Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Serpil Çevikcan, AKP'nin başkanlık sistemi teklifinin ABD'dekine yakın olacağını öne sürdü.
"Başbakan, Ürdün seyahatinden dönerken genel çerçeveyi çizmişti. Özgürlükçü niteliği ve insan onuruyla öne çıkacak bir anayasa yazılması gerektiğini birkaç kez vurgulamıştı. Başkanlık, güçler ayrılığı ve karşılıklı denge-denetlemenin çok iyi tanımlanmasının önemine işaret etmişti" ifadelerini kullanan Çevikcan, "Anayasa taslağı tamamlandıktan sonra bölümler halinde kamuoyunda tartışmaya açılacak. Hemen belirtelim; parti ve hükümet cephesinde yürütülen anayasa çalışmalarının her aşamasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da bilgilendiriliyor. AKP heyetinin çalışmalarına, Cumhurbaşkanı’nın bu konuyla ilgili görevlendirdiği başdanışmanları Mehmet Uçum ve Şeref Malkoç da katılıyor. Çalışmanın sonunda teklif oluştuğunda Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın metnin üzerinden son bir kez geçeceklerine kuşku yok" diye yazdı.
Serpil Çevikcan'ın, "Anayasada tartışılan çok kritik maddeler" başlığıyla yayımlanan (5 Nisan 2016) şöyle:
"Anayasa yazımının bitmesinin ardından önce millete götürülecek daha sonra Meclis’e sunulacak. Ak Parti teklifinin başkanlık sisteminin ABD’deki versiyonuna yakın olacağı kesin
İktidar partisinin yeni anayasa konusundaki çalışması son sürat devam ediyor.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, anayasa hukukçusu akademisyenlerden oluşan bir heyetle, daha sonra da geçmişte Meclis Anayasa Komisyonu’nda çalışan AK Partili vekillerle toplantılar yapmaya başladı.
Bunlar sürecek.
Başbakan teori ile pratiği birleştirerek ideal bir anayasa yapımından yana.
Anayasa yazımının önümüzdeki 1-1.5 ay içinde tamamlanması talimatını vermiş durumda.
Ardından parti kurulları ve kamuoyunun görüşlerine başvurulacak.
Önce millete sormak, ardından teklife son noktanın konulması Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da benimsediği görüş. 10 kritik konu başlığı
Başbakan, Ürdün seyahatinden dönerken genel çerçeveyi çizmişti.
Özgürlükçü niteliği ve insan onuruyla öne çıkacak bir anayasa yazılması gerektiğini birkaç kez vurgulamıştı. Başkanlık, güçler ayrılığı ve karşılıklı denge-denetlemenin çok iyi tanımlanmasının önemine işaret etmişti.
Davutoğlu’nun, iki kamaralı sistemi prensip olarak uygun görmediği, şeffaf bir demokrasi ve hesap verebilir bir yönetimden yana olduğu yolundaki sözleri taze. Başbakan, yetki kimdeyse sorumluluğun onda olmasına dayalı etkin bir yönetimden yana. Dolayısıyla, bu ilkeye dayalı bir yeni anayasa istiyor.
AK Parti’nin 2012’de sunduğu tasarıyı madde okuduğunu belirten Başbakan’ın, “Zihnimde sorular oluştu. Kendi aramızda tartışmamız gereken sorular var. ‘Anayasa’nın başlangıcı olsun mu olmasın mı’dan başlayan, birçok teknik, hukuki soru var. 10 kritik konu başlığı var. Heyetler bunları çalışıyor. Bu konularda verilecek kararlar yeni anayasayı ortaya çıkaracak” demişti. Davutoğlu’nun “zihninde oluşan sorular” bağlamında, bu ifadelerinin perde arkasında neler olduğunun peşine düştüm. Edindiğim bilgiler şöyle:
- Bir önceki (2012) anayasa taslağında başkanlık seçimi ile milletvekili genel seçiminin aynı tarihte, birlikte yapılması uygun görülmüştü. Başkanın ve parlamentonun görev süresinin aynı olması anlamına gelen bir teklifte bulunmuştu.
AK Parti şimdi iki seçimin beraber yapılması konusu üzerinde tartışıyor. Bu kez teklifte “birlikte seçim” olmayabilir. Bunun siyaseten artıları eksileri masaya yatırılıyor. En çok kafa yorulan başlıklardan birinin bu konu olduğunu söylemeliyim.
- Süre konusunda da kritik bir tartışma yapılıyor AK Parti çalışmasında. Meclis’le başkanın seçim süresi tartışılıyor. ABD’de de olduğu gibi başkanın görev süresi 4 yıl olabilir ancak Meclis’in görev süresi konusunda seçenekler var. 4 yılda bir yenileme olabilir ya da ABD’deki modelden esinlenilecek Meclis’in üçte birinin seçimi 2 yılda bir yenilenebilir. İkinci seçeneğin üzerinde beyin jimnastiği yapılıyor.
