T24 Haber Merkezi
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, katıldığı bir televizyon programında İdlib'e ilişkin açıklamalarda bulundu. Akar, "Rusya'yla karşı karşıya gelmek gibi bir niyetimiz yok" derken, Rusya ile diyaloğun devam ettiğini belirtti. "ABD'nin Patriot desteği olabilir diyen Milli Savunma Bakanı, ABD'den gelebilecek askeri desteğin 'Amerikalıların sahaya inmesi' anlamına gelmediğini aktardı.
CNN Türk canlı yayınında İdlib'deki duruma ilişkin konuşan Akar, "Birliklerimizi sevk etmek, gerekirse zor kullanmak suretiyle ateşkesi sağlayacağız diyoruz, kim olursa olsun. Bu konuda kararlıyız. Bu durumda bizim gelen mültecileri ağırlamamız imkansız. Suriye'de istikrara kavuşmuş bir devlet olması bizim samimi arzumuzdur" açıklamasını yaptı.
Akar, "Türkiye'nin eksen kayması yaşadığı" eleştirilerine de yanıt verirken, "Ülkemizin hak ve menfaatlerini korumak ve kollamak, halkımızın refahına katkı sağlamak için çeşitli temaslarımız var. Bu hiçbir zaman NATO üyeliğimize aykırı değil. Tüm sorumluluklarımızı yerine getirdik, getirmeye devam ediyoruz" ifadelerini kullandı.
CNN Türk canlı yayınına katılan Akar'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Soçi Mutabakat Muhtırası'nda İdlib gerginliği azaltma bölgesinin sınırları belli. Burada esas olan bu sınırlara uyulması. Mutabakatın temeli burada yatıyor. Bunu ihlal eden rejime, gerekli nüfuzunuzu kullanın ve ateşkese uymasını, Soçi'ye uymasını gerçekleştirin diyoruz… Rusya ile görüşmeler devam ediyor. Temel taleplerimiz Soçi Mutabakat Muhtırası'na uygun şekilde yapılmıştır ve bunları sürdüreceğiz. Rusya ve İran'la yapılan görüşmeler neticesinde belirlenen Soçi Mutabakat Muhtırası'na uyulmasını istiyoruz.
"Astana Mutabakat Muhtırası'nın 5. maddesi çerçevesinde birliklerimizi sevk etmek suretiyle gerekirse zor kullanmak suretiyle ateşkesi sağlayacağız. Oraya birliklerimizi sevk etmek suretiyle kim olursa olsun zor kullanmak da dahil ateşkesin sağlanması için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Bu konuda kararlıyız. Beklentimiz Soçi Mutabakat Muhtırası'ndaki sınırlara herkesin uyması. Rusya'nın etkisini kullanmasını bekliyoruz. Gündemimizde (Soçi'nin revizyonu) gibi bir konu yok.
"Bizim Rusya'ya karşı herhangi bir tavrımız, herhangi bir eylemimiz söz konusu değil. Burada bizim tek hedefimiz rejim ve ateşkese karşı gelen gruplardır. Bunu da muhataplarımıza ifade ettik. Bu konuda Soçi Mutabakat Muhtırası çerçevesinde yapılacakları Rusya ile de görüşmek üzere faaliyetlerimizi göstereceğiz.
"Hava sahasının tam olarak kullanılması talebim karşılanmadı. Ateşkesin yürürlüğe girmesi için elimizden gelen gayreti gösterdik, bundan sonra da göstermeye devam edeceğiz. Bunun için en önemli araçlardan bir tanesi hava sahasının tarafımızdan etkin şekilde kullanılması. Bunu koordine etmeye çalışıyoruz. İlerlemeler var.
"Rejimin saldırıları bir taraftan radikalleşmeyi, bir tarafından göçü hızlandırıyor. Bu devam ederse göç artacak. Bu durumda da bizim gelen bu misafirlerimizi ağırlamamız imkansız, bu Avrupa'ya, Amerika'ya da yansıyacak.
"Biz diyoruz ki gerekirse zor kullanıp bu ateşkesi sağlayacağız. Bunun sonunda olacak şey şu, Anayasa süreci devam ediyor. Anayasa yapılsın, o çerçevede seçimler yapılsın, meşru bir hükümet oluşsun, Suriye'nin içindeki ve dışındakilerin katılımıyla meşru Suriye hükümeti çerçevesinde istikrara kavuşmuş bir devlet olması bizim samimi arzumuzdur.
"Biz ateşkes için en büyük gayreti göstermeye devam edeceğiz. Bunun için de hava sahasının tarafımız tarafından etkin şekilde kullanılması gerekiyor. Bazı faaliyetlerde gerekli adımları atıyoruz. Bu şekliyle çok daha etkin şekilde bizim oradakilerle mücadele edip ateşkesin İdlib içinde gerçekleştirmemiz mümkün olacaktır.
