Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Erhan Afyoncu: Birçok Türk devleti, başkan seçemediğimiz için yıkıldı

Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Erhan Afyoncu: Birçok Türk devleti, başkan seçemediğimiz için yıkıldı

Darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hâl (OHAL) uygulamasının 669 sayılı kanun hükmünde kararnamesiyle (KHK) kurulan Milli Savunma Üniversitesi'nin rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu, "Osmanlı İmparatorluğu'ndan önceki bütün Türk devletlerinde devlet başkanı seçiminde bir sistem oluşturulamaması, devamlı olarak taht kavgalarını beraberinde getirmiştir. Genellikle hanedan üyelerine, isyan etmedikleri sürece dokunulmamıştır" görüşünü savundu.

Erhan Afyoncu'nun Sabah gazetesinde "Başkan seçemediğimizden birçok Türk devleti yıkıldı" başlığıyla yayımlanan (4 Aralık 2016) yazısı şöyle:

Türk devlet geleneğinde devlet başkanlığı seçiminde bir sistem yoktu. Tanrı’dan kut aldığına inanıldığı için hanedanın her üyesinin devlet başkanı olma hakkı vardı. Veraset sisteminin olmaması tarih boyunca devamlı olarak kaosa ve Türk devletlerinin zayıflayıp, parçalanmalarına sebep oldu

Türkler'in millet olarak tarih sahnesine çıkıp, devlet yapılarını oluşturmaları Mete, yani Oğuz Han yönetimindeki Büyük Hun İmparatorluğu zamanında (Milattan Önce 209-174) gerçekleşti. Bu dönemde başlayıp, daha sonraki asırlarda devam eden birçok uygulama Oğuz töresi olarak adlandırıldı. Oğuz töresine göre devlet, hanedan üyeleri tarafından ortak olarak idare edilirdi. Devlet başkanlığı seçiminde bir sistem yoktu. Türk devlet geleneğinde hanedan üyelerinin Tanrı'dan kut (hükümdara Tanrı tarafından verilen devlet yönetme yetki ve yeteneği) aldığına inanıldığı için hanedanın her üyesinin devlet başkanı olma hakkı vardı. Devletin merkezine ilk gelip ordu ve hazineyi kontrol altına alan şehzade tahta çıkardı. Veraset sisteminin olmaması tarih boyunca devamlı olarak kaosa ve Türk devletlerinin zayıflayıp, parçalanmalarına sebep oldu.

Taht kavgaları bitmiyor

Osmanlı İmparatorluğu'ndan önceki bütün Türk devletlerinde devlet başkanı seçiminde bir sistem oluşturulamaması, devamlı olarak taht kavgalarını beraberinde getirmiştir. Genellikle hanedan üyelerine, isyan etmedikleri sürece dokunulmamıştır.

Hatta isyan edenler birçok defa affedilmişlerdir. Ancak bu durum on binlerce insanın ölümüne sebep olmuştur. Büyük Selçuklu Devleti kurulduğunda, Tuğrul Bey hükümdar olmuş, ancak ülke hanedan üyeleri arasında yönetim sahalarına bölünerek idare edilmişti. Tuğrul Bey'in zamanında kardeşi İbrahim Yinal isyan etmiş, daha sonra da Alpaslan, kardeşi ve amcaoğluyla taht mücadelesine girmiştir. Türkiye Selçuklularında da ilk başlarda isyan etmedikçe şehzâdelere dokunulmadı. Ancak Asya'da olduğu gibi Anadolu'da da isyan ve taht kavgaları bitmek bilmedi. Ancak Asya'daki Türk devletlerinden farklı olarak Türkiye Selçukluları'nda hükümdar otoritesini tesis etmek için isyan etmemiş şehzâdeleri öldüren hükümdarlar da oldu.

Osmanlı yeni düzen kuruyor

Osmanlılar, taht kavgalarının doğurduğu olumsuz durumu gözönüne alarak bir sistem kurmaya çalıştı. Osmanlı İmparatorluğu döneminde kardeş katli uygulamasıyla devlet başkanı seçimi bir düzene konulmaya çalışıldı. Kardeş katlinin meşrulaştırılıp, şehzâdelerin isyan etmeden öldürülmeleri, Osmanlılar'ı bütün Türk tarihi içerisinde farklı bir konuma taşıdı. Çok acı bir hadise olan kardeş katli, 600 yıl devam edecek büyük bir imparatorluğun gerçekleşmesindeki en önemli köşe taşlarından birisi oldu. Kardeş katli uygulamasının vicdanlarda derin yaralar açması yüzünden 17. yüzyılda bu uygulamadan vazgeçilip ekberiyet sistemine geçilerek, en yaşlı şehzadenin tahta çıkarılmasına başlandı. Ancak bu sistem, sarayda hapis hayatı yaşayan şehzadelerin iyi eğitim almadan tahta çıkmalarına ve hayattaki şehzadelerin tahttaki padişahların hükümranlıkları üzerinde bir gölge gibi dolaşmalarına sebep oldu. Tarihimizde devlet başkanlığı seçiminde bir sistemin olmayışı, veliahtlık kurumunun oluşturulmayışının tesirleri günümüzde siyasi partilerimizden futbol kulüplerimize kadar uzanır. Birçok kurumumuzda mevcut başkandan sonra yerine kimin geçeceği belli değildir.