Millet İttifakı, 'mayınlı' başlıkları ortak adaya bıraktı

Millet İttifakı, 'mayınlı' başlıkları ortak adaya bıraktı

Millet İttifakı’nın Ortak Hükümet Programı, hukuktan ekonomiye kadar birçok alanda önemli vaatler içerirken, parti kurmaylarının “mayınlı alan” olarak nitelendirdiği “anadilde eğitim”, “İstanbul Sözleşmesi” gibi başlıklarda somut vaatlerden kaçınıldı.

Millet İttifakı’na dönüşen Altılı Masa, 9 ana başlık, 75 alt başlık ve 2 bin 300’ün üzerinde program ve vaadin yer aldığı Ortak Hükümet Programını, Ankara’da geniş katılımlı bir toplantıyla kamuoyuna açıkladı. Programda vergi indirimlerinden istihdama, yolsuzlukla mücadeleden kamuda tasarrufa kadar birçok sorunlu alana ilişkin somut ve önemli vaatler yer aldı. Programın girişinde bir kez daha ortak aday vurgusu yapıldı. Millet İttifakı’nın ortak programında tarafsız ve bağımsız bir yargı sisteminin oluşturulmasının hedeflendiği belirtilerek, bu kapsamda yapılacak düzenlemelere yer verildi.

“Çankaya Köşkü’ne taşıyacağız” vaadine büyük alkış

Ortak metinde cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırlandıracağına dair taahhütlere yer verildi. Tartışılan ve bakanlıkların yetki ve sorumluluklarının devredildiği gerekçesiyle eleştiri konusu olan Cumhurbaşkanlığı kurul ve ofislerin lağvedileceğine yönelik taahhüt verildi. Bu bağlamda kamuoyunda tepki çeken temsil harcamaları ile ilgili de düzenlemelere yer verildi. Kamuda temsil ve ağırlama harcamalarının en az yarı yarıya azaltılması hedeflendi. Cumhurbaşkanlığının Çankaya Köşkü’ne taşınacağı ve Cumhurbaşkanlığının kullanımındaki uçak sayısının azaltılarak buradan elde edilecek gelirle de yangın söndürme uçağı alınacağı belirtildi. Salonda en çok alkış alan vaatlerden biri de Cumhurbaşkanlığının Çankaya Köşkü’ne taşınması sözü oldu. Kamuda tasarrufla ilgili ayrıca “Cumhurbaşkanlığının kullanımındaki saray, köşk ve yalıları halkın kullanımına açacağız. Kamu görevlilerinin birden fazla yerden ilave gelir elde etmesini engelleyeceğiz. Kamuda makam odaları için standart belirleyerek gösterişin önüne geçeceğiz. Kamuda araç tahsisini çok az sayıdaki görevlerle sınırlı tutacağız. Çakarlı araç kullanımını sadece ambulans ve güvenlik araçlarıyla sınırlayacağız” sözleri dikkat çekti.

KHK mağdurları için adil yargılanma hakkı

Altılı Masa'nın OHAL’e ilişkin düzenlemeleri de merak ediliyordu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında kamu ile ilişiği kesilen kamu görevlilerini göreve iade edeceklerini belirtiyordu. Metinde, bununla ilgili yalnızca “OHAL kararnamelerinden kaynaklanan mağduriyetlere son vereceğiz” denildi. FETÖ ile mücadele edileceği ve bu kapsamda adil yargılanma hakkının tesis edileceği ifade edildi. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, bu konuda Kılıçdaroğlu’ndan farklı olarak adil yargılanma hakkının sağlanması gerektiğini savunuyordu. Öte yandan özellikle CHP’nin son dönemde gündeme getirdiği mülakat mağdurları ile ilgili de metinde bazı sözlere yer verildi. Bu doğrultuda, “Mülakat uygulamalarına son verecek, yazılı sınavda en yüksek puan alandan başlamak üzere personel alımı yapılmasını sağlayacağız. KPSS sınavlarının sayısını artıracak ve sınavlardan ücret almayacağız” denildi.

Anadilde eğitim ve cemevleri yer almadı

Temel hak ve hürriyetlerle ilgili ise, anadilde eğitim ve vatandaşlık tanımının yeniden yapılması tartışılıyordu. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, bu konuda partisinin vaatlerini açıklarken, “Anadilde eğitimin önündeki engelleri kaldıracağız” demişti. Bu açıklama İyi Parti tarafından ise tepkiyle karşılanmıştı. Temel hak ve hürriyetler başlığında bu konuya yer verilmedi. Öte yandan Kasım ayında yasalaşan cemevlerine yönelik düzenlemeleri içeren yasaya yönelik muhalefet tarafından bazı eleştiriler getirilmesine rağmen, bu konuda kapsamlı taahhüde yer verilmedi. Cemevleri ile ilgili yalnızca, “İmar Planları yapılırken Cem Evleri için mekân ayrılmasını sağlayacağız” denildi.

