Mili Savunma Bakanı Hulusi Akar, Doğu Akdeniz'de faaliyetlerini sürdüren Oruç Reis'e ilişkin yaptığı açıklamada, "Bölgeyle alakası olmayan bir müttefikimizin Doğu Akdeniz’de askeri varlığını güçlendireceğine yönelik açıklaması müttefiklik ruhuyla bağdaşmıyor. Gemilerimize yapılacak herhangi bir müdahale karşılıksız kalmadı, kalmayacak. Bu konuda kararlı olduğumuzu herkesin bilmesini istiyoruz" dedi.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ile geldiği Donanma Komutanlığında inceleme ve denetlemelerde bulundu. Bu kapsamda Donanma Komutanlığı Harekat Merkezine de giden Bakan Akar, faaliyetlere ilişkin bilgi aldı, talimatlar verdi. Aralarında Oruç Reis araştırma gemisine refakat görevini de yürüten gemilerin de olduğu, Doğu Akdeniz ve Ege’de görevli unsurlarla video konferans yöntemi ile görüşen Akar, sahadaki duruma ilişkin bilgi aldı.
Akar’ın talimatlarını görev grup komutanları, “Görevlerimiz etkinlikle devam ediyor, verilecek görevlere hazırız” ifadeleriyle cevapladı.
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak bizim hiç kimsenin toprağında gözümüz yok” diyen Akar, Türkiye’nin tüm komşularının toprak ve siyasi bütünlüğüne saygılı olduğunu vurguladı. Yaptıkları faaliyetleri akla, mantıka, uluslararası hukuka ve iyi komşuluk ilişkilerine uygun olarak yürüttüklerini dile getiren Akar, “Yunanistan’ın Ege ve Akdeniz’de uluslararası hukuku tanımaz, sadece kendi çıkarlarını gözeten, bencil, tek yanlı talepleri ve yaklaşımları gerçeklerle bağdaşmıyor. Bu çerçevede yapılan faaliyetlerin akılla, mantıkla, hukukla uyumlu olmadığının ve bunun bu şekilde yapılmasının kimseye yarar sağlamadığının anlatılmasının gayreti içindeyiz” diye konuştu.
“Ne tarihte ne günümüzde, dünyanın hiçbir yerinde karasuları 6 mil hava sahası 10 mil olan, hava sahası ve karasuları birbirinden farklı olan bir örnek yok” ifadesini kullanan Akar, şunları kaydetti:
"Fakat Yunan komşularımız böyle bir yol tutturmuşlar. Böyle bir anlayış, talep, yaklaşım içinde akıl ve hukuktan uzakta sadece Yunanistan’a ait bir uygulama içindeler. Böyle bir uygulamanın, talebin kabul edilmesinin, hiçbir hukukçu tarafından makul görülmesinin imkan ve ihtimali yok. Bunu maalesef ısrarla ve inatla sürdürüyorlar, bunun yanlış olduğunu, bundan dönülmesi gerektiğini kendilerine ifade ediyoruz.”
Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkileri düzenleyen temel hukuki dokümanlardan birinin Lozan Anlaşması olduğunu hatırlatan Bakan Akar, “Bu anlaşmaya göre 23 adanın 16’sının gayri askeri statüde olması isteniyor. Bunu iki taraf da imzalamış. Hal böyle iken bu 23 adadan 16’sının silahlandırıldığını hepimiz biliyoruz. Bu maalesef günümüze kadar geldi ve devam ediyor. Bu tamamen hukuk dışı bir uygulama. Hiçbir şekilde izahı mümkün olmayan, hak ve adalete sığmayan bir uygulama” değerlendirmesini yaptı.
Yunanistan ile Mısır arasındaki anlaşmaya da değinen Akar, “Bu anlaşmanın hiçbir hukuki temeli olmadığını, hukuki dayanaktan yoksun olduğunu hepimiz biliyoruz. Ayrıca hem Yunanistan hem Mısır halkının bununla ilgili ciddi kayıpları var. Bu anlaşmanın hem Yunanistan hem Mısır kamuoyu, oradaki siyasi, akademik çevreler tarafından önümüzdeki günlerde çok daha ayrıntılı değerlendirileceğini ve bunun sonucunda yapılan uygulama ile hem Mısır hem Yunan halkının ciddi kayıpları olduğunu kendileri de göreceklerdir” diye konuştu.
Meis Adası’na da değinen Akar, şunları ifade etti:
“Meis Adası Türkiye’ye 2, Yunanistan’a 580 kilometre mesafede. 10 kilometrekare genişliğinde bir alan. Bu alana, bin 800 kilometreye yakın kıyı uzunluğu olan Türkiye’ye vermediğiniz kadar, 40 bin kilometrekarelik, bir deniz yetki alanı verirseniz bunun hakla, hukukla, adaletle, akılla mantıkla izahı mümkün olmaz. Bunun kabul edilmesi de mümkün değil. Bu gerçekten beyhude bir gayret, kabul edilmesi mümkün olmayan bir iddiadır. Sevilla haritası diye ortaya çıkarılan haritanın da hiçbir geçerliliğinin olmadığını, bunun hakkı, hukuku tanımadığını, burada barış ve istikrara katkı sağlamadığı gibi bir problem çıkardığını da görmek, anlamak lazım. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, TSK, 83 milyon yani bizlerin, hiçbir şekilde bu Sevilla haritası veya benzeri bir takım talep ve uygulamalarla adeta kıyılarımıza hapsedilmeyi kabul etmeyeceğimizi herkesin bilmesi lazım.”
