Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AKP'yi kuran çekirdek kadronun içinde yetiştiği Milli Görüş çizgisinin yayın organı Milli Gazete'nin yazarı İsmail Hakkı Akkiraz, "Bir zamanlar Milli Görüş kadroları içinde hizmet edip de şimdilerde AK Parti içinde siyaset yapan arkadaşlar kendilerinin de hakka hizmet ettiklerini, hak batıl mücadelesi bayrağını kendilerinin taşıdığını ifade ederek Saadet Partisi’nin kendilerine katılmasını talep etmektedirler" dedi. "Saadet Partisi ile AK Parti aynı dünya görüşünün partileri değil, farklı dünya görüşlerinin partileridir" ifadesini kullanan Akkiraz, "Saadet Partisi’nin benimsediği yol, müstakim olan salihlerin, AK Parti’nin benimsediği yol ise gazaba uğramış ve sapıklık içinde bulunan batılıların yoludur" diye yazdı.
İsmail Hakkı Akkiraz'ın "Müstakim olan yolda yürümek" başlığıyla yayımlanan (26 Nisan 2017) yazısı şöyle:
Bismillahirrahmanirrahim Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah (c.c)’a hamd ederim. Salât ve selâm, peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s. a. v)’ya, âline ve sahabelerine olsun. ERBAKAN Hocamızı bir heyet ile ziyaret etmiştik. Bu ziyaret esnasında topluluğa İslam nasıl bir yoldur? Sorusunu sordu. Arkadaşlarımızdan birisi “İslam en doğru yoldur” cevabını verdi. Erbakan Hocamız bu cevabın isabetli bir cevap olmadığını söyledikten sonra “İslam tek doğru yoldur” şeklinde düzeltti. İslam bütün insanlığın saadetini esas alan müstakim olan tek yoldur. İslam hem dindir ve hem de düzendir. İslam’ın iki düzeni vardır. 1- Maruf ve münker düzeni, 2- Helal ve haram düzeni. İslam’ın maruf ve münker düzeni, hangi inanışa sahip olursa olsun bütün insanlık içindir ve bu düzende bütün insanlık saadet içinde yaşar. İslam’ın helal ve haram düzeni ise sadece Müslümanlar içindir ve bu düzenin esaslarına sadece Müslümanlar uyarlar. İslam’ın maruf ve münker düzeni bir yerde Adil Düzen’dir. Bu düzen, insanlara faydalı olan şeyleri emreder ve yürütür, zararlı olan şeyleri ise yasaklar. Bu düzen, bütün insanların temel insan haklarını koruma altına alır. Bu hakları ortadan kaldırmaya yönelik olarak işlenen suçları en ağır bir şekilde cezalandırır. Adil Düzen, maddi kalkınma ile manevi kalkınmayı birlikte ele alır. Sanayileşmeyi, tarım ve hayvancılığı geliştirmeyi, halkın ihtiyaçlarını bol ve ucuz olarak temin etmeyi benimser. Günümüzde bu yol, Milli Görüş olarak ifade edilmektedir ve bu yolun tek temsilcisi de Saadet Partisi’dir. Bu kuru bir iddia da değildir, gerçeğin ta kendisidir. Saadet Partisi’nin savunduğu Adil Düzen’de faiz olmaz, haksız vergi olmaz, israf olmaz. Bundandır ki insanlık ancak faizin, haksız verginin, israf ve savurganlığın bulunmadığı Adil Düzen ortamında saadet bulabilir. Bütün insanlığın saadet bulması için böyle bir düzeni savunmak, hâkim olması için mücadele etmek, Müslüman şahsiyete inancının yüklediği farz görevlerdendir.
