Mili Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, “Yolsuzluk ve hırsızlık bu ülkede sıradanlaştı. Devlet gücünü elinde tutanlar, devletin gücünden yararlanarak, sizin vergilerinizle oluşturmuş olduğunuz parayla kendi evlerinde, kendi hanelerinde gelecek kuruyorlar ve bu hal Türkiye’de normalleşti. Gidip bununla ilgili herhangi bir itirazda bulunduğunuzda siz suçlu ilan ediliyorsunuz. Rabbim bir gün bize bu hırsızların, arsızların hesabını sormayı nasip etsin” dedi.
Remzi Çayır, partisinin genel merkezinde bugün düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Çayır, şunları söyledi:
“Mevcut iktidar, yanlışları tekrara devam ediyor. İnsanlara dönüp ‘asgari ücreti yükselttim, Cumhuriyet tarihinin en büyük zammını verdim’ diye övünürken öbür tarafta da yüzde 50-60’a varan doğal gaz zammından geri durmuyor. Enflasyonu indirecekleri vaadi inandırıcı değil, siz mevcut sabit girdilere, yani temel ihtiyaçlara bu denli zamma devam ederseniz hayat pahalılığının önlenmesini beklemeyin. Hükümet, bir kısır döngünün içerisindedir. İçeriye doğru gittikçe ülke büzüşmektedir. Çare, mevcut iktidarda yok. Çare üretmekten acizler. Şu anki ahval, biliyorsunuz yüzde 50 sanayiciye, doğal gaza ve elektriğe zam geldi. Normal hane halkına, temel ihtiyacı olan doğal gaz ve elektriğe yüzde 50’ye varan zam yapıldı.
Bir tarafta işsizler ordusu. Çocuk, gelecekle ilgili hayal kurmak istiyor. Geleceğini bu ülkede, bu topraklarda ararken büyük bir uçuruma yuvarlanıyor. Bu uçurumu oluşturan, 21 yıldır bu ülkede iktidar olanlar iddialar ile ortaya çıktılar. Güya tek başına iktidar olursa Türkiye uçup, kanatlanıp ta yukarılara çıkacaktı. Hatta Cumhurbaşkanı yönetim sistemi ile uçağın önü, arkası hep beraber yukarı çıkıp bizleri bambaşka bir hale getireceklerdi. Gelişmiş toplumların ötesinde bir hale getireceklerdi. Üzülerek ifade edeyim ki doğu toplumlarına has birtakım geleneklerin kurbanı oldular. Tek adam rejimine dönüştü Cumhurbaşkanı sistemi. Keşke güçler ayrılığı olabilseydi. Keşke hesap veren şeffaf bir yönetim oluşturabilseydi. Türkiye başka bir hale evrilebilirdi. Peki bunlar ne yapıyor? ‘Bütün bir kötülüklerin anası dış güçler’. Bu masal, 130 yıllık bir masal. 130 yıldır ülkeyi yönetenlerin başarısızlığının ardından gelen cümle bu. Bırakmıyorlar ki biz iş yapalım. ‘İçeri de ve dışarı da hücum var.’ Bunlar nasıl bir insansa sanki dış güçler, iç güçler, bunların iktidar olmasına beklemişler, bunlara hücum yapıyorlar, başarısız olsunlar diye. Kendi beceriksizliklerini, başarısızlıklarını, kendi öngörüsüzlüklerini dış güçlere, iç güce yanlayan bir anlayıştan bu ülkeye hiçbir şey gelmez. Halbuki bizi yönetenler halka dönüp gerçeği söylemiş olsalar… Bizim gerçeğe ihtiyacımız var. Bizim yalan dolana ihtiyacımız yok, bize hakikati söyleyen bir yönetime ihtiyacımız var. İşi başkalaştıran cambaza ihtiyacımız yok. Gerçekten milleti yöneten yöneticilere ihtiyacımız var.
