Midilli'deki çaresizler

Midilli'deki çaresizler

Midilli adasındaki kayıt merkezleri Karatepe ve Moria’daki mülteciler tahliye edilerek Yunanistan’ın kuzeyindeki Kavala’ya götürülüyor. Limanda demirli dev feribot gönülsüz yolcularını bekliyor. Mülteciler Avrupa yönündeki zahmet dolu yolculuğun sona erip Türkiye’ye geri gönderilmekten korkuyor.

Mülteciler tedirgin

Şamlı mikro biyoloji uzmanı Nur, Midilli belediye başkanına nereye götürüleceklerini soruyor. Korkusu gözlerinden okunuyor. Belediye başkanı Kavala’ya gideceklerini söyleyince, Nur’un korkusu şüpheye dönüşüyor. Eşi ve üç çocuğuyla Midilli’ye gelen Suriyeli Mahmut belediye başkanına elindeki biletleri göstererek, bir an önce ailesinin onu beklediği Atina’ya gitmesi gerektiğini anlatıyor.

Belediye Başkanı Galinos ona çarşamba günü Atina’da olacağını söyleyince Mahmut rahatlıyor. Çoğu mülteci yetkililerin bütün telkinlerine rağmen feribota binmek istemiyor. Feribot az yolcuyla limandan ayrıldıktan sonra ne Türkiye’ye, ne de Kavala’ya uğrayıp, Atina yakınlarındaki bir limanda demirliyor.

‘Onları sahipleniyoruz’

Brüksel ile Ankara arasında varılan anlaşmanın ayrıntıları belli olmadığından, herkes güvensizlik içinde. Midilli’de mültecilerin kayıt altına alınıp barındırılabilmeleri için uzun bir hazırlık yapılmış. Yaz aylarında adanın merkezi Miytilene’nin çevresinde kurulan çadır kentte 30 bin kadar mülteci kalmaktaydı. Zamanla sıhhi tesisatlı ve çocuk bahçesi olan çeşitli kamplar kuruldu. Midilli’de 180 yardım kuruluşundan 2 bin kadar gönüllü mültecilere yardımcı olmaya çalışıyor. Belediye Başkanı Galinos, “Balkan rotasının kapanmasından sonra, savaştan kaçan mülteci ve göçmenlere yardım etmek zorunda kalacağımızı biliyorduk. Problem bu insanlardan değil, evlerini yıkan bombalardan kaynaklanıyor. Maalesef mültecileri mağdur eden siyasi kararlar alınıyor. Onları korumak zorundayız” diyor.

Ada halkının yükü ağır

Ekonomik krize rağmen Midilli sakinleri de mültecilere elden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorlar. Ahalinin üçte birini Anadolu’dan gelen Rumların torunları oluşturuyor. Zar zor karaya çıkan ve boğulan mültecilerin akıbeti Midillileri de üzüyor. AB ile Türkiye arasındaki anlaşmanın uzun vadede mülteci sayısının azalmasına yarayacağına kimse inanmıyor. Anlaşmanın imzalanmasından sonra da adanın kuzeyine her gece en az 10 şişme bot varıyor. Midilli’nin durumu turizmin geleceği açısından da endişeye yol açıyor. Rezervasyonların yüzde 80 oranında iptal edilmiş olması turizmcilikten geçinen aileleri kara kara düşündürüyor.

Adanın merkezindeki otellerde ise yer bulunmuyor. Gönüllüler, idealistler, gazeteciler ve siyasiler sayesinde yataklar boş kalmıyor. Midilli’ye gelen mülteci sayısı azalacak mı, kaçak göçmenler gerçekten Türkiye’ye iade edilebilecek mi, kimse bilmiyor. Ada halkı kendini duruma alıştırmaya çalışıyor, hatta göçmenlerden bazılarının adaya yerleşebileceğini de düşünüyor. Limandaki lokantalar şimdiden ‘tanrı misafiri’ turistlere hitaben kapılarına, domuz eti kullanılmadığı yazılı levhalar asmış.