKAN VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Müsaade edin.
MUHARREM VARLI (Adana) – Bunun içerisinde onu ilgilendirmeyen bir sürü madde var.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKAN VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın Vekilim, müsaade edin, ben sizi dinledim.
BAŞKAN – Muharrem Bey, lütfen, müdahil olarak yapmayalım, lütfen.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKAN VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Ben siz vekillerimizin sorularına cevap vermek için söz aldım.
MUHARREM VARLI (Adana) – Toplulaştırmaya kim itiraz ediyor ki? Alakası olmayan bir sürü maddeyi yığmışsınız buraya
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)- Sayın Bakanım, arazi toplulaştırma işlemleri yapılması gereken işlerdir. Bununla ilgili tabii resen ya da imzayla… Ben uygulamanın içerisinden gelen birisi olarak biliyorum ki b urada imza toplamak çok kolay bir iş değildir yani insanların çoğunluğundan veya tamamından imza almak fiilen mümkün değildir. Arazi toplulaştırmalarının da mutlaka yapılması lazım. Yalnız, Türkiye’de arazi toplulaştırma işleri çok uzamaktadır, yıllarca sürmektedir. Bundaki asıl sebep de arazi toplulaştırma işini, işin bütününü -bölge olarak hem toplulaştırma hem kanal, yol yapımlarını- inşaat firmalarının almasıdır. Şimdi, arazi toplulaştırmasında önce mülkiyet ve tapu sorunu çözülmeden, toplulaştırma yapılmadan bir inşaat firmasının bu işi alması yanlıştır. Öncelikle proje yapılmalı, harita mühendislik firmaları bu arazi toplulaştırma işlerini almalı, proje bitirilmeli, proje bittikten sonra inşaat firmalarına yol kanal ihaleleri verilmelidir, buradaki en büyük sıkıntı budur.
İnşaat firmaları işi aldıktan sonra nereden çok para kazanacaklarsa ağırlığı oraya vermektedirler, öncelikle yol yapımı, kanal yapımı, bu işlere girmektedirler ve işi de kendileri fiyat kırma usulüne göre yaptıkları için çok yeterliliği olmayan firmalara bu işleri vermektedirler ve bu işlerde çok büyük sorunlarla karşılaşmaktayız. Yani, bununla ilgili sizin bir tedbir alıp bu işleri mutlaka yeterliliği olan harita firmalarına vermeniz ve kâğıt üzerinde toplulaştırma işlemi bittikten sonra inşaat işlerinin başlaması gerekmektedir.
Bir de son olarak, Mersin’le ilgili –Mersin, Erdemli Arpaçbahşiş beldesinde- çok büyük bir problem var şu anda, bunu sizlere aktarmak istiyorum, Sayın müsteşarıma da bilgi notunu gönderdim. 1994 yılında Erzincan Kemaliye ilçesi Başbağlar köyüne buradaki rakamlara göre 1.671 dönüm, köylülerin ifadesine göre 2.750 dönüm bir arazi Başbağlar katliamından sonra tahsis edilmiştir, Başbağlar köylüleri de gelip bu araziye yerleşmemişlerdir. Erdemli Arpaçbahşiş’ten de 500’e yakın aile yaklaşık 2.500 dönümlük arazi üzerine, buradaki resmî rakamlara göre 200, köylülere göre 497 tane ev yapmış. Bu yerlerin yolu var, sokağı var, elektriği var, suyu var ve yaklaşık 2.500 dönüm arazinin tamamı limon ve portakal bahçesi, deniz seviyesinden 5 metre yükseklikte. Şu anda orman bölge müdürlüğü “Evlerinizi boşaltın, arazileri terk edin.” diye insanlara tebligat göndermiş. Bu sorunu burada mutlaka çözmemiz lazım. Yani, oradaki 2 binin üzerindeki insanı sokağa atamayız. Başbağlar köylülerine tanınan hak, Erdemli Arpaçbahşiş köylülerinden esirgenmemelidir. Burada yapılacak bir yasal düzenlemeyle bu sorunu mutlaka çözmemiz gerekmektedir.