- AK Parti teklifinin başkanlık sisteminin ABD’deki versiyonuna yakın olacağı kesin. ABD’de başkanlık sistemi var ancak çok güçlü bir kongre yapısı söz konusu. Bu kongre sistemine karşı Türkiye’de parlamenter sistem var ancak yetki yürütmede. Yani hükümet ve Başbakan’da. Bu çerçevede başkanlık sistemine geçilmesi halinde en hayati konu denge-denetleme mekanizmasının nasıl oluşturulacağı ve ne kadar başarılı olacağı. Bu nedenle AK Parti, güçlü başkana karşı yine güçlü bir parlamento hedefliyor.
- Güçlü parlamento için Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Yasası’nda temel değişiklikler yapılacak. Parlamentonun güçlü olması için parlamenterlerin adaylığı ve seçimi konularında baştan aşağı değişiklikler gündemde. Bu, siyasi varlığı liderin iki dudağının arasında olan parlamenter tablosunu da, “yürütmenin emrinde bir yasama” tablosunu da değiştirecek. AK Parti, bir yandan güçlü başkanlık sistemini getirirken, diğer yandan da Türkiye’nin deneyimini göz önüne alarak yasamanın yürütmeye karşı güçlendirilmesini sağlamayı hedefliyor. - Seçim Yasası’ndaki değişiklik ise seçim sisteminde şimdiye kadar uygulanan yöntemi terk etmek anlamına gelecek. Türkiye’de barajlı d’Hont sistemi uygulanıyor. AK Parti, dar ya da daraltılmış bölge sistemine geçip geçmeme üzerinde duruyor.
- En önemli konuk başlıklarından biri yargı. Genelde yargı bağımsızlığı özelde ise yüksek yargıya dönük kritik kararlar oluşturuluyor. Yüksek yargıdaki üye seçim ve atamalarının tamamını başkana bırakmanın doğru olup olmadığı tartışılıyor. AK Parti, bir kısmının başkan, diğer kısmının ise Meclis tarafından seçilmesini esas alıyor. Örneğin, 10 üyeli yüksek mahkemeye 5 üyenin başkan, 5 üyenin parlamento tarafından seçilmesi. Bu çerçevede Meclis üzerinden muhalefetin de üye seçmesi teklif edilebilir.
- Yüksek mahkeme üyelerinin görev süreleri de üzerinde durulan kritik konulardan biri. 65 yaş sınırlaması gibi süreler bir yandan yüksek yargı mensuplarını siyasi gelişmelere ve yürütmeye bağlı konjonktürel isimler olmaktan çıkarıyor ancak diğer yandan da ilanihaye üyelik yargının yürütmeye tahakkümü noktasında tersine bir olumsuzluk yaratabiliyor. Türkiye bunun örnekleri yaşadı. AK Parti, başkan ya da milletvekili 4 yıllığına seçilirken yargıda sürenin bu kadar uzun olmasını doğru bulmuyor. Üzerinde durulan seçenek yüksek yargı üyelerinin görev süresinin 5 ya da 10 yılla sınırlanması. - Bu noktada; yargının tümüyle yeniden tanımlanacağı bir teklifin hazırlığını not edelim. Başbakan Davutoğlu, “Anayasa Mahkemesi’nin yaptığı millet egemenliğini kullanmak değildir, olmamalıdır. Mahkemelerin yaptığı işlevsel olarak adaleti ihdas etmektir. Egemenliği ise millet kendi seçtiği temsilciler üzerinden kullanır. Başka da kimse de milli iradeden bağımsız bir egemenlik tasavvur edemez” görüşünde.
Zaman zaman Başbakan’ın da mesaisine katıldığı anayasa çalışmalarında kritik bir aşamadayız.
Yukarıda sıraladığım konulara ilişkin son kararlar sadece yeni bir anayasa teklifini ortaya çıkarmayacak, Türkiye’nin nasıl yönetileceğini gösterecek.
İktidar partisi sıfırdan, yeni bir felsefeyle, yepyeni bir anayasa yapılmasına çalışıyor.
“Özgün” bir metin ortaya koymayı amaçlıyor. Başbakan, parlamenter sistemin Türkiye’deki sakatlıklarını ilişkin tecrübeler ışığında şekillenecek ancak başkanlık sisteminde check and balance’ı önceleyen, döneme ya da kişiye bağlı olmayan yeni bir anayasa hedefliyor.
Anayasa taslağı tamamlandıktan sonra bölümler halinde kamuoyunda tartışmaya açılacak.
Hemen belirtelim; parti ve hükümet cephesinde yürütülen anayasa çalışmalarının her aşamasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da bilgilendiriliyor.
AK Parti heyetinin çalışmalarına, Cumhurbaşkanı’nın bu konuyla ilgili görevlendirdiği başdanışmanları Mehmet Uçum ve Şeref Malkoç da katılıyor. Çalışmanın sonunda teklif oluştuğunda Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın metnin üzerinden son bir kez geçeceklerine kuşku yok"