Milli Görüş “Yaşanılabilir Bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Bir Dünya” kurmayı esas alan görüştür. Bu hedefe ulaşmak kendiliğinden olmaz, teşkilatlı bir çalışma ile olur. Teşkilat: Bir gayeyi gerçekleştirmek ve bir programı yürütmek için hiyerarşik bir düzen içinde bir araya gelerek faaliyet gösteren vasıflı ve yeterli sayıda insandan oluşan yapıya denir. Böyle bir yapıyı oluşturmak, müminlerin üzerine farz olan görevlerdendir. Bu teşkilat aynı zamanda; aynı kavramlara aynı manaları yükleyip aynı tanımlarla düşünerek aynı eylemleri ortaya koyabilen insanlar topluluğu olmak demektir. Ümmet olmak insanları hayra çağıran, iyiliği emreden, kötülüğü meneden bir teşkilat olmaktır. Çalışmalarının içinde “Adil Bir Düzen” kurma hedefi olmayan hiçbir topluluk ümmet değil fırka sayılırlar ve bu fırkalar kendilerini ilahi azaptan kurtaramazlar. Bu konu İslam’ca düşünen her fert için kolayca anlaşılabilecek bir meseledir. Milli Görüş; “Adil Düzen” kurma mücadelesini “şuurlanma, çelikleşme, üretim, milko ve heyecan” hamleleriyle beş koldan yürütmektedir. Milli Görüş bu hamlelerini, Sadet Partisi ile Kadın Kolları, Gençlik Kolları, Milkolar ile Milli Gazete, TV 5 ile ve de AGD gençlik çalışmaları ile yapmaktadır. Her müminin böyle bir yapının içinde bulunması, emredilmiş bir kulluk görevidir. Bundandır ki Saadet Partili olmak sıradan ve basit bir mesele değildir.
Bir zamanlar Milli Görüş kadroları içinde hizmet edip de şimdilerde AK Parti içinde siyaset yapan arkadaşlar kendilerinin de hakka hizmet ettiklerini, hak batıl mücadelesi bayrağını kendilerinin taşıdığını ifade ederek Saadet Partisi’nin kendilerine katılmasını talep etmektedirler. Saadet Partisi’ne her fırsatta bu teklifi yapanların şu gerçeği idrak edip bilmesi gerekir. Saadet Partisi ile AK Parti arasında şu üç konuda fikir uyuşmazlığı vardır. 1- AK Parti, ABD ve İsrail’i stratejik müttefik olarak ilan etmiştir. ABD Lozan anlaşmasıyla belirlenen sınırlarımızı kabul etmeyen tek ülkedir ve İsrail bizim topraklarımız üzerinde “Arzı Mevud” inanışı gereği gözü olan bir ülkedir. Bu iki ülkeyi stratejik müttefik olarak görmek, onların bizim topraklarımız üzerinde inşa etmeye çalıştıkları “Büyük İsrail” hedefine hizmet etmeyi kabul etmek olur. Saadet Partisi, böyle bir stratejik ortaklığı kesinlikle reddetmekte, ABD ve İsrail bizim stratejik müttefikimiz olamaz demektedir. 2- AK Parti, Avrupa Birliğini bir medeniyet projesi olarak benimsemektedir. Bundan da vazgeçmeyeceğini her fırsatta dile getirmektedir. AB Bakanlığını kurması, bunun en önemli göstergesidir. Saadet Partisi ise AB’nin bir medeniyet projesi olarak görülmesini şiddetle reddetmektedir. Medeniyetlerin inançlar üzerine kurulduğunu, AB medeniyetinin de bir Hıristiyan Yahudi medeniyeti olduğunu, Müslümanlık inanışına sahip bir toplumun AB’yi bir medeniyet projesi olarak göremeyeceğine inanmaktadır. Saadet Partisi, İslam medeniyetinin üstün medeniyet olduğuna inanarak birliğin bu medeniyetin insanlarıyla İslam Birliği altında yapılmasını savunmaktadır. 3- Ak Parti, “Adil Düzen” yerine “Faizci Kapitalist Düzeni” yürütmeyi benimsemiştir. Bunun manası devletin sanayileşmeden, tarım ve hayvancılığı geliştirmekten, madenlerini işletmekten, üretimi artırmaktan elini ayağını çekmesidir. Saadet Partisi bir ezen ve ezilen düzeni olan “Faizci Kapitalist Düzeni” reddetmekte bunun yerine sanayileşmeyi, tarım ve hayvancılı geliştirmeyi, madenleri işletmeyi, üretimi artırmayı esas alan “Adil Düzeni” benimsemektedir. Bu üç farktan dolayı Saadet Partisi ile AK Parti aynı dünya görüşünün partileri değil, farklı dünya görüşlerinin partileridir. Saadet Partisi’nin benimsediği yol, müstakim olan salihlerin, AK Parti’nin benimsediği yol ise gazaba uğramış ve sapıklık içinde bulunan batılıların yoludur. Bu fark bilinmelidir ve bu iki parti arasında tercih yapanlar buna göre yapmalıdırlar. Kişinin yaptığı tercih, ahirette hesabını vereceği kendi ameli olacaktır. Selam hidayete tabi olanlara…