---
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Sayın Bakan, şimdi, komisyonun ismi Orman Kadastro Komisyonu. Kadastroyu kim yapar?” dersek herhâlde verilecek cevap harita mühendisidir. Orman Kadastro Komisyonunda yüksek orman mühendisi var, o yoksa orman mühendisi var, ziraat mühendisi var, yoksa ziraat teknikeri var veya orman teknikeri var. Allah aşkına, şimdi kadastro komisyonunda kadastroyu yapacak olan harita mühendisi. Bunu nasıl izah edeceğiz, böyle bir şey olabilir mi?
Yani orman kadastro komisyonunun tamam, başkanı orman mühendisi olsun, başkandan sonra oradaki en önemli görevli harita mühendisi olması lazım.Yoksa geçmiş yıllarda yapmış olduğunuz -yapılmış olunan, sadece sizin yaptığınızı demiyorum- orman kadastrolarının birçok hatalarıyla bugün karşı karşıya kalmaktayız. Sebebi nedir? Orman kadastro haritalarına orman mühendisleri hazırlamış. Orman mühendisleri sayısal olarak harita bilgisine, harita mühendislik bilgisine sahip değiller yani bunu kabul etmemiz lazım. Siz şimdi burada sadece orman mühendislerine veya orman teknikerlerine istihdam yaratmak açısından mı bunu yapıyorsunuz? Yani böyle bir şeyi kabul etmemiz mümkün mü? Yani bu konuya mutlaka bir açıklık getirilmesi ve buna ilave olarak komisyonda mutlaka bir harita mühendisinin, harita mühendisi yoksa harita teknikerinin mutlaka komisyon üyesi olarak bulunmasını talep ediyor saygılar sunuyorum,
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın Vekilim, çalışmalarda harita mühendisleri var, onlar hazırlık yapıyor, nihai kararı verecek olan bunlar. özellikle bunu vurgulamak istiyorum.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Komisyonda niye yok Sayın Bakanım? Bunun izahı var mı? Ziraat teknikerinden daha önemli harita mühendisi, böylebir şey olabilir mi?
--
Tarım, Orman Ve Köyişleri Komisyon Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1/929 esas numaralı Tasarı’nın 8’inci maddesinin ek madde 7'nin "Yatırım Programında yer alan ve Maden İşleri Genel Müdürlüğüne bildirilen Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü projeleri içerisinde kalan yerlerde, 4/6/1985 tarih ve 3213 sayılı Maden Kanunu uyarınca maden arama ve/veya işletme ruhsatı verilmeden önce Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün uygun görüşü alınır.” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Mit- Muharrem Varlı
Gerekçe: Madde içerisinde su havzalarının özel ve tüzel kişilere verilmesi yanlış olacağı için bu maddenin tasarıdan çıkarılması uygun olacaktır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
--
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanlığına
Görüşülmekte olan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 8’inci maddesinde 6200 sayılı Kanun’a ilave edilen ek madde 12’nin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Muharrem Varlı Mustafa Mit
Adana Ankara
Gerekçe:
Tarımsal suyun yönetimi büyük emek ve özveri gerektirmektedir. Buradan hareketle, 6172 sayılı Sulama Birlikleri Kanunu’yla suyun yönetimi suyu kullananlara verilmiştir. Bu maddeden anlaşılan, suyun özel sektör tarafından yönetilmesinin suyun ve tesislerin hoyratça kullanılmasına yol açacağı, yüksek kâr amacı düşünülerek yönetileceğidir. Bu uygulamayla Türk tarımı darbe alacak, sulu tarım yapılamaz duruma gelecek, tarım tekelleşerek tarımdaki istihdam yok olacak düşüncesindeyiz.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanlığına
Komisyonumuzun gündeminde yer alan Devlet Su İ şleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunu ve Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 19’uncu maddesinin ek 16 maddesindeki “Bakanlar Kurulunca” ibaresinden sonra gelmek üzere, “yerleşim yeri koordinatları ile belirtilecektir yerler” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Mit- Muharrem Varlı
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir
-- TBMM GenelKurulu’nun 29 Mart 2018 oturumu:
CHP’li Bursa Milletvekili Erkan Aydın ve arkadaşları tarafından Çiftlik Bank mağduriyetinin araştırılması ve yetkili makamların görev ihmali olup olmadığının incelenmesi amacıyla verdikleri önerge:
MHP GRUBU ADINAİSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Görüştüğümüz grup önerisi yeni bir saadet zincirinin yol açtığı mağduriyete ilişkindir. Yapılan resmî açıklamalar konunun üzerine titizlikle gidildiği yönündedir. Kuşkusuz bu dolandırıcılık faaliyeti ilk değildir, son olabilmesi içinse devlet olarak da vatandaş olarak da yapılması gereken işler, alınması gereken tedbirler bulunmaktadır. Bu çerçevede, meseleyi 4 boyutta değerlendirmek mümkündür.
