Milli Gazete yazarı: Yılbaşı kampanyasıyla anayasal görevimizi yerine getirdik!

Milli Gazete yazarı: Yılbaşı kampanyasıyla anayasal görevimizi yerine getirdik!

Bu son uyarı" anonsunu da kullanarak manşetinden yürüttüğü "Yılbaşını kutlama" kampanyası tartışmalara yol açan ve Reina'daki katliamın ardından tepki gören Milli Gazete'nin yazarı Adnan Öksüz, "Anayasanın 58’inci maddesi zaten devlete gençleri alkol düşkünlüğü, uyuşturucu madde, kumar gibi kötü alışkanlıklardan koruma görevi vermiştir. Millî Gazete burada 'alkolden ve içkiden uzak durmalı' diyerek 'anayasal' bir görev de üstlenmiştir, aynı zamanda" iddiasını ileri sürdü.

Milli Gazete: Hiçbir zaman ve zeminde şiddeti gündeme almayız; 'Yılbaşı kutlama' diyeceğiz elbette, bizim işimiz bu!

Adnan Öksüz'ün "Sol koro" başlığıyla yayımlanan (4 Ocak 2017) yazısı şöyle:

Millî Gazete’nin “yılbaşında içkiden, kumardan, kötü alışkanlıklardan uzak durun” uyarısı kimi çevreler tarafından “yaşam tarzına müdahale” olarak yorumlandı… Ağırlıklı olarak da “sol koro” tarafından… Ne alaka! Millî Gazete, bu uyarıları yarım asırdır yapıyor… Sadece Millî Gazete mi?   * Yükseköğretim Kurumu (YÖK) bundan bir süre önce, üniversite rektörlüklerine gönderdiği resmi yazıyla, içki satışının yasak olduğunu hatırlattı. Bu da mı ‘yaşam tarzına müdahale!’   * Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı Prof. Dr. M. İhsan Karaman’ın, “Ahlaken hiçbir şekilde etik sayılmayan, olumlu görülmesi mümkün olmayan kumarın bu derece yaygınlık göstermesi ve bir kez oynayanın, kazansa/kaybetse dahi bir daha oynamasına karşılık kendini kontrol edememesi nasıl tehlikeli bir bağımlılık türünün var olduğunu gözler önüne sermektedir.” demeci de o zaman yaşam tarzına müdahale, öyle mi?  Yeşilay’ın yıllardan beri kumar ve içki hakkında sürdürdüğü tüm kampanyalar o zaman özel hayata müdahale mi sayılacak?   * Peki, ya anayasa! Anayasanın 58’inci maddesi zaten devlete gençleri alkol düşkünlüğü, uyuşturucu madde, kumar gibi kötü alışkanlıklardan koruma görevi vermiştir. Millî Gazete burada “alkolden ve içkiden uzak durmalı” diyerek “anayasal” bir görev de üstlenmiştir, aynı zamanda…   * Onlarca ülkede alkole yönelik kısmi veya tam reklam kısıtlaması var. İnternet ortamında alkollü içki reklamında, 19 ülkede kısmi veya tam reklam kısıtlaması var. Bu da mı özel hayata müdahale!   * İngiltere’de sokakta içki içmek yasak. Devlete ait televizyon kanallarında içki reklamı yasak. Almanya’da sokakta içki içenlere para cezası uygulanıyor. Finlandiya’da 18.00- 09.00 arası satış yapılmıyor. Pazar günleri alkol satış yasak. Norveç’te pazartesi-çarşamba 10.00-17.00, perşembe-cuma 10.00-18.00, cumartesi 10.00- 15.00 arası satış yapılabiliyor. Pazarları içki satışı yasak. İsveç’te 19.00-10.00 arası alkol satışı yapılmıyor. Cumartesi 15.00’e kadar, pazar günleri ise tüm gün alkol satışı yasak. O zaman bunlar da özel yaşama müdahale!   * Alkolün teşvik edilmemesi, özendirilmemesi, 18 yaşın altındaki çocuklara alkol satılmaması, sektörde 18 yaşın altındaki çocukların çalıştırılmaması, ve belli yerlerde ve saatlerde alkol satılmaması ve tüketilmemesi gibi düzenlemeler de o zaman özel yaşama müdahale… * Alkol satışı yapılacak yerlerin, eğitim kurumları, dershaneler, öğrenci yurtları ve ibadethanelere en az 100 m mesafede açılabilmesi hükme bağlandı. Bunların tümü “sol koro”nun anlayışına göre “özel hayata müdahale!”   *** Millî Gazete yarım asırdır yaptığı gibi, yine “uyarı” görevini yerine getirdi. Peygamberimiz Efendimiz (S.A.V.), “Din nasihattir, din nasihattir, din nasihattir.” buyurmuyor mu? * “Tehdit” yok… * “Nefret tellallığı” yok… * “Şiddet” yok… * “Ayırma” yok… * “Ayrıştırma” yok… * “Ötekileştirme” yok… Yalnızca uyarı var, nasihat var… ***   Son söz; bilirsiniz; köprülerden hemen önce, “son çıkış uyarısı” vardır. Bu “uyarı”, hemen, illa da “çıkın” anlamı taşımaz… “İsterseniz çıkın, biz uyarıyoruz, hatırlatıyoruz…” demektir. Kalkıp da bu “uyarıyı”, “güzergâha müdahale” olarak yorumlayabilir misiniz?