"Bizim Rusya'yla karşı karşıya gelmek gibi ne bir niyetimiz var, ne de maksadımız, öyle bir şey söz konusu değil. Bizim için mesele rejimin ateşkese uyması, böylelikle radikalleşmenin ve göçün önüne geçilmesi.
"Mehmetçiğin can güvenliği için tüm önlemler alındı. Mehmetçiğe taciz olursa meşru müdafaa olarak misliyle karşılık verilecek.
"Rusya özeline girmeden önde uluslararası ilişkilerde çok aktör var, iletişim var. Değişen ve gelişen durum ve şartlar var. Karşılıklı görüşmeler yoluyla çözülmektedir, çözülemezse de çalışılmaktadır. Biz de şu anla Rusya ile her seviyede görüşmeler yapıyoruz. Biz tabii ki Rusya ile ilişkilerin ülkemizin hak ve menfaatleri esasında iki tarafa da yarar sağlaması tarafındayız.
"Biz NATO üyesi bir ülkeyiz, sorumluluklarımız var, bilincindeyiz. Burada şunu görmemiz lazım, Türkiye Cumhuriyeti devleti uluslararası ortamda bir özne oldu. Türkiye geçmiş yıllarla kıyasalanamayacak şekilde uluslararası ortamda tanımı olan, iddiası, talepleri olan konumda. Biz herkesle görüşüyoruz, çalışmalar, tartışmalar yapılıyor. Burada asil olan ülkemizin hak ve menfaatleri; karada, havada, denizde güvenliği.
"İnsanlık dramına karşı, ateşkesin sağlanmasına karşı Türkiye'nin gayretlerini ABD'liler saygıdeğer buluyorlar. Biz de kendilerine sözde yeterli olmadığını, fiili olarak katkılarını sağlamaları gerektiğini söylüyoruz. Merkel, Cumhurbaşkanı'mıza "O zaman biz oraya şu kadar miktar parayı gönderelim" dedi. Ben de muhataplarımıza böyle böyle, Almanlar gönderdi, siz de gönderin dedim. Fiili bir takım tutumların da gösterilmesi lazım. Hem askeri, hem insani bakımdan tarafların kendi imkan ve kabiliyetlerinde katkıları olabilir.
"ABD askerlerinin İdlib'de bizzat sahaya inmesi gibi bir şey yok. Hava savunma bataryalarını bize gönderdiler. Bizim ülkemize karşı hava, füze tehditi var. Patriot desteği olabilir. NATO Genel Sekreteri'nin çeşitli açıklamaları var. Onların da bir takım teşvikleri ortaya çıkabilir.
"Türkiye'nin herhangi bir şekilde eksen kayması söz konusu değil. Ülkemizin hak ve menfaatlerini korumak ve kollamak, halkımızın refahına katkı sağlamak için çeşitli temaslarımız var. Bu hiçbir zaman NATO üyeliğimize aykırı değil. Tüm sorumluluklarımızı yerine getirdik, getirmeye devam ediyoruz. NATO'nun operasyonlarına katkı sağlayan en üst düzey ülkelerden biriyiz. Akdeniz'den Hin Okyanusu'na kadar yapılması gereken ne varsa yerine getiriyoruz. Eksenden kayma, uzaklaşma yok, söz konusu değil, kimse de bizi ittirmesin dışarı doğru. AB hedefleri konusunda bir değişiklik yok, bütün problem Avrupa tarafından geliyor. NATO'yla problemi olmak demek NATO'dan çıkmak demek değil.
"Biz S-400'ü aldık, Türkiye'ye getirdik, kurulum ve eğitim süreci devam ediyor. Planlandığı şekilde faaliyetlerimiz devam edecek. Nokta. Kurulum baharda gerçekleşecek.
"Birincisi S-400. Biz sabah kalktık, pazara vardık, S-400 aldık gibi bir şey yok. 90'lardan beri hava sahamızın korunması ve kollanması için hava savunma sistemi arayışındayız. Suriye'deki krizin patlamasıyla birlikte aciliyet kazandı. Bu çerçevede yoğun temaslar içinde bulunduk. Rusya, Çin, Avrupa'yla çalışmalar yapıldı, tabii ki ABD ile yapıldı. Ortaya koyduğumuz kriterlere müspet cevabı Ruslar verdi. Bu konuda Ruslarla mutabakata varıldı. 83 milyonun korunması, kollanması bizler için büyük bir sorumluluk. Bu Patriot'ların görüşmeleri konuşmaları uzun süre devam etti, 2013-2017. Trump bunu basın önünde ifade etti. İstiyorlar vermiyorsunuz, sonra niye S-400 aldılar diye suçluyorsunuz diye kendi karargâhına ifadelerde bulundu. Bu tehdit varken ülkemize tehdit varken tedbir almayacak mıyız? Türkiye egemen ve bağımsız bir devlettir, herkesin anlaması ve böyle görmesi lazım. bu herhangi bir şekilde kopma değil, biz kendimizden hareket ediyoruz, ülkemizin hak ve menfaatleri için hareket ediyoruz. Başlangıçta yapılan görüşmelerde müspet gelişmeler, yapıcı yaklaşımlar olsaydı biz tabii ki Patriot alabilirdik. Hâlâ ilave hava savunma sistemlerine ihtiyacımız var, Patriot görüşmelerimiz devam ediyor. Taraflar kendi pozisyonlarını beyan ediyorlar, bu noktada çözüm bulmak için çalışmalarımız devam ediyor.
