Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Doğu Akdeniz'de Yunanistan ile yaşanan gerginliğe ilişkin açıklamalarda bulundu. "83 milyonluk Türkiye'nin hiç hakkı yok mu? Bu kadar yanlış, tek yanlı, bencil bir yaklaşım kendilerine de Yunan halkına da zarar veriyor" diyen Bakan Akar, "Biz konuşmaktan yanayız. Gelin konuşalım. Diyaloğa açığız, barış, huzur istiyoruz ama hakkımızı, hukukumuzu da istiyoruz" diyerek Yunan mevkidaşı Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Panagiotopoulos Türkiye'ye davet etti.
Öte yandan Bakan Akar Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından 15 Temmuz 2016'da gerçekleştirilen darbe girişiminden bu yana 93 bin 327 personel aldıklarını açıkladı."Bunların yüzde 70'i operasyonlarda kahramanca görev alan uzman ve sözleşmeli personel" diyen Bakan Akar, "Artık herkesin bilmesi lazım, Türkiye Cumhuriyeti Devleti uluslararası ortamda gerçekten bir özne haline gelmiştir" dedi.
Bakan Akar, yeni ilan edilen NAVTEX ile ilgili de, "Bunlar ne kadar gerekiyorsa o kadar yapılacak. Bunun enerji bakanlığımız çalışmalarını sürdürüyorken biz de güvenliği sağlamak zorundayız. Bugünkü tamamen farklı, İskenderun bölgesinde atış eğitimi için yapılan bir NAVTEX bu" ifadelerini kullandı.
Gündeme ilişkin soruları yanıtlayıp, değerlendirmelerde bulunan Akar'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Oradaki sismik çalışmaları gerektiği kadar sürdüreceğiz. İskenderun bölgesinde Deniz Kuvvetlerimizin atış eğitimi ile alakalı güvenlik bakımından yayımlanmış bir Navtex'tir."
"Enerji Bakanlığı'mız çalışmalarını sürdürürken biz de oradaki faaliyetlerin güvenliğini sağlamaktan sorumluyuz."
TIKLAYIN - Erdoğan'dan Doğu Akdeniz mesajı: Varsa bedel ödeme pahasına karşımıza çıkmak isteyen buyursun gelsin
"Terör belasından asil milletimizi kurtaracağız. Hudutlarımızın, halkımızın güvenliğini sağlayacağız, amacımız bu. 24 Temmuz 2015'ten bugüne kadar 17 bin 200 terörist etkisiz hale getirildi."
"Bizim tek amacımız terör ve teröristle mücadele. Bizim etnik, mezhepsel toplulukla mücadelemiz söz konusu değil. Bu operasyonları yaparken bizim üzerinde durduğumuz en önemli konulardan biri de sivillere masumlara zarar vermemek için, dini tarihi yapılara zarar getirmemek için; çevreyi korumak için dolayısıyla operasyonları yaparken 'ne olursa olsun' şeklinde yaklaşım içinde değiliz."
"Kuzey Irak'ta çeşitli operasyonlar yapılmakta. Operasyon serileri var, bunlar gerçekleşti. Biz halkımızın güvenliği için elimizden gelen gayreti göstermeye devam ediyoruz. Buradaki tehdidi yok edeceğiz. Iraklı kardeşlerimizle bir sorunumuz olamaz."
320 terörist etkisiz hale getirildi. Kaçacak yerleri kalmadı, bunu başındakiler anladılar. Temennimiz alttakilerin de bunu anlaması. Biz bunun bitmesi için ne yapılması gerekiyorsa yapmaya devam ediyoruz.
'Girilemez' denilen yerlere Mehmetçik girdi, teröristlerin bütün mağaralarını başlarına yıktı, kaçacak yerleri kalmadı."
Bizim komandolarımız son derece zor arazi ve iklim koşullarında yaptığı mücadeleleri göz ardı etmememiz lazım. Amacımız istikrara kavuşmuş bir bölgeden bahsediyoruz, ona çalışıyoruz.
Suriye başka bir başlık. Buradaki bizim amacımız demokratik, toprak bütünlüğünü sağlamış, bağımsız bir Suriye'den bahsediyoruz. Suriyeli kardeşlerimiz çok çektiler.
