Milliyet Yalçın Ağabeyi'ni kaybetti

Milliyet Yalçın Ağabeyi'ni kaybetti
T24 - Milliyet’in ‘Yalçın Ağabey’i, Türkiye’nin en iyi fotomuhabirlerinden Yalçın Çınar vefat etti. Çınar ses getiren yüzlerce haberde objektifiyle pay sahibiydi. Usta gazeteci yarınki cenaze namazından sonra toprağa verilecek.Milliyet’in Fotoğraf Servisi Şefi Yalçın Çınar vefat etti. Bir süredir akciğer kanseri tedavisi gören Yalçın Çınar (65), dün sabaha karşı 02.00 sıralarında tedavi görmekte olduğu Fulya Acıbadem Hastanesi’nde yaşamını yitirdi. Yalçın Çınar’ın cenazesi, yarın Teşvikiye Camii’nde öğle vakti kılınacak cenaze namazının ardından Ulus Mezarlığı’nda toprağa verilecek.Milliyet’te 35 yıl çalıştıYalçın Çınar 1946 yılında Elazığ’da doğdu. Mesleğe 1973 yılında Hayat ve Hayat Spor dergilerinde fotomuhabiri olarak başladı. 1976’da girdiği Milliyet gazetesinde Fotoğraf Editörü ve Fotoğraf Arşiv Müdürü olarak uzun yıllar çalıştı. “Anarşi Raporu” ve “Uçağa Bomba” başlıklı haberlerle ödül aldı. Yalçın Çınar, Sürekli Basın Kartı ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Balotaj Kurulu Üyesi’ydi. Nazlı Çınar’la evli olan Yalçın Çınar’ın Hande ve Emre adında iki çocuğu bulunuyor. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Yalçın Çınar’ın ölümünün ardından bir başsağlığı mesajı yayımladı. Mesajda “Çok değerli meslektaşımız Cemiyetimiz Balotaj Kurulu üyesi Yalçın Çınar’ı kaybettik. Çınar’ı sevgi ve saygıyla anarken ailesine ve basın topluluğumuza başsağlığı diliyoruz” denildi.Unutulmaz fotoğrafları'Ensesinden tanıdım ve gizlice iki kare çektim'Yalçın Çınar, Bayrampaşa Cezaevi’nde yatan İSKİ skandalının baş aktörü Ergun Göknel ile Emlakbank-Engin Civan skandalının tutuklusu Selim Edes’in volta atarken fotoğrafını çekmişti. Bu öyküyü, Milliyet’in 60’ıncı yılı için hazırlanan kitapta da anlattı: “Mahkumların volta attığı yer olarak bilinen avluda yürüyen Göknel’i ensesinden tanıdım (...) Deklanşöre çaktırmadan sadece iki kare basabildim. Çünkü Göknel beni görmüştü ve çok kızmıştı (...) Çaktırmadan makinedeki filmi değiştirip sakladım. (...) Göknel ve Edes’in birlikte kaldıkları dört ranzalı koğuşta fotoğraflar çekerken Eoes büyük bir hışımla içeri girerek voltada çektiğim fotoğrafları istedi. (...) Sonradan koyduğum, çok da önemli olmayan filmi verdim ama Göknel ile Edes’in Bayrampaşa Cezaevi’ndeki volta fotoğrafını kurtarmıştım.'Köşemdeki fotoğraf onun merceğinden'Güneri Cıvaoğlu (Başyazar): “Sevgili Yalçın; o beyefendi gülümseyişiyle, yumuşacık, sımsıcak sesiyle karşımda gibi. Onu yitirmenin acısı ülkede akan bunca kan nedeniyle duymakta olduğum acıyı katladı. Yalçın’la beraber çalıştık, güzel işler yaptık. Köşemdeki fotoğraf da onun merceğindendir. Üzerine ışık yağsın kardeşim...”1990’lı yıllarda Milliyet yazı işleri odasından bir an. Yalçın Çınar en sağda.‘Futbolu severdi, iyi Beşiktaşlıydı’Derya Sazak (Yazar): Sevgili Yalçın Çınar’ı zamansız kaybettik. Birkaç hafta önce gazetede karşılaştık; “İyiyim” dedi ama rahatsızlığı boyunca Yalçın’ı yalnız bırakmayan Tunca Bengin’den gelen haberler, fotoğraf peşinde geçen bir ömrün tükenmekte olduğunu anlatıyordu. Gazetecinin kaderidir. Haber uğruna tüketilen onca zamandan sonra geriye fazla bir şey kalmaz.Yalçın da Milliyet’te son otuz yılın tanığı, Aydın Doğan’ın deyimiyle Milliyet rozetine sahip kuşağın başarılı temsilcileri arasındaydı. Haberden hiç kopmadı. Önemli işlere imza attı. Gece gündüz demeden çalışırdı. Fotoğraf editörü olarak yazıişleri masasında özenle seçerdi sayfalara girecek kareleri.Mutfakta çalışmanın temposu, gerilimi ve telaşı içinde masaya gelmeyen fotoğrafların hesabını da servis şefi olarak Yalçın’dan sorardık. Atlanan bir olayda foto muhabirlerinin klasik savunusu “Tek kare çektim” olurdu. O tek kareyi bulmak Yalçın’a kalırdı!Yalçın futbolu da severdi, iyi bir Beşiktaşlıydı.