'Hak ve hukuk gasp edilerek meşruiyetin sağlanamayacağını' vurgulayan Akar, “Bunları göz ardı ederek bölgede birtakım oldubittilerle bir yere varmanın hiçbir şekilde mümkün olmadığını herkesin görmesi lazım” şeklinde konuştu.
Modern zamanlarda ülkeler arası anlaşmazlıklarda sorunların çözümünde diyaloğun temel araç olması gerektiğine vurgu yapan Akar, şunları söyledi:
“Biz her zaman her yerde olduğu gibi bunu tekrar tekrar dile getiriyoruz. Bu aracın kullanılması lazım. Diyalog aracının uluslararası ilişkilerdeki tüm alanlarda kullanıldığı gibi, Türk-Yunan arasındaki problemlerin çözümlenmesinde en önemli aracın diyalog olduğunun altını çizmek istiyorum. Uzmanlarımız bugüne kadar iki kez Atina bir kez Ankara’da toplandılar. Toplam üç toplantı yapıldı. Bunun dördüncüsünün tekrar Ankara’da olması için biz Yunan komşularımızı beklediğimizi çeşitli vesilelerle dile getirdik, kendilerini bekliyoruz. Türkiye’nin uluslararası hukuka uygun olarak akdettiği anlaşmalar var, örneğin Libya’da yaptığımız çalışma var. Bunları sürekli olarak mantıka, hukuka dayanmadan sorgulamak, eleştirmek yerine sorumlu ve sağduyulu şekilde gerçekçi bir anlayışla bu çalışmalara bakmak sorunların çözümü için çok daha önemli katkı sağlayacaktır.”
Tüm olumsuz, hukuk dışı girişimlere rağmen ilişkilerde aklıselimin hakim olmasını beklediklerini ifade eden Akar, şu değerlendirmeyi yaptı:
"En önemli aracın diyalog olduğunu ve diyalogla birçok problemi çözebileceğimizi de bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Bizim tekrar tekrar söylememize rağmen Yunanistan dahil bazı çevreler anlamak istemiyor, biz gerçekten çözüm, siyasi çözümler istiyoruz. Diyalogla problemlerimizi çözmek istiyoruz. Bu konuda samimi ve istekliyiz ve bir çözüm çıkabileceğine inanmak istiyoruz. Bizim sürekli hukuktan, diyalogdan, barışçıl yol ve yöntemlerden bahsetmemiz hiçbir şekilde zafiyet değildir. Bunun çok iyi anlaşılması lazım. Bizim ve Kıbrıslı kardeşlerimizin hakkı önemli. Hem Kıbrıslı kardeşlerimizin hem kendi hakkımızı, hukukumuzu korumak ve kollamak için her türlü mücadeleyi yapmaya hazırız. Diğer taraftan bölge ile hiç alakası olmayan Avrupalı bir müttefikimizin binlerce kilometreden gelerek Doğu Akdeniz’deki askeri varlığını güçlendireceğine yönelik açıklama ve eylemleri müttefiklik ruhu, ittifak ruhu ve dayanışma ile bağdaşmamaktadır. Bu ve benzeri girişimlerin sorunların barışçıl ve diyalog yolu ile çözülmesi için yapılan gayretlere de hiçbir olumlu katkısı yoktur. Dost ve müttefiklerimizden Ege ve Doğu Akdeniz’deki sorunlar bağlamında Yunanistan’ın uygulama ve iddialarını akıl, bilim, mantık ve objektif kriterlerle değerlendirmelerini bekliyoruz.” (İHA)
Oruç Reis Sismik Araştırma Gemisi, yeni NAVTEX ilan edilmesinin ardından Kıbrıs'ın güneybatı açığındaki bölgeye ulaşırken, Türk hücumbotu Antalya'nın Kaş ilçesi önüne, Yunan hücumbotu ise Meis Adası önüne demirledi.
Antalya açıklarından demir alan Oruç Reis Sismik Araştırma Gemisi, Akdeniz'de arama çalışması yapacağı alana doğru hareket etti. Oruç Reis, Kıbrıs'ın güneybatı açığındaki bölgeye ulaşırken, bugün sabah saatlerinde ise Türk hücumbotunun Kaş ilçesi Limanağzı bölgesi önlerine, Yunan hücumbotunun ise Meis Adası önüne demir attığı görüldü.
3 Türk askeri helikopteriyle de bölgede zaman zaman uçuş yapıldı.
TIKLAYIN - Avusturya'dan Doğu Akdeniz açıklaması: AB, Türkiye'yle ilişkilerini yeniden değerlendirmeli
TIKLAYIN - Pentagon'dan Doğu Akdeniz'deki gerilime ilişkin açıklama
TIKLAYIN - Çavuşoğlu'ndan Avrupalı mevkidaşlarına 'Doğu Akdeniz' mektubu
TIKLAYIN - Bakan Akar: Türkiye Doğu Akdeniz'de Yunanistan ile yaşadığı sorunu diyalogla çözmek istiyor
TIKLAYIN - Doğu Akdeniz gerilimi artıyor; Yunanistan AB'yi acil toplantıya çağırdı
Tıklayın - Macron'un açıklamasının ardından Fransa harekete geçiyor: Doğu Akdeniz'e iki savaş jeti gönderilecek