Biz ülkemizin güneyinde bize tehdit oluşturacak herhangi bir terör koridoruna müsaade etmeyeceğimizi söyledik. TSK olarak bütün faaliyetlerimiz ilkeli, hukuka dayalı şekilde gitmektedir. Buradaki terör koridorunun oluşmaması için yapılması gereken ne varsa yerine getirdik.
Çeşitli ülkelerin yaptığı girişimlerle Suriye'nin ciddi emrivakilerle karşı karşıya olduğumuzu söylemek yanlış olmayacak. Burada 40 binden fazla vatandaşımızı katleden PKK var, paralel olan YPG var. Bunun SDF-SDG ile değiştirilmesi bir şey ifade etmiyor. Terör örgütüyle mücadelemiz devam ediyor. Müttefiklerimizle bu konuda maalesef anlaşamadık, anlaşamıyoruz. Fakat hiçbir zaman da PKK, YPG; bunları Kürtlerin temsilcisi olarak görmek kesinlikle yanlış gerçeklere aykırı bir durum. PKK YPG Kürt kardeşlerimizin temsilcisi olamaz. Burada ciddi istismarlar var.
Rusya ve ABD taahhütlerini yerine getirmedi. Terör örgütü hala sızma girişiminde bulunuyor.
Biz bir taraftan camilerin, bir taraftan kiliselerin onarımını yaptık. Hayatın normalleşmesi devam ederken başka gelişmeler de var. Orada Suriye halkının malı mülkü olan yer altı değerlere; bir takım şekilde teröristler vasıtasıyla el konulmaya çalışılıyor. Bunu da Suriye halkının hakkına tecavüz olduğunu görmemiz lazım.
Mutakabat muhtırlarına uymalarını davet ediyoruz.
Denizde bir faaliyet göstereceğiniz zaman denizcilerimiz ilanda bulunuyorlar. Bizim faaliyetimiz olacak bunu bilin diyoruz. En sondan başlayayım. Bizim orada deniz alaka ve menfaatlerimiz konusunda çalışmalarımız var.
Bu çerçevede biz faaliyelerimizi sürdürüyoruz. Bizim yaptığımız sismik çalışmalar ne varsa bunu gerektiği kadar sürdüreceğiz. Bunlar ne kadar gerekiyorsa o kadar yapılacak. Bunun enerji bakanlığımız çalışmalarını sürdürüyorken biz de güvenliği sağlamak zorundayız. Bugünkü tamamen farklı, İskenderun bölgesinde atış eğitimi için yapılan bir NAVTEX bu.Biz tüm komşularımızın toprak bütünlüğüne saygılıyız. Kimsenin topraklarında, denizlerinde gözümüz yok. Ancak bize karşı bir saldırıya da müsaade etmeyeceğimizi herkesin bilmesini istiyoruz.
İdlib'de biliyorsunuz Şubat ve Mart'ta Bahar Kalkanı Harekatı icra edildi. İhlaller de olsa ateşkes devam ediyor. Şu ana kadar zorluklar olsa da M4'te 26'ncı devriyeyi tamamladık.
Şu ana kadar iyi haber; 300 binden fazla Suriyeli kardeşlerimiz gönüllü olarak, güvenli olarak, 'saygın' bir şekilde, bu BM ifadesi... Kendi topraklarına yerleştiler. 17 bin 200 terörist şu an etkisiz hale getirilmiş duruyor. Ne zamana kadar? En son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar. Dileğimiz bu terör belasından ülkemizi kurtaracağız.
Bizim son teröristlerin yaptığı şeyler var. Teröristler o kadar çaresiz hale geldiler ki, bölge halkının çocuklarını kaçırmak mümkün olmadığından dolayı çocukları rehin alıyorlar. Tehditlerle, şantajlarla. Şu anda BM raporlarına intikal etmiş bulunuyor. Bunların çöküşü devam ediyor.
Çok değişik bakış açıları var. NATO Genel Sekreterimiz olaya objektif şekilde yaklaşıyor. Hukuku esas almak suretiyle, bütün dünyadaki teammülleri dikkate alarak makul, mantıklı gerçekten gerginliği azaltacak açıklamalar yapıyor. Fakat buna karşılık, bizim Fransız meslektaşımız hanımefendinin açıklamaları var, anlamak mümkün değil. Bir taraftan diyalog diyor, bir taraftan askeri tatbikatları başlatacağız diyor. Duygusallık başladığı zaman akıl mantık gidiyor. Tek izahı bu şekildedir.
