Yeşiller Partisi eski milletvekillerinden Volker Beck Almanya'da faaliyet gösteren İslam Toplumu Milli Görüş Derneği hakkındaki eleştirel görüşleri nedeniyle davalık oldu.
Beck, 2017'nin Ekim ayında Kölner Stadt-Anzeiger gazetesine yaptığı açıklamada, Almanya'da "derneklerin Milli Görüş gibi giderek artan oranda yurt dışından yönlendirilmeye başlamaları halinde, bu derneklerle yapılan işbirliğinin sorgulanması gerektiğini” söylemişti. Beck, Twitter hesabından yaptığı paylaşımlarda da birçok kez hem Diyanet İşleri Türk-İslam Birliği'nin (DİTİB) hem de İslam Toplumu Milli Görüş Derneği'nin (IGMG) Diyanet tarafından yönlendirildiğini düşündüğünü belirten açıklamalarda bulundu. Örneğin Temmuz ayında IGMG çalışanı İbrahim Yazıcı'ya Twitter üzerinden verdiği cevapta Beck, "IGMG bir dini cemaat değil, dini bir dernek. Uzman çevrelerde bu derneğin Diyanetleşmesi ve YTB (Yurtdışı Türkler Bakanlığı)/Diyanet/AKP'nin bu dernekler üzerindeki etkisinin boyutları tartışılıyor” ifadelerini kullandı.
Ancak Beck'in söz konusu derneklere, özellikle de Milli Görüş derneğine yönelik eleştirel açıklamaları Milli Görüş'ün tepkisini çekti. Dernek, Beck'in Kölner Stadt-Anzeiger gazetesindeki açıklamalarına dayanarak söz konusu açıklamalara ihtiyati tedbir kararı konulması için harekete geçti ve Münih'teki eyalet mahkemesinde dava açtı. Alman medyasındaki haberlere göre, derneğin avukatlığını daha önce Alman komedyen Jan Böhmermann'a açılan hakaret davasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı savunan Avukat Michael-Hubertus von Sprenger üstleniyor.
DW Türkçe'nin konuyla ilgili sorularını yanıtlayan Volker Beck, "Umarım ki Almanya'da düşünce ve bilim özgürlüğü, Milli Görüş'ün eleştirel beyanlarda bulunan kişileri susturma girişimlerine karşı da savunulur” dedi. AKP öncesi dönemde Milli Görüş'ün seküler Türk devleti tarafından "siyasi karşıt" olarak görüldüğünü ifade eden Beck, AKP iktidarından sonra ise bu durumun değiştiğini belirtti.
AKP ile Milli Görüş derneği arasında finansal destekten, AKP'li yöneticilerin "hoca" olarak görülmesi ve Almanya'ya davet edilmesine kadar çok yakın ilişkiler bulunduğunu öne süren Beck, Almanya'da İslam Toplumu Milli Görüş Derneği'nin eski genel sekreteri Mustafa Yeneroğlu'nun AKP'den milletvekili seçilmesini buna örnek gösterdi. Beck, "Bütün bunlar benim için Milli Görüş'ün kendi isteğiyle AKP'nin etkisi ve kontrolü altına girdiğinin göstergesi” dedi.
Davaya konu olan eleştirel açıklamalardan Milli Görüş'ün baştan beri haberdar olduğunu ifade eden Beck, aylar sonra başlatılan hukuki girişimin ise kendisinde "Milli Görüş dışından bir uyarı” gelmiş olabileceği yönünde bir şüphe uyandırdığını kaydetti.
Davanın reddi yönünde karar verilmesini beklediğini ifade eden Beck, "Bu açıklamalar ifade özgürlüğü kapsamına girer. Üstelik dayanaksız şekilde yapılmış açıklamalar da değiller. Milli Görüş'ün Türk hükümetinin AKP, Türk hükümeti ve Diyanet doğrultusunda çalıştığını gösteren çok sayıda olayı örnek gösterebilirim” dedi. Milli Görüş'ün konuya yaklaşımının daha farklı olabileceğini belirten Beck, bu tür tartışmaların mahkeme salonlarında değil, "açık bir diyalog” çerçevesinde yürütülmesi gerektiğini ifade etti.
2017 yılına kadar Federal Meclis'te Yeşiller Partisi milletvekilliği görevini sürdüren Beck, o tarihten bu yana Bochum Üniversitesi'nde din politikası alanında dersler veriyor.
Milli Görüş ise Volker Beck'in öne sürdüğü, AKP ve Türk hükümetinin "yönlendirmesiyle hareket etme” iddialarını reddediyor. İslam Toplumu Milli Görüş Derneği Genel Sekreteri Bekir Altaş DW Türkçe'ye açıklamasında, "Volker Beck'in bir iddiası var. İddiası da İslam Toplumu Milli Görüş'ün Türkiye hükümeti tarafından yönlendirildiği ile alakalı. Bu iddia gerçeği yansıtmıyor" dedi.
Volker Beck ile konuyla ilgili çeşitli görüşmeler yaptıklarını ancak sonuç alamadıklarını belirten Altaş, "Biz de buna karşı bir dava açmak durumunda kaldık. Çünkü İslam Toplumu Milli Görüş sonuç itibarıyla bir sivil toplum kuruluşudur, bir dini cemaattir. Ne bir kişi tarafından ne de bir hükümet, ne Türkiye ne Almanya tarafından yönlendirilmektedir. Kendi üyelerine karşı sorumluluğu olan bir yapıdır. Bunun ilgili mahkemeler tarafından saptanmasıyla alakalı olarak bir dava süreci başlatılmıştır" dedi.
Mahkemenin ihtiyati tedbir başvurusu ile ilgili kararını 2019'un Ocak ayında vermesi bekleniyor.