Birincisi, bu dolandırıcıların süratle yakalanarak adalete teslim edilmesi, güvenlik birimleriyle birlikte yargı ve diplomasinin imkânlarının bu amaçla kullanılması ihtiyacıdır. Vatandaşlarımızın kıt kanaat oluşturdukları birikimlerine göz dikenler yasalar çerçevesinde en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
İkincisi hukuki ve idare süreçlerin gözden geçirilerek bu tür ticari dolandırıcılık faaliyetlerinin neden zamanında tespit edilemediğinin sorgulanmasıdır. Bu çerçevede, mevzuat eksikliğinin, ihmallerin, denetim yetersizliğinin, idari kapasite ve benzeri idari işlem eksikliklerinin gözden geçirilmesidir.
Üçüncüsü, vatandaşlarımızın bu tür karanlık, dibi görünmeyen işlere neden girmekte ve bu vaatlere nasıl kapılmakta olduğudur. Bunun analiz edilmesi ve gerekli önleyici tedbirlerin alınması gereğidir. Finansal okuryazarlık seviyesinin düşük olması bu tür saadet zincirine yönelmede başlıca etkenlerden birisidir. Saadet zinciriyle büyük zarara uğrayanların genellikle finansal piyasalar ve yatırım araçlarıyla bunların işleyişi konusunda temel bilgilere sahip olmadıkları görülmektedir. Toplumda yerleştirilen köşe dönme anlayışı, çabuk zengin olmak için meşru olmayan yollara tevessül etme yaklaşımı da dolandırıcılara kapılma sebeplerindendir. Öte yandan, gelir dağılımı adaletsizliği, yoksulluk ve işsizlik gibi faktörler insanların bu tür sistemlere girmelerinde etkili olan başlıca unsurlardandır.
Dördüncüsü, ekonomik ve sosyal sorunların giderilmesi, eğitimden adalete, ekonomiden siyasete, medyadan iş hayatına yozlaşmanın önüne geçilmesi ihtiyacıdır. MHP olarak bu tür oluşumların, yasa dışı faaliyetlerin önüne geçmek için seçim beyannamemizde de ifade ettiğimiz gibi, toplumun millî duyarlılıklarının güçlendirilmesi ve yaşatılması, bencillik ve vurdumduymazlığa karşı feragat ve fedakârlık gibi güzel hasletlerin yüceltilmesi, eğitimin her kademesinde insanımıza dürüstlük ve sorumluluk gibi erdemlerin kazandırılması, hukuki müeyyidelerin caydırıcı, idari yöntemlerin ve denetim mekanizmalarının etkin kullanılması gerekmektedir diye değerlendiriyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
-- TBMM Genel Kurul 28 Mart 2018 birleşimi
CHP Grubunun, Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal ve arkadaşları tarafından, TÜRKŞEKER’e ait 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesi ve fabrikalarda çalışan işçilerin yaşadığı sıkıntıların araştırılarak çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırma önergesi görüşmeleri:
Öneri:
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal ve arkadaşları tarafından, TÜRKŞEKER’e ait 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesi ve fabrikalarda çalışan işçilerin yaşadığı sıkıntıların araştırılarak çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla 26/3/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin (1812 sıra no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 28/3/2018 Çarşamba günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gazel.