Tatbikatlarla, bir takım girişimlerle Türkiye'nin faaliyetlerini engellemek gibi bir şey düşünmek boş bir hayaldir. Bizim kurallarımız var, hak var, hakkaniyet var yapılması gereken ne varsa yapmaya devam edeceğiz.
Bizim kimsenin toprağında, denizinde, hakkında hukukunda gözümüz yok. Fakat diğer taraftan da bir damla suyumuzu da vermeyiz, hakkımızı da yedirmeyiz. Bunu anlayın diyoruz. Bunu anlamakta sıkıntıları var muhataplarımızın.
Biz barışçıl biçimde sismik tarama yapıyoruz. Güney Kıbrıs'ta Fransızların üç uçağı var. Bu neden geldi buraya? Siz garantör müsünüz? Sizin böyle bir hakkınız var mı? Kabadayılık dönemi geçti. Herkesin hukuku iyi bilmesi lazım. Tarihi iyi bilmesi lazım.
TIKLAYIN - Fransa, İtalya, Güney Kıbrıs ve Yunanistan Doğu Akdeniz'de ortak tatbikat kararı aldı
Yunanlı müttefiklerimizin yaptıkları hareketler... "Her şey benim..." Tek haklı kendileri. 83 milyonluk Türkiye, bizim hiç hakkımız yok mu? Bu kadar yanlış bencil bir yaklaşım ve kendilerine de zarar veriyor. Yunan halkına da zarar veriyor. Her seferinde olayları tırmandırmak suretiyle onları da rahatsız etmenin bir anlamı yok.
Mısır'la bir anlaşma yaptılar. Mısır da kaybetti, Yunanistan da refah ve güvenliğini kaybetti. Gerçekten anlaşmak zor oluyor. Akademik anlamda söylenecek şey, burada bizim hakkımızı ihlal etmiyor sadece Yunanistan ve diğer ülkeler. Bunlar bu yaptıkları da hak ve hukuk kavramının içini boşaltıyorlar.
Siz istediğiniz kadar arkanıza AB'yi alın, Avrupa'yı alın, dünyayı alın. Siz hiçbir zaman iki kere ikiyi beş yapamazsınız, bugün de yarın da dörttür. Biz haklıyız.
Arkadaşlarımız Atina'da bir toplantı yaptık. Sonra Ankara'da yaptık. Sonra yine Atina'ya gönderdik. Dördüncü toplantı Ankara'daydı, bekliyoruz. Gelin konuşalım, diyaloğa açığız. Bir barış istiyoruz ama hakkımızı ve hukukumuzu da istiyoruz. Biz Yunan mevkidaşlarımızı ağırlamaktan mutluluk duyarız.
Dün de açıklama yaptılar Adriyatik'te 12 mile çıkarma yönünde kararlar var, bizim tarafımızda yansıması söz konusu değil. Bizim 6 mil karasuyu olan adaların, aynı zamanda 10 mil hava sahası olması; akıl, mantık, fizik kimya... Böyle bir şey söz konusu değil. Bunun cevabı? Cevabı 'böyle oldu' Yanlışsa düzeltin. Bizim gemimiz 6 milin dışındayken ihlalin sıkıntı değil. Ama herhangi bir sebepten helikopter kalktığı zaman ihlal oluyor. Burada akıl diyoruz, mantık diyoruz. Eğer ön yargı olursa insanoğlu kör oluyor, sağır oluyor.
Adaların silahsızlandırılması konusu ta 1914'te başlamış, 1923 Lozan, 1947. Diyorlar ki adaları alacaksınız ama gayri askeri statüde olacak adalar. Siz şimdi bu adaların 16'sını silahlandırmışsınız. Ne yapacağız bunu, nereye koyacağız biz? Biz oyunu durduran, bitiren olay olarak da görmedik.
Baktığımızda Meis'e, Yunanistan'a verilmiş. İnsaf diye bir şey var. Burası Türkiye'ye 2 kilometre. Tamamı 10 kilometrekare, Yunanistan'a uzaklığı 582 kilometre. Böyle durumda adaya siz 40 bin kilometrekare deniz yetki alanı veriyorsunuz.
Nereden çıktı, bir de Sevr haritası var. Akademisyenleri göreve davet ediyorum. Bunun hiçbir geçerliliği yok. Biz Avrupa'ya, AB'ye ya da Fransa'ya sığınarak değil, Türkler ve Yunanlar olarak kendi problemlerimizi konuşup görüşüp çözmemiz lazım. Biz hak ve menfaatlerimizi koruma korusunda azimliyiz, kararlıyız.