‘Ölüm mağarasında, savaş bölgelerinde beraberdik’Tunca Bengin (Haber Araştırma Müdürü): “30 yıllık can dostumu, ağabeyimi kaybettim. Ben bir muhabir, o da bir fotomuhabiri olarak sayısız anılarımız var. Ölüm mağarasından savaş bölgelerine kadar birçok yerde omuz omuza çalıştık. Ailelerimizden çok birbirimizi gördük. Her zaman kader birliği yaptık. Gazetecilikte sırtını dönebileceğin ender adamlardan biriydi. Onu her zaman özleyeceğim.”‘Havaalanına koşar, filmi hostese teslim ederdi’Yalçın Çınar, Sami Kohen ve Doğan HeperSami Kohen (Yazar): “Çok sevdiğim ve meslektaş olarak çok takdir ettiğim bir arkadaşımdı. Fotomuhabiri olarak başladı ve editör olarak görevine uzun yıllar devam etti. Biz onunla yurtdışında da birçok haberde beraber olduk. Görevini çok iyi benimseyen ve gerçekten büyük bir titizlikle yapan bir insandı. Yurtdışında birlikte haber çalışması yaptığımız dönemlerde fotoğraflar internetten gönderilmezdi. Fotoğrafı çektikten sonra hemen gazeteye yetiştirebilmek için AP’nin herhangi bir bürosuna gidip filmi bizzat yıkıyordu. O filmi aldıktan sonra da havalimanına koşar, İstanbul’a gelen bir yolcu veya hostese vermek için büyük çaba harcardı. Yalçın mesleğini çok iyi bilen ve mesleğine çok bağlı bir gazeteciydi. Gece gündüz demeden hiçbir zaman görevden kaçmamıştır. En zor işlere girişmiştir. Fotomuhabiri olarak da daima kendisine göre farklı bir açısı vardı. Herkesin çekebileceği bir fotoğrafı çekmek istemezdi. Muhakkak bir farklı bir şey üretmek peşindeydi ve bunda çoğu zaman çok başarılıydı.”'Polise taş attı, canımızı kurtardı'Çınar yıllarca Milliyet’in fotoğraf servisini yönetti.Garbis Özatay (Fotomuhabiri): 1976 yılında Milliyet’e beraber başladığımız günden beri arkadaştık. Ailecek de görüşürdük. 1977’de Ümraniye’deki gecekondu yıkımlarını izlemek üzere beraber gittik. Evleri yıkılanlar polisle çatışırken, bizim üzerimize doğru geldiler. Bunun üzerine Yalçın “Biz de sizdeniz, bize saldırmayın” mesajı vermek için yerden taş alıp polise atmış, bizi kurtarmıştı.'Bombaları göğsüne sarıp uçağa bindi'Doğan Heper (Yazar): “Üç-dört gün önce görmüştüm. Yalçın tanıdığım en dürüst insanlardan biriydi. İyi gazeteciydi. Ama iyi insan olması onun gazeteciliğinden de öndeydi. Gazetede senelerce beraber çalıştık ben onun bir kişiyi bile kırdığını görmedim. Mesleğinin gereklerini yerine getirirdi. Hiç ona kızan bir insana rastlamadım. Allah rahmet eylesin. Bende bulunan fotoğrafların yüzde 99’u Yalçın’a aittir. Çok iyi fotoğraf çekerdi.Basın dünyası için Yalçın büyük bir kayıptır. Benim üzüntüm de sonsuz. Yalçın’la ilgili hatırladığım en önemli haberlerinden biri de genel yayın yönetmenliğim sırasında THY uçağına bombayla binilmesiydi. O dönem uçaklar Filistinliler tarafından sık sık kaçırılıyordu. THY, Yeşilköy’de böyle bir olayın olamayacağını açıklamıştı. Biz de uçakların emniyette olup olmadığını göstermek için böyle bir haber yaptık. Patlamamış el bombalarını göğüslerine saran Yalçın’ın da içinde olduğu Milliyet ekibi emniyeti atlatarak uçağa bindi. Sonra da bombaları pilotlara teslim ettiler. Büyük bir işti."(Milliyet)