Birileri manipülasyona kalkışıyor  

Millî Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş, Millî Gazete’nin yayınına ilişkin gazetede geniş bir yazı kaleme aldı. Yazının son satırlarını bir kez daha hatırlayalım;

“… Bizi bilenler bilir... Aslında onlar daha iyi bilir… Millî Gazete; milli birlik ve bütünlüğün, toplumsal barışın, toplumun bütün kesimleriyle kardeşliğinin teminatıdır. Hiçbir zaman ve hiçbir zeminde… Hiçbir satırında ve hiçbir kelimesinde şiddeti gündemine almaz. Millî Gazete’nin puntolarında şefkat, merhamet, sevgi ve kardeşlik büyür.” ***   Kurdaş, sosyal medyadan da tartışmalara açıklık getirdi;  * “Millî Gazete’nin manşetinin neden bir kısmı alınıyor da, sayfanın tamamı ve manşetin kendisi saklanıyor? Düşündünüz mü?” * “Millî Gazete 44 yıldır kültür emperyalizmine karşı inancımızın gereğini yapıyor ve milletimize “yılbaşı kutlama” diyor. Hıristiyanlara değil…” * “Birileri manşetimizi “bölüyor” ve manipülasyona kalkışıyor.” * “Millî Gazete’nin manşetinin üst kısmını alıp, manşetin kendisini, özünü ve ana mesajı saklayarak yeltenilen maksat inanca saldırıdır!” * “TERÖR ÖRGÜTÜ SÖZCÜLÜĞÜ YAPAN YAYINLARIN DİLİYLE” konuşmadan önce fotoğrafın bütününe bakmak... Okumak lazım!”

Doktora tezi

Bir tavşan önüne bir daktilo almış, tak tuk tak tuk bir şeyler yazıyor. Oradan geçen bir tilki: - Hey tavşan, ne yazıyorsun? - Doktora tezimi yazıyorum. - Ha öyle mi, çok güzel, ne hakkında? - Tavşanların tilkileri nasıl yedikleri hakkında. - Yok canım, olur mu öyle şey, hiç tavşanlar tilki yerler mi? - Olur canım, gel istersen, sana ispat edeyim! Beraberce tavşanın yuvasına girerler. Biraz sonra tavşan tek başına çıkar ve yine daktilosunun başına geçer, tak tuk bir şeyler yazmaya devam eder. Daha sonra oradan geçen bir sırtlan, tavşanı görür. - Hey tavşan, ne yazıyorsun? - Doktora tezimi. - Ne hakkında? - Tavşanların sırtlanları yemesi hakkında! - Yayınlamayı düşünmüyorsun herhalde, buna kim inanır? - Gel istersen göstereyim... Yine beraberce yuvaya girerler. Tavşan biraz sonra tek başına dışarı çıkar. ***   Tavşanın yuvasını merak mı ettiniz? Manzara şudur: Bir köşede tilkinin kemikleri... Bir köşede sırtlan kemikleri... Diğer köşede ise tavşanın doktora danışmanı aslan, kürdanla dişlerini temizliyor! Ana fikir ve sonuç: Doktora tezi yapmak için, tezin ne olduğunun önemi yoktur. Konunun da önemi yoktur. Önemli olan, tez danışmanıdır…

Bahçeli'ye yakışmadı

* Devlet Bahçeli’nin temsil ettiği siyasi çizgi, geçmişte Millî Görüş’le kader ortaklığında bulundu, koalisyon yaptı.  * Devlet Bahçeli’nin temsil ettiği siyasi misyon, Refah Partisi ile “seçim ittifakı” yaptı. MHP Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş, Refah Partisi listesinden milletvekili seçildi. Türkeş ile Erbakan Hoca’nın miting meydanlarındaki kucaklaşmaları şu an gözlerimin önünde gibi… * Devlet Bahçeli, en kritik zamanlarda “devlet”ten, “meşru”luktan, “legalite”den yana tavır aldı. * Devlet Bahçeli, 367 krizi ile tıkanan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “düğüm”ü çözen isim oldu. Bu, devlet adamlığına yakışan bir duruştu.  * Devlet Bahçeli, partisinde “mafyavari” hareketleri engelledi, ülkücü gençliğin “meşru” çizgide yürümesi için işi başından bu yana sıkı tuttu.  Bunların tümü güzel, olumlu hareketler… ***   Devlet Bey’in dünkü TBMM Grup konuşmasında, Anadolu Gençlik Derneği’nin (AGD) düzenlediği Mekke’nin Fethi programlarına yönelik cümlesi ise yakışmadı, şık olmadı! Bahçeli, keşke bu lafları etmeden önce Mekke’nin Fethi programlarında neler yapılıyor, hangi temalar işleniyor, nelere öncelik veriliyor bir sorsaydı…