Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, NATO'dan uzak durmak gibi bir niyetimiz ya da girişimimiz yok" dedi.Akar, Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılamak üzere birçok ülkeyle ilişkileri olduğunu, ancak bu durumun hiçbir zaman Avrupa Birliği ya da NATO’ya alternatif olmadığını söyledi.
Katar’da düzenlenen 19. Doha Forumu kapsamında soruları yanıtlayan Akar “Biz, NATO’nun merkezindeyiz. Hâlâ NATO’nun merkezindeyiz. Hiçbir yere gitmiyoruz, NATO’dayız” dedi. Akar, Türkiye’nin, çeşitli nedenlerden dolayı attığı adımların NATO’daki varlığına karşı olmadığını da ifade etti. Türkiye’nin hava savunma füze sistemlerine ihtiyaç duyduğunu belirten Akar, aralarında Fransa ve ABD’nin de bulunduğu bazı ülkelerle temasa geçildiğini ancak sonuç alınamadığını, bu nedenle Rusya’dan temin edildiğini anlattı.
Şimdi benzer şekilde ABD ile F-35’ler konusunun gündemde olduğunu belirten Akar, “Bir çözüm bulunacağına inanıyoruz çünkü biz F-35’lerin müşterisi değiliz, ortağıyız. Bu ortaklık için yaklaşık 1,5 milyar dolar ödedik. Biz nasıl gerekeni yaptıysak, bu ortaklığın diğer tarafından, ABD tarafından öyle hareket etmesini bekliyoruz. Aksi halde S-400’lerde olduğu gibi, mecburen başka yolları araştırarak ihtiyaçlarımıza yanıt bulmaya çalışacağız” dedi.
Akar, Suriye’de siyasi sürecin ortaya çıkışından umutlu olup olmadığı yönündeki bir soruya ise, şu yanıtı verdi: “Evet oldukça umutluyum. Öncelikle, bu konuda bir başarısızlık ya da başarı söz konusu değildir. Bu süreçte, ortaya konan çabalar var. Suriye’deki krizin çıktığı ilk andan itibaren, 2011’den bu yana aynı şeyi söylemeye devam ediyoruz. Muhataplarımıza her zaman bunun sadece Türkiye ya da Suriye için değil, NATO ve Avrupa’nın bütünü için de çok ciddi bir durum olduğunu söyledik çünkü burası, sadece teröristlerin değil, terör örgütlerinin de kaynağı haline gelmeye eğilim içindeydi. Bunun için bir araya gelmemiz gerek. NATO olarak, ikili ya da başka yollarla bir araya gelmemiz ve bu krize karşı doğru tedbirleri almamız gerek ancak ne yazık ki bu çabalar başarısız oldu ve tek başımıza kaldık.”
Süreçte, Türkiye’nin ABD, Rusya ve İran ile yakın iş birliği içinde olduğunu da vurgulayan Akar, Cenevre sürecinin ardından Astana sürecinin başlatıldığını anımsattı ve ekledi: “Aynı zamanda, yeni bir anayasa yapılması için atılan tüm adımlara ve devam eden bütün inisiyatiflere destek vermek için elimizden gelen tüm çabayı gösteriyoruz. Başlarda tüm tarafları bir araya getirmek oldukça güçtü ama sonuçta bir araya geldiler. Şimdi belki önümüzdeki aylarda, yıllarda bir anayasa ortaya konulacak ve bunu takiben Suriye’nin içindeki ve dışındaki tüm Suriyelilerin katılımıyla bir seçim yapılacak ve meşru hükümet kurulacak. Bizim hedefimiz budur, tüm müttefik ülkelere ve dostlarımıza bunu söylüyoruz. Suriyeli kardeşlerimizin ve aynı zamanda bölgemizin yararına olacak en iyi çözümü bu yolla bulabileceğimize inanıyorum.”
Akar’a, Türkiye’nin uluslararası ittifaklara verdiği önem ve AB ile ilişkileri göz önünde bulundurulduğunda, sadece Avrupa ile değil, Asya-Afrika bölgesi ve komşularıyla bölgesel güvenlik ittifaklarının oluşturulması fikrini nasıl değerlendirdiği de soruldu.
Türkiye’nin AB’ye üyelik hedefinin hiçbir zaman değişmediğinin altını çizen Akar, “Güvenilir ve önemli bir NATO üyesiyiz, bu böyle devam edecek. Elbette, ülkelerimizin yararı için diğer ülkelerle de ikili ilişkilerimizi dostane şekilde sürdürüyoruz. Örneğin Katar ile oldukça dostane, kardeşlik ilişkimiz var. Ülkelerimizin güvenliği için bilgi ve deneyim paylaşımı dahil her alanda yetenek ve kapasite paylaşımı yapıyoruz. İhtiyaçlarımızı karşılamak üzere birçok ülke ile ilişkimiz var ancak bu durum hiçbir zaman NATO ya da AB’ye alternatif değildir” ifadelerini kullandı.