MHP GRUBU ADINA FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesi neticesinde buralarda çalışan işçilerin yaşadığı sıkıntılar konusunda Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilen araştırma önergesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve bizleri izleyen değerli vatandaşlarımızı sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, birçok defa dile getirdim, yine tekrar edeceğim. Hangi kamu kurumunda olursa olsun işi ehline vermediğimiz müddetçe başarılı olmamız mümkün değildir. Konumuz şeker fabrikaları olunca kısaca yönetim kademesinden birkaç örnek vereceğim. Konuyu daha önce de KİT Komisyonunda dile getirdiğimi belirtmek istiyorum. Bir müddet önce Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğüne mesleği savcılık olan bir personel vekâleten yönetim kademesinde görevlendirildi. Savcıya, hâkime üst düzey idari görev vermek isteniyorsa bunun adresi şeker fabrikaları değildir, Adalet Bakanlığıdır öncelikle. Fabrikanın yönetim kademesinde görev yapan bir başka kişisi uzmanlık alanı Fars dili ve edebiyatı olan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanıdır; Fars dili ve edebiyatı uzmanlık alanı, hâlen de göreve devam etmektedir. 3’üncü örneğimiz, geçmişte Artvin Valiliği yapan bir başka arkadaşımızdır. Şunu söylemek istiyorum: İşi ehline vermeye inanıyorsak bunların hiçbirinin adresi şeker fabrikaları yönetim kademeleri değildir, kimse “Şeker fabrikaları zarar ediyor.” demesin.
Değerli milletvekilleri, şu anda biz şeker fabrikalarından bahsediyoruz. Fabrika demek makine demektir, teçhizat demektir, elektrik demektir, metal demektir. Yönetim kurulunda bulunanların hiçbiri mühendislik eğitimi almamıştır. Bir başka önemli konu: Yönetim kurulundakilerin hemen hemen tamamına yakını ikinci görevli olarak buradadırlar, birinci görevleri, “full time” çalıştıkları yerler başka kamu kurumlarıdır. Kısaca, yönetim kurulu üyeleri imza tamamlamak için burada görevlendirilmişlerdir. Olaya uzmanlık alanları itibarıyla baktığımızda, kurumun en üst yönetim organı olarak verebilecekleri fevkalade kısıtlıdır. Tam zamanlı çalışmadıkları için de verebilecekleri hiçbir şey yoktur demek daha doğru olacaktır.
Değerli milletvekilleri, 14 şeker fabrikasında toplam 4 bin civarında personel çalışmaktadır. Bunlardan isteyenler diğer kamu kurumlarında 4/B statüsünde istihdam edilebilecekleri gibi diğer fabrikalarda da çalışabileceklerdir veya devralacak firmada beş yıl süreyle çalıştıktan sonra dilerlerse kamuya ait kurumlarda 4/B statüsünde çalışabileceklerdir. Fabrikalarda yıllarca çalışarak ustabaşı veya vasıflı işçi konumuna yükselmiş kardeşlerimiz, 4/B statüsünde bir tercih yapacak olurlarsa yılların birikimiyle elde ettikleri ustabaşılıkları, vasıflılıkları ortadan kalkacağı için mağdur olacakları açıktır.
Zira kamu kurumlarında konumlarını devam ettirmeleri, konumlarına uygun bir görev bulmaları mümkün olmayacaktır. Kamu kurumlarında tahsilleriyle ilgili rastgele bir görevlendirme yapılması hâlinde –ki öyle olacaktır- manevi çöküş yaşayacakları açıktır. 14 fabrika personelini diğer fabrikalarda istihdam etmeninverimlilik açısından bir faydası olmayacaktır, oturacak yer bile bulamazlar.
Diğer ve çok önemli bir konu da 2017 yılında istihdam edilen sözleşmeli mühendislerle ilgilidir. Bu kardeşlerimizin 4/B statüsünde istihdamının sağlanması belirsizliği devam etmektedir.
Şunu söylemek istiyorum: Et ve Balık Kurumunda örneği önümüzde, şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin yeniden gözden geçirilmesini diliyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)