Cumhuriyet yazarı Ayşe Yıldırım, okudukları lisenin bahçesinde erkek arkadaşı ile yan yana otururken öğretmen tarafından "Uygunsuz davrandınız" denerek tutanak tutulmasının ardından intihar eden kız öğrenciyle ilgili tepkiler sebebiyle torba yasadan çıkarılan 'cinsel istismar tasarısı'nı hatırlattı. Yıldırım "Evet Mihriban, bu ülkede kızlı erkekli yan yana oturamaz, aynı evde kalamazsın ama küçük çocuklar tecavüzcüsüyle evlendirilebilir" diye yazdı.
Ayşe Yıldırım'ın Cumhuriyet gazetesinin bugünkü (24 Kasım 2016) nüshasında yayımlanan 'Mihriban’ı öldürmek' başlıklı yazısı şöyle:
Sen ölmüştün o gün. Suçun büyüktü. Okulun bahçesinde yan yana oturduğun erkek sınıf arkadaşının saçına düşen yaprağı almıştın. Okul yönetimine göre uygunsuz bir davranıştı bu. Hem erkek arkadaşın hem de sen okuldan atılmakla tehdit edildiniz. Baban okula çağırıldı. Eli yaralıydı, araba kullanamazdı ama okul yönetimi için durum çok acildi, ortada büyük bir ahlaksızlık vardı ve ailen durumdan haberdar edilmeliydi, telefonla bile söylenemezdi yaptığın şey; onun için otobüsle gelsin baban diyecek kadar ileri gittiler.
Pazartesi günü Nevşehir’den Aksaray’a doğru yola çıktınız babanla birlikte. Güzel Sanatlar Lisesi spor bülümü 12. sınıf öğrencisi olduğun okula, müdürle görüşmeye gidiyordunuz. Psikolojin bozulmuştu, içine düştüğün durumu genç kızlık gururuna yediremedin. Attın kendini arabadan aşağıya. Dört gün dayandı bedenin. Sonra terk ettin hayatı. İşte o gün ölmüştün Mihriban. Henüz 17 yaşındaydın.
O gün gece yarısına doğru Meclis’e getirildi tecavüzcüye af tasarısı. Tecavüzcüsüyle evlendirilecek çocukları “Küçüğün rızası” diyerek savundu Adalet Bakanı.
Örften, gelenekten, değerlerden söz ettiler günlerce. Geri adım atmayacaklardı. Binlerce mağduriyetten söz ettiler. Tecavüze uğrayan küçük çocukların tecavüzcüsüyle evlendirilmesini normalleştirmeye çalışırken sen sadece bir erkekle bankta yan yana oturduğun ve onun saçındaki yaprağı aldığın için öldün.
Ülkenin içine düştüğü ahlaki durum tam da buydu işte. Çocuklar tecavüzcüsüyle evlenebilir ama bir erkekle konuşamaz. Ne diyordu okul arkadaşlarından biri:
“Biz bu okuldan şikâyetçiyiz. Çünkü üzerimize çok geliyorlar. Mihriban arkadaşımız çok hassas bir insan olduğu için şu anki bu duruma düştü. Okul müdürümüzün tehdit ettikleri oluyor. Seni okuldan atarım, ailelerinizi çağırırım diye bizleri sürekli tehdit ederek ailelerimizi fişekliyor. Okulumuzda erkek ve kızın konuşmasını yanlış anlıyorlar. Okulda erkekler ile bir arada ya da baş başa görürler ise adımızı sevgili olarak lanse ediyorlar. Okul müdürü bütün öğrencileri bu şekilde tehdit ediyor.”
Daha üç yıl önce “kızlı erkekli aynı evlerde kalıyorlar” diye evlere baskınlar yapılmıştı. Tekirdağ’da bir üniversite öğrencisi genç kapıya gelen polis nedeniyle panikleyip balkondan kaçmaya çalışırken ölmüştü.
Delikanlının evine misafir olarak gittiği arkadaşı ise ailesi tarafından okuldan alınmıştı sonra. Tıpkı senin ölümünden sonra babanın “Okuldan soğudum” diyerek diğer iki kız kardeşini de okuldan alacağını söylediği gibi:
“Cumhurbaşkanımız ‘kızlarınızı okutun’ diyor. Ben de kızlarımı okutuyordum. Kızımı okutayım dedim ama ölümüyle karşılaştım. Mihriban okul yolunda ölüme gitti. Geri alacağım, öbür kızları da alacağım. Okuldan soğudum.”
Evet Mihriban, bu ülkede kızlı erkekli yan yana oturamaz, aynı evde kalamazsın ama küçük çocuklar tecavüzcüsüyle evlendirilebilir.
Utanç tasarısını “şimdilik” geri çekmelerine sevinecek noktaya getirdiler bizi.
Lambada titreyen ateş üşüyor artık Mihriban.