"Eğer S-400 kurulursa F-35'lerin kodları onlara geçebilir falan diyorlar. F-35 kullanıcısı olarak o bizim için de önemli, biz de arzu etmeyiz. Biz F-35'in ortağıyız, müşterisi değiliz, yapılan şey kurallara aykırı. Üye ülkelerden birinin çıkıp size satmıyoruz diyemez, biz ortağız. Ortaklığın başka bir uzantısı olarak da F-35'in bin kalem parçasını Türkiye'de ürettik, üretmeye devam ediyoruz. Bu konuda Amerikalı dostlarımızın beyanları var, bu konuda en disiplinli ülke Türkiye, hem taksitleri ödedi, hem siparişleri yaptı, biz orada ortaklık sorumluluğumuzu yerine getirdik. Nitekim Trump yine ifade etti, insanlar parasını ödüyor, malını istiyor, siz vermiyorsunuz diye. Kendi personeline kızdı. Zimmetimizde olan 4, ortada kalan 1, toplam 5 uçak ABD'de hangarda bekletiliyor. ABD F-35'leri vermezse biz çözüm üreteceğiz.
"Türkiye ile ABD arasındaki en önemli engel PKK'dan hiçbir farkı olmayan YPG'dir. PYD/YPG'ye verilen destekler ortaklığa sığmaz. Bu önemli bir sorun. 9 Ekim'de başladı ve Mehmetçik başarıyla üstesinden geldi. Barış Pınarı Harekatı ile terör koridoru hevesleri bitti. ABD dostlarımızla görüşmeler yaparak bu oluşumu ortadan kaldırmak için gayret gösterdik. 49 gün birlikte çalıştık. 30 kilometrelik bir hat koyduk.
"Barış Pınar Harekâtı bölgesinde doğu ve batı bölgesinde hâlâ tacizler devam ediyor. Rusya ile diyaloğumuz içerisinde iletiyoruz. Onlar da müdahale ediyor ve tacizler azaldı. Orada çok sayıda okul öğretime başladı. Kiliseler açıldı, camiler onarıldı. Hepsi hizmet ediyor. 200 bin Suriyeli kardeşimizde topraklarına dönerek hayatlarına devam ediyor.
"Birincisi RAND raporu hangi amaçla hazırlandı. Oradan üretilen bir fitne, fesat, nifak, var. Herkes o raporu kendi amaçları doğrultusunda kullanmaya çalışıyor. RAND raporuna döneriz. Cumhurbaşkanlığı kararıyla TSK MSB bünyesine konuldu. Cumhurbaşkanı'mız, Milli Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları gibi bir düzenleme yapıldı. Biz Anayasa çerçevesinde görevinin başında. Biz bu çalışmaları yaparken ne olup ne olmayacağı konusunda 15 Temmuz'u yaşamış insanlar olarak tedbirlerimizi, koordinasyonumuzu, ilgili kurumlarla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Esas olan hiyerarşidir. Faaliyetlerin buna göre yürütülmesiyle hiçbir problem kalmayacağı kanaatindeyiz. Bizim bir vazifemiz var, bunun gerekleri yapılacak, sınırların içerisinde kalınacak. İkincisi hukuk. Üçüncüsü de yaptıklarımızın hepsi şeffaf olacak, bizim gizli saklımız yok. Yasal, yetkili, ilgili kişilerle her konuyu konuşmaya hazırız.
"Silahlı Kuvvetlerimiz meşgul. Bir kıyaslama yaparsak ortaya çıkacak. NATO üyesi 30 ülke biz 2 büyük, 6 küçük operasyon yapabiliriz diyor. Biz sadece sayılsal olarak bunun üstündeyiz. Bunu yıpratmaya yönelik. Bazıları ülkemizde bu raporun dışında fitneye, fesata, nifaka sebep olabilecek şekilde muğlak olan bazı ifadeleri çarpıtarak ortaya koymakta. Bu silahlı kuvvetlerin moral motivasyonunu azaltmakta, bizim meşguliyetimizi artırmakta. Öncelikle bu raporun iyi okunması gerekiyor."