“Adil rekabet” ifadesi, Baykar’a mı yönelik?

Öte yandan ortak programda savunma sanayii ile ilgili “adil rekabet” ifadesine de yer verildi. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın, geçtiğimiz günlerde Bayraktar ailesinin sahibi olduğu, İHA ve SİHA üreticisi Baykar Makina ile ilgili söylediği sözler tartışma konusu olmuştu. Babacan, “Şimdi seçim yaklaşıyor ve hükümetin elindeki en önemli propaganda projelerinden bir tanesi de bu. Bu projede öyle bir hale getirildi ki 'bu çok kutsal, dokunulmaz', 'dokunanı mahvederiz' falan filan ya. Kusura bakmayın ya dokunacağız tabii, doğruya doğru yanlışa yanlış diyeceğiz” demişti. Bayraktar ailesine ayrıcalık tanındığı iddia edilirken Millet İttifakı’nın ortak metninde “Savunma Sanayiinde özel sektörün önünü açacak ve sektörde adil rekabeti sağlayacağız” denildi. Ayrıca Katarlılara satıldığı iddia edilen Sakarya Tank Palet Fabrikası ile ilgili de “Sakarya Tank Palet Fabrikasının tahsis işlemlerini hukuki mevzuat çerçevesinde iptal edeceğiz” denildi.

49 yıllığına özelleştirilen limanların durumu belirsiz

Buna karşın yine muhalefet tarafından eleştirilen ve ihalesiz bir şekilde işletme süreleri 49 yıla kadar uzatılan limanların sözleşmeleri ile ilgili bir düzenlemeye yer verilmedi. Limanlarla ilgili, “Limanlarımızda muhtelif kurumlar tarafından verilen hizmetlerin tek elden yürütülmesi için Liman Başkanlıklarının yetkisini artıracağız” denildi. Tartışılan büyük projelerden biri olan Akkuyu Nükleer Santrali ile ilgili de “Akkuyu Nükleer Santral Projesi’nin mevcut durumunu ve sözleşme detaylarını, anlaşma dışında verilmiş olan hakları veya üstlenilen yükümlülükleri gözden geçireceğiz” ifadesi kullanıldı.

Sığınmacılarla ilgili “en kısa sürede” denildi

Altılı Masa'nın mayınlı alanlarından biri de Suriyelilerin geri dönüşleriyle ilgiliydi. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun masadaki diğer liderlerin aksine, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la diyalog kurulmasına mesafeli olduğu biliniyordu. Yine Davutoğlu’nun “onurlu ve insani geri dönüş” konusunda da ısrarcı olduğu ifade ediliyordu. Bu konuda, düzensiz göçün kaynağı olan ülkelerle Geri Kabul Anlaşmaları yapılacağı ve geri gönderme merkezlerinin sayılarının ve kapasitelerinin artırılacağı ifade edildi. Ayrıca, “Sığınmacıların mahalle, ilçe ve il bazında kontrolsüz yoğunlaşmalara erişmesine veya gettolaşmaya izin vermeyeceğiz. Geçici Koruma Altındaki Suriyeli’lerin güvenli ve iç hukukumuz ile uluslararası hukuka uygun biçimde mümkün olan en kısa sürede ülkelerine geri dönmelerini sağlayacağız” denildi.

İstanbul Sözleşmesi’ne yer verilmedi

Altılı Masa'da en çok tartışılan konulardan birisi de İstanbul Sözleşmesi’ydi. Türkiye, taraf olan ülkelere, kadına karşı şiddete yönelik yürütülecek politikalarla ilgili yükümlülükler getiren İstanbul Sözleşmesi’nden 20 Mart 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla çıkmıştı. Altılı Masa'da beş parti de sözleşmeye yeniden taraf olunması gerektiğini savunurken, Saadet Partisi, buna karşı çıkıyordu. Ortak metinde İstanbul Sözleşmesi ile ilgili herhangi bir taahhüde yer verilmedi. Bu arada İyi Parti Genel Başkanı Ümit Özlale’nin kürsüden yaptığı konuşmada metnin dışına çıkarak, İstanbul Sözleşmesi’ne taraf olunacağını söylemesi, Saadet Partisi’nin tepkisine neden oldu.