Biz orada savaş falan çıkarmıyoruz. Tamamen barışçıl yöntemlerle, bize ait alanlar içinde kendi çalışmalarımızı yapıyoruz. Halkımız için yapılması gereken neyse, ekonomik bir faaliyet bu; onu yapıyoruz. Biz oradaki gemimizin güvenliği için, gemilerimiz onları koruyor o kadar. Bunun ötesinde anlam yüklemek yanlış olur. Ama bizim hak, menfaatlerimize karşı herhangi bir engel, taciz ve tecavüz mutlaka bedelini öder. Burada bir tartışma yok. Biz kendi yolumuzda gidiyoruz, kimsenin de yolumuza çıkmamasını tavsiye ediyoruz.
Artık bu tehditlerden, bir takım girişimlerden, kumpaslardan komşularımızın kurtulması lazım. Modern zamanlarda bu tür meseleleri konuşması lazım. 2020'de bu çalışmaların artık zamanın ruhuna uygun olmak lazım.
Geçtiğimiz günlerde konvoyumuzun arasına saatte 20 mil hızla giren bir Fransız gemisi var. Konvoy emniyetini ciddi derecede tehlikeye soktu. Anlaşılmaz şekilde bizim ikmalini yaptığımız gemi, bir müddet sonra saatte 20 mili deniz mili süratle konvoy arasında geçiş yaptı. Sonra bir iddiada bulundular. Bu gemiler bize silah doğrulttu dediler. Bu hem gemideki, hem karadaki kayıtlarla bunu NATO'da ispatladık. Şimdi bunun siyasi bir konu olduğuna sığınmaya başladılar. Ey Fransa! Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden özür dilemeniz lazım. Fransa'dan akılla, mantıkla, hukuka uygun davranmasını bekliyoruz. Bu olaydan dolayı muhataplarımızın Türkiye'den özür dilemesini bekliyoruz.
Tatbikatlar yapacağız diyorlar. E yapın, bizim buradaki sınırlarımız belli. Prensipleri, kuralları koyduk. Eğer bir ihlaliniz olursa bizim yapacaklarımız da belli. Biz bunu istemediğimizi, diyalogdan yana olduğumuzu 50 kere söyledik. Aksi halde istenmeyen olaylar olabilir.
Angajman kuralları vardır, düşünmeye tartışmaya vakit yoktur. Bütün komutanlarımız, gemilerimiz, hava kuvvetlerimiz, deniz kuvvetlerimiz yetkilidir, bilgilidir.
"Davete tek olumlu karşılığı Türkiye verdi."
"Aleni konuları görmeyip Türkiye'yi suçlayıcı bir bakışla olaya yaklaşmak insanları gerçeğe götürmez."
"Risk alan Türkiye, suçlamaya kalkıyorlar."
"Her türlü fedakarlığı yaptık."
Azerbaycan Türkü bizim öz kardeşimiz. Dolayısıyla biz iki devlet, tek milletiz.
Biz burada tabi ki tarafız. Durup dururken böyle bir saldırgan tutum; gerçekten kınıyoruz. Gerçekten bu yapılan saldırının hiçbir savunur tarafı olmadığını da herkesin görmesini bekliyoruz. Yapılan işin savunulur tarafı yok. Bizim burada çeşitli tatbikatlarla beraber kardeşlerimizin yanında olduğumuzu herkesin bilmesi lazım.
Ermenistan da akılla mantıkla düşünerek iş yapmıyor. arkasındaki güçlerden güç almak suretiyle kendi boyunun üstünde işlere girişiyor. Bizim tabi tarihe baktığımızda 1915 olaylarıyla alakalı ortaya atılan iddiaların ne kadar yanlış olduğunu Amerikan Arşivindeki istihbarat subaylarının raporları söylüyor.
Bir takım dünyadaki networkleri kullanarak Türkiye'ye karşı bir takım medya katliamları gerçekleştirmiştir.
Bizimle alakası olmayan İngiliz, Amerikan yazıyor bunu. 'Gittik' diyor, 'her tarafı gezdik' diyor. Orada anlaşıldı ki Türk köyleri yakılmış, Ermeni köyleri ayakta. Raporlar burada, Amerikan arşivinde.