Gençlerin yüzde 35’i, üniversiteyi bitirenlerin yüzde 40’ı işsiz dolaşıyor. Atanamayan öğretmenler, atanamayan sağlıkçılar, bilgisayar mühendisleri, çevre mühendisleri, işletme mezunları, gazetecilik mezunları, iletişim mezunları, hepsi işsiz. İş sahası yok. Dön bak, sor onlara, ‘işsiz misiniz, değil misiniz’ diye. Sonra dönüyor, hepimize hakaret içeren bir cümle söylüyor. ‘İşsizlik yok bu ülkede, iş beğenmeyenler var’ diyor. ‘Ne olursa iş yaparım’ diyen binlerce insanımız var. Onun için senin yaşadığın gezegenle milletin yaşadığı gezegen aynı değil Sayın Cumhurbaşkanı. Üzülerek ifade edeyim ki sen, gittikçe milletten kopmaya başladın. Sen, gerçekleri görmeden veya görüp ses çıkarmadığın halde ‘artık siyasettir bu, böyle oluyor’ demekle var olan yolsuzlukları, arsızlıkları, kötülükleri çoğaltmaya başladın. Her dönem Demirel’in yeğenleri ile devleti soyanlar ile uğraşmıştı bu ülke. Milletin Hazine’sini soyarak zengin olma yolunu seçmişlerdi. Şimdi beteri var, beteri.
Yolsuzluk ve hırsızlık bu ülkede sıradanlaştı. Devlet gücünü elinde tutanlar, devletin gücünden yararlanarak, sizin vergilerinizle oluşturmuş olduğunuz parayla kendi evlerinde, kendi hanelerinde gelecek kuruyorlar ve bu hal Türkiye’de normalleşti. Gidip bununla ilgili herhangi bir itirazda bulunduğunuzda siz suçlu ilan ediliyorsunuz. Onun için herkes bilmeli; Rabbim bir gün bize bu hırsızların, arsızların hesabını sormayı nasip etsin. Kim sorar hesabı biliyor musunuz? Gerisinde kötülük olmayan, leke olmayan, arsıza hırsıza bulaşmamız insanlar hesap sorar. İki; gerçekten süreli siyaset ile siyaseti milletin hizmet yolu yapanlar hesabı sorar. Adalet duygusu gelişmiş insanlar ve hareketler hesap sorar. Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşları hesap sorar. Buna yürekten inanıyorum.
Ülkenin derhal, insanların onurlu ve şerefli yaşaması için sistem değişikliğine, yapısal değişikliğe uğraması gerekiyor. Yapısal reformlar olmazsa; tarımda, sanayide, adalette, yargıda, hukukun üstünlüğünde, insanların hak ve özgürlüklerinde yapısal değişiklik yapmazsak, insanı şerefli ve onurlu bir merkeze oturtmazsak sonuçlar aynı olur. Mutlak anlamda siyaset bu yöne evrilecek ve Milli Yol’a sarılacak, sarılmak zorunda. Hepsi durumu kurtarıcı davranıyorlar. Bütün partiler… Tek bir parti var. İnkılapçı, yapısal değişikliği, sistem değişikliğini savunan şu an tek bir parti var, o da Milli Yol. Öbürleri durumu kurtarma peşinde.
Seçime doğru gidiyoruz. Ben, buradan arkadaşlarımın hepsine söylüyorum. Şu anda 40’a yakın ilde kongremizi tamamlamış durumdayız. Az bir yerimiz kaldı. Eylül ayı, bir seferberlik ayıdır. Buradan arkadaşlarım duysunlar beni. Divana ve divan dışındaki ilçe, il yöneticilerine de söylüyorum. Biz, en kısa zamanda 50 ili geçmek kaydıyla; normal kanun 40 ili gösteriyor, 41 ili yaptığınızda katılabiliyorsunuz, zaten seçim yeterliliği almış görünüyoruz ama daha da çoğaltmak için, işi sağlama almak için, bu hareketi milletle buluşturmak için, Muhsin Yazıcıoğlu’nun peşinden koşmak için mutlak anlamda bu ayı iyi değerlendirmemiz lazım.” (ANKA)